Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Fiyasko

ESKİ ABD Başkanı George W.Bush, düzmece iddialarla 2003 yılında Irak’ı vurduğunda Saddam’ın El Kaide ile işbirliği içinde olduğu öne sürülmüştü.

Haberin Devamı

Oysa o dönemde Irak’ta El Kaide’nin ‘E’si bile yoktu. Ancak ABD müdahalesi sonrasında ülke, Kaide uzantısı örgütlerin merkez üssüne dönüştü.

*

11 Eylül 2001 saldırıları sonrasındaydı. Dünya şoktaydı.
ABD Başkanı Bush’un sert bir tepki vermesi gerekiyordu. Bush doktrini geliştirdiler. En basit anlatımıyla; “Yılanın başını büyümeden ezmek gerekirdi.”
Bu doktrinden yola çıkarak ABD, Afganistan’da El Kaide’yi besleyen Taliban’ı devirmek için bu ülkeyi işgal etti.
Saddam’ın kitle imha silahları bulunduğu, üstelik El Kaide’yi beslediği, bu silahların tekin olmayan ellere geçebileceği iddiasıyla da Irak vuruldu. El Kaide iddiası asla doğrulanamadı. İkinci iddianın ise ABD, ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdikten sonra asılsız olduğu anlaşıldı.

*

İKİ savaşın da faturası ABD’ye ağır oldu.
Sadece ABD, Irak’ta yaklaşık 4 bin 500 asker kaybetti, ondan daha fazlası sakat kaldı. Washington Yönetimi, savaş için trilyon dolarlar akıttı. Irak tarafına gelince... Saddam’ın Baas Partisi’ni bitirme hedefiyle bir ülkenin devlet yapısı baştan aşağı çökertildi. Ne ordu, ne polis, ne yargı kaldı. Şiddet şiddeti doğurdu. Ülke Arap, Kürt, Türkmen, Şii, Sünni diye feci şekilde ayrıştı.
Ve Kaide’nin Irak’ta palazlanması için zemin oluşmuştu. Bugünkü IŞİD’in öncülü olan Irak Şeriat Devleti’ni (IRI) kurdu. 2007 yılında bu kez General Petraeus doktrini devreye girdi. Asker sayısı 30 bin arttırıldı. Aşiretlerle Sahva güçleri kuruldu. ABD şiddeti bir yandan da yerel güçlere para akıtarak durdurmayı deniyordu. 2011’de El Kaide uzantılı şiddet neredeyse bitme noktasına geldi.

*

Haberin Devamı

ASKERİ alanda atılan adımlara rağmen siyasi anlamda Sünni, Şii ve Kürtler arasında sürdürülebilir bir anlaşma sağlanamadı. Şii kökenli Başbakan Nuri el Maliki, her ne kadar Irak kimliğine sahip çıkıyor gözükse de dinsel ve mezhepsel çözülmeye tutkal olacak formül bulamadı.
2008 yılında savaş karşıtı söylemiyle seçim kazanan Barack Obama, başkanlık koltuğuna oturduğunda iki savaşı birden kucağında buldu. Bir yıl sonra Obama, Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüğünde ise bütün dünya dalga geçiyordu. Savaşçı Başkan’a Nobel.

*

Haberin Devamı

2016 yılında Obama’nın görev süresi dolacak. Başkan, iki hafta önce Westpoint Askeri Akademisi’nde yaptığı açıklamada kendi dış politikasının ana hatlarını çizdi. Obama’nın niyeti açık: Tarih kitaplarına ‘ABD’nin denizaşırı savaşlarını bitiren Başkan’ olarak geçmek. Irak’tan sonra Afganistan sayfasını da kapatacak.
Rakip Cumhuriyetçiler ise Obama’yı Irak’ta tam düzeni sağlamadan askeri tamamen çektiği için suçluyor.

*

BU ithamlar kısmen de haksız değil. ABD’nin Irak’a müdahalesi doğru değildi, tıpkı Obama Yönetimi’nin bu ülkeden erken çekilmesi gibi. En önemli sorunlardan biri Kürtlerle petrolün paylaşılmasıydı. Değil işler bir siyasi yapı oluşturulması, bu konuda bile bir formül bulunamadı. İran’ın eli hep Irak’ın içindeydi. Ancak Tahran yok sayıldı. Derken Suriye karıştı. Dünya, Rusya, İran, ABD, Türkiye gibi güçlerin aracılarla hesaplaştığı bir savaşla karşı karşıya kaldı. En az 12 bin yabancı cihatçı bölgeye akın etti.
Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) şimdi Suriye’nin Halep kentinden Irak’ın batısına kadar yaklaşık 500 km’lik bir hatta varlık gösteriyor. Vahşi infazlar yapıyor, kadınları eve kapıyor, şiddet kol geziyor.

*

Haberin Devamı

SÖZÜN özü... Irak’ın ve Suriye’nin son dönemde bu hale gelmesinin en büyük sorumlularından biri yanlış kararlarla Ortadoğu’ya giren ABD’dir. Daha öncekiler ise 1916’da Sykes Picot Anlaşması ile Osmanlı’ya karşı bölgede mezhepsel ve etnik ayrım gözetmeden yapay hatlar çizen Fransa ve İngiltere gibi dönemin emperyalist güçleridir.
Dolayısıyla Batı’nın “Bölge ülkeleri başlarının çaresine baksın” diye bir lüksü olamaz.
Taraflar, en kısa bir sürede zirve toplayıp durum değerlendirmesi yapmalıdır. NATO üyesi Türkiye’nin hemen güneydoğusundaki bir yangın yeri Avrupa için de ABD için de tehdittir.

Yazarın Tüm Yazıları