Uğur Meleke

İzmir’in Stoke City’si

5 Ocak 2025
İngiliz futbolunun sıkı takipçileri hatırlarlar: Stoke City teknik direktörü Tony Pulis, 2000’ler ve 2010’larda Premier Lig devlerini çok zor durumlara düşürmüş bir anti kahramandı adeta.

Pulis’in pragmatik oyun felsefesine karşı Alex Fergusonlar, Arsene Wengerler yıllarca çareler aramış ancak Britannia Stadı’nda puanlar bırakmaya da devam etmişlerdi.

Göztepe’nin bu sezon özellikle büyük takımlara karşı ortaya koyduğu pragmatik oyun da ister istemez bana Pulis’in Stoke City’sini anımsatıyor. Göztepeliler aynen Stoke City gibi son derece fiziksel bir futbol oynuyorlar. Kontrataklarda ve duran toplarda iyiler, Heliton, Bokele, Koray, Miroshi, Romulo gibi havada iyi adamlarıyla da etkili oluyorlar. Stoke City’nin efsanevi orta saha oyuncusu Rory Delap bir taç atışı rekortmeniydi. Onun taçları İngiliz Ligi’nin hilesi gibiydi bir dönem. Göztepe de sezon başından beri taçları çok etkili kullanan bir ekip. Taçlarla Konya, Sivas ve Samsun’a goller attılar. Trabzon’a karşı sayılmayan bir golleri vardı. Galatasaray’a karşı da Djalma’nın taçlarıyla zorladılar ceza alanını.

OKAN BURUK’TAN DOĞRU TEŞHiS

Galatasaray dün bu Göztepe’ye karşı ilk 45 dakikada oldukça zorlandı. İzmir ekibi merkezi çok iyi kapattı, sarı kırmızılı ev sahibini çizgiye ve ortalara zorladı. Galatasaray ilk devrede kısır bir futbol oynadı ve 15’te 0 orta istatistiğiyle girdi içeriye.

Ancak belli ki Okan Buruk, soyunma odasındaki 15 dakikayı iyi değerlendirdi. Galatasaraylılar ikinci yarıda topu biraz daha yere indirdiler, merkezi zorladılar ve öne geçiren golü de zaten Sara-Mertens-Yunus iş birliğiyle bu şekilde buldular.

Galatasaray bu sezon direkt rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı yendi, ligin sert sınavları Trabzon, Samsun ve Göztepe’yi geçti. Sadece Eyüp ve Kasımpaşa’ya ikişer puan bıraktı. Avrupa Ligi’nde namağluplar, Yunus gol, Mertens de asist kralı. İstanbul’da puansız ve hedefsiz Dinamo Kiev’i yenerlerse büyük ihtimalle son 16 biletini de ceplerine koyacaklar. Okan Buruk’un talebeleri süper bir 2024’ü geride bıraktılar gerçekten.

<iframe width="750" height="422" src="https://www.youtube.com/embed/kYXECsa6DbI?autoplay=1&mute=1&enablejsapi=1" title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" referrerpolicy="strict-origin-when-cross-origin" allowfullscreen ></iframe>

Yazının Devamını Oku

Süper Lig'in en büyük korner silahı Rizesporlu Alikulov

4 Ocak 2025
Dün Rize’de sezonun en enteresan ilk devrelerinden birini seyrettik. Eğer Rizespor santrforu Ali Sowe biraz daha becerikli olsa, 20’nci dakikada 4 gol atmış olabilirdi Beşiktaş kalesine.

Rize 40 dakikada 6 net pozisyon kaçırdı, hatta o sırada rakip ceza alanında topla oynama istatistiğinde de 18’e 2 öndeydi. Ancak ilk yarının uzatmalarında bir top kaybından yedikleri golle 1-1’le girdiler devreye. Dün Rize’de oynanan ilk yarı Beşiktaş’ın son iki aydaki her kronik rahatsızlığından birer kuple içeriyordu zaten: 1-) Beşiktaş geriden pasla çıkamıyor. Bir-iki yalancı hazırlık pası sonrası Mert Günok’a dönüyor ve uzun topa mecbur kalıyorlar. 2-) Mert Günok uzak mesafeye iyi toplar atıyor ama Beşiktaş’ın iki kanat hücumcusu da uzun boylu olmadığı için kayboluyorlar orada. 3-) Beşiktaş’ta Paulista sonrası stoperde kim oynarsa oynasın vasat performanslar ortaya koyuyor. Uduokhai, Talha ya da Emirhan çok fazla fark etmiyor. 4-) Beşiktaş kornerleri de savunamıyor. Geçtiğimiz hafta Alanya’lı Lima atmıştı golü. Dün Alikulov bir tane attı, bir kafası da çizgiden çıktı.

