2300 mühendis ve işçinin demiri, çeliği, çimentoyu oya gibi işlediği şantiyede... Camp Nou’yu yeniden yaratıp; 105 bin seyirciyle dünyanın ikinci büyük stadı haline getirecek olan Limak’ın Onursal Başkanı Nihat Özdemir’le sohbet ediyoruz.
Nihat Bey öyle büyük bir heyecanla anlatıyor ki... Bir ara şöyle diyor: “Bir hayalim var; Barselona-Real Madrid maçını 105 bin taraftarla birlikte izlemek.”
Kolay değil... Dünyanın futbol mabetlerinden birisi Camp Nou’yu neredeyse bir ‘arkeolojik mühendislik’ yaparak yeniden yaratıyorsunuz. Ve seyirci sayısıyla dünyanın en büyük ikinci büyük stadı haline getiriyorsunuz.
(Birinci sırada Kuzey Kore olduğu için bana göre Barselona Stadyumu, özgür dünyanın en büyük futbol stadıdır.)
2) ARKEOLOJİK MÜHENDİSLİK
Neden ‘arkeolojik mühendislik’ diyorum? Çünkü Barselona’nın ortasında inanılmaz bir kazı çalışması ve mühendislik yaşanıyor.
Barselona kenti Avrupa’nın mimari tarihidir. Evlerin estetiği, tarihi, işlemeleri, dokusu Barselona’yı Avrupa mimarisinin başkentlerinden birisi haline getirmiştir.
400 yıllık Sepetçiler Kasrı’nın bahçesinden Boğaz’a doğru bakarken;
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç’le sohbet ediyoruz.
Neden buradayım?
Çünkü biliyoruz ki;
Uyuşturucu tacirlerinin hedefinde her zaman okullar, yani gençler var.
Madem okullar açılıyor. Öyleyse o kan emici uyuşturucu vampirlerine karşı verilen savaşı dinlemek istedim.
“Jandarmanın, AFAD görevlilerinin defalarca aradığı nehirde bulundu Narin.
Defalarca aranan nehirin yeniden aranması;
Bende “bir itiraf oldu” izlenimi yarattı.
Yoksa o kadar aranan yer içinde tekrar o nehire girilmesini başka nasıl açıklayacağız?”
Ve öğle saatlerinde anlaşıldı ki;
“İhbar”la değil şüphelendiğim gibi bir “itiraf”la küçük Narin’imiz bulunmuş.
İtiraf edenin Muhtar amcanın tarlasında çalışan bir işçi olduğu söyleniyor.
Nasıl öldürülmüş?
O dönem genç bir gazeteci olan Yaşar Kemal’in sayesindedir. Çünkü kiliseyi yıkımdan Yaşar Kemal kurtarmıştır.
Bu hikâyeyi anlatmadan önce, bugün 12’ncisi düzenlenecek ayinin Türkiye-Ermenistan arasındaki görüşmeler açısından ayrı bir yer tutacağını söylemeliyim.
Şimdi bir ay geriye gidelim. Iğdır’ın Karakoyunlu ilçesinden Ermenistan’a açılan Alican-Margara Sınır Kapısı.
Alican’dan Ermenistan tarafına yürüyen Büyükelçi Serdar Kılıç... Ve Margara’da onu bekleyen Ermenistan Özel Temsilcisi Ruben Rubinyan...
İki diplomat sınırın tam ortasında el sıkışırken, son zamanlarda duyduğum en samimi diyaloğu kuruyorlar.
Rubinyan gülerek Kılıç’a şöyle diyor: “Ermenistan’a hoşgeldin abi.”
Büyükelçi
Bir öfke var.
Sanki herkesin bardağını taşıracak son damla hazır.
Ceviz kabuğunu dolduracak kan davaları birikmiş.
Bir nefret...
Komşular böyle kanlı bıçaklı olabilir mi?
Ne zaman bir korna sesine adam öldürecek hale geldik?
Evet arkadaşlar;
Son 1 hafta içinde ajanslardan geçen “
5 Ekim 2023 tarihinde duran Birleşik Kara Devriyesi (BKD) yeniden başlatılıyor.
Türk ve Rus askerlerinden oluşan birlik, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinin doğusunda yeniden devriye görevine başlıyor. Pars ve Kirpi araçlarıyla birlikte 24 personel görev yapıyor.
Peki bu ne anlama geliyor?
Esad her ne kadar görüşme için “Şart koşmuyoruz” dese de sonuçta Türk askerinin Suriye’nin kuzeyinde bulunmasını bir şekilde gündemde tutuyor.
Ancak Soçi mutabakatıyla Türk ve Rus askerlerinin birlikte yeniden devriye görevine başlaması, Türkiye’nin ‘işgal amaçlı’ değil terörle mücadele ve istikrar için orada olduğunun Rusya ile birlikte tescili anlamına geliyor.
Putin’in Esad üzerindeki etkisini de düşünürsek;
Rusya ile bu ortak kara devriyesini Ankara ile Şam arasındaki normalleşme aşaması açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebiliriz.
LAVROV: TÜRKİYE ASKER ÇEKEBİLİR
Jandarma Uzman Çavuş Yılmaz Yiğit; Şırnak’ta 2007’de alçakların döşediği bir mayına basmıştı. Bir gözü, iki kolu ve bir bacağı gitmişti.
Yılmaz’ım Yiğit’im oracıkta kararmıştı.
Yiğit, onlarca ameliyat geçirdi. Hayata tutunmakta zorlanıyordu. Dünyası kararmıştı.
Kim teskin etmeye gelse şöyle diyordu: “Şehit olmayı düşünmüştüm ama böylesini hiç düşünmemiştim.”
Aradan uzun zaman geçti.
Gözlerini açtığı yer Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’ydi.
Onun omzuna dokunan el ise Uzman Fizyoterapist
“Sen niye kaldırımdan gidiyorsun?”
Aslan şaşkın.
Polis “Gelir misin buraya” deyince, Aslan korkarak geliyor.
Polis: “Bak sen kaldırımda motor sürüyorsun (üç tekerlekli bisiklet). Ama kaldırım yayalar için. Üstelik kaskın da yok.”
Aslan iki elini başına götürüyor. “Kaskım mı? Yok ki...” diyor.
Polis: “O zaman sana ceza yazacağım” diyor.
Aslan