
Denizler altında rengârenk bir dünya
Hint Okyanusu’nun Akdeniz’e uzattığı sıcacık bir el gibi... Yılın 12 ayı 22-23 derece civarındaki suyu, onlarca değişik renk ve türde canlının yaşadığı mercan resifleriyle Mısır’ın Şarm El-Şeyh kasabası tam anlamıyla bir yeryüzü cenneti.
Pek çok ülkeye seyahat ettim ama benim için Mısır’ın yeri bir başka. Yıllar içinde belki neredeyse 10 kez gördüğüm Mısır’a geçen aylarda yeni bir destinasyon olarak Şarm El-Şeyh’i uçuş ağına katan SunExpress’in davetiyle bir kez daha gittim. Arkadaşlarım bana ‘Mısır muhtarı’ adını takmakta haksız sayılmaz; her seferinde aynı heyecanla yola çıkabilirim. SunExpress davetinde bir grup influencer’la beraber, eğlenceli bir kız ekibiydik.
Şarm El-Şeyh, Mısır’ın geri kalanından farklı olarak sadece turizm için oluşturulmuş, güvenliği ve diğer ihtiyaçları sadece turiste göre organize edilmiş bir yer. Kız kıza tatil için aklınızda bir şüphe olmasın. Öyle bir destinasyon ki aileye de önerebilirim, macera ya da romantizm arayanlara da... Çokyönlülüğünün yanında ortalama 2-2,5 saatlik bir uçuşla ulaşılıyor ve vizesiz. Türkiye’den neredeyse bütün havayolu şirketlerinin uçtuğu Şarm El Şeyh’e ilk kez İzmir’den uçtum. Anadolu’nun farklı kentlerinden kolayca ulaşmak ve İzmir’in İstanbul’a göre daha rahat kullanılan havaalanı, yolculuk öncesi stresini azaltıyor. SunExpress’in bir avantajı da uçuş saatleri. Bunca defa gittiğim Şarm’ın etkileyici coğrafyasını ilk defa gökyüzünden izledim. Kızıldeniz’in kilometrelerce içine girdiği çölde çizdiği desenler, resiflerin turkuvaz sularda yarattığı renk geçişleri daha havadayken kalbinizi hızlandırıyor.
Havaalanında polis kontrolünden (birkaç ayrı polis kontrolü olacak, şaşırmayın) sonra bir ‘kapı vizesi’ noktası var. Eğer Kahire ya da ülkenin farklı bölgelerine devam edecekseniz burada 25 dolar ücret ödeyip vize alıyorsunuz. Eğer sadece Şarm El-Şeyh’te kalacak ve buradan geri dönecekseniz vize almanıza, ödeme yapmanıza gerek yok.
El çantanızda bir tane kalem bulundurun. Hem girişte hem çıkışta form doldurmak gerekiyor. Yolcular arasında kalem kapmaca sırasına girmeyin. Pasaport kontrolünden geçip, valizinizi alıp kolaylıkla çıkıyorsunuz; küçücük bir havalimanı. Turla gitmediyseniz otel transferi için inDrive uygulamasını indirip taksiyi oradan çağırın.
Otel dışı çok aktivite planlıyorsanız havaalanında yerel hat satan kiosklar var, e-SIM kullanmıyorsanız uygun fiyatlı paketlerden birini alabilirsiniz. Euro-dolar eşit, zarar etmemek için dolar taşıyın. Dövizinizi Mısır pound’una havaalanında ATM’lerden çevirebilirsiniz. Dolar taşıyabilirsiniz ama çoğu esnaf dolar kabul etmiyor. Havaalanında telefonu, para ve taksiyi de halledince direkt otelinize gidebilirsiniz.
Biz bu yıl yeni açılan Rixos Radamis’te konakladık. Şarm El-Şeyh sadece turizm bölgesi olduğu için çeşitli klasmanlarda yüzlerce otel var. Turizm yatırımları benim ilk gittiğim yıllarda İtalyan ve Fransız yatırımcılara aitti; hâlâ bölgedeler ama ağırlık artık Türk otelcilerine doğru kayıyor. Türkiye’den Rixos Grubu’nun 6 oteli var Mısır’da. Kimi yetişkin, kimi çocuklu ailelere özel tasarlanmış ve 5 yıldızlı, her şey dahil hizmet veriyor. Radamis’in içi ‘Alfa Kuşağı’ çocuklar düşünülerek tasarlanmış. Su parkları ve çocuk-genç kulüpleri artık sıradan; burada bir meslek deneyim merkezi, macera parkuru, bilim-sanat merkezi gibi incelikle düşünülmüş detaylar çocukları çok mutlu ediyor. Odaların dekorasyonu da sualtı konseptiyle çocukların gönlünü çeliyor.