GÜNÜN KAHRAMANI MERT GÜNOK

Rizespor dün Beşiktaş’a karşı müsabakanın büyük bölümünü domine etti, daha fazla net pozisyon üretti ancak günün kahramanı Mert’e takıldı. Zaten Rize ekibinin bu yıl istikrarlı sonuçlar alamamasının en önemli sebebi de bu: Gol yollarında cömertler. Ne Sowe, ne Jurecka, ne de bir başkası bu sezon Rize’nin gol sorununa çare bulamadı. Ancak bu gol kısırı sezonda bir sürpriz oyuncuya ekstra parantez açmak lazım: Alikulov bu sezon kornerlerden aslında 5 kez fileleri havalandırdı, biri dün Gedson’a yazıldı, biri de Kasımpaşa maçında ofsayt sebebiyle iptal edilmişti. Özbek milli stoper, ligin en yükseğe sıçrayan adamı. Bu özelliğiyle belki de ligin en büyük korner silahı.

Yazının Devamını Oku

En fazla zamanı sakatlık numarası yapanlar yüzünden kaybediyoruz

3 Ocak 2025
Benim meslek hayatım boyunca defalarca yazdığım, rahmetli Hıncal Uluç’un yazılarımı-istatistiklerimi referans göstererek benimle birlikte çok savaştığı hayati bir konu.

Durumun düzelmesine Hıncal Abi’nin ömrü vefa etmedi. Umarım benim eder. Süper Lig’de bir maç için TV’nin başında 100 dakika oturuyoruz ve bunun 49 dakikası çöp. Hayatımızdan 49 dakika çalınıyor. Takımlarımız yurtiçinde dinlenerek oynadıkları için yurtdışındaki tempoya da zaman zaman ayak uyduramıyor. Ülke futbolunun bence 1 numaralı sorunu bu.

Çözüm yolu çok basit

Çözüm önerimi de defalarca yazdım ama dikkate alınmadı. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın bazı meşhur ve cahil yoneticilerinin 30 IQ düzeyindeki tartışmaları daha fazla yer ediyor kamuoyunda. Çünkü yine aynı cahil yöneticilerin finanse ettiği cahil Youtuberlar çıkartıyor tüm patırtı gürültüyü. Çözüm önerim şu: Süper Lig’de bir maçta sakatlanıp yere oturan her oyuncu kenara gönderilecek. Kenara giden de bir sonraki düdüğe kadar oyuna giremeyecek. Bu tüm sakatlık numaralarını ve yerde oturup zaman geçirmeleri yok edecek. Zaten en büyük zamanı orada kaybediyoruz. Bu devrimi hayata geçirsek inanın o 51 dakika oyun süresi 60 düzeyine gelecek ligde.

Yazının Devamını Oku

Süper Lig’de ilk devrenin yıldızı Yunus

23 Aralık 2024
Sinan Kaloğlu benim Gençlerbirliği’ndeyken de yakın takip ettiğim ve geleceğinin parlak olduğunu düşündüğüm teknik adamlardan.

Ancak Kayseri’de işi kolay değil. Kayserispor bence Adana ve Bodrum’la birlikte ligin en zayıf kadrolarından biri. Kaloğlu göreve geldikten sonra üçlü savunma ile bir ara takımın kırılganlık sorununu çözmüştü. 4 maçta 8 puan topladı, üçlü (ya da realitede beşli) defansla 270 dakikada tek gol yedikleri başarılı bir süreç var.

Sonra neden bilmiyorum, üçlü savunmadan vazgeçtiler. Elbette Hosseini-Arif gibi sakatlık sorunlarının farkındayım; yeterli kadro derinlikleri yok, formasyon değiştirme nedenleri bu olabilir. Ancak son 5 maçta kalelerinde 16 gol görmeleri hayra alamet değil. Bu kadar gol yiyerek ligde tutunmanız da haliyle zor.

