Uğur Cebeci

Deprem oldu beklemede kalın

30 Nisan 2025
Deprem olan bölgedeki havalimanlarına yaklaşan, inişe geçen uçaklara ya beklemede kalmaları talimatı gelir ya da ‘pass geçin’ denir. Depremin piste ne hasar verdiği veya yaklaşma sistemlerini nasıl etkilediği tam olarak anlaşılıncaya kadar iniş-kalkış operasyonu durdurulur. Şimdi İstanbul’da fırtınası devam eden deprem nedeniyle özellikle Sabiha Gökçen havalimanı tam bir teyakkuzda. Pilotlar uyarılıyor. Deprem bölgesinde olmasa da İstanbul Havalimanı da sık sık kontrol ediliyor.

 

Geleneksel olarak bu hep söylenir. Bir büyük depremde havada, uçaktaysanız belki de en şanslı insan sizsinizdir. Çünkü ne olduğunu anlamazsınız. Ancak uçakta Wi-Fi varsa ve bağlıysanız haberlerden aşağıda bir deprem olduğunu öğrenirsiniz.

Eğer büyük yıkım olan bölgelerin üzerinde iseniz belki pencereden bakarken, hava açık ve bulutlar size engel değilse aşağıdaki yıkılmaları görebilirsiniz. Yine de uçak çok hızlı gittiği için anlamanız güç olur. Sonuçta havadaysanız depremle ilişkiniz ancak internet üzerinden olabilir. Onun dışında etkilenme söz konusu değil ama pilotlar ve yer istasyonları için durum pek de öyle değil.

ALÇALMIŞSA PASS GEÇMEK DURUMUNDA

* Deprem olan bölgelerdeki havalimanlarında hava trafik kontrolörleri pilotları mutlaka uyarır. Eğer bir uçak iyice alçalmışsa hemen pass geçmesi istenir. Pilot uçağını hızla yükseltir, iniş takımlarını kapatır ve ATC, yani hava trafik kontrolörünün verdiği talimata göre uygun irtifada dönerek bekler. Eğer pist üzerinde bir çatlama vs belirlenirse hemen pilota yedek meydana divert etmesi yani yönlenmesi istenir. Bu konuda yani gidilecek diğer havalimanı tercihi pilota aittir ve o da şirketinin belirlediği kurallar içinde hareket eder. Daha yüksek irtifalarda olup da deprem olan bölgedeki bir havalimanına iniş planlayan uçaklar için de aynı bekleme uyarıları yapılır.


Yazının Devamını Oku

Musk 18 derecede uçuyor

23 Nisan 2025
Kabin sıcaklığı havayolu yolcularını zaman zaman ikiye ayırıyor. Çok soğuk ya da çok sıcak diyenlerle zaman zaman kabin ekipleri çatışıyor. En uygun kabin sıcaklığı 22-23 derecelerde. Elon Musk ise çok daha sağlıklı olan 18 dereceye ayarlanmış bir kabinde uçuyor. Düşük ısıya alışık olmayanlar için bu ısı normalin çok altında.  Yani 22-23 derecelere itiraz etmenin mantığı yok. Daha yükseği sağlıksız bir kabin yaratıyor.

ELON Musk gibi iş insanlarının özel yaşamlarıyla ilgili bilgilerine ulaşmak kolay değildir. Özel uçakları ile uçan kişiler her şeyin sır olarak saklanmasını isterler. Tesla CEO’su Elon Musk’ın özel jet tercihlerine dair detaylar, özel şirket NetJets Inc.’e yönelik siber saldırıyla ifşa oldu. Sızdırılan belgelerde, Musk’ın yüksek teknolojiyle donatılmış lüks uçak filosunun yanı sıra, kişisel hassasiyetleri de yer aldı. Bloomberg News, Musk’ın uçuş hayatı ya da daha doğrusu gökyüzündeki evi ve ofisi hakkında sızdırılan önemli bilgilere ulaştı. Ben de bunları tekrarlamaktan kendimi alıkoyamadım.