Otele yerleşince bir koşu sahile bakın. Kızıldeniz gelgitlerin çok hissedildiği bir bölge. Dolayısıyla sabah kumsalda ayaklarınızı yalayan sular öğleden sonra 1 kilometre öteye gitmiş olabilir. Bu arada önemli bir not: Denize girmek sizin için kulaç atmak, sakin sularda uzun uzun yüzmek ya da ayaklarım yere bassın, çimeyim-oynayayım anlamına geliyorsa burada aradığınızı bulamazsınız. Mercanlar nedeniyle kıyıdan denize girmek yasak, mercan olmayan yerdeyse gelgit nedeniyle yüzecek yükseklikte su yok.
Su üzerine kurulu upuzun iskeleler var. Burada resifin üzerine çıkmanızı engelleyecek dubalarla çekilmiş işaretlerin yanı sıra görevli cankurtaranlar her daim sizi izliyor. Mercanlara dokunmak yasak. Rengârenk balıkları izleyerek saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Yanınızda mutlaka şnorkel-maske olsun, palet de olursa fazla yorulmazsınız. Yüzü tam kaplayan maskeler pek uygun değil.
Peki, böyle yüzemiyorsanız, şnorkel yapmıyorsanız Şarm’a gitmeyecek misiniz? Yine de gidebilirsiniz çünkü her otelin çok sayıda havuzu; bu havuzları cazip hale getirecek oyunları, eğlenceleri var. Rixos’larda konaklayanlar bütün şubelerin etkinliklerine katılabiliyor. Canlı müzik, Las Vegasvari dans gösterileri hatta Michelin yıldızlı konuk şeflerle gastronomi geceleri düzenleniyor. Bahar programında ünlü DJ’lerin performansları var: 8 Mart’ta Twiga’nın, 21 Mart’ta Marien Baker’ın enerjik setleri geceleri renklendirecek. 1 Nisan’da Ibiza’nın tanınmış DJ’i Oriol Calvo, 20 Nisan’daysa Christiana Pranto setin başında olacak.
ZAVALLI DEVELERE BİNMEYİN
Kafa dinlemek, iyi yemek yemek, eğlenmek, havuz başında keyif çatmak dışında da yapılacaklar var elbette. Hareket seviyorsanız çölde ATV safariyi deneyin. Safari bölgesi sınırlı ve polis tarafından korunuyor.
Baştan uyarayım; Sina Çölü, Dubai’deki gibi sapsarı bir kum denizi değil. Yanınıza yüzünüzü kapatacak bir şal/poşu alın, çarşıda 1 dolar; tur sırasında 3-5 dolar ödemek zorunda kalabilirsiniz. Kayalar, çakıllar arasında tangır tungur ve bakımsız ATV’lerle 20-30 dakikalık bir sürüşle Bedevi kampı dedikleri bir yerde mola veriyorsunuz. Zavallı develere binmek yerine bol bol fotoğraf çekebilirsiniz, Instagram için iyi malzemeniz olur ama beklentinizi çok yüksek tutmayın.
Otantik çöl ya da Mısır kültürünü deneyimlemek için uygun bir yer değil Şarm El-Şeyh. Küçük bir liman köyüyken İsrail-Mısır Savaşı’nda bir süre İsrail’in elinde askeri bölge olarak kalmış. Savaşı bitiren imzalar da burada atılmış ve ardından turizm özel bölgesi olarak ilan edilmiş.
Ama tabii bir ‘eski şehir’ merkezi var. Onlarca dükkân, el işi, Çin işi ne ararsanız... Tam bir hediyelik cenneti. Pazarlık yapmayı bilmiyorsanız yandınız! İçinizdeki ‘acaba çok mu ödüyorum’ kuşkusuyla alışverişe tövbe de edebilirsiniz; bundan keyif alıp bir çeşit ‘meydan okumaya’ da çevirebilirsiniz.
Burada yeni yapılan El Sahabe Camisi çok görkemli. Arap mimarisini merak ediyorsanız gezin. İçi çok büyük ve işlemeleriyle, yapının içindeki farklı alanlarıyla bizim camilerimizden ayrılıyor, ilgi çekici bir tur olabilir.
