GeriSeyahat Amacım insanlara ‘Burası Türkiye mi?’ dedirtmek
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Amacım insanlara  ‘Burası Türkiye mi?’ dedirtmek

Amacım insanlara ‘Burası Türkiye mi?’ dedirtmek

Sosyal medyada paylaştığı ‘What is Turkey? - Türkiye nedir?’ isimli videosuyla ne kadar güzel topraklarda yaşadığımızı hepimize tekrar hatırlattı. Türkiye’nin 56 farklı noktasını gösteren video viral oldu; 11 milyondan fazla kişi izledi. Görsel sanatlar ve seyahat tutkusu nedeniyle işinden istifa edip yollara düşen Halil Bekar, “Bir patronu değil, yaşadığım ülkeyi ve insanlarını zengin etmeye çalışmanın daha güzel bir amaç olduğuna inanıyorum” diyor.

Halil Bekar öyle bir Türkiye videosu çekti ki sosyal medyada milyonlara ulaştı. Erzurum Palandöken’den Muğla Kelebekler Vadisi’ne kadar Türkiye’nin dört bir köşesinin en güzel görüntüleriyle kurguladığı videoyu sadece Instagram’da 11 milyondan fazla kişi izledi. ‘What is Ukrain’ ya da ‘What is Germany?’ gibi benzerlerine rastlamış olabileceğiniz bu tür işler, aslında bir sosyal medya akımı.

Dünyanın farklı yerlerinden içerik üreticilerinin ‘Somebody to Love - Sevecek Biri’ şarkısı eşliğinde kendi ülkelerinin kültürel ve coğrafi güzelliklerini gösteren Reels videoları paylaşmasıyla başladı. Ardından da sosyal medya akımına dönüştü. Halil Bekar da bu akıma kayıtsız kalmadı ve milyonlarca kez izlenen harika bir video çıktı ortaya. ‘What is Turkey’ onun ilk videosu değil. ‘Bana Türkiye’yi Göster’ ve ‘Türkiye’nin Semaları’ serileri başta olmak üzere YouTube’da çok sayıda videosu var. Türkiye’nin bilinmeyen güzelliklerini tanıtıp insanlara ‘Burası Türkiye mi?’ dedirtmeyi hedefleyen 28 yaşındaki gezgin videographer Halil Bekar sorularımızı yanıtladı.

Amacım insanlara  ‘Burası Türkiye mi’ dedirtmek

Bizim demenin gururu...

‘What is Turkey?’ videosunun böylesine bir başarı yakalayacağını tahmin ediyor muydun?
Açıkçası etmiyordum. Her zamanki gibi işimi yapıp Türkiye’yi hak ettiği şekilde dünyaya göstermeye çalışıyorum. Aylarca, yıllarca uğraştığım videoların yanında çok fazla vaktimi almayan bir çalışmaydı ve o kadar etki yaratacağını düşünmüyordum. Sonra binler, yüz binler derken milyonları geçince çok mutlu oldum. İzleyenlerin ülkemizin güzelliklerine sahip çıkması çok hoşuma gitti. Bizim demenin gururunu biraz da olsa yaşatabildiysem ne âlâ.

öyle bir video derlemeye nasıl karar verdin? Daha önce çektiğin görüntülerden mi oluşuyor?
Son dört yılda çektiğim videolardan bir derleme. Asıl içimi kıpır kıpır eden şey, o kadar yer koydum videoya ama koyamadıklarımdan böyle 100 tane daha video çıkar. Bu da bizim zenginliğimizi gösteriyor. Takipçilerim ‘böyle bir trend var’ diye mesajlar gönderdi. Ben de “Türkiye mi tanıtılacak, çekilin!” deyip (gülüyor) bir gazla bu videoyu yapmaya koyuldum. İyi ki de yaptım.

