Kaptan, havalimanı işlettikleri ya da takip ettikleri ülkelerden gelen üst düzey misafirlerini Paris Air Show’da ağırladı. “TAV Havalimanları’nın ortağı Groupe ADP dünyanın en büyük havalimanı işletmecileri arasında. Paris’in üç havalimanının da işletmecisi. Geçen yıl 364 milyon yolcuya hizmet verdi. Bu trafiğin üçte birini TAV yaratıyor. Sekiz ülkede işlettiğimiz 15 havalimanıyla grubun uluslararası büyüme stratejisinde lokomotif rolünü üstleniyoruz. Bunda sahip olduğumuz deneyimli insan kaynağının önemli bir katkısı var. 25 yılda dünyanın her yerinde iş yapabilecek bir ekip yarattık.”
Kaptan, 2025 için temkinli. Bunu da şöyle anlattı: “Yılın ilk beş ayında yüzde 5 büyümeyle 36 milyon yolcuya hizmet verdik. İzmir ve Ankara’nın yanı sıra, Almatı ve Tiflis havalimanlarımız dış hat trafiğinde bunun üzerinde bir büyüme yakaladı. Ancak tüm dünyayı ve özellikle bölgemizi etkileyen jeopolitik belirsizlikler öngörüde bulunmamızı zorlaştırıyor. Yılın en yoğun dönemi olan yaz sezonuna girdik, gelişmeleri takip edip esnek davranmayı sürdüreceğiz.”
PARİS’TE HÜZÜNLÜ ŞOV
TAM 55 yıllık bir Air Show, Paris Air Show. Global havacılık ve uzay endüstrisinin lideri bir tür fuar bu.
Yine oradayım. Ama bu kez hüzün hakim. Düşen Air India uçağındaki ölümler ve İsrail-İran arasında havada tırmanan savaş. Hepsi 55’inci Paris Air Show’un keyfini kaçırdı.
242 kişinin hayatını kaybettiği Air India uçak kazasından sonra Boeing CEO’su Kelly Ortberg, Air Show programlarını iptal ettiğini açıkladı. Airbus ise motor ve parça imalatçılarından kaynaklanan üretim yavaşlamaları ve sıkıntılarını toplantılarda öne çıkardı.
Uçakta neredeyse full yakıt var. Ve ekiple birlikte 242 kişi kabinde. Ama kargoda ne kadar bir yük olduğunu bilmiyoruz. Boeing 787-8 Dreamliner uçağı artık rüştünü ispat etmiş bir uçak. Ortaya çıkan ilk verilere göre uçak pistin 1500-1600 metresini koşarak kalkmayı denemiş. Buna “intersection take off” deniyor. Ama uzmanlar bu uçağın bu ağırlıkla bu mesafede kalkamayacağını söylüyorlar. Yani yine havacıların deyimi ile Graund effeck (yer etkisi-bir hava taşıtının bir yüzeye yakın uçtuğunda uçuş karakteristiklerinin değişmesi ) ile kalkmış ama stall olup düşmüş. Yani gerçekten havalanarak yükselmesi için gücü yokmuş. Buna bir de motor kaybı yaşandığı gibi iddialar da ekleniyor. Toplam 8200 saatlik uçuşu olan Kaptan Pilot Sumeet Sabbarwal ile 1100 saati olan ikinci pilot Clive Kundan’ın nasıl böyle bir hata yapmış olabilecekleri kesinleşmediği için tartışmalar henüz ortalarda. Kalkıştan sadece bir dakika sonra Mayday diye yardım çağırısı yapılması ile birlikte uçak yıkılmış.
BİRBİRİ ardına rapor edilen olaylardan sonra özellikle ‘powerbank’lerin uçak yolculuğu için büyük tehlike olduğu ortaya çıktı. Zaten bazı uçaklarda ciddi yangınlara da bunlar sebep oldu.
* Lityum iyon pille çalışan bu cihazların, bilinen ünlü markaların ürünleri olsa bile uçaklarda yangın çıkardığı görüldü. Bir de markasız ve hatta içi açılıp onarım görmüş lehimleri sonradan yapılmış lityum iyon batarya ile çalışan cihazlar var. Onların da uçak yolculukları için birer bomba gibi tehlike yarattığı havacılık otoritelerince sık sık tekrar edilmeye başlandı.
