Sahrap Soysal

Kurban Bayramı’nda İşkembe çorbası

25 Ekim 2012
Bugün Kurban Bayramı’nın ilk günü. Tatili fırsat bilip şehir dışına, hatta yurtdışına çıkanlar vardır elbette ama oturduğu kentte kalıp bayramı bayram gibi yaşamayı tercih edenlerin sayısı da az değildir.

İşte bu bayramı evinde geçirmek isteyenlerin bugünü pek bir telaşlı geçecektir eminim. Özellikle kurbanıyla kendisi ilgilenmeyi tercih edenler için daha da telaşlı. Gün bayram namazıyla başlar ve kurban pazarında devam eder onlar için. Kurbanın seçilmesi, kesilmesi gibi işler zaten saatler alır. Sonrasında kesilen kurbanın dağıtılması da ayrıca telaş sebebidir.
İşte bu dağıtma sırasında artık pek az kurban sahibinin alıp evine götürdüğü bir parça vardır. Hayvanın işkembesi. Eskiden, Kurban Bayramları’nın vazgeçilmez yemeğiydi işkembe çorbası. Kesilen hayvanın midesi iyice temizlenir ve mutlaka şöyle bol sarmısaklı ve sirkeli çorbası yapılırdı. Osmanlı halk ve saray mutfağının da vazgeçilmez yemeğiydi ayrıca işkembe çorbası. Yani her zaman sevilerek tüketildi.
Osmanlı saray mutfağına ait masraf defterlerine baktığımızda Fatih Sultan Mehmet döneminde saraya bol bol işkembe alındığını görürüz ki, bu da Fatih’in işkembe çorbası sevdiğinin kanıtı sayılabilir. 

Terbiyeli işkembe çorbası

İşkembeyi akan suyun altında ovalayarak iyice yıkadıktan sonra süzün. 1 yemek kaşığı tuzla ovup tekrar yıkayın. Sütü büyük bir kaba aktarın. İşkembeyi süte koyup yumuşaması için 3-4 saat bekletin. İşkembeyi tekrar yıkayıp tavla zarı formunda ya da serçe parmağı boyutlarında doğrayın.
Üzerine 10 su bardağı su ilave edip yumuşayıncaya kadar, en az 60-70 dakika pişirin. Yağı büyük bir tencerede eritip unu ilave edin. Karıştırarak un sararıncaya kadar, 1 dakika kavurun. Kalan 2 su bardağı suyu ve suyuyla birlikte işkembeyi ekleyip karıştırın. Tuzu serpip kısık ateşte kaynamaya bırakın.
Terbiye sosunu hazırlamak için; yumurtaları ve sirkeyi (limon suyu da kullanabilirsiniz), bir kaba aktarıp çırpma teli yardımıyla çırpın. Dövülmüş sarmısakları da katın.

Yazının Devamını Oku

Fırında Hazır Yufka Mantısı

24 Ekim 2012
Mantıyı pişirmek için orta boy ve kenarları yüksek bir fırın kabının içini 2 yemek kaşığı zeytinyağıyla iyice yağlayın.

Bu arada yoğurdu derin bir kaba aktarıp çatalla iyice çırpın.
Kıyma, rendelenmiş soğan, tuz ve karabiberi başka bir kapta karıştırıp yoğurun.
Yufkalardan birini tezgaha serip hazırladığınız yoğurdun yarısını fırça yardımıyla ya da elinizle yufkanın her tarafına sürün. Diğer yufkayla üzerini kapatıp kalan yoğurdu da sürün. Sonra da, yufkaları 5x5 cm ölçülerinde kare şeklinde parçalara ayırın.
Kıymalı harçtan vişne büyüklüğünde parçalar koparıp karelerin tam ortasına yerleştirin. Daha sonra karelerin dört köşesini kaldırıp ortada birleştirerek uçlarını yapıştırın ya da üçgen şeklinde kapatın.
Hazırladığınız mantıları, yağlanmış fırın kabına, birbirlerine değecek şekilde yan yana dizin. Yaklaşık 5 dakika önceden ısıtılmış 175 dereceye ayarlı fırında 25-30 dakika, mantıların üstü iyice sararıncaya kadar pişirip çıkarın.
Sıcak haldeki et suyunu sıcak mantıların üzerine gezdirip karıştırın. Sonra da sarmısaklı yoğurdu ilave edip tekrar karıştırın. Zeytinyağını küçük bir tavada kızdırıp üzerine kırmızı biberi ekledikten sonra 1-2 dakika pişirin.
Hazırladığınız sosu mantının üzerinde gezdirin. Sıcak veya ılık olarak servise sunun. 

