RENK ustalarıyla, sambanın, futbolun ve renklerin ülkesi Brezilya'da tanıştık.
Polisan'ın Rio'daki bayi toplantısında hem şirketi, hem Türk boya sektörünü yakından tanıdık.
Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis'in, babasıyla amcasının yıllar önce 10 altın ile Malatya'da açtıkları aktar dükkanı bugün 100 milyon dolar cirosu olan dev bir şirkete dönüşmüş durumda.
Türkiye'nin en önemli boya, tutkal ve reçine üreticilerinden biri.
1964'te önce kimya sektöründe faaliyete başlayan, 1986'da ise boya sektörüne de el atan Polisan rakiplerinin aksine son krizden güçlenerek çıkmış.
2002 cirosu, 1999 cirosunun neredeyse 4,5 katı.
Türk boya sektörünün Avrupa'da 6. sırada olmasındaki payı büyük.
Peki bu başarının arkasında ne var?
Polisan Genel Müdürü Erol Mizrahi'ye göre, başarı hızlı ve düzenli büyümekle gelmiş ama işin püf noktası yatırıma doğudan başlamış olmalarında.
‘‘Sektörde daha eski ve daha büyük olan rakiplerimiz doğuya burun kıvırırken biz yatırıma doğudan başladık. Markamızı önce doğuda sağlamlaştırdık. Hedef şimdi batı.’’
Boyada hedef Türkiye'nin batısı olsa da Polisan hakiki Batı'ya çoktan açılmış.
Türkiye'nin ilk kimyasal teknoloji transferini gerçekleştiren şirket olmuş.
1990'lı yıllarda İspanya'da, ardından Tunus'ta ‘‘sanayi tutkalı’’ fabrikaları kurmuş.
Fabrikalardaki hisseler sonradan satılmış ama Polisan artık oralarda tanınan bir marka.
35'i Azerbaycan'dan olmak üzere 500 kişinin katıldığı bayi toplantısı nedeniyle Polisan'ın artık Brezilya'da da tanınmış olduğundan hiç kuşkunuz olmasın.
Corcovado Dağı'ndaki İsa Heykeli'ni Polisan tişörtleriyle gezen bayilerin bir de Brezilya'nın en ünlü kuyumcusu H. Stern'e 130 bin dolar bıraktıklarını düşünürseniz...
Cironun yüzde 10'u limandan
KİMYA sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin limanla ne ilgisi olduğunu merak edebilirsiniz.
Polisan, tesislerinin olduğu Dilovası'nda 150 bin metrekarelik özel bir limana ‘‘Poliport’’a sahip.
4 geminin aynı anda yanaşabildiği limanda ayrı kimyasal maddelerin depolandığı tanklar var.
Depolanan maddenin sadece yüzde 3'ü Polisan'a ait. Gerisi Shell, Bayer,BSF gibi şirketlerin ürünleri. Polisan'ın cirosunun yüzde 10'u, yani 10 milyon doları depolama, tahliye ve nakliye işlerinden geliyor.
Şirketin yöneldiği bir başka alan da okul malzemeleri.
Öğrencilerin kullandıkları, çoğu ithal, boyama malzemeleri üretimine başlayan Polisan böylelikle tüketiciyle markasını daha sık buluşturmanın da yolunu bulmuş.
Rüşvet en büyük doğal afetmiş
RİO de Janeiro Havalimanı'nda pasaport kuyruğunda beklerken ilk sohbet ettiğim kişi olan Veronalı İtalyan işadamı ‘‘İki hafta önce arkadaşım burada 250 Euro için öldürüldü’’ demeseydi belki Rio sokaklarında daha rahat dolaşacaktım.
Pasaport kuyruğundaki sohbete ilaveten, bavulumun Rio yerine Sao Paulo'ya gitmesi ve fotoğraf makinem dahil birkaç parça eşyam eksilmiş olarak bana geri dönmesi de başka bir şanssızlıktı elbet. İtalyan işadamının gözümü korkutmasına, bavul macerama rağmen Rio dünyanın en güzel şehirlerinden biri.
Bir de yoksulluk, sefalet, işsizlik olmasa.
Brezilya 170 milyonluk bir ülke.
Bunun 30 ila 40 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Ocak ayında iktidara gelen Luiz İnacio Lula da Silva Davos'ta dinlediğim konuşmasında ne demişti?
‘‘Önce açlıkla savaşacağız. Hedef sıfır açlık.’’
Brezilya dünyanın en zengin madenlerine sahip.
Kahve, portakal, şekerkamışı üretiminde ve büyük baş hayvanda dünya birincisi.
Kullandığı petrolün neredeyse yüzde 95'ini kendi üretiyor.
Ama zenginliği insanların yaşamına yansımamış.
Rio'daki teneke mahalleleri yani ‘‘favelalar’’ zengin mahallelerleneredeyse kucak kucağa.
Kaldığımız Sheraton Oteli'ne bakan tepedeki evler, bizdeki gecekondu mahallerindeki evler gibi boyasız, derme çatma.
Rehberimiz Felipe Heras Rocha'a bakarsanız, Brezilya'nın üçüncü dünyalıktan kurtulamamasının nedeni ‘‘doğal afet’’ diye tanımladığı rüşvet.
Doğal afet muhabbeti tahmin edebileceğiniz gibi, gruptan birilerinin Brezilya'da deprem olup olmadığı sorusu üzerine gelişiyor.
Rehber Felipe ‘‘Hayır deprem yok, bizim en önemli doğal afetimiz rüşvet’’ diyor.
Daha sonra Rio de Janeiro'nun tam göbeğindeki üç binayı gösteriyor ‘‘İşte burası Rio'nun Şeytan Üçgeni.’’ Binalardan biri İmar Bankası, diğeri Sosyal Kalkınma Bankası üçüncüsü ise devletin petrol şirketi Petro Bra'nin binası..
Brezilyalı yoksulların, açların bir türlü yüzünü göremediği paralar bu üç bina arasında kayboluyormuş.
Eski Merkez Bankası Başkanı ‘taksici’ olmuş!
BREZİLYA'da iken aklıma Merkez Bankası'nın eski başkanı İbrahim Eriş'i sormak geliyor. Başta bizim Felipe olmak üzere Brezilyalılar onu enflasyonu düşüren iyi bir Merkez Bankası yöneticisi olarak hatırlıyor.
Oradayken sohbetlerde bu kez başka bir eski Merkez Bankası Başkanı, Arminio Fraga'nın adı geçiyor.
1999 yılında Merkez Bankası'nın başına geçmeden önce George Soros için çalışmış olan Fraga bugünlerde ünlü televizyon şovu ‘‘Casseta & Planeta’’da taksi şoförü olarak görünecekmiş.
Fraga'ya neden bu rolü seçtiğini sormuşlar.
Şöyle cevap vermiş: ‘‘Merkez Bankası'nı bıraktıktan sonra ekonomi bilgilerimi en iyi nerede değerlendirebilirim diye düşünmeye başladım. Sonra aklıma taksi geldi. Zira ekonomiyi en iyi bilen kişiler taksi şoförleridir.’’