*
DIŞ haberci olarak her gün önümüzden çok sayıda Gazze fotoğrafı geçiyor. Kefenlere sarılmış minik bedenler.
3 aylık Faris. Annesinin kefenine sarıldığı 1 yaşındaki Gazel. Beyt Lahiya’daki evlerinde uyurken bombalanan Ahmet (11), Valaa (14) ve Muhammed (16) Ebu Musallam kardeşler.
ABD Başkanı Obama’nın “Aman masum insanlar ölmesin” dediği ama İsrail’in bombalarına yenik düşen masumlar. Çocuk kurbanların sayısı 90’ı geçti. Sayı daha da artacağa benzer.
Zira Obama’nın ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ şeklindeki sözleri ve Batı’dan gelen benzer destekler, Netanyahu hükümetini operasyonu sürdürmeye cesaretlendiriyor.
*
OYSA Gazze’nin acil ateşkese ihtiyacı var. 2005 yılında İsrail, Gazze işgalini bitirdi ama... Akdeniz sahilinde 12 km derinliğinde 40 km uzunluğundaki bölge bir nevi açık hava hapishanesine dönüştü. Filistin’in öteki parçası olan El Fetih kontrolündeki Batı Şeria’dan kopuk. Bir yanda İsrail’in ablukası, öte yanda Mısır ile Refah kapısının kapalı olması bölgede fiili bir getto yaratmış durumda.
Maidan Meydanı'ndan Malezya'ya uzanan bir trajediye tanık oluyor dünya...
Süreç nasıl başladı hatırlayalım.
AB ile son anda işbirliğini reddeden Viktor Yanukoviç'e karşı ayaklanan halk önce Yanukoviç'i devirdi. Sonrasında işler çorap söküğü gibi devam etti.
Buna karşılık Rusya, Kırım'ı ilhak etti. Derken Ukrayna'nın doğusu çatırdamaya başladı. Rusya yanlısı militanlar Donetsk ve Luhansk bölgesinde iki ayrılıkçı cumhuriyet kurdu.
Son dönemde Ukrayna tam Suriye ve Irak'ın gölgesinde kalmışken, tam da bugün ABD, Rusya'ya çok sert ekonomik yaptırımlar açıklamışken bu facia yaşandı. Şimdilik uçağın nasıl düştüğü net değil.
BUK diye anılan bir hava savunma sistemiyle vurulmuş olabileceğine dair kuşkular var. En son 25-30 Mart tarihleri arasında Şili'de yapılan FIDAE Fuarı'nda tanıtılmış olan BUK, Rusya ordusu tarafından 2008 yılından bu yana kullanılan bir sistem.
BUK sistemini, Rusya'daki Ulyanovsk Mekanik Fabrikası (UMZ) üretiyor. Yerden havaya savunma sistemi olan BUK füzeleri 150 metreden 25 km'ye yükseklikteki hedefleri 3 ile 45 km menzilde vurabiliyor.
70 kg yüksek patlayıcı içeren parça tesirli savaş başlığına sahip. Katı yakıt sistemli füze; uçak, helikopter ve diğer füzeleri vurabiliyor. Ayrıca sistem, sivil uçakları askeri uçaklardan ayırabilecek gelişkin radarlara sahip.
Bugün size niye bölgenin bir kez daha savaş alanına döndüğünü anlatacağım.
*
FİLİSTİN. 2006 yılında Hamas’ın kazandığı seçimler sonrasında iki başlı bir yönetime sahipti. Batı Şeria’yı El Fetih, Gazze Şeridi’ni ise İslami direniş örgütü Hamas kontrol ediyordu.
Ancak hem dış, hem iç şartlar tarafları uzlaşmaya zorladı. Haziran başında El Fetih ve Hamas, yedi yıl sonra ilk kez uzlaşma hükümeti kurdu.
Kolay iş değildi yaptıkları. Altı ay içinde Filistin’i seçimlere götüreceklerdi. Öncelikle Hamas döneminde işe alınan 40 bin memurun maaşlarının ödenmesi gerekiyordu. Fakat maaşlar ödenemediği gibi İslami Cihat benzeri radikal unsurlar dizginlenemedi. ABD ve AB, uzlaşma hükümetine olumlu yaklaşsa da İsrail, bu yakınlaşmaya baştan karşı çıktı. Filistin hükümeti henüz sadece 10 günlük iken 3 Yahudi gencin ortadan kaybolması yeni bir krizi tetikledi.
Keza Fransa. 2017 yarışı için kılıçları çekmiş durumdalar. Oysa biz kararlıyız. Hızlandırılmış seçim süreciyle bunu 40 günde hallederiz.
*
ŞİMDİ elma ile armudu biraz karıştıracağım. ABD’ninki başkanlık, Fransa’nınki yarı başkanlık sistemi.
ABD’de güçlü bir başkan, Fransa’da yetkilerini parlamentonun içinden çıkan hükümetle paylaşan kuvveti azımsanmayacak bir cumhurbaşkanı var.
Türkiye’de ise cumhurbaşkanının yetkisinin sınırlı, yürütmenin daha donanımlı olduğu parlamenter sistem söz konusu.
Ancak ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra nasıl bir sistem uygulanacağını cümle âlem merak ediyor.
Dolayısıyla böyle bir bulanıklık ortamında teşbihte hata olmaz.
*
Bugün size hali hazırda Irak ile ilgili en çok sorulanlarla ilgili bir derleme yaptım.
IŞİD nasıl doğdu, ne kadar güçlü?
ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarına misilleme olarak gerçekleştirdiği Irak işgali sonrasında palazlandı. 2006 yılında Irak El Kaidesi lideri Zarkavi’nin öldürmesinin ardından başına Ebubekir Bağdadi’nin geçmesiyle örgütün Irak kolu kuruldu. Suriye’de patlak veren iç savaş sayesinde örgüt burada da kök saldı. İlk büyük başarıları Mayıs 2013’te Suriye’nin 220 bin nüfuslu Rakka kentini ele geçirip şeriat yönetimi ilan etmeleriydi. Suriye’de Özbekistan, Afganistan, Fas, Tunus, Çeçenistan ve Avrupa’dan olmak üzere 12 bin yabancı militanının bulunduğu tahmin ediliyor.
IŞİD işgal ettiği bölgelerde kalabilir mi?
Brookings Enstitüsü’nden Daniel Byman’ın AFP’ye açıklamasına göre IŞİD Suriye’de savaşırken tank ve mekanize birlik desteği olmayan düzensiz ordu görünümündeydi. Irak’ta ise daha çok halk desteği buldukları Sünni bölgelerinde ilerlediler. Nitekim perşembe gününden bu yana Irak ordusunun operasyonu karşısında işgal ettikleri Tıkrit’ten kısmen geri çekilmek zorunda kalan IŞİD’in düzenli bir ordu karşısında ne kadar güçlü olacağı şüpheli. Askerin olmadığı yerde ise iki şekilde işgal ettiği topraklarda tutunabiliyor. Bir, vahşi infazlarla halkta korku salarak; iki, hayatın günlük akışını sağlayıp sözde güvenliği temin ederek.
IŞİD’in kapısına dayandığı Bağdat neler yapıyor?
Irak’ta nisan ayında genel seçimler yapıldı. İki dönemdir Başbakan olan Şii kökenli Nuri el Maliki’nin Kanun Devleti Bloğu, 328 üyeli meclisten 92 koltuk alarak birinci parti oldu. Bizzat Maliki kişisel olarak 721 bin oyla, tek başına en çok oy alan siyasiydi. Ancak ‘Ülke genelinde partisinin oylarına bakarsanız seçimler bir referandumdu, dolayısıyla Maliki kazanamadı’ diyenler de var. Sünnileri, devlet kadrolarından, ordudan dışlamak, mezhepçilik yapmak gibi Maliki’ye yönelik suçlamalar çok.
Irak’ta halihazırda kim ne istiyor?
*
OSMANLI’NIN zayıfladığı, Rusya’nın ise Akdeniz ve sıcak sulara inme hayali kurduğu günlerdi.
İngiltere’nin amacı ise yeni enerji kaynakları üzerinde oturan Ortadoğu’ya hâkim olmaktı. Bu nedenle isyancı Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile çalışırken öte yandan Arap aşiretlerini kışkırtıcı bir politika benimsedi. Fransa’nın çıkarları da İngiltere ile birlikte hareket etmekten yanaydı.
Ve İngiliz seyyah ve Dışişleri danışmanı Sir George Sykes ve Fransız diplomat François George Picot, kafa kafaya verip Arapları kontrol altında tutup ülkelerine nüfuz alanı yaratacak bir harita hazırladı.
*
Oysa o dönemde Irak’ta El Kaide’nin ‘E’si bile yoktu. Ancak ABD müdahalesi sonrasında ülke, Kaide uzantısı örgütlerin merkez üssüne dönüştü.
*
11 Eylül 2001 saldırıları sonrasındaydı. Dünya şoktaydı.
ABD Başkanı Bush’un sert bir tepki vermesi gerekiyordu. Bush doktrini geliştirdiler. En basit anlatımıyla; “Yılanın başını büyümeden ezmek gerekirdi.” Bu doktrinden yola çıkarak ABD, Afganistan’da El Kaide’yi besleyen Taliban’ı devirmek için bu ülkeyi işgal etti.
Saddam’ın kitle imha silahları bulunduğu, üstelik El Kaide’yi beslediği, bu silahların tekin olmayan ellere geçebileceği iddiasıyla da Irak vuruldu. El Kaide iddiası asla doğrulanamadı. İkinci iddianın ise ABD, ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdikten sonra asılsız olduğu anlaşıldı.
*
İKİ savaşın da faturası ABD’ye ağır oldu.
Öte yanda El Fetih ile Hamas arasında 7 yıldır süren ayrılık son buldu. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin yeniden Filistin çatısı altında birleşmesi için umut doğdu. Ancak tarafları zor bir sınav bekliyor.
*
ŞİMDİ süreci şöyle hatırlayalım.
Mısır’da darbeden sonra yeni yönetimin Gazze’deki Hamas yönetimine karşı tutumu, Gazze’yi dış dünyaya bağlayan Refah sınır kapısını kapatması, yeraltı tünellerini yıkması laik Fetih ve İslami eğilimli Hamas’ı yani Filistin’in iki hasım kanadını uzlaşmaya zorladı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin arabuluculuğunda İsrail ile Filistin arasında barış müzakereleri devam ederken Filistin tarafında da pazarlıklar sürdü.
Ve 23 Nisan 2014 günü Fetih ve Hamas, milli mutabakat açıkladı. Tepki olarak İsrail barış görüşmelerinden çekildi. Ancak iki devletli bir çözüm ve Filistin devletinin kurulabilmesi için iki Filistin kanadının uzlaşması da hayati önemdeydi.
Geçen hafta ise Hamas ve El Fetih, bir teknokrat hükümet kurduklarını ilan etti. Kabinede Hamas mensubu bulunmuyor. ABD, bu sayede yeni hükümetle çalışmaya hazır olduğunu açıklayabildi. Elbette İsrail’deki Netanyahu hükümeti, Washington’ın bu tutumundan memnun değil.
*
AYRICA