* 28 Mayıs 2025’ten itibaren Amerikan Southwest Airlines, yolcuların uçaktayken görünür bir yerde ‘powerbank veya taşınabilir şarj cihazı’ kullanmasını zorunlu kıldı. Southwest, lityum iyon pillerle ilgili birkaç uçak içi olayın ardından politikayı en sert biçimde uygulayan ilk ABD taşıyıcısı oldu.
* Havayolu şirketi yeni politikanın yolcular ve mürettebat için daha yüksek güvenlik seviyeleri sağlayacağını umuyor. Federal Havacılık İdaresi (FAA) bu yıl tam dokuz lityum pil hava kazası kaydetti. Son yirmi yılda kaydedilen kazalardan bazıları pil paketlerinden kaynaklandı.
Tam 15 yıldır Hindistan’da havacılık hizmeti sunan Çelebi Havacılık birden Hindistan-Pakistan sürtüşmesinin kurbanı seçildi. Sürtüşme bitti ama yerini bir ticari kine bıraktı.
65 yılı aşkın köklü geçmişiyle Çelebi Havacılık, yer hizmetleri ve kargo antrepo işletmeciliğinde dünyanın en güvenilir markalarından biri olarak gösteriliyor. Üç kıtada, altı ülkede ve 70 havalimanında sunduğu operasyonları ile sektöre yön veren şirketlerden.
Çelebi, 17 yıl önce Hindistan’ın büyük potansiyeline duyduğu inançla Mumbai havalimanında faaliyetlerine başladı. Uzmanlaşmış yer hizmetleri ve kargo alanlarında önemli bir oyuncu haline geldi ve Hindistan’daki havacılık hizmetlerinin dönüşümünde kilit rol oynadı. Ülke genelinde 10 binden fazla çalışana sahip olan şirket, binlerce ailenin geçimine destek sağlamakla birlikte uzun vadeli altyapı projelerine 250 milyon dolardan fazla yatırım yaptı. Hindistan’ın en yoğun dokuz havalimanında faaliyet gösteren Çelebi, yılda yaklaşık 58 bin uçuşta hizmet verdi, 540 bin ton kargo elleçleyerek ülkenin havacılık ekosisteminde hayati bir rol üstlendi. Hindistan’daki tüm operasyonlar ve iştirakler, Hintli profesyoneller tarafından yönetildi ve halen de yürütülüyor. Hindistan’daki yönetim ekibi yalnızca yerel operasyonlara değil aynı zamanda Endonezya dahil olmak üzere Güney Asya’daki büyüme planlarına da Hintli yetenekleri ve operasyonel uzmanlığı taşıyarak liderlik yapıyor.
SÜRTÜŞMENİN FATURASI
Türkiye ile Hindistan arasında dalgalı da olsa her zaman iyi ticari ilişkiler kuruldu. Ticari bir deha olarak kabul edilen Hintliler, 65 yıllık geçmişi olan Çelebi grubunu çok inceledikten sonra ülkelerine kabul etmişlerdi. 15 yıl sonra işin rengi Hindistan-Pakistan arasında çıkan ve savaş noktasına geldiği iddia edilen sürtüşmeden sonra birden değişti. Türk şirketlerine karşı bir tavır başladı. Her zaman çok takdir ettikleri; yol gösterici, iyi yatırımcı kabul ettikleri Çelebi Holding’e karşı tavır ticari ilişkileri zedelemeye başladı.
Bu dönemde bir büyük Türk şirketinin yanı sıra THY ile Hindistan’ın büyük havayolu şirketi Indigo arasındaki işbirliği de gözden geçirilmeye başlandı. Hatta kısa süreli uzatmaların sonunda ne olacağı belli değil.
AMİK gölü üzerine kurulu havalimanı depremden sonra yeni bir yerde inşa edilecekti. Daha uygun yer bulunamayınca maliyetleri yüksek de olsa stratejik önemi olan havalimanı, yine aynı yerde inşa edilmeye başlandı.
Kırılan pist onarılarak düşük operasyonla hizmete açıldı. Bu arada hemen kullanımdaki pistin yanına yeni pist inşaatı da başladı. Modern inşaat teknolojileri kullanılarak pist inşa edilirken terminal binası da yeniden beton duvarla kuşaklanarak kullanımı sağlandı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Hatay Havalimanı’nda devam eden 1. etap çalışmalarında sona geldiklerini söyledi. Eylül başında 2 bin 720 metre uzunluğunda yeni yardımcı pist ve 10 uçak kapasiteli yeni apronu devreye alacaklarını belirten Bakan Uraloğlu, “Hava trafiğine uygun olan saat aralıkları uzatılacak, park kapasitesine bağlı olarak sefer sayısı da artırılabilecek” dedi.