Malzeme listesi

Yazının Devamını Oku

Yeterince bulgur tüketiyor muyuz?

23 Ekim 2012
Anadolu insanının sofralarından eksik etmediği bulguru biz şehirde yaşayanlar yeteri kadar tüketmiyormuşuz gibi geliyor bana.

Sanırım bulgurun ne kadar faydalı olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Oysa bulgur binlerce yıldır tüketilen bir gıda maddesi ve besin değeri de çok yüksek.
Vitamin ve mineraller açısından zengin olan bu değerli besin düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak kanseri riskini azaltıyor. Bol miktarda demir, B vitamini ve protein içeren bulgur, folik asit açısından da önemli bir kaynak. Uzmanlar anne adaylarına, folik asit eksikliği nedeniyle bebeklerde görülecek rahatsızlıkları önlemeleri için bol bol bulgur tüketmelerini öneriyor.
Faydaları saymakla bitmeyen bulgur, sofralarımıza gelebilmek için kılıktan kılığa da girebiliyor üstelik.
Onu çorbalarımıza, köftelerimize koyarak, dolmaların iç harcına ekleyerek ya da bol çeşnili pilavını yaparak sofralarımıza daha sık getirebilir, çocuklarımızın da bu yararlı kaynaktan maksimum oranda faydalanmasını sağlayabiliriz.

ANTEP USULÜ PATLICAN SALATASI

Üzerlerini birkaç yerden deldiğiniz patlıcanları ocakta, fırında ya da mangal ateşinde yumuşayıncaya kadar közleyin.
Yanmış kabuklarını akan suyun altında yukarıdan aşağıya doğru soyun. Kesme tahtası üzerinde incecik kıyın.

Yazının Devamını Oku

Sebzeli bulgur pilavı

22 Ekim 2012
Bulguru yıkayıp süzün. Soğanları yemeklik incecik, sarmısakları pirinç tanesi büyüklüğünde doğrayın.

Biberlerin saplarını kesip tohumlarını ayıkladıktan sonra yıkayın ve uzunlamasına kurşun kalem kalınlığında dilimleyin. Sonra da tavla zarı formunda doğrayın. Domatesleri soyup küp küp doğrayın.
Sıvıyağı ya da zeytinyağını geniş bir teflon tencereye koyup orta ısılı ateşe oturtun. Soğan ve sarmısağı tencereye aktarıp karıştırarak 4-5 dakika kavurun. Biberleri ekleyip 1-2 dakika daha kavurun ve hemen bulguru ilave edin.
Bulguru 2 dakika kavurduktan sonra domatesi (salça da kullanabilirsiniz) katın. Şöyle bir çevirdikten sonra sıcak suyu da tencereye aktarın. (Et ya da tavuk suyu kullanmanızı öneririm.)
Tuz ve biberi serpiştirip karıştırın.
Pilavı, tencerenin kapağı kapalı vaziyette ve kısık ateşte suyunu çekinceye kadar
pişirin.
Suyunu çekince ocaktan alıp tahta bir kaşıkla aşağıdan yukarıya doğru karıştırın ve kapağını tekrar kapatın. Kapakla tencere arasına kağıt havlu koyabilirsiniz. Pilavı 15 dakika dinlendirin. Kapağını açıp kuru ya da taze nane serpiştirerek servise sunun.

Malzemeler;

Yazının Devamını Oku

Buruk ve tatlı meyve

20 Ekim 2012
Hatırlıyorum, küçükken şekli ve rengi itibariyle domatese çok benzettiğimiz bir meyve vardı.

“Cennet hurması” da denen Trabzon hurmasının tadını pek severdim de yedikten sonra ağzımda kalan o burukluğu bir türlü kabullenemezdim. Çok uzun zaman sırf bu yüzden itiraz ettim, ısrarla yedirmek isteyen anneme. Sonra, büyüyüp de aklım başıma, dilim de ağzıma yerleşince vazgeçemez oldum bu tattan.
Yazın sonunda çıkan Trabzon hurması aslında daha çok Akdeniz Bölgemizde yetişiyor ama ilk kez Trabzon’da yetiştirildiği için bu adla anılmaya devam ediliyor. Ağızda bıraktığı burukluğun müptelası olanlar var. Sırf bu tada kavuşmak için yazın sona ermesini bekleyenlerin sayısı da az değil hani. Aslında herkes faydalarını tam olarak bilse bu muhteşem meyvenin müptela sayısı daha da çok olacak.
Benim de sabırsızlıkla beklediğim hurmanın faydalarına da kısaca değinelim ki, öyle yabana atılamayacak bir meyve olduğunu herkes anlasın.
Anavatanı Çin ve Japonya olan Trabzon hurması başta kanser olmak üzere vücudu pek çok hastalığa karşı koruyor. A vitamini ve karbonhidratlar bakımından çok zengin olan bu meyve kalp-damar sistemi hastalıklarının önlenmesinde de yardımcı. Ayrıca bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiriyor.