PERSONELE KONUŞMA YASAĞI

Musk’ın uçuşlar için belirlediği kriterler son derece detaylı. Rehberde yer alan tercihler şöyle sıralanıyor:

Kabin koşulları: Kabin sıcaklığı yaklaşık 18°C olarak ayarlanmalı, aydınlatma loş olmalı, havalandırma sessize alınmalı. Gürültü hassasiyetine özel dikkat gösterilmeli.

Etkileşim yasağı: Uçak personeli, Musk konuşmadığı sürece onunla iletişime geçmemeli. Musk, ‘hoş ama özel’ biri olarak tanımlanıyor.

Teknik özerklik: Musk kendini ‘kendi kendine yeten’ biri olarak tanımlıyor. Bu nedenle personelin, aksi talep edilmediği sürece teknik yardım teklif etmemesi gerekiyor.

Yakıt değil hız önemli: Tesla’nın sürdürülebilirlik vizyonuna rağmen Musk’ın uçuşlarında çevrecilikten çok hız öncelikli. Rehberde ‘doğrudan ve hızlı rotalar’ talep edildiği vurgulanıyor.

Yazının Devamını Oku

Oyun değiştirici geliyor

16 Nisan 2025
Havacılık dünyası bir süredir Boeing’in 777X diye tanımladığı uçağın test uçuşlarını izliyor. İmalatla ilgili ve özellikle tedarikçilerden kaynaklanan hatalar çıksa da hepsi hızla gideriliyor. Büyüleyici bir kalkış ve tırmanışla testleri süren B777X iyice beyinlere kazınıyor. Özellikle uçları katlanan kanatları, sivil yolcu uçaklarında ilk önemli gelişme olarak biliniyor. Müşteri teslimatları yaklaşan bu uçak, özellikleri ile oyun değiştirici olarak adlandırılıyor.

Havacılık dünyası Jumbo uçaklardan vazgeçti. Yani Boeing efsanesi 747 artık imal edilmiyor. Airbus’un A380 diye adlanan dünyanın en büyük ve iki katlı uçağının da imalatı durdu. Her iki uçak da müşteriler tarafından daha yıllarca kullanılacak. Ama artık bu uçaklar operasyon maliyetlerinin yüksekliği ile gerilerde kaldılar. Fazla yakıt harcayan, bir önceki nesil teknolojilerin dört motorlu hantal ama heyecan verici uçaklarının yerini şimdi iki motorlu uçaklar alıyor. A380 için yeniden imalat dedikoduları çıksa da şimdilik bir hareket yok. Sadece ilk A380, bazı testler için kullanılıyor. Ayrıca Airbus bu uçağı imal ettiği hattı A320 ailesine çevirdi.



Uzun menzilli, çift koridorlu yeni uçaklardan biri iki motorlu, uzun menzilli, çift koridorlu A350 serisinin 1000 modeli. Uzun süredir uçuyor. THY, bu uçakları gelecekte de en fazla sipariş veren şirket unvanını taşıyacak. Şu anda bu uçaklar yıllardır güvenle uçuyor. Boeing ise buna karşı B777X uçağını yaptı. İki motorlu, uzun menzilli ve az yakıt harcayan, operasyon maliyeti daha düşük ve performanslı bir uçak. Ayrıca bu uçak artık dünyanın en geniş gövdeli iki motorlu uçağı olarak liste başı yerini aldı. Henüz testleri sürüyor. Yakın gelecekte müşteri teslimatları başlayacak. A350 uçak ailesi 1380’den fazla sipariş aldı. Sadece THY siparişi 110 adet. Boeing 777X diye bilinen (9) serisi uçakların siparişi ise her gün değişmekle birlikte 600’ü aştı. Bu arada Boeing 777-X ailesinin 8x, 9x ve 8LX (ultra uzun menzilli) gibi değişik konfigürasyonlara sahip alt modelleri olacak. Kanat uçları katlanan bu uçak özellikle havalimanlarında köprüler arasında daha az yer kaplayarak bir yeni oyunu da sergileyecek.

