İsrail saldırısının bana söylediği ilk şey

İsrail 200 savaş uçağıyla İran’ı vurdu.

Haberin Devamı

Ama öyle böyle vurmak değil. Genelkurmay Başkanı’nın yatak odasını da vurdu. Nükleer tesislerde çalışan bilim adamlarını da. Üst düzey komutanları da öldürdü. Nükleer tesisleri de vurdu.

İsrail saldırısının bana söylediği ilk şey

Düşünün;

İsrail’in savaş uçakları Lübnan’ı geçti, Suriye’nin üzerinden uçtu. Irak hava sahasını geçti. 

En ufak bir müdahale görmeden ve İran’ı vurduktan sonra, çizik almadan geri döndü.

Benzeri bir dalga Ürdün üzerinden yaşandı.

Bu olay İsrail’in elindeki F-35’ler dahil hava gücünün etkisini, imkân ve kabiliyetini gösteriyor.

İnanılmaz bir istihbarat.

Ve nokta atışlarını sağlayan hava gücü teknolojisi.

Bu olay bana bir tek şey söyledi:

KAAN...

Haberin Devamı

Türkiye’nin geliştirdiği ve ihracata başladığı gurur kaynağımız KAAN... 5’inci nesil savaş uçağı. 

Şimdi onun değeri daha iyi anlaşılır.

Artık hatırlatmaktan hafızamızda tüy bitti ama;

Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bize ambargo uygulanınca uçaklarımıza yedek parça bulamamıştık. F-16 alacağız diye aylarca ABD kongresinin kararını bekledik. Hâlâ görüşmeler sürüyor.

İsrail saldırısına gelince Netanyahu’nun şu sözüne dikkat:

“Uzun sürecek bir savaştır bu..”

Yani...

Yedek parçaya, savunma sistemlerine ihtiyacın maksimuma çıkacağı bir savaş. Nitekim dün Tebriz’i de vurdu İsrail.

İran’a da ambargo uygulandığı için elindeki uçaklar eski model. Yedek parça durumları da malum. İsrail’in elindeki bu hava gücünün yedeklemesi var. Parça sorunu yok. Uzun sürecek bir savaşta durum bu açıdan netleşiyor.

İsrail’in avantajına...

Tekrar yazının başlığına dönersem:

İsrail’in üç ülkeyi havadan geçip İran’a saldırdığını duyduğum an dedim ki;

Türkiye savunma sanayisinde inanılmaz bir atılım yaptı.

İHA’ları, SİHA’ları artık söylemiyoruz bile.

Kendi savaş uçağını yapan bir ülkeyiz.

Kendi yedek parça üretimimiz var.

Bayraktar’ın son teknoloji olarak geliştirdiği SİHA motorunun parçaları tamamıyla yerli üretim.

Eminim bizim mühendisler çok yakında KAAN’ın jet motorunu da geliştirecekler.

Haberin Devamı

BİZİM MÜHENDİS ÇOCUKLAR

Yine bir hatırlatma:

Davet edildiğimiz bir deniz tatbikatı sırasında denizaltı ile dalış yapıyorduk. Derinlere daldığımızda komutan bize personeli tanıttı. Silah astsubayı, seyir subayı, dümenci gibi. O sırada bir baktım sivil kıyafetli iki genç.

Kim bunlar?

Dediler ki;

-Onlar işte bu torpidoyu geliştiren ASELSAN’ın mühendis çocukları...

Bizim çocuklar.

O zaman orduda yakalarında pergel ve cetvelin bulunduğu bir sınıf olduğunu hatırladım.

Mühendis sınıfı.

Bugün anlıyoruz ki artık savaşlarda “mühendis sınıf” çok değerli bir noktaya gelmiş durumda. Bugün İHA’ları, KAAN’ları, KIZILELMA’ları, FIRTINA’ları, CİRİT’leri, AKYA’ları HİSAR’ları artık bu sınıflar geliştiriyor.

Haberin Devamı

Yani “savaş konsepti” de değişti.

Baksanıza, İsrail kim bilir kaç bin feet yukarıdan füzeleri, roketleri, dronları gönderip hedefleri vurdu.

Yani düşmanı göremiyorsunuz bile.