Dün lider Galatasaray’a karşı cesur bir oyun tercih ettiler. İlk devrede topla %54 oynayan taraf Kayseri idi. Son haftalarda Galatasaray’ın hemen hemen her rakibinin yaptığı gibi sarı-kırmızılıların solunu test ettiler. Geçtiğimiz hafta Ozan’ın birinci golü Galatasaray’ın solundan gelmişti. Banza’nın golünde de sol stoper Abdülkerim hatalıydı. Dün de Kayseri’de Gökhan-Boa Morte-Cardoso üçlüsü sürekli Abdülkerim’in tarafını denediler. Birkaç pozisyon da yarattılar ama puan almalarına yetecek düzeyde değildi bu.

Galatasaray için farklı skora rağmen sezonun belki en iyi oyunlarından biri değildi, ancak süperstar olma yolunda bir adam, Yunus çıktı yine sahneye. Galatasaray’ın 3-4-2-1 oynadığı (Mertens’le Yunus’un santrfor arkasında iki on numara gibi konuşlandığı) dönemde duraksamıştı Yunus. Ancak Okan Hoca tekrar klasik 4-2-3-1’e döndü, Yunus da zincirlerinden kurtuldu. 4-2-3-1’e geri dönüldüğünden beri Yunus uçuşta: Sivas’ta üç golün içinde var. Malmö’ye gol attı. Trabzon’a karşı 1 gol-1 asistle oynadı. Kayseri’de de yine 4 golün içinde o var.

Son birkaç ayda milli takımda da yerini sağlamlaştıran Yunus, bence Süper Lig’de ilk devrenin yıldızı. Süper Lig’de bu sezon 10 gole direkt katkı yaptı, Avrupa Ligi’nde de krallıkta zirvede.

Yazının Devamını Oku

‘Mourinho 2004’ sihirliydi, ‘Mourinho 2024’ sıradan

21 Aralık 2024
Eyüpspor ligin izlemeye değer takımlarından.

Son 5 haftada Eyüp maçlarını 90’ar dakika izleme fırsatı buldum; Rize, Galatasaray, Samsun, Kasımpaşa ve Fenerbahçe’ye karşı hepsi gelgitli, eğlenceli maçlar oynadılar. Eyüp ligin en genç teknik adamına ve en yaşlı kadrosuna sahip. Eğer tempoyu tutabilirlerse, ritim çok yükselmezse kaliteleriyle fark yaratıyorlar. Caner, Halil, Emre Akbaba, Thiam gibi deneyimli isimlerle lehlerine çevirebiliyorlar rüzgârı. Dün ilk 45’te tempo onların istediği gibiydi. Oyun durağandı. Veteranlar maçı gibi sakin bir devre.

Eyüplüler geriden pasla çıkar gibi yapıyorlar, birkaç tembel pasla rakiplerini üstlerine çekiyor, sonra Caner’i buluyorlar. Caner de uzun topla Thiam’ı... Biri gol olmak üzere ilk devrede tam 4 pozisyon yarattılar aynı yöntemle.

Fenerbahçe’ninse ilk 45 dakika boyunca bu Eyüp takımına karşı tempoyu yükseltme yönünde bir çabası neredeyse hiç olmadı. Onlar da düşük tempoya ayak uydurdular. Sarı lacivertlilerde rakip yarı alana gitme niyeti ve iştahı olan tek oyuncu Filip Kostic’ti. İlk 45’teki aksiyonların tümü onun soldan yaptığı ortalardan geldi. Golü de 45+5’te böyle buldular zaten.

Ben takımlar ikinci yarıya çıkarken Mourinho’nun en azından 2 değişiklik yapacağını, Fred-Szymanski gibi ilk devrenin fonksiyonsuzlarının çıkacağını, Maximin-Dzeko’nun gireceğini düşünüyordum. Yanılmışım. Mourinho 70’e kadar bekledi değişiklik için. 70’te iki, 80’de üç değişiklik daha yaptı ama bence çok geç kaldı hamlelerde.

Geçtiğimiz hafta da dile getirmiştim, bir daha tekrar edeyim: Mourinho maalesef hiçbir kritik maçta fark yaratamadı. Ligin üst grubundan Galatasaray, Beşiktaş, Samsun, Eyüp, Göztepe, Avrupa’da Lille, Alkmaar, Twente, Bilbao’nun hiçbirini yenemedi. Derbilerde beraberliğe razı gözüktü. Samsun, Göztepe gibi maçlarda skoru korumaya kalktı; Eyüp, Alkmaar gibi müsabakalarda takımını canlandıramadı. Mourinho 2004’e, Mourinho 2014’e elbette büyük saygı duyuyoruz ama Mourinho 2024’ün hiçbir fark yaratmayan, sihrini kaybetmiş, sıradan bir görüntüsü var.

