Nilgün Tekfidan Gümüş

ABD’nin hiç mi ihmali yok

6 Ekim 2014
JOE Biden’ın Türkiye’yi suçlayan lafları ağırdı. Obama yönetimi de öyle değerlendirmiş olmalı ki, özrün gelmesi uzun sürmedi. Ancak bu sözler yine de önemli.

ABD Başkan Yardımcısı Biden, Esad’ı devirmek, Sünni-Şii vekâlet savaşı (proxy war) çıkarmak için Türkiye, Suudiler ve Emirlikleri yüz milyonlarca doları ve on binlerce ton silahı bölgeye akıtmakla suçladı. “El Nusra, El Kaide’ye destek olacak dünyanın diğer yerlerinden gelen cihadistlerin aşırı unsurlarını kabul ettiler” dedi.
*
VE bu sözlerin Türk basınına yansımasından yaklaşık 24 saat sonra Biden, Erdoğan’ı arayarak “Suriye’deki diğer şiddet yanlısı aşırıları bilerek desteklediği ya da büyümesini kolaylaştırdığı yolundaki her türlü ima nedeniyle özür diledi.”Türkiye’ye yönelik suçlamaların üst düzey resmi bir ağız tarafından dillendirilmiş olması dikkat çekiciydi. Ayrıca ‘En büyük sorunumuz müttefiklerimizdi’ diyen Biden, “(Cumhurbaşkanı) Erdoğan, bana dedi ki, siz haklıydınız, çok fazla insanın (Suriye’ye) geçişine izin verdik, şimdi sınırı kapatmaya çalışıyoruz” dediğini de öne sürmüştü.
*
İNSAN tüm bu süreci yakından takip edince; “İyi de ABD’nin tüm bunlarda hiç kabahati olmadı mı” diye sormadan edemiyor.
Bizzat ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz günlerde vahim bir itirafta bulundu. “IŞİD’i hafife aldık. Irak ordusunu olduğundan daha güçlü sandık” demeye getirdi. Ve Amerikan istihbaratını suçladı. Oysa yaklaşık bir yıldır medyada önce Irak, sonra Suriye’de IŞİD’in nasıl giderek büyüyen bir tehdide dönüştüğüne dair uyarıları görmek mümkündü.
*

Yazının Devamını Oku

Mezhepler çatışırken

29 Eylül 2014
TARİH kitaplarına geçecek çok karmaşık bir dönemden geçiyoruz.

Suriye’deki sıcak savaş sınırlarımıza dayandı. Bir dizi yanlış hesaplar, yanlış kararlar yüzünden ABD bölgeye geri döndü.
Sünni Araplar birlik oldu, aslında izin verdikleri aşırı dinciliğin yarattığı terör örgütü IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) başını ezmeye çalışıyor. Ve tüm bunların ardında Sünni ve Şii ekseni arasındaki bitmeyen çatışmaların da izi var.
*
ABD Başkanı Barack Obama’nın geçen hafta BM Genel Kurulu’nda yaptığı saptama ilginçti. Obama, Hıristiyanlığın yüzyıllarca saldırgan mezhep çatışmalarına maruz kaldığını söyleyerek şöyle devam etti: “Şimdi, vekâleten savaşların (proxy war), Sünni ve Şiiler arasındaki terör kampanyalarının Ortadoğu’ya yıkım getirdiğini kabul etme zamanı. Ve siyasi, toplum ve dini liderlerin mezhepsel çatışmaları reddetme zamanı.”Obama’nın bu sözlerine katılmamak mümkün mü?
*
YAZI için araştırma yaparken New York Times Gazetesi’nde Thomas Friedman’ın 2010 yılında yayınlanmış bir yazısına rastladım. Akademisyen görüşlerine de yer verilen yazıya göre ABD; sol görüşler ve komünizme karşı 1970’lerin başından itibaren Yemen, Fas, Mısır ve Körfez ülkelerinde eğitimin İslamlaştırılmasına onay verdi.
Suudi Kraliyeti ise kökenleri 18’nci yüzyıla dayanan Vahhabilerin 1979 yılındaki Kabe baskının ardından bunu kendi iktidarlarına yönelik bir tehdit olarak algılayarak Vahhabi inancının eğitim ve toplumun içinde kök salmasına göz yumdu. Radikaller o dönemde Suudi Yönetimi’nin şeriattan uzaklaştığı görüşündeydi. Daha sonra Vahhabilik yoksul komşu ülkelere de ihraç edildi.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin işi şimdi daha zor

22 Eylül 2014
REHİNELERİN kurtarılması son dönemin en sevindirici haberiydi.

Sabırla bu zorluğun üstesinden gelen Türkiye, şimdi başka zorluklarla karşı karşıya.

