Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

Size geçen sayıda Romanya’nın baÅŸkenti Bükreş’ten bahsetmiÅŸtim. Åžimdi de ülkenin kırsalına doÄŸru uzanalım ve bu güzel ülkeyi anlatmaya devam edelim. Ülkenin batı ve orta kesimlerine, eski ismiyle Erdel, daha popüler adıyla Transilvanya deniyor. Burada zorlu daÄŸların bekçisi, korku dolu hikâyeleriyle kaleler; gotik kentler ve efsanelerle bütünleÅŸmiÅŸ zengin bir tarih gezginleri büyülüyor.Â

Haberin Devamı

Avrupa’nın en huzurlu 8’inci kenti seçilen, Avrupa Kültür Başkentliği de yapmış Sibiu, Transilvanya’daki ilk durağımız. 12’nci yüzyılda yüksek surlar ve 39 kuleyle korunan bir ticaret ve zanaat şehriymiş. Alman Saksonların kurduğu 7 şehirden biri olan Sibiu, zamanla bunların en zengini ve en büyüğü olmuş. Bu güçlü şehre, Osmanlı’nın Avrupa’daki ilerleyişinde yaptığı savunma sebebiyle Papa tarafından ‘tüm Hıristiyanlığın savunucusu’ adı verilmiş. 1526’da başlayan Osmanlı egemenliği 1699 Karlofça Antlaşması’na kadar sürmüş.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

Bugün hâlâ ayakta olan Asylum Kilisesi’nde Romanya’nın ilk hastanesi, ilk okulu, ilk kütüphanesi ve ilk eczanesi açılmış. 1940’lara kadar nüfusun büyük çoğunluğu Alman olduğundan şehrin kültürü gibi mimarisinde de Alman etkisi belirgin.

Haberin Devamı

Eski şehrin ana meydanı olan Piata Mare; 1366’da yapılan lonca binası, kilisesi ve sarayıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

Sibiu sokakları mimarisiyle sizi büyüleyecek. Gezerken efsanesi nedeniyle çok ünlü olan Yalanlar Köprüsü’nden de geçin. 1859’da inşa edilen bu demir köprü, eski şehri yenisine bağlayan ahşap bir köprüymüş. İsmine gelince rivayeti çok. Kimi ‘köprü üzerinden yalan söyleyen biri geçiyorsa sanki çökecekmiş gibi garip sesler çıkarır’ diyor. Kimiyse genç kızlara tutulmayacak vaatler sunan genç askeri öğrencilerden veya yalanları gözler önüne serilen tüccarlardan bahsediyor. Hikâyesi ne olursa olsun, Romanya’nın bu ilk dövme demir köprüsü işlemeleriyle görenleri kendine hayran bırakıyor.

MASALSI KENTLER ARASINDA

Sibiu’dan yaklaşık 90 kilometre uzaklıktaki masalsı Sighişoara kenti Romanya’da en beğendiğim yerlerden biri oldu. Tarihi, mimari güzellikleri ve zengin kültürel dokusuyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Sighişoara’nın geçmişi 12’nci yüzyıla kadar uzanıyor. Şehri 1191’de Kral 2. András’tan ticaret yapma izni alan Alman Sakson yerleşimciler ticaret yollarının kesiştiği stratejik bir noktada kurmuşlar. Zamanla Transilvanya’nın önemli bir ticaret ve zanaat merkezi olmuş.

Haberin Devamı

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

14’üncü yüzyıldan itibaren güçlenen şehir, 14 kule, 4 tabya ve surlarla çevrilmiş. 1648’de eklenen mekanizmasıyla ünlü saat kulesi her saat başı farklı bir figürle zamanı gösteriyor.

Sighişoara 1431’de Eflak Prensi Vlad Dracul’un, namı diğer Kazıklı Voyvoda’nın doğduğu yer olarak tarihi bir öneme sahip. Vlad’ın doğduğu ev günümüzde bir restoran olarak hizmet veriyor.

1642’de inşa edilen ve üstü ahşapla kaplanmış Kapalı Merdivenler, Aziz Nicholas’a ithaf edilen Gotik Tepe Kilisesi’ne ve şehrin tepesindeki okul binasına ulaşımı sağlıyor. 17’nci yüzyılda inşa edilmiş Ticaretçiler Evi ve ortaçağdaki çeşitli işkence aletlerinin sergilendiği İşkence Müzesi burada görmenizi önereceğim oldukça ilginç duraklar.

