Türkiye, Suriye için 13 yıldır bir politika yürütüyor.
Yüzlerce karar, onlarca açıklama, yüzlerce toplantı, ikili görüşmeler, peş peşe yapılan askeri harekâtlar. Göç dalgaları... Bu kadar çetrefilli bir politikayı nasıl anlatacaksınız?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir parti kongresinde Türkiye’nin politikasını 3 cümlede anlatıverdi.
İşte o üç cümle:
“Biz bu süreçte ne yaptık?
-Birincisi; istikrarı sağlamayı amaçladık ve sağladık.
-İkincisi; güvenliği sağlamaktı, sağladık.
-
Ne zaman “Deniz Kurdu” adı duyulsa...
Yunan medyasında tahrik dolu başlıklar yükselir.
Endişe... Korku...
Önceki gün başlayan ‘Mavi Vatan-2025’ tatbikatı da duyurulunca...
Yunan basınından keskin manşetler yükselmeye başladı.
Bizim Yorgo Kırbaki de bunları toparlayıp bir haber haline getirdi.
Yunan basınındaki başlıklar özetle şöyle:
Öyle ya.
Bakan Ersoy, yıllardır çevresinde savaşlar, çatışmalar, gerilimler yaşanan, ölümlerin, acıların, göçlerin, insani dramların kuşattığı bir ülkenin turizm potansiyelini yönetiyor.
Acaba dünyanın hangi ülkesinin çevresi, böylesine bir “ateş çemberi” ile kuşatılmıştır.
İşte böyle bir ortamda, örneğin turizm gelirleri için nasıl planlama yapabilirsiniz. Böyle bir detayla 2025’in gelir projeksiyonunu sordum.
İşte cevabı: “Doğru söylüyorsunuz. Ne yazık ki böyle negatif bir durum var. Hangi ülkenin turizm bakanı gerilim ve çatışma çemberinin ortasında ya da yakınında olmak ister. Ama biz bu bilinçle hiçbir zaman mazeret üretmedik.”
Gerçekten de yukarıda Rusya-Ukrayna. Ne olacağı ne zaman bir çatışmanın alevleneceği, ne zaman çevreye sıçrayacağı belli değil. İşte düşen yolcu uçakları. Hava sahası sorunları.
Aşağıda Suriye. Yıllardır süren, çatışma, istikrarsızlık. Terör ve muazzam bir göç baskısı.
Ne yapacağı belli olmayan bir İran.
-Kim demiş Suriye, Afganistan olur diye?
-Kim demiş Şam’da kaos olur diye?
Haber de şu:
“Suriye’nin başkenti Şam’da belediye hizmetlerinin henüz başlamaması nedeniyle temizlik çalışmalarını halk ve gönüllü ekipler üstlendi. Temizlik çalışmaları ‘My Syria’ ekibiyle birlikte Arnous Meydanı ve Al-Salihiya Pazarı’nda bölgeyi güzelleştirmek üzerine halk seferber oldu.”
Görüyor musunuz arkadaşlar?
-Daha patlayan bombaların, roketlerin çukurları kapanmadan.
-Daha binaları delik deşik eden mermilerin izleri kaybolmadan.
Müthiş bir heyecan. YouTuber Ruhi Çenet, 2024’ün son günlerinde dünyanın en derin mağarası Krubera’ya iniyor.
Dünyanın merkezine doğru tam bin 224 metre. O zamana kadar kimse bu derinliğe inmemiş. İzlerken kapalı alan korkum doruğa çıktı.
Mağaranın derinlerindeki 7’nci günde Çenet şöyle diyor: “Zaman kavramını kaybettim.”
Rus bilimadamlarıyla 2 bin 224 metrede yeni bir tür keşfettiler. Ama belgesel kadar benim ilgimi çeken başka bir olay daha var.
Ruhi Çenet ile Türkiye Mağaracılar Federasyonu arasındaki tartışma. Bu tartışmayı şunun için önemsiyorum; Ortada bir vizyon meselesi var.
Kim haklı konusunu okurlarıma bırakıyorum. Ama ben federasyon yönetiminin Çenet’i biraz daha ciddiye alması gerektiğini düşünüyorum.
Bir olgunluk. Kararlı bir babacanlık. Ve terörü bitirmek isteyen şefkatin eli.
Yani...
“Bak ben sana bir şefkatli el uzatıyorum. Sakın bunu bir müzakere eli gibi görme. Bu sana sunulmuş bir fırsattır” diyen bir el.
Ve özellikle Ahmet Türk gibi pozitif bir ismin görüşmeye dahil edilmesini sağlaması Bahçeli’nin bu konudaki netliğini göstermiştir.
Niye?
Çünkü Devlet Bahçeli, bütün siyasi hayatında Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasına, bu milletin varlığına, Türklük bilincine ve demokrasiye gönül vermiş yaşayan en tecrübeli isimdir.
Şimdi böyle bir kararı yürütüyor.
Cumhurbaşkanı
İsyan noktası.
Aynen şöyle diyor: “Artık ben de doldum arkadaşlar. Yeter.”
Bu sözler doğrudan göç rakamlarını abartan isimlere, sosyal medyaya ve siyasetçilere gidiyor. Ve devam ediyor: “Nereden çıkartıyorsunuz bu rakamları. Yok 13 milyon göçmen varmış. Yok daha fazlaymış. Sosyal medyadan, bazı siyasetçilerden vatandaşın zihnini karıştırmak için ne rakamlar veriliyor. Yabancı düşmanlığını körüklemek için. Faşistlik, nefret, etki ajanlığıdır bu.”
Gerçekten de son dönemde İçişleri Bakanlığı müthiş bir mücadele veriyor. Ben her sabah yapılan operasyonların listesini görüyorum.
HAYAL TACİRLERİNE UYARI
Özellikle göçmen kaçaklığını organize edenlere karşı tam bir savaş var. Geceli gündüzlü böyle bir çalışmadan sonra, bu kadar mücadeleden sonra, bu tür “palavra rakamları” görünce isyan da normal sanırım.
Nitekim şöyle diyor: “İşte buradan ilan ediyorum. Nerede göçmen organizatörü varsa cezaevine göndereceğiz. Tahliye olacaklara da söylüyorum. Takipteler. Bu yıl 165 bin düzensiz göçmen yakalandı. 7500 organizatör yakalandı. İddia ediyorum. 2025 yılında kimse yasadışı yollardan yurtdışına çıkamayacak.”
EGE KIYILARI İÇİN UYARI
1. Birinci ağdan kurtuldu. Bir başka balıkçının bıraktığı pinterden (sepet ağ) son anda sıyrıldı.
Sonra karnını kumlara sürte sürte kıvrılarak ilerledi.
Alüvyonların kapatmaya başladığı dar kanala doğru bir hamle...
Tatlı suyu geçerse önünde Ege Denizi...
Burası Bafa Gölü’dür arkadaşlar.
Her yıl kuruduğuna dair onlarca haber gördüğümüz Bafa Gölü... Alarm verilen göllerimizden! biri.
Gölün tatlı suyundan Ege’nin tuzlu sularına dalan ise bir yılan balığı türüdür.
Tarihi çok gerilere giden bir yılan balığı.