Nilgün Tekfidan Gümüş

Nilgün Tekfidan Gümüş

ngumus@hurriyet.com.tr

Irak’ta en çok sorulanlar

30 Haziran 2014
RADİKAL IŞİD örgütü, 10 Haziran’da Musul kentine yürüyüp Bağdat kapısına dayandığından bu yana dünya ‘Irak kurtulur mu’ diye merak ediyor.

Bugün size hali hazırda Irak ile ilgili en çok sorulanlarla ilgili bir derleme yaptım.

IŞİD nasıl doğdu, ne kadar güçlü?
ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarına misilleme olarak gerçekleştirdiği Irak işgali sonrasında palazlandı. 2006 yılında Irak El Kaidesi lideri Zarkavi’nin öldürmesinin ardından başına Ebubekir Bağdadi’nin geçmesiyle örgütün Irak kolu kuruldu. Suriye’de patlak veren iç savaş sayesinde örgüt burada da kök saldı. İlk büyük başarıları Mayıs 2013’te Suriye’nin 220 bin nüfuslu Rakka kentini ele geçirip şeriat yönetimi ilan etmeleriydi. Suriye’de Özbekistan, Afganistan, Fas, Tunus, Çeçenistan ve Avrupa’dan olmak üzere 12 bin yabancı militanının bulunduğu tahmin ediliyor.

IŞİD işgal ettiği bölgelerde kalabilir mi?
Brookings Enstitüsü’nden Daniel Byman’ın AFP’ye açıklamasına göre IŞİD Suriye’de savaşırken tank ve mekanize birlik desteği olmayan düzensiz ordu görünümündeydi. Irak’ta ise daha çok halk desteği buldukları Sünni bölgelerinde ilerlediler. Nitekim perşembe gününden bu yana Irak ordusunun operasyonu karşısında işgal ettikleri Tıkrit’ten kısmen geri çekilmek zorunda kalan IŞİD’in düzenli bir ordu karşısında ne kadar güçlü olacağı şüpheli. Askerin olmadığı yerde ise iki şekilde işgal ettiği topraklarda tutunabiliyor. Bir, vahşi infazlarla halkta korku salarak; iki, hayatın günlük akışını sağlayıp sözde güvenliği temin ederek.

IŞİD’in kapısına dayandığı Bağdat neler yapıyor?
Irak’ta nisan ayında genel seçimler yapıldı. İki dönemdir Başbakan olan Şii kökenli Nuri el Maliki’nin Kanun Devleti Bloğu, 328 üyeli meclisten 92 koltuk alarak birinci parti oldu. Bizzat Maliki kişisel olarak 721 bin oyla, tek başına en çok oy alan siyasiydi. Ancak ‘Ülke genelinde partisinin oylarına bakarsanız seçimler bir referandumdu, dolayısıyla Maliki kazanamadı’ diyenler de var. Sünnileri, devlet kadrolarından, ordudan dışlamak, mezhepçilik yapmak gibi Maliki’ye yönelik suçlamalar çok.

Irak’ta halihazırda kim ne istiyor?

Yazının Devamını Oku

Sınırlar düşerken

23 Haziran 2014
IŞİD taarruzuyla birlikte Irak ve Suriye’de etnik ve mezhepsel çözülme hızlı bir sürece girerken anlaşılan Ortadoğu’yu yapay çizgilerle bölen 1916 tarihli Sykes-Picot anlaşmasını daha fazla konuşacağız.

*

OSMANLI’NIN zayıfladığı, Rusya’nın ise Akdeniz ve sıcak sulara inme hayali kurduğu günlerdi.
İngiltere’nin amacı ise yeni enerji kaynakları üzerinde oturan Ortadoğu’ya hâkim olmaktı. Bu nedenle isyancı Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile çalışırken öte yandan Arap aşiretlerini kışkırtıcı bir politika benimsedi. Fransa’nın çıkarları da İngiltere ile birlikte hareket etmekten yanaydı.
Ve İngiliz seyyah ve Dışişleri danışmanı Sir George Sykes ve Fransız diplomat François George Picot, kafa kafaya verip Arapları kontrol altında tutup ülkelerine nüfuz alanı yaratacak bir harita hazırladı.

