20 kişinin öldüğü Charlie Hebdo katliamı ve rehine olaylarına varan süreçte birçok hata yapıldı. Şimdi durma zamanı; durup da kötü gidişatın nasıl durdurulabileceğini tartışma zamanı...
*
FRANSA. Çoğu Kuzey Afrika, Mağrip ve Türkiye kökenli 5.5 milyon Müslüman yaşıyor. Terör eylemlerine gelirsek...
Charlie Hebdo saldırısını düzenlediği öne sürülen Cherif (32) ve Said Kouachi (34) kardeşler ve Yahudi marketini basan Amedy Coulibaly’nin (32) hayat çizgilerinde benzer unsurlar var. Kouachi kardeşler küçük yaşlardan itibaren yurtlarda büyümüş. İyi eğitim alamamışlar. Hapishaneye girdiklerinde de buralarda yaygın olan örgütlerin tuzağına düşüp radikalleşmişler. Kouachi, Coulibaly ve onun aranan eşi Hayat Boumeddine’in (26) de sağlam işleri olmamış. Kurye, balık tezgâhtarlığı, kasiyerlik gibi geçici işlerde çalışmışlar. Ve onlar da Fransa’da özellikle iyi eğitim almamış gençleri daha çok vuran işsizlikten mustarip olmuşlar.
Dresden’den çıkan ve her pazartesi akşamı eylem düzenleyen Pegida hareketi bugün Köln’de sokağa dökülecek.
Ve kentin en önemli merkezlerinden biri olan Köln Katedrali yönetimi, anlamlı bir karar alarak protestoyu protesto etmek için gece ışıklandırma yapmayacağını açıkladı.
*
PEGİDA. Almanca ‘Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar’ ifadesinin kısaltılmışı.
Aslında çıkışı da ilginç. PKK Dresden’de terör örgütü IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırısını kınamak için eylem düzenliyor. O dönemde ülkenin çeşitli yerlerinde terör örgütü PKK yandaşlarıyla Selefiler arasında çatışmalar yaşanıyor. Pegida da Ortadoğu’daki ‘vekâleten savaşın’ Almanya topraklarına taşınmasını protesto etmek bahanesiyle ekim ayında sokaklara çıkıyor. İlk başta sayıları 200-300’ü geçmiyor.
2010’dan itibaren Arap baharının ilk kıvılcımının çaktığı ülke olan Tunus’ta gelinen bu nokta ne anlama geliyor?
*
ARAP baharını anlamaya çalışırken yapılan en büyük hatalardan biri Mağrip’ten Ortadoğu’ya kadar Arap dünyasını aynı perspektifle anlamaya çalışmak sanırım. Oysa tarihi geçmişleri, gelenekleri, siyasi, etnik ve dini yapıları bu ülkeleri benzeyen yanları olsa da büyük ölçüde birbirinden ayırıyor.
Demem o ki, ‘bahar’ sürecinde birbirleriyle etkileşim içinde olsalar bile Tunus; bir Mısır ya da Libya değil.
Sonra hacker tehditleri yüzünden ‘Interview’ filminin gösterimini iptal eden Sony Pictures Şirketi’ne “Önce benimle konuşsaydılar” diye çatıyordu.
*
OBAMA, 2012 yılında ikinci kez seçilip yeniden başkanlık koltuğuna oturduğunda danışmanlarına talimat vermişti. “Büyük düşünün” demişti. Beyaz Saray’ı bıraktığında tarihe geçecek önemli başarılar üretilmesini istemişti. İran ile nükleer pazarlık başlatılmış, Küba ile ise gizli diplomasi devreye girmişti.
Ve perşembe günü Küba ile 50 yılı aşkın süredir devam eden düşmanlığın sona ereceği açıklandı.
Bomba haberdi. Lakin ABD, yine bu hafta tarihe geçecek başka bir bombayla sarsıldı.
Neden mi? Çünkü on yılların kuralları bir hamlede silinip atıldı, kuralsızlık yeni trend oldu.
*
ABD. Başaktör sayıldığı için ondan başlıyorum.
Nobelli ABD Başkanı Obama’nın amacı neydi?
Irak ve Afganistan savaşlarını bitirecek büyüyen Çin tehlikesine karşı Asya-Pasifik bölgesine ağırlık verecekti. Ancak hesap çarşıya uymadı. ABD’nin 2011 yılında çekildiği Irak’ta hesaplar altüst oldu.
Önce Avrupa Birliği ve diğer resmi kuruluşların Türkiye’de kadınların durumuyla ilgili verilerini aktaracağım.
*
DÜNYA Ekonomik Forumu, 2006 yılından bu yana ekonomik, siyasi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmayı baz alarak cinsiyet eşitliği raporu yayınlıyor. Ekim ayı sonunda da 2014 raporunu açıkladı.
- Türkiye, 142 ülke sıralamasında 125’nci sırada. 2006 yılında 115 ülkenin değerlendirildiği endekste 105’nci sıradaydı. Performansında iyileşme olsa bile diğer ülkelerin kaydettikleri hızlı ilerleme Türkiye’yi listede geriye düşürüyor.
- Buna göre, Türkiye, Avrupa ve Avrasya bölgesinde cinsiyet eşitliği konusunda performansı en düşük ülke.
MALUM, Mısır’da 2013 yazında Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’nin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi tarafından devrilmesinden bu yana Arap ülkeleri arasında ilişkiler limoniydi.
Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketini, kendi tahtları için de tehlike olarak algılayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, darbecilere hem maddi, hem de siyasi destek vermişti. Türk hükümeti ve Katar ise seçilmiş bir iktidarın darbeyle uzaklaştırılmasına şiddetle karşı çıkmıştı.
*
GÖRÜŞ ayrılığı altı üyeli Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) kurulduğu 1981 yılından bu yana tanık olduğu en ciddi krizdi.
TAHRAN 2002 tarihinde enerji üretmek amacıyla nükleer santraller kuracağını açıkladığından bu yana zan altında. Çünkü Batı, İran’ın bu program sayesinde nükleer silah üretip hem bölgedeki, hem de dünyadaki dengeleri tehdit edebileceğinden şüpheleniyor.
Bu nedenle 2006 ve 2010 döneminden bu yana Tahran’ın petrol ve finans sektörüne ağır yaptırımlar uygulanıyor. Ülke ekonomisi dibe vurmuş durumda. Ayrıca son dönemde ABD’nin şeyl enerjisi sayesinde petrol üreten ülke haline gelmesi, düşen fiyatlara rağmen Suudi Arabistan’ın petrol vanasını kısmaması Rusya ekonomisi gibi, İran piyasasını da iyice kıskaca aldı.
*
BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi; ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere ile Almanya’dan oluşan P5+1 ile İran arasındaki pazarlıklarda nihai gün 24 Kasım.
Viyana’da yapılacak görüşmeler öncesinde henüz uzlaşma sağlayacak formüle ulaşılamadığına dair haberler geliyor. Görüşmeler üç noktada kilitleniyor; birincisi İran’ın nükleer silahlar da üretebilmesini sağlayacak zenginleştirilmiş uranyum geliştirme kapasitesinin nasıl kontrol altına alınacağı, ikincisi uluslararası yaptırımların nasıl ve ne sürede kaldırılacağı, üçüncüsü nükleer anlaşmanın ne şekilde denetleneceği.
*