Atletizm Federasyonu, Türkiye çapında 81 ilden seçilen 2 milyon 200 bin çocuk arasında yarışlar, elemeler ve nihayet İstanbul’da finaller düzenledi.
Tek kelimeyle “harika” diyorum. Alkışlıyorum çünkü... Yıllardır sporumuzdaki bir büyük sorunu yazıyordum.
“Anadolu’nun yetenekli çocukları yeterince araştırılmıyor” diyordum.
“Çocuklar sporla okul arasına sıkışıyor” diyordum. “Aileler, okulla spor arasında çaresiz kalıyor. Okula mı gitse antrenmana mı?” diyordum.
Ve en önemlisi...
“Anadolu’nun yetenekli çocukları dururken ‘devşirme sporcularla’ nereye kadar gidebiliriz?” diye soruyordum.
Dikkat edin atletizmde başarıyı bir türlü kalıcı olarak yakalayamıyoruz.
Birkaç yetenekli isim çıkıyor. Ama kuşaktan kuşağa geçemiyor.
Cümle şu: “Suriye harekât alanlarında, 8 Ocak’tan bu yana sürdürülen ‘tünel imha’ faaliyetleri kapsamında bugüne kadar Tel Rıfat bölgesinde yaklaşık 85, Menbiç bölgesinde ise 95 kilometre uzunluğundaki tüneller imha edildi.”
Ne demektir bu? PKK/YPG terör örgütünün Türkiye’ye sızıp eylem yapabilmek için sınırlarımızın altından kilometrelerce tünel kazması demektir. Bu açıklamaya göre 180 kilometre... Ama öyle küçük, dar, iptidai tüneller değil...
2) CİDDİ BİR MÜHENDİSLİK ÇALIŞMASI
Bakanlık kaynaklarına sordum. İşte aldığım cevaplar:
-Bu tüneller niye kazılmış?
-İHA ve SİHA’lara karşı yeraltından sınırlarımızı aşabilmek için kazılmış. İHA’lar görmeden sınırlarımıza terörist ve malzeme sızdırabilmek için...
Ne kadar hayvansever diye düşünenler,
Bir, iki, üç köpek derken kuşkulanmaya başladı.
Çünkü doktorun sahiplendiği o köpekleri sonradan gören olmuyordu.
Bir tuhaflık vardı.
Köpekler neden kayboluyordu?
Sonunda hayvanseverler dayanamayıp polisi aradılar:
“Biz köpekleri sahiplenen bu doktordan şüpheleniyoruz.”
Polis soruşturma açtı.
1. İçinde mutlaka Göcek Körfezi’nden bir cennet köşesi bulursunuz. Bütün Akdeniz’e bakın... Ege’den sonra ne koy ne de böylesine bir körfez bulursunuz.
Düz bir sahil hattıdır İtalya sonrası. Bu yüzden Ege yalnızca bir deniz değildir. Kıyılardan lacivert sulara inen çam ağaçlarıyla, tarihiyle, dantel gibi koylarıyla denizden de ötedir.
Gökova, Hisarönü, Bozburun, Marmaris, Fethiye körfezleri...
Dün Fethiye Körfezi’ni yazdım.
Şimdi sıra Göcek’te.
Göcek Körfezi mücevher dükkanının en değerli taşıdır. Ama yıllardır öyle hor kullandık ki.
Devasa yatlar, o ağır demirlerini deniz çayırlarına bıraktı. Ahtapot yuvalarını, balık yumurtalarını, deniz çayırlarını söküp aldı. Her yıl binlerce teknenin demiri, deniz dibi yaşamını yok etti.
Dünyanın en güzel koylarında. Çocuklarımıza bırakacağımız o muhteşem mirasta. Ve ben yine kıyılarımızın, ağaçlarımızın, kuşlarımızın, ardıçlarımızın, çamlarımızın peşine düşüyorum. Biliyorsunuz; Efsane denizcimiz, çevrecimiz Sadun Boro Abimizin bana vasiyeti var.
Demişti ki; “Bak Çekirge, aramızda bir tek sen gazetede yazan denizci kaldın. O yüzden buralara sahip çık. Elinden ne geliyorsa yap. Bu koyları, körfezleri koru.”
Bu vasiyeti unutur muyum? Sahillere yapılan kaçak yapılarla, gecekondu gibi kıyılara çöküp, durduğu yerden ayrılmayan motor yatlarla, karadan gelen atıklarla, orman yangınlarıyla mücadele ediyorum.
İşte o görevle devam ediyorum. Bu defa iki haber aldım. Fethiye ve Göcek’ten.
Sırasıyla aktarıyorum.
2)
Ve bir milletin Çanakkale’de yükselen kahramanlığının o muazzam anıtında...
Çanakkale’ye gelen İngiltere’nin son Kraliyet Prensesi Anne...
Ve Prenses Anne’in şu sözleri;
“Geçmişte aldığımız derslerle birlikte bu anma bayrağını gelecek nesillere aktarma görevimiz var. Hep birlikte savaşanları onurlandırmalı ve savaşmaya daha az ihtiyaç duyulacak daha iyi bir dünya için birlikte çaba göstermeliyiz.”
Ne kadar ibret dolu sözler.
Ama;
Ne yazık ki bugün hâlâ
“ABD, Suriye’den asker çekiyor” haberlerini heyecanla tartışırken...
“YPG, Şam yönetimine bağlanınca PKK nasıl ayrıştırılacak?” diye sorgularken...
Dedim ki;
Şu fotoğrafı biraz daha büyüterek yeni dönemin asıl sorusunu soralım:
-Suriye’nin kuzeyi şu anda Trump yönetimi için ne kadar önemli?
Cevabı bulabilmek için merceğimizi biraz daha doğuya doğru kaydırınca bambaşka haberler görüyoruz.
Örneğin;
Kanada’ya, “Gelip alırım seni” dedi.
“Meksika Körfezi benimdir” diye çıkıştı...
“Panama Kanalı benim hakkımdır” dedi.
“Gazze’yi tatil köyü” ilan etti.
Ticaret savaşlarını başlatıp Çin’den, Afrika’dan, Latin Amerika’dan Avrupa’ya kadar dünyayı salladı.
Bu çılgınlığa karşı;
Oturaklı devlet adamları “Yok canım, durun biraz normale gelir” türünden açıklamalar yaptı.
Kimisi;