<B>TÜRKİYE</B>'nin, Atina'daki 2004 Olimpiyatları'nın 2 milyar Euro'luk bütçesinden pay alması için iki yıl uğraşan <B>Leyla Üstel Çağatay</B>'ın umudu sönmüş.
Paradiana diye bir danışmanlık ve turizm şirketinin sahibi olan
Çağatay'ın dosyaları, başta Kültür Bakanı
Evangelis Venizelos olmak üzere Olimpiyat Oyunları Genel Sekreteri
Constantin Cartalis ile sayısız görüşmeleri, tüm çabaları boşa çıkmış.
‘‘İnşaat, gıda, turizm sektörlerinin yapabilecekleri sayısız iş vardı, olmadı. Türkiye için bir fırsat daha kaçtı’’ diyor.
Tanıdık, bildik mesele.
Koordinasyonsuzluk, strateji belirleyememe, uzun vadeli plan yapamama hastalığı.
Olimpiyat Oyunları'yla da ilgili ilginç bir şey söylüyor
Çağatay.
Atina, SARS nedeniyle Çin'deki 2008 Olimpiyatları'nın tehlikeye düşmesini fırsat bilip
‘‘2008 oyunlarını da buraya alalım’’ diye kulis yapıyormuş.
Burada bir soru.
Peki SARS yüzünden Çin'in ev sahipliği tehlikeye düştüyse Pekin'in rakipleri arasında olan İstanbul'daki Olimpiyat Komitesi ne yapıyor?
Devreye girmek için çaba harcıyor mu?
Olur ya... Pekin işi suya düşerse İstanbul'un şansı açılabilir. Her neyse, Atina Olimpiyatlarının Türkiye'ye sunduğu fırsatlar kaçtı ama
Çağatay boş durmuyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Atina'da açacağı ofisinin temsilciliğini üstlenmiş.
Meğer TİM Başkanı
Oğuz Satıcı 7-8 ay önce Atina'da bir temsilcilik açma kararı almış. Temsilcilik bünyesinde bir Türk-Yunan Ticaret Merkezi olacak.
Amaç, Türk ürünlerinin sürekli sergileneceği bir mekan oluşturmak.
Şimdi Atina'nın prestijli bir yerinde 3 bin metrekarelik bir yer aranıyor.
İlerde benzer bir merkezin İstanbul'da açılması da gümdemde.
Leyla Üstel Çağatay, geçenlerde Atina'da yine TİM'in işleriyle ilgilenirken, Selanik'te önümüzdeki ayın 21 ve 22'sinde Yunanistan'ın AB Başkanlığı'nı İtalya'ya devredeceği zirveyi hazırlayan komite eline bir mektup ulaştırıyor.
Mektupta, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Selanik Zirvesi öncesi bir konuşma yapmaya davet ediliyor.
Yunanistan Başbakanı
Simitis ile Kuzey Yunanistan Sanayiciler Federasyonu Başkanı
Dimitrios Simeonidis'in imzasını taşıyan aynı içerikte bir mektup 2 ay önce Ankara'ya ulaştırılmış.
Ancak Ankara bir yanıt vermeyince bu kez komite elden bir mektup yollamaya karar vermiş.
Mektup şimdi Başbakan
Erdoğan'in özel kaleminde.
Bakalım
Erdoğan Selanik'e gidecek mi?
Yat turizmi yapan neden yabancı bayrak peşinde
SANAYİCİLERİMİZİ yurtdışına kaçırdık.
Daha ucuz enerji, daha ucuz arsa, vergi muafiyeti sağlayan Bulgaristan, Romanya, hatta İran sanayicilerimize kucak açınca kaçış başladı.
Şimdi de yat turizmi yapanlar yabancı bayrak peşindeymiş.
Nedeni, ticari yatlara getirilen ÖTV yani Özel Tüketim Vergisi.
Bodrum Denizciler Derneği Başkanı
Macit Gündoğdu anlatıyor:
‘‘Adam 500 bin dolara bir tekne yaptırmış. Aslında tekne olarak değil yüzer otel olarak düşünmek gerek. İki ay çalışırsa 70-80 bin dolar ciro yapacak. Daha çalışmadan kendisinden neredeyse 30-40 bin dolarlık ÖTV istiyorlar. Yeni yatırım yapan adamda bu para ne gezer?’’
ÖTV yüzde 6.7 oranında.
Macit Gündoğdu'ya bakarsanız yat turizmi Türkiye'ye yaklaşık 2 milyar dolar bırakıyor.
Böylesine verimli bir sektöre ÖTV ağır bir darbe indirmiş.
Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkanı
Gündüz Nalbantoğlu da aynı görüşte.
Hatta İstanbul'daki merkeze, Deniz Ticaret Odası'na gönderdiği faksta ÖTV nedeniyle ticari yatların yabancı bayrak çekecekleri uyarısında bulunuyor.
Yabancı bayrak çekme maliyeti 500 ile 3 bin dolar arasında değişiyormuş.
Yabancı bayraklı bir yatta personelin SSK, gelir vergisi ödenmesi de söz konusu değil elbet.
Nalbantoğlu faksında Yunanistan örneğini veriyor.
Komşumuzda ticari teknelere ÖTV gibi bir uygulama söz konusu olmadığı gibi, Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi sadece yüzde 4 oranındaymış.
Zaten Yunanistan'ın denizcilik sektörünü nasıl desteklediğini hepimiz biliyoruz.
Geçen yıl Atina'daki Posidonia 2002 Fuarı'na birlikte katıldığımız Deniz Ticaret Odası eski Başkanı, AKP milletvekili
Cengiz Kaptanoğlu da biliyor.
Zira Ankara'nın denizcilere yeterince ilgi göstermediğinden yakınıyor, Yunanistan'ın ise denizcileri nasıl desteklediğini
anlatıyordu sürekli.
Yat turizmcilerinin şikayetlerini iletmek için kendisini aradığımda
Cengiz Kaptanoğlu ne diyor?
‘‘500 bin dolar veren ÖTV'yi de versin.’’
Ankara mı desem, Meclis koltuğu mu desem insanı bayağı değiştiriyor galiba.