Haberin Devamı

MUREŞ NEHRİ KIYISINDA...

Transilvanya Bölgesi’ndeki bir diğer önemli şehir Mureş Nehri kıyısındaki Alba Iulia. Kent 1541’den 1690’a kadar Doğu Macar Krallığı’nın başkentiymiş.

Şehrin kalbindeki yıldız şeklinde Alba Carolina Kalesi, 1730’larda Transilvanya’daki Habsburg yönetimi tarafından yapılmış. Kale adını Romence 6. Carol olarak bilinen 6. Charles’tan almış. Kalenin içinde müzeler, kiliseler ve 1 Aralık 1918’de Transilvanya’nın Romanya ile birleşmesini onaylayan Birleşme Salonu var.

Eski Transilvanya Prenslik Sarayı, Taç Giyme Ortodoks Katedrali, Tarih Müzesi ve Romanya’nın en eski Roma Katolik katedrali olan Aziz Michael Katedrali kaledeki en etkileyici mekânlar arasında.

Haberin Devamı

Nüfusunun yüzde 10’unu Macarların oluşturduğu Braşov kentiyse kayak merkeziyle tanınıyor ancak aynı zamanda zengin tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel etkinlikleriyle Romanya’nın en çekici şehirlerinden biri. Karpat Dağları’nın eteklerinde olması sebebiyle Transilvanya Bölgesi’nde stratejik bir konumda. Sakson göçmenler tarafından kurulan şehrin tarihi, 13’üncü yüzyıla kadar uzanıyor.

‘Kronstadt’ yani Taç Şehri adıyla bilinen Braşov, ortaçağ boyu önemli bir ticaret merkeziymiş. 19’uncu yüzyılda Braşov, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir parçası olarak sanayileşmiş. 1918’de Transilvanya’nın Romanya ile birleşmesiyle birlikte de Romanya’nın bir parçası haline gelmiş.

Haberin Devamı

Şehrin en eski yapılarından biri olan Braşov Kalesi, 15’inci yüzyılda inşa edilmiş. Kalenin surları arasında muhteşem şehir manzarasını izleyebileceğiniz yürüyüş yolları var.

Gotik mimarinin önemli örneklerinden biri olan Siyah Kilise, 89 metre uzunluğu ve 38 metre yüksekliğiyle Doğu Avrupa’nın en büyük gotik yapılarından biri. Aynı zamanda Avrupa’nın en büyük kilise orglarından biri burada. 1383’te, Braşov’un refahını ve gücünü simgelemesi amacıyla buradaki Alman topluluğu tarafından inşa edilmiş. Tamamlanması 15’inci yüzyılın ortalarını bulmuş. Kentte 1689’da çıkan büyük bir yangın sonucunda kilisenin duvarları kararmış ve bundan sonra ‘Siyah Kilise’ olarak anılmaya başlamış. Kilisenin restore edilmesi yaklaşık 100 yıl sürmüş. Siyah Kilise, en büyük Anadolu halıları koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

RUSLARA KARŞI İNŞA EDİLMİŞ

Sibiu ile Braşov arasında Karpat Dağları’nın güney kesiminden geçen efsanevi bir dağ yolu var. Virajlar, şelaleler, göller, engin dağlar ve bakir bir doğa sunan bu zorlu rotanın hikâyesi oldukça ilginç. 1968’de Ruslar Çekoslovakya’ya girince, Çavuşesku, Demirperde ülkeleri arasında Ruslara karşı çıkan tek lider olmuş. Muhtemel bir Rus işgaline karşı Romanya’nın kuzeyi ve güneyi arasında ordunun hızlıca hareket edebilmesi için Transfagarașan veya DN7C adıyla bilinen bu yol yapılmış. İnşaat 4,5 yıl sürmüş.Dünyanın en iyi yolu seçilen Transfăgărășan motosiklet tutkunlarının, bisikletlilerin, kampçıların ve trekking’cilerin gözdesi.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