SAVAŞ KONSEPTİ DEĞİŞTİ

Bu çağda artık teknolojiler savaşıyor.

Bir havacı dostum şöyle demişti:

“F-35 yalnızca bir savaş uçağı değildir. Havadaki bir savaş harekât merkezidir. KAAN da böyle tasarlandı ve geliştiriliyor.”

Bu noktada TWZ haber bülteninden şu paragrafı paylaşmak istiyorum:

“F-35 veya F-22’nin kokpitinden birden fazla dronu kontrol edebilen pilotlu dron takım arayüzü geliştirildi. Bu teknoloji, bir pilotun 5. nesil uçağın kokpitindeki dokunmatik ekranlı tableti kullanarak düşmanlarla çatışmak için birden fazla dronu yönlendirmesine olanak tanır.”

Yani..

Haberin Devamı

Muhtemelen İsrail, İran’ı vururken bu sistemi kullandı.

Yani..

Roket ve dronları atari oynar gibi yukarıdan belirlenmiş hedeflere gönderdi.

Yani...

Bizim 5’inci nesil KAAN da işte böyle geliştiriliyor.

ABD BU SAVAŞIN NERESİNDE

Aklıma gelen ikinci şey şu soru oldu:

İsrail ABD’nin onayı olmadan böyle bir savaşı başlatabilir miydi?

Dahası; Netanyahu, “bu savaş uzun sürecek” diyerek böylesine kapsamlı bir savaşın vuruşunu yapabilir miydi?

Hatta Genelkurmay Başkanı dahil üst düzey komutanları öldürecek kadar ileri gidebilir miydi?

Gitti.

ABD’nin bu savaşın nerede olduğu sorusunun cevabı için Başkan Trump’ın şu sözlerine bakmak yetiyor:

“Sonraki saldırılar daha acımasız olacak. İran, geriye hiçbir şey kalmadan önce bir anlaşma yapmalı ve bir zamanlar İran İmparatorluğu olarak bilinen şeyi kurtarmalıdır. Daha fazla ölüm yok, daha fazla yıkım yok, çok geç olmadan yapın. Tanrı hepinizi korusun!”

Haberin Devamı

“İran imparatorluğu olarak bilinen şeyi kurtarmak” ne demek?

İsrail’in İran devletini yok etme savaşı başlattığı anlamına geliyor bu sözler.

“Çok geç olmadan anlaşın” sözü başka ne anlama gelebilir.?

İSRAİL’İN ÖLÜMCÜL GÜCÜ 

Trump’ın şu sözlerine de dikkat:

“İran’a anlaşma yapması için şans üstüne şans verdim. Onlara en güçlü kelimelerle ‘sadece yapmalarını’ söyledim, ancak bunu başaramadılar. Onlara bunun bildikleri, tahmin ettikleri ya da kendilerine söylenen her şeyden çok daha kötü olacağını, ABD’nin dünyanın her yerinde en iyi ve en ölümcül askeri teçhizatı ürettiğini ve İsrail›in bunlardan çok daha fazlasına sahip olduğunu ve bunları nasıl kullanacaklarını bildiklerini söyledim.”

Bu sözlerden anlaşılıyor ki;

Trump saldırıyı çok önceden biliyordu. 

Şimdi şu 3 cümlenin kodlarını çözelim.

1-“İsrail en ölümcül silahlara sahip”: İsrail’in elindeki ölümcül silahları önleyemezsiniz.

2-“Bundan sonrası daha acımasız olacak”: Eğer anlaşmaya varmazsanız, Sonraki saldırılar çok daha ölümcül olacak.

3-“Tanrı hepsini korusun..”: Anlaşmazsanız size kimse yardımcı olamaz. Allah yardımcınız olsun.

İsrail’in bu saldırısı dünyayı çok tehlikeli noktalara sürükleyebilir.

Dünya yeniden “zalim bir döneme” giriyor.

Anlaşmaların, dostlukla, barışla yapıldığı bir dönem değil;

Savaşla diz çöktürülerek yapıldığı bir dönem..

İşte o nedenle aklıma ilk gelen şey KAAN’ımız oldu.

Yükselen savunma sanayimizdeki bağımsızlık oranı geldi.

Takip edeceğiz.  

Yazarın Tüm Yazıları