Amacım insanlara  ‘Burası Türkiye mi’ dedirtmek

Bu trendin diğer videoları da çok izlenmiş miydi?
Ukrayna videosu yapılmıştı, 3 milyon izlenmişti. Ben paylaştığımda bu rakamlar çok uç gözüküyordu ama anladım ki ülkemizde yaşayanların onun olanı sahiplenme duygusunu göz ardı etmişim. Çünkü video sadece benim YouTube kanalımda 6 milyondan fazla izlendi...

Video çekme tutkun nasıl başladı peki?
Çok küçükken babamın marangoz atölyesinde başladı aslında. Üretmeye olan tutkum küçük tahtalardan büyük şeyler yapabildiğimi fark ettiğimde alevlendi. Marangozhanede oyalanırken bir yandan çizimler yapardım. 14 yaşında ilk kez bilgisayarım olunca basit bir web kamerasıyla videolar çektim. Üniversite dönemi gelince New York Film Akademisi’nde okuma hayalleri kurarken Dokuz Eylül’de İngilizce-Almanca tercümanlık bölümüne girdim. İçimdeki üretme sevgisi üniversitede de durmadı. İlk bir yıl yemedim içmedim ve bursumla para biriktirip ilk kameramı aldım. Mahallede eş dost, çoluk çocuk herkesi toplayıp videolar çekiyordum. Erasmus’a hak kazanınca ilk gerçek gezi serüvenim başladı.

Böyle videolar çekmek için bir eğitim aldın mı?
Tamamen deneme yanılmayla öğrendim. İşteyken bile eğitim videoları açıp izliyordum. Çünkü kendimi geliştirmezsem tüm bu heyecanın bir anlamı yoktu. Gittiğim yerlerde kamp yapıp fotoğraf ve videolar çektim. Zamanla kendimi geliştirip işten istifa ettim ve bu yöne gittim. “Ülkemi seviyorum, dil biliyorum, doğaya âşığım” deyip elimdekilerin toplamından kendime bir hedef belirledim. Türkiye’nin güzelliklerini dünyaya göstermek, böylelikle topluma fayda sağlamak istedim. Çünkü bir patronu değil, yaşadığım ülkeyi ve insanlarını zengin etmeye çalışmanın daha güzel bir amaç olduğuna inanıyorum. Bu amaç uğruna ilk işim ‘Show Me Turkey-Bana Türkiye’yi Göster’ projeme başladım.

Seyahat noktalarını neye göre seçiyorsun?
Projeden projeye değişiyor. ‘Show Me Turkey’ için Afyon, Trabzon, Sakarya’yı çektim. Seçtiğim yerler az bilinen ama potansiyeli yüksek olan yerler. Amacım; “Burada bu mu varmış? Burası Türkiye mi? Biz burayı nasıl bilmiyoruz? Burası gerçekten bu şehir mi?” dedirtmek ve yaşadığımız yerleri takdir ettirmek. ‘Skies of Turkey’ yani ‘Türkiye’nin Semaları’ projesinde iki video çektim. Çünkü çekimleri ortalama 1-2 sene sürüyor. Bu yıl da Doğu illerinde bir ‘Türkiye’nin semaları’ serisi çekme planım var.

Amacım insanlara  ‘Burası Türkiye mi’ dedirtmek

Çekimlerim duygulandırır

Bu toprakların videosunu çekerken nelerden ilham alıyorsun?
Filmlerden, vlog’lardan, sinematik çalışmalardan, müzisyenlerden, sanatı hisseden, gözünü kapatıp yaşayan herkesten etkileniyorum. Çünkü sanat böyle bir şey. Kendinden geçen bir çello sanatçısını gördüğünüzde onun dünyasının güzelliğine özenmek sizi heveslendirir ve aynı şeyleri yaşamak istersiniz. Benim babam marangozdur ve hayatımda beni en çok etkileyen sanatçılardan biridir. Çünkü marangozluk da bir sanattır.