KARPATLAR’DAKİ GOTİK KALE 

Mimari tarzı, tarihi ve estetiğiyle Romanya’nın en önemli turistik yerlerinden biri olarak kabul edilen Peleş Kalesi, Karpatlar’ın eteğindeki Sinaia’da. İnşasına 1873’te başlanmış ve 10 yılda tamamlanmış. Gotik kuleler, Rönesans dönemine ait detaylar ve çok sayıda farklı dönemden mimari unsurların bir araya getirildiği 3 bin 200 metrekarelik kalede 170’ten fazla oda var. Osmanlı İmparatorluğu’nun etkilerini yansıtan ve Doğu motifleriyle dekore edilen Türk Odası, İtalyan sanatından esinlenilen barok tarzı dekorasyonla süslenmiş Floransa Odası, Viyana sanatının ve mimarisinin sergilendiği Avusturya Odası, 4 binden fazla antik silah ve zırhın sergilendiği Silah Odası kalenin en göz alıcı odaları.

60 kişilik oturma kapasitesine sahip Kraliyet Tiyatrosu, dönemin en ünlü bestecilerinin ve müzisyenlerinin performans sergilediği müzik odası ve kütüphane, çağının sanatsal ve entelektüel zenginliğini yansıtıyor.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

ÇAVUŞESKU’NUN AYILARI

Romanya’da yapabileceğiniz değişik bir etkinlik de ayı gözlemi. Diktatör Çavuşesku’nun sadece kendine ayı avlama izni veren bir yasa çıkarması sebebiyle rahatça üreyen ayılar Karpat Dağları’nda Avrupa’nın en büyük ayı nüfusunu oluşturmuşlar. Bugün tahminen 10 bin civarında ayı yaşıyor bu dağlarda. Yola 10 dakika mesafede yapılmış gözlemevi kulübelerine gidip kulübenin dışına ayıların çok güçlü koku alma yetenekleriyle keşfedip vazgeçemeyecekleri yiyecekler bırakıyorsunuz. Sonrasında şanslıysanız kısa bir süre içinde ayıları yakından gözlemleme şansınız oluyor.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

ADETA BİR ŞEHİR GİBİ

Turda Tuz Madenleri, Cluj Bölgesi’nde. Oluşumu antikçağlara kadar uzanıyor. Romalıların Dacia Bölgesi’ni işgal ettiği 107’den 1932’ye kadar aktif olarak tuz çıkarılmış.

1992’de yeniden düzenlenmiş ve 2010’da resmi olarak turizme açılmış. Tuzun çıkarıldığı alanlar madenin ana bölümü olan işletme galerileri diye geçiyor. En ünlü galeriler, adlarını kraliyet ailesi mensuplarından alan Rudolf, Terezia ve Gizela. Terezia, 120 metre derinliğe sahip, devasa, koni şeklinde bir maden. İçindeki yeraltı gölünde tekne turu yapılabiliyor. Rudolf Galerisi 42 metre yüksekliğinde ve 50 metre uzunluğunda. İçinde bir amfi tiyatro, mini golf alanı, bowling pisti ve dev bir dönme dolap var. 19’uncu yüzyılda açılan Gizela, görece daha küçük bir galeri. Duvarlarında antik tuz madenciliği aletleri sergileniyor. Madenin içindeki havanın solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor.

Transilvanya’da efsanelerle tarih kol kola

KAZIKLI VOYVODA’NIN ŞATOSU

1377’de Braşov Saksonları tarafından inşa edilen Bran Kalesi, Transilvanya-Boğdan sınırını korumak için kullanılmış. 3. Vlad’ın bu şatoda yaşadığına dair kesin bir kanıt olmasa da Kazıklı Voyvoda’nın evi olarak ünlenmiş. İrlandalı yazar Bram Stoker 1897’de yazdığı ‘Drakula’da kahramanı Kont Drakula’yı oluştururken 3. Vlad yani Kazıklı Voyvoda’dan ilham almış. Romanya’nın ulusal kahramanı olan 3. Vlad, esir Osmanlı askerlerini kazığa oturtarak öldürtmesiyle ünlü. Vlad, Eflak hükümdarı Vlad Dracul’un ikinci oğlu. Dracul lakabı Ejderha tarikatı tarafından verilmiş babasına. Babası Osmanlı’ya yenilince Vlad ve kardeşi, rehin olarak Edirne’ye getirilmiş. Bir Osmanlı valisi olarak ülkesine dönen Vlad o kadar başarılı olmuş ki önce Boğdan’a, sonra Macar topraklarına girmiş. Osmanlı’ya karşı geldiğinde sonu mağlubiyet olmuş.

 

Yazarın Tüm Yazıları