6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen Hatay Havalimanı’nda yürütülen onarım ve geliştirme çalışmalarına hızla başladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, Hatay Havalimanı’nda uçuş trafiğinin çift yönde yolculu hizmet verebilmesi için pistin 2 bin 82 metrelik bölümünde iyileştirme ve onarım çalışmaları yaptıklarını ve neticesinde alanı 29 Mart 2024 tarihinde çift yönlü olarak kullanıma açtıklarını anımsattı.
1. ETAP EYLÜLDE AÇILIYOR
Havayolu yolcuları uzun uçuşlardaki sürelerden iyice sıkılmaya başladı. İstanbul’dan New York’a 10 saatlik bir uçuş, kabinde ne kadar imkân olursa olsun sıkıcı ve çok da sağlıklı değil. Bu yüzden havacılık hep yeni süpersonik uçak arayışını sürdürdü.
Concorde’un yaşanan kaza sonrası değil, ekonomik olmaması ve operasyon maliyetinin aşırı yükselmesi nedeniyle devre dışı kalmasından sonra sesten hızlı uçuş da hayal oldu. Yani yolcu uçakları için... Yoksa sesten kat kat hızlı birçok askeri uçak var ve güvenle uçuyorlar.
İlk yolculu uçuşunu 2 Mart 1969’da yapan süpersonik yolcu uçağı Concorde, çok uzun yıllar önce tasarlanmıştı ve sadece 100 business yolcu taşıyabiliyordu. Aşırı gürültü kirliliği, sonik patlamaları nedeniyle son yıllarda ses hızını sadece okyanus üzerinde aşabiliyordu. Londra ya da Paris’ten New York’a uçurulan Concorde’un devre dışı kalmasının üzerinden yıllar geçti. Sadece 26 tane üretilmişti ve birim maliyeti 46 milyon doları geçmişti. 2003’te hizmetten çıkarılan yani emekli uçak, son olarak Fransız ve İngiliz havayolu şirketleri tarafından tarifeli seferlerde kullanılıyordu.
VE BOOM OVERTURE SAHNEDE
2029’da havayollarına teslim edilmesi beklenen Boom Overture saatte ortalama 1800 km hızla uçabiliyor. Şimdilerde Londra-New York arasında 7 saat süren uçuş, yeni süpersonik uçakla 3 saat 40 dakikaya düşüyor.
American Airlines, United Airlines ve Japan Airlines’ın 130 adet Overture uçağı siparişi verdiği bildirildi.
Terminallerdeki yiyecek içecek dükkânları, büfeleri öyle sıradan işletmeler olamaz. Sürekli denetlenirler. Bu yüzden garantili bir yerden ürün almak onlar için birinci tercih nedenidir. TAV Havalimanları Holding bunu çok önceden gördüğü için zamanında büyük bir yatırımla BTA’yı kurdu. Hem terminallerdeki bazı restoran ve kafeleri işletmeyi üzerine aldı hem de imalat için bir fabrika kuruldu.
Ben de Kıraç’taki o koca yiyecek fabrikasını birkaç kez ziyaret edenlerdenim. Kurulduğu yıllarda da gitmiştim. O zaman bile heyecan vericiydi. Bu kez TAV Havalimanları Holding CEO’su Serkan Kaptan, BTA (Best Taste For All) İcra Kurulu Başkanı Baha Bülbül, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Volkan Cılga, Fabrika Direktörü Özgür Yılmaz ve Holding’in Kurumsal İletişim Direktörü Erhan Üstündağ ile birlikte imalat bölümlerini gezdim.
Öncelikle makine parklarına yapılan yatırımla kapasite çok artmıştı. Ama insan eli elbette imalatın her aşamasında işin üstündeydi. Temiz eller, hijyenik şartlar hepsi çok iyi kontrol altındaydı.
Kendi hamurlarını kardıklarını izledim. Simitler, poğaçalar, börekler, kekler, pastalar, tatlılar, sulu yemekler imalat hatlarında hizaya giriyorlar. Disiplin edilmiş bir düzen içinde ilerliyorlar.