Yazının Devamını Oku

Terminal işletmeleri devleşti

10 Nisan 2025
Her yıl katlanarak artan havayolu seyahatleri, terminal işletmelerini dev kuruluşlar haline getirdi. Bugün dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarında birden çok terminal var. İşletmeciler arasında da kıyasıya bir rekabet söz konusu. Terminalde satılan bir sandviçten bagaj ayrıştırmaya kadar onlarca kalemde hizmet, binlerce çatı altında yarışıyor.

Madrid dünyanın güzel şehirlerinden biri.

TK1357 sefer sayılı A321Neo uçağı ile uçuyorum. Kaptan pilotumuz mükemmel ötesi Mustafa Burak Turhan. Harika bir iniş yapıyor Madrid Barajas Havalimanı’na. Tam 45 dakika erken geliyoruz.

-Yanımda TAV Havalimanları’nın harika çocuğu, İletişim Direktörü Erhan Üstündağ ve CEO Asistanı Tuğçe Haydaroğlu var.

-Birlikte Passenger Terminal Expo 2025’e katılıyoruz. Yolcu terminalleri Madrid’deki IFEMA platformunda hem gövde gösterisi yapıyor hem de yeni nesil sistemleri tartışıyorlar. Fuar alanına girişteki en büyük stand TAV Technologies, hemen ardında çatı firma Aeroports de Paris (ADP) yer alıyor. Ve fuarda TAV yönetiminin uzun yıllar gelişmesinde rol alan TAV’ın üst yönetim komitesi başkanı Franck Mereyde’i titiz incelemeler yaparken buluyoruz.

-Tüm dünyada 40 binden fazla havalimanı var. Bunların sadece 9 bini ticari havayolu şirketlerine hizmet veriyor. Bu sayının neredeyse yarısı ABD’de. İkinci sırada Brezilya, üçüncü sırada ise Avustralya var. Türkiye en fazla havalimanına sahip 46’ncı ülke.

-Her havalimanında irili ufaklı terminaller bulunuyor. Ticari havayollarının olduğu terminalleri işletmek fabrika işletmekten daha zor. Özel sektör ve kamudan 40’tan fazla paydaş eş zamanlı çalışıyor. Her gün onbinlerce yolcu geçiyor. Güvenlik vazgeçilmez önemde. Buna karşın yolcu memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak gerekiyor.   

-Terminal operasyonunun geleceğini gösteren ürün ve hizmetlerin tanıtıldığı Passenger Terminal Expo’da ana konu; gelecek yıl 12 milyar olması beklenen havayolu yolcu trafiğini terminallerde en iyi şekilde ağırlamak. İşte Türkiye’de ve yurtdışında çok sayıda terminal işleten TAV da bu alanda tüm dünyadan fuara katılan 390 firma arasında kendi teknolojisini de yaratan özel bir yere sahip.

Yazının Devamını Oku

Havacılık 4. dönemini yaşıyor

27 Mart 2025
Havacılığın geleceği, Airbus’ın ana üssü Toulouse’de anlatıldı. Airbus 2025 Zirvesi toplantılarını izlerken havacılık sanayinin son noktasını da görme imkânı buldum. Ama gelişmelerin yanında gelişecek olan sistemlerde gözler önüne serildi. Havacılığın 4. döneminde en çok öne çıkan yakıt. Elbette çevreye en az ya da hiç zarar vermeyen yakıt ana hedef.

TOULOUSE, Güney Fransa’nın dünya çapındaki havacılık merkezinin ana üssü. Airbus’ın çok geniş çaplı düzenlemeyle hazırladığı ‘Summit 2025’ başlıklı uluslararası boyutta düzenlediği zirvede yapılan tartışma toplantılarına katılıyorum.

Bu kente bugüne kadar kaç kez geldiğimi hatırlamıyorum.

Tarih 9 Nisan 1997. Uçağımız 546 imalat numaralı FWWDB tescilli Airbus A319. Sağ koltukta oturuyorum. Solda Astronat ve o dönemin Airbus test pilotu Patrick Baudry var. Blagnac havalimanından kalkıyoruz. Uçağın içinde iki sıra su bidonları var. Sağa-sola yatışlarda yada tırmanışta dengeleri bozsun diye koşmuşlar. Ama nafile. Pat-rick zaman zaman side stick’i bana bırakıyor. Bir saat uçuyoruz. Tam piste konarken Patrick ‘ Kalk ‘ diye bağırıyor. Paniksiz yükseliyoruz. Sonrasında 1 saatlik uçuşun sertifikasını ve Airbus Eğitim Başkanı Pierre Baud’un verdiği ‘ Onursal Kaptan ‘ belgesi hayatımdaki kıymetli yerlerini alıyor.