*

HATIRLAYALIM. Suriye içsavaşı üç buçuk yılı aştı. Beşar Esad yönetimine karşı başlayan isyanda o kadar çok insan öldü ki, artık insan hakları örgütleri bile saymaz oldu. Kentler yerle bir oldu, yüzbinlercesi evini yurdunu terk edip komşu ülkelere sığındı.
Batı ne yaptı? Rusya ne yaptı? Çin ne yaptı? Ölümler karşısında kimsenin kılı kıpırdamadı. Bu da yabancı savaşçı akınını körükledi. Dünyanın dört bir yanından binlerce ‘cihatçı’ bölgeye akın etti. Yine kimsenin kılı kıpırdamadı.

*

TA ki ne zamana kadar? Bu tehdit Batı’ya döner mi korkusu yaşanır oluncaya kadar. Ta ki, ABD’nin Irak müdahalesinin yarattığı terör örgütü, bölge müttefiklerini tehdit etmeye başlayıncaya kadar. Ta ki, Ezidiler Şengal Dağı’na göçmeye zorlanıncaya kadar. Ta ki, Amerikalı bir gazetecinin başı vahşi bir şekilde kesilinceye kadar. Ta ki, Irak’ta Suriye’de bazı petrol kuyuları IŞİD’in ve diğer cihatçı grupların eline geçinceye kadar.
Peki şimdi ABD ne yapmak istiyor? Hava saldırılarıyla IŞİD’in kökünü kurutmak. Bunun için de geniş bir koalisyon kurma çabasında. Karada Kürtler, Suriyeli ve Iraklı muhalifler IŞİD ile savaşacak, ABD ve müttefikleri ise havadan destek verecek, istihbarat sağlayacak.

*

Yazının Devamını Oku

İskoç modeli ayrılık

15 Eylül 2014
İSPANYA’nın Bask ve Katalonya bölgesinden ayrılıkçı Kürtlere kadar birçok grubun gözü İskoçya’da. Çünkü perşembe günü sandık başına gidecek olan seçmenler, İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan (İngiltere) ayrılıp ayrılmamasına karar verecek. Sandıktan ‘Evet’ çıkması halinde bu Türkiye’yi bile etkileyebilir.

*

İSKOÇYA ve İngilizler, 307 yıldır kendi rızalarıyla güç birliği yapıyor. İngiliz Muhafazakârlar da İşçi Partisi de bu beraberliğin sürmesinden yana. Ancak İskoçlar bu konuda emin değil. Ülke ikiye bolünmüş durumda.
1997 yılında Birleşik Krallık’ta iktidar olan İşçi Partisi, bağımsızlık hevesini bastıracağını düşünerek İskoçlara yerel parlamento kurma hakkı tanıdı. Savunma ve dış politika konularında Londra Yönetimi söz sahibiyken eğitim, sağlık, çevre gibi konularda karar merci İskoç Parlamentosu oldu.
Ve 2011 yılındaki seçimlerden İskoç Ulusal Partisi (SNP), çoğunluğu sağlayarak galip çıktı.

*

ARTIK kendi geleceğini tayin etme hakkı giderek daha fazla konuşulur olmuştu. Ancak kimse İskoçların ayrılmaya cesaret edeceğine de ihtimal vermiyordu.
Hali hazırda İngiltere’de iktidar olan Muhafazakâr Partili David Cameron, 2012 yılında İskoçlara bu hakkı tanımayı kabul etti. İskoçlara, “Tamam mı, devam mı” diye sorulacaktı. Cameron başka bir çözümü deneyebilir; Edinburgh’a daha fazla özerklik verilmesi ve kaynakların paylaşılmasını müzakere edebilirdi. Ama kumar oynamayı tercih etti. Şimdi ayrılıkçı ‘Evet’ oyları başa baş gidiyor. Cameron ise halkları birlikte yaşamaya devam etmeye iknaya çalışıyor.

*

Yazının Devamını Oku

Ankara’nın işi çok zor

25 Ağustos 2014
2013 yazını ABD, kimyasal saldırı sonrasında Esad rejimini vuracak mı diye bitirmiştik.

Bu yaz dönemi ise ABD, Suriye’deki IŞİD mevzilerini yok etmek için Irak’taki operasyonunu genişletecek mi tartışmasıyla sona eriyor...
İyi de Suriye’de IŞİD’e müdahale bölgeye huzur getirecek mi? Ve tüm bu adımlar Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