FABRİKADA BUTİK İMALAT
TAV Havalimanları Holding CEO’su Serkan Kaptan, “Sekiz ülkede 15 havalimanı işletiyoruz. Gittiğimiz her yerde en yüksek hizmeti vermeye çalışıyoruz. İş modelimiz yolcu memnuniyetine dayalı. BTA’nın imalat kanadı aslında devasa bir yiyecek fabrikası. Ama en çok övündüğümüz yanı seri imalat yapmasına rağmen butik bir çalışma düzeneği olması. Her şey sanki bir adet imal edilmiş gibi lezzetli yapılıyor. Yüksek hijyen şartları, zamanında dağıtım ve yüksek müşteri memnuniyeti ile BTA ve Cakes & Bakes, artık havalimanı terminallerinin güvenilir ve lezzetli markası haline geldi. Müşteri memnuniyeti çok yüksek. Sistemi yöneten ve sürekli aktif tutan ekibimiz bu işi en iyi bilenlerden oluşuyor. Sürekli yeni ürünler deniyorlar. Ayrıca parekende satış yapan müşterilerimizin isteklerini sürekli alıyor ve imalatlarının prensiplerine katıyorlar. Biz ayrıca sadece terminaller için değil, Türkiye’deki çok uluslu birçok kafe, restoran gibi yerlerin kendi reçeteleri ile üretimlerini de yapıyoruz. Grup dışında da geniş bir yelpazede satışımız var. Başka ülkelere de ciddi ihracat yapıyoruz” dedi.
2011 yılının ekim ayıydı. Boeing’in Seattle’daki Everett fabrikası apronunda ilk teslime hazır 787-9 uçağı tanıtıldı. Ben de oradaydım. Japon ANA yani açık şekliyle All Nippon Airways için ilk uçak teslimatı yapılıyordu.
Plastik uçak da denilen, bütün gövdesi kompozitten yapılan bu uçak hafifliği ve yeni nesil motorları ile rakiplerinden yüzde 25 daha az yakıt harcıyor. Genellikle parça tedarikçilerinden kaynaklanan sorunlar zaman içinde çözüldü. Çift koridorlu bu yeni nesil uçak ilk tanıtımında ne yazık ki ANA şirketinin iç tasarımı nedeniyle yeterince etkileyici olmamıştı.
ÇOK BADİRELER ATLATTI
Oysa uçağın serüveni 2007 yılında başlamıştı. İlk uçuşu 15 Aralık 2009 ‘da, yani 15 yıl önce gerçekleşti. Uçağın 44-46’ncı bölümleri bir süre İtalya’da Alenia fabrikalarında dokundu, gidip onu da gördüm. Dokundu diyorum çünkü, bir dokuma gibiydi ve 160 bar basınçta kemikleşiyordu. Kompozitin büyük hacimlerde bile ne kadar hafif ve sağlam olduğuna tanıklık ettim.
Her yeni uçakta olduğu gibi bu uçağın da başına bir sürü talihsizlik geldi. Bir uçakta Texas’ta yangın çıktı. Müşterilere teslim edilmiş 24’ten fazla uçak akü tutuşmaları nedeniyle uzun süre fabrika apronunda bekledi. Geciken teslimatlar fabrikanın başını çok ağrıttı. Sorunlar genellikle parça tedarikçilerinden kaynaklanmıştı.
Sonraki yıllar Boeing 787 Dreamliner adı gerçek bir ‘rüya uçak’ oldu. 787-8-9 ve 10 modelleri ile havayolu şirketlerinin ihtiyaçlarına uygun modelleri yapıldı. Ticari uçuşlara başladığından bu yana, 14 yıl gibi kısa bir sürede 1 milyar yolcu taşıdı. Bu gerçekten önemli bir rekordu. 2011 yılında tam olarak hizmete girmiş olan bu uçaktan bugüne kadar bin 175’ten fazla uçak üretildi. Bu çift koridorlu 250-300 yolcu kapasiteli uçaklar bugüne kadar 5 milyondan fazla uçuş yaptı, 30 milyon saatten fazla da operasyon yaparak bu alanda rekor da kırdı. Uzun menzilli, uygun hatlarda çok kâr getirisi olan bir uçak olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden üretimi hızla devam ediyor.