Caminin etrafındaki dükkânlar birazcık daha pahalı gibi; o yüzden rengârenk ara sokaklara girmekten çekinmeyin. Caminin ana kapısının tam karşısında, polis kontrol noktasının sağ tarafında birkaç merdivenle çıkılan yan yana dükkânlardan biri Ahmet Abi’nin; burada Türklere özel indirimler var. Tek şart, bir not kâğıdına “Ahmet Abi, güzel abimiz” gibi cümleler yazmanız.
Gün henüz batmadan alışverişinizi bitirdiyseniz bir taksiye atlayıp meşhur Farsha Cafe’ye geçebilirsiniz. Burası gündüzleri plaj ve kafe, geceleri biraz müzik yükseliyor ve bulunduğunuz yerde dans edebildiğiniz bir kulüp havasına bürünüyor. Fakat anlatmak için kelimeler kifayetsiz gibi... Dik bir tepeden sahile kat kat inilen, azıcık derme çatma olsa da görkemli antikalarla bezeli olduğu için nereye bakacağınızı şaşırdığınız bir yer.
Günbatımı çok etkileyici, buradaki localardan birine kurulup Bedevi çayı eşliğinde manzaranın tadını çıkarın. Türk kahvesinden birazcık daha sert olan Mısır kahvesi, bakır cezvelerle geliyor. Tropik meyve suları ve bunlarla yapılan kokteyller oldukça iyi. Geceleri çok kalabalık oluyor ve çocuk almıyorlar. Yukarıdaki girişte metrelerce kuyruk oluyor ve bir sıra numarasıyla girebiliyorsunuz. O nedenle günbatımında gelin, rahat rahat locanıza kurulun, ortalık kalabalıklaşıp müzik yükseldiğinde ister kalıp dans edersiniz, isterseniz otelinize dönersiniz.
TÜPLÜ DALIŞ DA VAR, BEACH’TE KEYİF DE...
◊ Ras Muhammed Milli Parkı tekne turuna katılın. Tekneler büyük, konforlu, dalış ekipmanı ve hocaları donanımlı. Sualtında güzel fotoğraflar çekiyorlar ama baştan kaç kişi fotoğraf çektirecek, kaç kişi alacak, kaç lira ödeyecek kesin fiyat öğrenin. Son dakika çektirdiğiniz fotoğrafları alamayabilirsiniz. Teknede yemek var, alkol yasak. Limana girerken kapsamlı bir güvenlikten geçiyorsunuz.
◊ Tekne turunda tüplü dalış yapılan yerler kalabalık olabiliyor. Dalmak yerine maske, şnorkel takıp uzun uzun yüzebilirsiniz. Tekneler Beyaz Ada adı verilen küçücük kum bir adanın etrafında mola veriyor. Biraz yüzüp çoğunlukla yürüyerek adaya varıyorsunuz. Burda da fotoğraf çekebilirsiniz.
◊ Kışın ve baharda akşamları hafifçe serin olabiliyor. Tekne de oldukça esintili. Uzun kollu hafif üstler alabilirsiniz yanınıza. Şarm’ı dört mevsimde de ziyaret ettim; yazın çok sıcak olsa da nemsiz olduğundan bunaltıcı değil.
◊ Soho Meydanı, Naama ve Shark koyları gezilecek yerler listenizde olsun. Soho açık bir AVM gibi. Koylarsa oteliniz deniz kenarında değilse rahat yüzebileceğiniz yerler. Beach’ler de var, havlunuzu atıp suya girebileceğiniz yerler de.
HURMA EZMESİ, BAHARAT VE ÇAY ALIN
◊ Papirüs ya da boy boy heykelciklerin yanında Mısır pamuğundan dokuma ve saz örgü sepetler gibi buraya özgü nitelikli hediyelikler de bulabilirsiniz.
◊ Bitkisel çay karışımları, naneli yeşil çay, organik zerdeçal ya da Mısır’a özgü ‘seven spices’ gibi baharat çeşitleri alın.
◊ Anacadde üzerinde Metro Market var; hurma ezmesi, taze hurma, çay, kuru tropikal meyveler gibi birçok ürünü fiyatından emin olarak satın alabilirsiniz.
◊ Havalimanında freeshop’a dönüşte girin. Fiyatlar uygun. Yürüyen merdivenlerin arkasında, saklı gibi duran bir noktada taze mango tezgâhı var, hemen yiyecek kadarını olgun, sonrası için de olgunlaşmamış olanları paketletebilirsiniz.