*

2011 itibariyle tüm askerini Irak’tan çeken ABD Başkanı Barack Obama yaz başında West Point Askeri Akademisi’nde yaptığı konuşmada dış politika önceliklerini anlatmıştı. “En iyi çekice (askeri güce) sahibiz diye, bu bütün çivilerin (bizim için) problem olduğu anlamına gelmez” diyerek artık dünyanın polisi olmak istemediklerini vurgulamıştı. Ancak bir kez daha Washington’ın hesabı, dünyaya uymadı.
IŞİD’in haziran başı Musul’u alması, oradan Irak Kürt Yonetimi’ne doğru ilerlemesi, binlerce Ezidi’nin kaçmaya zorlanması üzerine Amerikan çekici bir kez daha Ortadoğu’ya inmeye başladı.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’ye komşu terörist devlet

18 Ağustos 2014
BATI, IŞİD yüzünden alarm vermiş durumda.

Bir yandan Ezidi ve diğer azınlıkları korumak için kafa yoruluyor. Diğer yandan IŞİD’in Avrupa’yı, ABD’yi tehdit etmesinin önüne geçilmesi için önlemler ele alınıyor.

*

DÜN Avrupa basınında bu konuda ilgi çekici açıklamalar vardı. İngiltere Başbakanı David Cameron, Sunday Telegraph gazetesine yazdığı makalede adını İslami Devlet olarak değiştiren Irak Şam İslam Devleti’nin başarılı olmasına izin verilmesi halinde Akdeniz kıyısında, NATO ülkesi olan Türkiye’ye komşu bir terörist devletin oluşacağı uyarısında bulunuyordu.
Cameron’a göre, hava operasyonları IŞİD’i bitirmeye yetmez. IŞİD’in palazlanıp İngiltere sokaklarında ölümcül eylemler yapabileceğini belirten İngiltere Başbakanı, Batı’yı bu örgüte karşı daha kati ve etkili önlemler almaya çağırdı. Bunlardan biri de Kürtlerin, IŞİD’e karşı daha güçlü bir şekilde silahlandırılması.
Cameron, bu çerçevede Kürtlere, kişisel koruyucu teçhizat ve patlayıcı düzeneklere müdahale ekipmanı yollayacaklarını açıkladı.

Yazının Devamını Oku

Ateşle çevrilmişken

11 Ağustos 2014
BÜTÜNDÜK. Kutuplaştık. Kamplara bölündük. Ancak öylesine bir ateş çemberinin ortasındayız ki. Öylesine çevrilmiş durumdayız ki.

*
UKRAYNA’dan Rusya’ya, Ermenistan’dan Azerbaycan’a, Irak’tan Suriye’ye kadar sıcak risklerin yaşandığı bir coğrafyayla sarılıyız.
Ukrayna’da şubat ayında Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in devrilmesiyle başlayan süreç tehlikeli bir şekilde tırmanmaya devam ediyor. Batı’nın tüm yaptırımlarına rağmen Moskova pes edecek gibi değil. Nitekim ABD Başkanı Barack Obama, New York Times gazetesine verdiği demeçte, yaptırımlara rağmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya girmesinin olası olduğunu söyledi.
Öyle ki, ileri yorumlarda bölgede kontrolsüz çakacak küçük bir kıvılcımın nükleer güce sahip ülkeleri bir anda karşı karşıya getirebileceği uyarısı bile yapılıyor.
*
KEZA Azerbaycan-Ermenistan sınırı. 26 Temmuz’dan itibaren sınır çatışmaları iki tarafın ordusundan da onlarca can aldı. Bölge Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ sorunu yüzünden yıllardır gergin. Ancak tansiyon son yıllarda hiç bu kadar yükselmemişti.
İyi de ortalık tam da niye şimdi karıştı?

Yazının Devamını Oku

Ortadoğu’da acı bayram

28 Temmuz 2014
FİLİSTİN. Bayramlıklarını giyecek, el öpmeye gideceklerdi.

Belki bir iki küçük harçlıkla mahalledeki seyyar dönme dolaba da binerlerdi.
Cumartesi günü Gazze’nin Beyt Hanun kentinden ortaya çıkan fotoğraflardan anlaşıldı ki, o dönme dolap İsrail bombardımanıyla yerle bir oldu.
Mahallenin yerinde artık koca bir enkaz. Çocuk da kalmadı sokaklarda. Şen kahkahaları da yok.
Kimi kanlı kefenleriyle toprağa girdi. Daha şanslıları hastanelerde iyileşmeyi bekliyor. Diğerleri büyükleriyle güvenli sandıkları yerlere kaçtı.
Ateşkes mi? Kalıcı ateşkes için müzakereler sürüyor. İsrail kamuoyundan da Netanyahu hükümetine baskı artıyor… Cumartesi akşamı Tel Aviv’deki Rabin meydanına toplanan yaklaşık 5 bin İsrailli de saldırının durmasını istedi.
Hamas da İsrail de şartları için bastırıyor.
Bu arada can kaybı çoktan bini geçti. En az dörtte biri çocuk.


Yazının Devamını Oku