Kokpit programlarının ilkine bu uçuşla başlamıştım. Onlarca TV programı yaptım. Ama 1500’den fazla kokpit sayfası kesintisiz sürüyor hala. O günlerden bugünlere Airbus dünyanın en büyük uçağından tutun, gelecek nesil uçaklara ve helikoptere kadar çok şey yaptı. Askeri imalatları, uzay çalışmalarını da katarsak şirketin devleşen fotoğrafının da tanığı oldum.

Airbus Summit 2025 toplantılarında yaşananlarla gelinen son noktalar bir film şeridi gibi, belgesel olarak önümüze serildi.



Yazının Devamını Oku

Uçakta ‘powerbank’ şarjı yasak

19 Mart 2025
Güney Kore’deki A321 yangının arkasında, başüstü dolabındaki bir ‘powerbank’ mobil şarj ünitesinin patlaması çıktı. Bu olaydan sonra lityum pillerinden oluşan ‘powerbank’ların uçaklardaki güvenilirliği yeniden sorgulandı. Bazı havayolları bu cihazların uçaklarda şarj edilmesine hızla yasak getirdi.

LİTYUM piller dünyanın birçok yerinde uçakların başına tam anlamıyla bela oldu. Çok uzun yıllar gelişmeyen pil teknolojisindeki en ileri adım olan lityum piller, faydalarının yanında riskleri de birlikte getirdi.

Uçaklarda zaman zaman lityum piller yüzünden başlayan yangınların, elektrikli otomobillerde patlayan bataryaların arkasındaki suçlunun lityum teknolojisi olduğu belirtildi. Hatta 8 Mart 2014’ten bu yana kayıp olan 227 yolcu ve 12 mürettebatıyla okyanusa düşen Malezya Havayolları uçağında da kargoda lityum pilleri olduğu yönündeki iddialar uzun süre tartışılmıştı. 370 sefer sayısı ile Kuala Lumpur-Pekin seferini yapan uçağın iddiaya göre kargo bölümünde tutuşan pillerden çıkan zehirli dumanların kokpite dolması sonucu pilotların zehirlenerek öldüğü ve uçağın kuzeyden güneye dönerek yakıtı bitinceye kadar kontrolsüz uçtuğu ihtimaller arasında dile getirilmişti.

AIR BUSAN OLAYI

Bu olaylar sonrasında birçok havayolu şirketi lityum piller hakkındaki politikalarını güncelledi ve yangın riski nedeniyle kabinde güç bankaları ve yedek pillerin kullanımını yasaklayan yeni kurallar getirdi. Bu değişiklik, bir süre önce Güney Kore’de Gimhae Uluslararası Havalimanı’nda (PUS) Air Busan Havayolu’na ait uçuş kodu 391 olan Airbus A321 uçağındaki yangın sonrasında hızla yayılmaya başladı. Güney Kore Ulaştırma Bakanlığı, yaptığı açıklamada ara soruşturma sonuçlarının yangının bir powerbank pilinin içindeki yalıtımın bozulması nedeniyle aşırı ısınma sonucu çıkmış olabileceğini gösterdiğini belirtti. Açıklamada, yangının ilk tespit edildiği uçakta yer olan üst bagaj bölmesinde powerbank bulunduğu, enkazında yanık izleri olduğu belirtildi.

169 yolcu ve yedi mürettebatın güvenli bir şekilde tahliye edildiği, üç yolcunun yaralandığı bu olayın ardından lityum pillerin sabıkası kabardı.