Yazının Devamını Oku

Mükemmel maç ve bir Thierry Henry golü

17 Aralık 2024
Futbol bazen tuhaf, çoğunlukla tahmin edilemez, bu yüzden de kitlelerce sevilen güzel bir oyun.

Dün de o güzel oyunun güzel örneklerinden birini izledik Seyrantepe’de. Yedi gol, sayısız pozisyon, bir sürü şahane bireysel performans. Yunus’tan bir Thierry Henry golü... Ali Sami Yen’e bilet alıp giden 50 bin kişi, eminim eğlenceli bir akşam geçirmiş olmanın hissiyle dönmüşlerdir evlerine.

Galatasaray ilk 15 haftada rakibinin iki katından fazla puan toplamış, iç saha avantajı var. Ancak favori olarak çıktıkları maçta karşılarında dirençli bir Trabzonspor buldular. Bordo-mavililer için sezonun dönüm noktası, 25 Kasım’daki Adana Demir maçı idi. Evet rakipleri zayıftı ama o gün ilk 11’de çıkan Serdar, Batagov, Arif, Umut, Cham gibi oyuncularla yeni bir sayfa açtı bordo-mavililer. O günden beri 4 resmi maç oynadılar. Takım gençleşti. Birçok sakatları var, kadro dışılar var. Ancak inanın Trabzon’un bu gençlerin katılımıyla daha geniş bir rotasyonu var şu anda. Bu dönüşümün ödülünü de Adana galibiyetinin ardından Kasımpaşa ikinci devresi ve Galatasaray deplasmanında yenilgiye rağmen tatmin edici futbolla aldılar.

OKAN BURUK GEMiSi LiMANA YAKIN

Sarı-kırmızılılarsa 23 Kasım-23 Aralık arası bir ayda 7 maçlık sert bir fikstürün içinde. Alkmaar, Eyüp, Sivas, Malmö, Trabzon, hepsi de zor sınavlar. Üstelik bu 1 aylık süreç içinde çok fazla sakatlık sorunuyla da uğraştılar. Icardi, Osimhen, Davinson, Kaan ve Jakobs gibi kritik oyunculardan dönem dönem faydalanamadılar. Okan Buruk bu 7 maçlık süreci daha tamamlamadı ama iki cephede de rotada: Ligde yeni yıla lider girmeyi garantiledi. Avrupa’da da 0 puanlı Dinamo Kiev’i yenerse ilk 8 bileti garanti gibi. Yani Okan Buruk, sezonun ilk yarısı için gemiyi limana başarıyla yaklaştırmaya çok yakın.

Dünkü şahane maçta birkaç bireysel performansı öne çıkarmak lazım tabii: Güzel asistinin yanına bir de Thierry Henry golü ekleyen Yunus, 36 yaşında top saklama dersi veren Nwakaeme, Galatasaray’da hemen her aksiyonun içinde olan, zekasıyla fark yaratan Mertens, Şenol Güneş’le kurduğu özel bağ ile sürekli yeniden doğan Ozan. Hikayesi ve kahramanı bol bir maçtı gerçekten.

Yazının Devamını Oku

İlk yarıda daha iştahlılardı

16 Aralık 2024
Başakşehir, perşembe gecesi 22:45’te Konferans Ligi’nde Heidenheim maçını bitirdi.

Yaklaşık 68 saat sonra Kadıköy’de Fenerbahçe deplasmanına çıktı. Üstelik (sakat Muhammet ve Onur dışında) hemen hemen aynı 11’le. Siz pazartesi sabahı bu yazıyı okurken Başakşehirliler, bu kez de perşembe gecesi çıkacakları Cercle Brugge deplasmanı için hazırlanıyorlar.

Atan’ı rotasyon yapmadığı için de eleştiremiyorsunuz zira çok fazla da sakatı var. Perşembe gecesi Heidenheim önünde (kaleciler hariç) sadece 4 yedeği vardı. Dün de biri kaleci, üçü genç oyuncular olmak üzere toplam 7 adamı vardı kulübede. 45’inci dakikada Ba’nın inanılmaz sorumsuzluğuyla 10 kişi kaldıktan sonra da maksimum efor sarf ettiler. Ancak zamanla pilleri zayıfladı haliyle. Umarım perşembe gecesi Brugge’da kazanıp turu geçer temsilcimiz.