*

Yazının Devamını Oku

Fiyasko

16 Haziran 2014
ESKİ ABD Başkanı George W.Bush, düzmece iddialarla 2003 yılında Irak’ı vurduğunda Saddam’ın El Kaide ile işbirliği içinde olduğu öne sürülmüştü.

Oysa o dönemde Irak’ta El Kaide’nin ‘E’si bile yoktu. Ancak ABD müdahalesi sonrasında ülke, Kaide uzantısı örgütlerin merkez üssüne dönüştü.

*

11 Eylül 2001 saldırıları sonrasındaydı. Dünya şoktaydı.
ABD Başkanı Bush’un sert bir tepki vermesi gerekiyordu. Bush doktrini geliştirdiler. En basit anlatımıyla; “Yılanın başını büyümeden ezmek gerekirdi.” Bu doktrinden yola çıkarak ABD, Afganistan’da El Kaide’yi besleyen Taliban’ı devirmek için bu ülkeyi işgal etti.
Saddam’ın kitle imha silahları bulunduğu, üstelik El Kaide’yi beslediği, bu silahların tekin olmayan ellere geçebileceği iddiasıyla da Irak vuruldu. El Kaide iddiası asla doğrulanamadı. İkinci iddianın ise ABD, ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdikten sonra asılsız olduğu anlaşıldı.

*

İKİ savaşın da faturası ABD’ye ağır oldu.

Yazının Devamını Oku

Filistin’de zor sınav

9 Haziran 2014
FİLİSTİN’de önemli gelişmeler yaşanıyor. İsrail ile Filistin arasında barış görüşmeleri çıkmaza girdi ama...

Öte yanda El Fetih ile Hamas arasında 7 yıldır süren ayrılık son buldu. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin yeniden Filistin çatısı altında birleşmesi için umut doğdu. Ancak tarafları zor bir sınav bekliyor.

*

ŞİMDİ süreci şöyle hatırlayalım.
Mısır’da darbeden sonra yeni yönetimin Gazze’deki Hamas yönetimine karşı tutumu, Gazze’yi dış dünyaya bağlayan Refah sınır kapısını kapatması, yeraltı tünellerini yıkması laik Fetih ve İslami eğilimli Hamas’ı yani Filistin’in iki hasım kanadını uzlaşmaya zorladı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin arabuluculuğunda İsrail ile Filistin arasında barış müzakereleri devam ederken Filistin tarafında da pazarlıklar sürdü.
Ve 23 Nisan 2014 günü Fetih ve Hamas, milli mutabakat açıkladı. Tepki olarak İsrail barış görüşmelerinden çekildi. Ancak iki devletli bir çözüm ve Filistin devletinin kurulabilmesi için iki Filistin kanadının uzlaşması da hayati önemdeydi.
Geçen hafta ise Hamas ve El Fetih, bir teknokrat hükümet kurduklarını ilan etti. Kabinede Hamas mensubu bulunmuyor. ABD, bu sayede yeni hükümetle çalışmaya hazır olduğunu açıklayabildi. Elbette İsrail’deki Netanyahu hükümeti, Washington’ın bu tutumundan memnun değil.

*

AYRICA

Yazının Devamını Oku

A’dan Z’ye Gezi

2 Haziran 2014
HÜKÜMET, İstanbul’da Gezi olaylarının yıldönümünde eylemlerin önüne geçilmesi için A’dan Z’ye gereğinin yapılacağını açıkladı ya; Q, W ve X bile dâhil edilse artık o Gezi ruhu durulmaz. Niye mi işte satırbaşlarıyla yanıtı:

A - Abdullah Cömert (22), Ali İsmail Korkmaz (19). Ahmet Atakan (22).
B - Berkin Elvan (15).
C - Cop.
Ç - Çapulcular. Ve tabi ki Çarşı
D - Divan Oteli.
E - Ethem Sarısülük.
F - Basın özgürlüğü sıralamasında Gezi olayları yüzünden Türkiye’yi kısmı özgür ülkeler kümesine düşüren Freedom House (Özgürlükler Evi).

