Paylaş
Barıştan söz ettiği gün İran’ı vurdu. İran’ın Katar’daki Amerikan üssünü vurduğu saatlerde ise “Tebrikler. Dünya için barış zamanı” diye şaşırtıcı bir çıkış yaptı.
24 saat içinde üç farklı mesaj verebilen bir lider Trump.
İran’da önce rejim değişikliği istedi. “Rejim değişikliği ifadesi diplomatik olarak sorunlu olabilir ama İran mevcut haliyle potansiyelini gerçekleştiremiyorsa neden daha farklı - hatta daha güçlü- bir İran olmasın??? MİGA !!!” diye paylaşım yaptı.
Şimdi ise “İran’da rejim değişikliği görmek istemiyorum. Rejim değişikliği kaos yaratır” diyor.
Hangi Trump’a inanacağız diyeceksiniz. Hiçbir Trump’a inanmayalım. Trump’ın söylediklerine değil yaptıklarına odaklanalım derim.
TRUMP’LA DOSTLUK TÜRKİYE’NİN MENFAATİNE Mİ
Uluslararası ilişkilerde ebedi dostluk ve düşmanlıklar yoktur. Menfaatler vardır.
Trump’ı eleştirebiliriz. Gazze politikasını, İran’ı vurmasını, İsrail’le ilişkilerini, Ukrayna’daki yaklaşımını yanlış bulabiliriz. Ama önce Türkiye’nin menfaatleri.
Suriye konusunda, PKK ile mücadele konusunda ve baş belamız olan CENTCOM’un, Ortadoğu politikalarına karşı Trump, bize en yakın Amerikan başkanlarından biri.
Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan ilişkilerinin payı elbette ki büyük. Trump her defasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan övgüyle söz ediyor. Erdoğan da “Dostum Trump” diyor.
ERDOĞAN-TRUMP İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kimi zaman 24 saat içinde iki kez görüşen Trump.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’ın yanında ayrı bir yeri olduğu anlaşılıyor. Netanyahu’nun yüzüne “Erdoğan benim dostum” dedi. “Erdoğan çok akıllı ve güçlü bir lider. İyi anlaştığım biri” ifadesini birkaç kez kullandı.
“Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak” diyen de yine Trump’tı. “Bölge politikalarında sizinle çalışacağız” mesajını gönderdi. Bunları neden hatırlatıyorum?
Bizim ABD ile çok önemli işlerimiz var. Caatsa yaptırımlarının kaldırılması, F-35 projesine geri dönüş, F-35 ve F-16 uçaklarının alınması, ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması ve PKK’nın tasfiyesi gibi. Trump’ın, Türkiye konusundaki olumlu yaklaşımı sahada Centcom’un, SDG-PKK ve YPG ile ilişkilerine dahi yansıyor. Ayrıca yeni Suriye’nin ayağa kaldırılması, Gazze’de devam eden katliamın durdurulması ve Rusya-Ukrayna savaşındaki arabuluculuk rolümüz gibi.
Son bir cümle. Bölgemiz yeniden şekillendirilirken Trump’la ilişkilerimizin iyi olması ülkemizin lehine.
ERDOĞAN’IN GÜÇLÜ LİDERLİĞİ
Bölgemiz yeniden şekillendirilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi güçlü bir liderimizin olması ve Erdoğan’ın uluslararası kredisinin yüksek olması da yine Türkiye’nin en önemli avantajlarından biri.
Ülkemiz CHP’yi yönetemeyen Özgür Özel’in elinde olsaydı vay halimize.
İRAN POLİTİKALARINI GÖZDEN GEÇİRMELİ
İsrail ve ABD saldırırken, İran’ı eleştiremezdim. Zaman İsrail karşısında İran’ı destekleme zamanıydı.
Ama İran’a sorgulama yapma zamanıdır.
İran, politikalarını gözden geçirmeli
İran, Şii yayılmacılığını esas aldı. Komşularına devrim ihracına soyundu.
TÜRKİYE İLE REKABET
Bir eliyle Lübnan’ı diğer eliyle Suriye’yi kontrol etti. Irak’ı karıştırdı. Suudi Arabistan’ı, Yemen’i hedef aldı. Irak ve Suriye’de iç savaşı kışkırttı. Irak ve Suriye’de Türkiye ile rekabete girdi. Esed’in yanında yer aldı. Türkiye’ye karşı PKK’yı, PJAK’ı destekledi.
PJAK bu savaş sırasında İran’a ihanet edip İsrail’e işbirliği çağrısı yaptı.
Ama dostlar zor günde belli olur.
Türkiye bu süreçte İran’ın yanında yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan savaşın bir an önce bitmesi için Trump, Putin, Pezeşkiyan başta olmak üzere 12 devlet başkanı ile görüştü.
Türkiye sağlam ve güvenilir bir dost olduğunu gösterdi.
O nedenle İran bölgesel politikalarda Türkiye ile rekabete girmek yerine, Türkiye’ye karşı PKK terör örgütünü desteklemek yerine, Türkiye ile dayanışmayı tercih etmeli.
İran’ın menfaati Türkiye ile rekabetten değil işbirliği yapmaktan geçiyor.
Türkiye’nin menfaati de İran’la iyi ilişkiler kurmaktan geçiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, “Bölgemizde, İsrail saldırganlığına karşı ortak tedbir alınmak isteniyorsa herkes şapkasını önüne koyup etraflıca düşünmeli”.
Başta İran olmak üzere.
ULAŞTIRMA BAKANI URALOĞLU İLE NE KONUŞTUK
İsrail saldırısında en çok İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatacak mı kapatmayacak mı sorusunu tartıştık. Ama bunu yeni tartışmıyoruz. Ne zaman İran’la ilgili bir kriz çıksa Hürmüz Boğazı birinci gündem maddesi oluyor. Çünkü Hürmüz Boğazı kapatılırsa petrol fiyatları yükseliyor. Bu da ekonomiyi vuruyor.
Peki ileride bir ABD-Çin savaşı çıkarsa alternatif tedarik zinciri oluşturulabilecek mi?
Dünyanın şimdiden bunlara hazırlık yapması gerekiyor.
Bu tür politikaların oluşturulması açısından 27-29 Haziran tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak olan “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu-2025” önemli.
70 ÜLKEDEN TEMSİLCİ
İsrail-İran savaşına rağmen 50’ye yakın bakan ve 70 ülkeden temsilcinin katılacağı forumda uluslararası koridorların geliştirilmesi ve verimliliğinin artırılması tartışılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açış konuşması yapacağı forum öncesinde Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile bir araya geldik. Ancak araya İsrail-İran savaşı girince Uraloğlu’nun açıklamalarını yazamadım. Ama hafta sonu yapılacak olan forum Türkiye’yi bir kez daha dünyanın gündemine taşıyacak.
Paylaş