Fenerbahçe için de müsabakayı iki ayrı devre olarak değerlendirmek lazım. İlk 45 dakikada, yani maç 11’e 11’ken çok fazla net pozisyon üretemeseler de tutkuları yüksekti. 24’te Fred’in, 25’te İrfan’ın taçları hızlı kullanarak oyunun temposunu artırma çabaları dikkat çekici. Bir hafta önce Beşiktaş önünde düşük tempoya razı görünüyordu çünkü sarı-lacivertliler. Dzeko’nun ilk devrede (Tadic’siz bölümde) oyun kurucu gibi oynadığının altını çizmek gerek.

İkinci yarıda Fenerbahçe Tadic-Nesyri ile galip gelmeyi bildi ancak 53 ve 63’te Mourinho’nun panikle üç değişiklik sekans hakkını tamamlaması acemice. Elbette Mourinho’nun kariyerine saygı duyuyorum ama futbolda CV’ler değil, sezonluk performanslar yarışıyor. Portekizli Hoca’nın henüz Fenerbahçe’de tek bir ekstra fark yaratmışlığı yok. Hiçbir direkt rakibini, ligde Galatasaray, Beşiktaş, Samsunspor, Göztepe’yi, Avrupa’da Lille, Twente, Alkmaar, Bilbao’yu yenemedi. Derbilere 1 puan için çıkması, sezonun belki en kritik maçlarından birinde Bilbao önünde 1 yılda 4 geri pasla 4 gol yediren Samet’i oynatması... Üzülerek söylüyorum ki, evinde Devler Ligi ve Premier Lig dahil madalya koleksiyonu olan Mourinho, Fenerbahçe’de büyük bir fark yaratamadı şu ana kadar.

Yazının Devamını Oku

73’ten sonra vites çok lüzumsuz küçültüldü

13 Aralık 2024
Dün Malmö’de sıfır santigrat derece sıcaklıkta zor bir deplasman oynadı Galatasaray.

İlk 30’da işler pek yolunda gitmedi, takım dengesini bulamadı, peş peşe pozisyonlar verdi. Üstüne Metehan’ın uyuduğu bir anda Botheim’ın golü geldi, ardından da Davinson sakatlanıp sahayı terk etti. O dakikalarda “bugün galiba Galatasaray’ın günü değil” diye hissetmeye başlamıştık ki, Davinson sekerek kenara giderken orada bizden farklı düşünen bir adam bekliyordu oyuna girmek için: Kerem Demirbay.

Okan Buruk dün maça aynen Sivas’ta olduğu gibi dörtlü savunmayla başladı. Ümit milli takımda da zaman zaman o bölgede oynayan Metehan sağ, Berkan sol bekte, Jelert sağ önde başladılar maça. Davinson sakatlanınca kafalar biraz karışmıştı, ancak tam da böyle anların adamı Kerem Demirbay. Zor anlarda sahaya girip sakin kalabiliyor, liderlik yapabiliyor. 1-0 gerideki takımını şahane bir gol pasıyla beraberliğe taşıdı, hatta iki dakika sonra Yunus iyi vurabilseydi Kerem bir asist daha yazacaktı tabelaya.

Okan Buruk, Davinson’un sakatlanıp çıkması sonrası da dizilişini bozmadı; Berkan stopere, Yunus sol beke, Sara sol öne geçtiler o bölümde. Göbekte geçen sezonun as ikilisi Torreira-Kerem iyi oynadılar, Yunus’u sol beke geçmek de durdurmadı, golünü attı yine. Ancak 30’la 73 arası Galatasaray için her şey iyi giderken, 73’teki oyuncu değişikliğiyle bozuldu oyunun dinamikleri.

NELSSON-MERTENS DEĞiŞiKLiĞi KiMYAYI BOZDU

73’te ben Nelsson’u kenarda görünce bir stoperle (büyük ihtimalle Berkan’la) yer değiştireceğini düşündüm, ancak tabelada Mertens’in numarası yanıyordu. Galatasaray son 20 dakikada savunmada bir adam artırarak topu ağırlıklı olarak Malmölülere bırakmayı tercih etti. Malmo’lü Taha Ali müsabakaya ağırlığını koydu, peş peşe akınlar yarattı. Ve sonunda da hak ettikleri beraberlik golünü Sergio Pena ile buldular.

Dün Okan Buruk’un 30’da Davinson’un sakatlığı sonrası Kerem Demirbay hamlesi ne kadar doğru ise, son bölümde Mertens-Nelsson değişikliğiyle vitesi küçültmesi o kadar yanlıştı bence.

Yazının Devamını Oku