Yazının Devamını Oku

Hiç kimse Türkiye’yi azarlayamaz

26 Mayıs 2014
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Almanya’nın Köln kentindeki mitinginde “Hiç kimse parmak sallayarak kibirle bize istikamet çizemez. Hiç kimse Türkiye’yi azarlayamaz” diye Batı’yı uyarıyordu.

Oysa Türkiye’nin son dönemde Avrupa’da horlanmasının nedenlerinden biri bizzat Başbakan’ın kendi halkına yönelik sert ve baskıcı üslubu değil mi?

*

GEÇEN hafta aylar önceden planlanmış bir geziye çıktım.
Zaman makinasına binip yıllar öncesinde ilkokul ve ortaokulu bitirdiğim Almanya’nın Bamberg kentine geri döndüm.
Soma faciasının yarattığı moral bozukluğu sonrasında Bavyera’da küçük bir kentte ailecek içsel yolculuğa çıkmak terapi gibi geldi. Hem de bol bol gözlem yapma fırsatı buldum.

Yazının Devamını Oku

Krizden kriz çıkarmak

19 Mayıs 2014
AKP Hükümeti, 300’ü aşkın vatandaşımızın öldüğü Soma faciası sonrasında krizi yönetmekte tam anlamıyla çuvalladı.

Her şeyden önce madenci yakını yüreğindeki acıyı sarmalayacak bir devlet beklerken karşısında gardını almış tekme tokat girişmeye hazır bir hükümet profili buldu.
Somalı acılı aileler; Myanmarlı, Mısırlı ya da Somalilinin gördüğü şefkate hasret kaldı.

*

KRİZ yönetiminin ilk fiyaskosu Başbakan Erdoğan’ın çarşamba günü Soma’da yaptığı konuşmaydı. Danışmanları Başbakan Erdoğan’a peş peşe hata yaptırdılar.
Henüz kaza neden olmuş, facia niye yaşanmış belli değilken, Başbakan’ı topyekûn savunmaya geçirdiler.
Erdoğan da 19 ve 20’nci yüzyılda İngiltere, Fransa, Çin gibi ülkelerde yaşanan çok ölümlü maden kazalarından verdiği örneklerle dünyaya alay konusu oldu. Türkiye’yi yasa boğan felaketi sıradanlaştırmaya çalıştı.

*

DERKEN

Yazının Devamını Oku

Nijerya, ABD, Mısır ve idam

5 Mayıs 2014
BİLİYORUM biraz etik dışı kaçacak.

Ama yine de soracağım. Bir Amerikalı kaç Afgan eder ya da bir Nijeryalı kaç İngiliz’e denk gelir? Boşuna uğraşmayın. Çünkü bu korkunç bir çifte standart, ne aritmetiği ne de sağlaması var.

*

ŞİMDİ durduk yerde bunları niye yazdığıma gelince. 15 Nisan 2014’te yaşanan bir olaydan bahsedeceğim.
Yer Nijerya’nın kuzeydoğusunda Çibok diye anılan bir kasaba. Burası yaklaşık üç yıldan bu yana şeriat yönetimi için silahlı mücadele veren Boko Haram örgütünün kontrolündeki bir bölge.
El Kaide bağlantılı Boko Haram’ın Türkçe anlamı, “Batılı tarzda eğitim haram”.

*

BOKO Haram mensupları olduğu söylenen bir grup silahlı adam, kız lisesinin yatakhanesini basarak yaşları 16-18 arasında olan 276 kız öğrenciyi kamyonlarla kaçırdılar.

Yazının Devamını Oku