Sence çekimlerini diğer gezgin videolarından farklı kılan nedir?
Aslında farklılık mıdır bilmem ama hoşuma giden şey bu. Ben kendimi bildim bileli tüylerimi diken diken yapan epik şeyleri seyretmeye bayılan biri oldum. Tüylerim diken diken olduğunda gaza gelip o dünyaya giriyorum. Bu herhangi bir şarkı veya herhangi bir sahne olabilir, fark etmiyor. O sahneye girdiğimde tamamen oradayım ve o anı yaşıyorum. O yüzden videolarımdaki fark, aslında izleyenleri sahneye sokmaya çalışmam ve onlara bu atmosferi bir şekilde hissettirmem, duygulandırmam ve gaza getirmem diyebilirim.

Yolculuğun sayısı değil, niteliği önemli

Erasmus’la başlayan yolculuklarını saydın mı? En çok etkilendiğin gezin hangisiydi?
Öğrenci bursum bitene kadar gezdim. Ülke ve şehirleri saymadım. Rakamlarla pek aram yok. Hep niteliğe önem verdim; o yüzden o şehirlerde yaşadıklarım benim için daha önemliydi. Şehir adlarını ve orada yaşadıklarımı diyebilirim ama kaç tanesini gezdiğimi diyemem. En çok etkilendiğim yer İsviçre Interlaken’dı. Burada yükseklik korkumu yenmek için bunge jumping yapmıştım. Ve yükseklik korkum daha kötü olmuştu (gülüyor)… Dağlarda bisiklet sürüp vagon aralarında kitap okurken yemyeşil dağlara baktığım yerdi.
O yüzden orayı unutamam.

Gezmek ve video çekmek biraz pahalı hobiler gibi görünüyor dışarıdan... Gezi ve çekim için bütçesini denkleştirmek isteyenlere vereceğin ipuçları var mı?
Ben ilk kameramı üniversite bursumu biriktirerek ve giyim mağazalarında yarı zamanlı çalışarak aldım. İmkânsızlığı anlarım ama imkân yaratmak için uğraşmamayı anlamam. Bir şeyi ne kadar sevdiğin onun için ne kadar uğraştığınla doğru orantılıdır. Dolayısıyla eğer gerçekten isteniyorsa, onun için koşturup, para biriktirip bir kıyısından başlamak gerek. Belki yıllarca maddi zorluklar çekmek ama pes etmemek ve devam etmek. Ben bunu rahatça söyleyebilirim çünkü ben de bu yollardan geçtim. O yüzden asıl soru :“Yeterince seviyor musun?” Eğer yanıtın evetse zaten bir yerden başlamışsın. Rastgele…

Vizörden bakınca gözünün gördüğünün yetmediğini hissettiğin yerler var mı?
Bazen çok güzel bir an denk geliyor ve o anı çekerken “Ya bırakayım kamerayı bunu hiçbir şey anlatamaz” diyorum. Ama çekmeye devam ediyorum. Bazen de çektiğim şey gördüğümden güzel oluyor. Dolayısıyla bu biraz da yaşanan anlara bağlı.

İyi bir seyahat videosu için turist gibi bakma

Gittiğin yeri hissetmek ve baktığın açıyı epikleştirmek gerek. Turist gibi bakmamak lazım bu yerlere, orayı en güzel şeklinde yakalamaya çalışmak çok önemli.

Her yer her zaman güzel değil. Bazıları utangaç, sadece günbatımında güzel. Diğerleriyse öğle vakitlerinde, hatta alacakaranlıkta... Dolayısıyla zamanı iyi kontrol etmek ve çekeceğiniz yerin ışığını iyi hesap etmek gerek. Gerisi zaten tamamen orayı hissetmek ve yakalamak.

Sahneye objeyi de doğru konumlandırmak gerek. Bunu da yaparsanız epik bir şey yakalamışsınızdır ve bu, güzel video için yeterli.

False