Güney Koreli araştırmacılar, Airbus A321 yangınının nedeni hakkında henüz geniş çaplı bir rapor yayınlanmadı. Ancak, 14 Mart 2025’te ülkenin ulaştırma bakanlığı, olası suçlunun bir güç bankası (Powerbank) olduğunu belirtti. Bu açıklamalardan hemen sonra , Air Busan lityum pillerle ilgili yeni politikayı uygulayan ilk şirket oldu. Şu anda Air Busan yolcuları el bagajlarında güç bankası bulundurabilirler ancak uçuş sırasında bunları kullanmaları yasaklandı. Air Busan ayrıca yolcuların güç bankalarını başüstü kabin bölmelerine koydukları bagajlarında bulundurmalarına da izin vermiyor.

Yazının Devamını Oku

Kanadında yolcu taşıyacak uçak

12 Mart 2025
JetZero, birkaç yıldır havacılıkta manşetlere çıkan bir şirket. Harmanlanmış ‘kanatlı gövdeli’ uçakları sonunda hem ticari hem de askeri alanlarda kullanılmak üzere planlandı. Gerçeğe yolculuk için de ciddi destek arayışına girildi. Şirket ilk büyük sivil işbirliğini Amerikan Delta Havayolları ile yaptı. Delta’dan gelen açıklamaya göre JetZero BWB’nin 250’den fazla yolcu taşıması bekleniyor. Yeni tip uçağın motorları ise üstte ve arkada yer alacak.

SON yıllarda, uçak teknolojisi açısından ileriye doğru adımlar atıldı ancak çok da büyük bir değişiklik olmadı. Yani kullanılan malzemelerdeki büyük değişikliği görmezden gelmek elbette çok yanlış olur. Gövdeye giren kompozit malzemeler uçakları hafifletti, yakıt harcamaları düştü. Motor teknolojilerinde gerçekleşen yenilikler sayesinde daha az yakıtla daha uzaklara gitmek mümkün oldu.

Yine de sonuçta hâlâ ortada bir silindir ve alt kısmından çıkan kanatlar ile bu kanatlara bağlı motorlardan ibaret bir tasarım var. İşin genel çizgisi böyle. Yani görünüşte devrim yaratacak bir değişiklik yok. Uçak fabrikaları ise ciddi zorluklar yaşadı. İmalat hızları düştü. İmal ettikleri uçakların sertifika alması, meydana gelen kazalarla daha da güçleşti.

Sonuçta var olan formatta imalatlar yapılıyor. Bununla birlikte, dünyanın dört bir yanındaki havayolu şirketleri sürdürülebilirlik referanslarını artırmaya çalışırken, yeni tasarımlar düşünülüyor. Bu arayışın ilk örneklerinden biri Amerikan Delta Hava Yolları’nın, karma kanat üreticisi JetZero ile yaptığı ortaklık ile şekillenebilir.

DEVRİM NİTELİĞİNDE ORTAKLIK

JetZero, birkaç yıldır havacılıkta manşetlere çıkan bir şirket. Harmanlanmış kanatlı gövdeli (BWB-Karma Kanatlı Gövdeli uçak) uçakları sonunda hem ticari hem de askeri alanlarda kullanılmak üzere planlandı. Ama şirket gerçeğe yolculuk için ciddi destek arayışına girdi. İlk büyük işbirliği de sivil kuruluş olan Delta Hava Yolları ile yapıldı. Sektörün kilit oyuncularından olan Delta’nın bu adımını ABD Hava Kuvvetleri de destekliyor. JetZero şimdi Delta ile ortaklık kurarak ticari kimlik bilgilerini geliştirmeye hazırlanıyor.

SkyTeam kurucu üyesi olan Atlanta merkezli köklü havayolu şirketi Delta, JetZeror ve USAF’ın gösteri uçaklarını 2027 yılına kadar gökyüzüne çıkarma çalışmalarına destek verecek. Havayolu şirketinin çatısı altında bulunan Sürdürülebilir Gökyüzü Laboratuvarı, BWB’nin ticari uygulanabilirlik elde etmesine yardımcı olacak. Bunun için JetZero ile birlikte çalışılacak ve şirkete iç tasarımla ilgili konularda da danışmanlık yapılacak.

Heyecan verici ortaklık hakkında Delta’nın Sürdürülebilirlik Direktörü Amelia DeLuca’nın şu sözleri dikkate değer: “Müşteriler ve çalışanlar için tamamen yeni bir uçak gövdesi ve deneyimi gerçekleştirmek amacıyla JetZero ile çalışmak, havayolu endüstrisinin yakıt tasarrufu girişimlerini ve inovasyon hedeflerini ilerletmek adına cesur ve önemli bir hareket. Delta, karbon ayak izimizi ele almak için bugün elimizden geleni yapmaya odaklanmış olsa da, gelecekteki havacılık emisyonlarının önemli bir bölümünü çözmek üzere JetZero’nun karma kanatlı gövdeli uçağı gibi devrim niteliğindeki teknolojileri geliştirmek gibi ortaklıklar da kritik önem taşıyor.”

Yazının Devamını Oku

Trump yeni Air Force’a binebilecek mi

5 Mart 2025
ABD Başkanı Donald Trump ile Boeing’in arasının bozulması daha önceki başkanlık döneminde ısmarlanan Air Force One uçaklarının fiyatlarına itiraz ile başlamıştı. Çok özel olarak imal edilen Boeing 747-8 tipi yeni ve son nesil Jumbo uçakların teslimatı çeşitli nedenlerle Trump’ın ikinci dönemine kadar uzadı. Uçakların renkleri ile de oynayan Trump, başkanlık dönemi bitmeden yeni nesil Air Force One uçaklarına binebilecek mi bilinmiyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın sürekli takip ettiği son nesil Boeing 747-8 uçağından yapılandırılan Air Force One, yani ‘Başkanlık Uçağı’nın teslimatı 2029 yılını bulacak. Hatta teslimatın daha fazla gecikmesi halinde belki de Başkan Trump bu yeni nesil iki uçağı hiç kullanamayacak.

Bugün kullanılan uçaklardan 7 metre daha uzun, daha hızlı ve yüksekten gidebilecek olan yeni nesil Air Force One uçağının Washington D.C.’den Hong Kong’a direk uçabileceği de açıklandı. Bu uçakta askeri uçaklardaki gibi havada yakıt ikmali de bulunuyor. ‘Uçan Beyaz Saray’ da denilen uçağın, ana yüklenici Boeing’in küresel tedarik zincirlerine ve değişen proje gereksinimlerine bağladığı sorunlar nedeniyle geciktiği doğrulandı.

Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung,  geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Yeni Air Force One uçağının teslimatının bu kadar uzun süre ertelenmesi gülünçtür” dedi. “Başkan Trump, bir süredir ihtiyaç duyulan yeni bir uçağın teslimatını hızlandırmanın yollarını belirlemek için çalışıyor” diye de ekledi. Boeing ise içine düştüğü hem mali sıkıntı hem de genel imalat gecikmeleri ile boğuşurken, çok prestijli olan başkanlık uçaklarından en az birini en kısa sürede teslim etmenin yollarını arıyor. Öte yandan Trump yönetiminden adını açıklamayan bir sorumlu, Air Force One yeni nesil uçakların 2029 yılından önce tamamlanmasının mümkün olmadığı görüşünde.

2018’DE YAPILAN SÖZLEŞME 

Yeni Air Force One için sözleşme ilk olarak 2018 yılında Boeing ile yapıldı ve süreç başlatıldı. Boeing, Air Force One olarak kullanılmak üzere iki yeni 747-8 uçağı inşa etmek için 3.9 milyar dolarlık bir sözleşme almıştı ve bu uçaklar Aralık 2024’te teslim edilecekti. Ancak daha sonraki gecikmeler sözleşmenin 2027 veya 2028’e ertelenmesine yol açtı ve yeni gecikmeyle bu tarih daha da uzadı. 

Air Force One olarak hizmet verecek Boeing 747-8’ler, nükleer savaş gibi en kötü güvenlik senaryolarında uçabilen havadaki bir Beyaz Saray olacak şekilde tasarlanıyor. Uçaklar askeri aviyonik, gelişmiş iletişim ve kendini savunma sistemi ile modifiye ediliyor.. 

Yazının Devamını Oku