Cevizli pankek

Pankeki yapmak için; yumurtaları derin bir kaba kırın. Tuzu ekleyip tel çırpıcı ya da mikserin yüksek devriyle 1-2 dakika kadar çırpın. Hafifçe ılıttığınız ılık sütü, pudraşekeri, karbonat ve unu ilave edip koyu ayran kıvamında bir hamur elde edinceye kadar, 2-3 dakika daha çırpın.
Son olarak, cevizi katıp iyice karıştırın ve oda sıcaklığında yaklaşık 25-30 dakika dinlendirin.

Yazının Devamını Oku

Çay saatlerinin baştacı

19 Ekim 2012
Çayın vazgeçilmezi olan kurabiyeler, modern çağda ve rastlantı sonucu keşfedilmiş.

Hazırladıkları kek hamurlarını denemek için minik parçalar halinde fırınlayan Hollandalılar, bu, dışı gevrek, içi yumuşak tek lokmalık keklerine “ufak kek” adını koymuşlar ve kurabiye de işte böyle almış dünya mutfağındaki yerini.
Aslında Hollandalılardan çok daha önce, ta 7. yüzyılda Persler pişirmişler ilk kurabiyeleri.
Yani, Hollandalılar eskiden beri bilineni, üstelik tesadüf eseri “yeniden” keşfetmişler.
Evet, önce Persler keşfetmiş, sonra Hollandalılar yeniden “yapmış” kurabiyeyi. Ama bugünkü çeşitliliğine Amerika’da ulaşmış kurabiye.
Mesela, Amerikalı bir annenin, fındıklı kurabiye yaparken biten fındık yüzünden hazırladığı hamura çikolata parçaları koymayı denemesiyle doğmuş çikolata parçalı kurabiye.
Bu tesadüften sonra da ülkedeki birçok çocuğun en sevdiği yiyeceklerden biri haline gelmiş çikolatalı kurabiye.
Yalnızca çocukların vazgeçilmezi olmakla kalmamış çay sohbetlerinin de baştacı oluvermiş bir anda.

Yazının Devamını Oku

Patatesli pırasa çorbası

18 Ekim 2012
Pırasaların sadece beyaz kısımlarını alıp sararan yapraklarını atın.

Yıkayıp incecik doğrayın. Soğan ve patatesi soyduktan sonra küp küp doğrayın ve bir kapta bekletin. Zeytinyağını orta boy bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşin üzerine oturtun.
Pırasaları kızgın yağa aktarıp tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kadar kavurun. Üzerine soğan ve patatesi ilave edip karıştırmaya devam ederek 2-3 dakika daha kavurun. Et ya da tavuk suyunu (hazır bulyon tablet de kullanabilirsiniz) tencereye aktarıp karıştırın. Tuz ve karabiberi serpiştirip arada sırada karıştırarak çorbayı kaynamaya bırakın. Sebzeler iyice yumuşayınca çorbayı ocaktan alın ve el blenderıyla ezerek püre haline getirin. Sıcak sütü ilave edip çorbayı tekrar ocağa koyun. Karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirin. Nane ve pul biber ekleyip isterseniz rendelenmiş eski kaşar, kruton ekmek ya da cipsle süsleyerek servise sunun. 

Malzeme listesi

- 4 adet pırasanın sadece beyaz kısmı
- 4 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 adet orta boy kuru soğan
- 2 adet orta boy patates

Yazının Devamını Oku

Ereğli’nin beyaz kirazı

17 Ekim 2012
Televizyonda Konya mutfağıyla ilgili program yaparken Ereğli’nin beyaz kiraz reçeliyle tanıştım.

Tadar tatmaz aşık olduğum bu reçelin dünyada nadir bölgelerde yetişen beyaz kirazdan yapıldığını öğrendim.
Sonradan yaptığım araştırmayla bu bölgelerden birinin İç Anadolu Ereğli’si olduğu ve Türkiye’nin beyaz kirazının yüzde doksanını bu bölgeden elde edildiği bilgisiyle karşılaştım. Elde edilen kirazın büyük bir kısmı başta İtalya olmak üzere pek çok ülkeye ihraç ediliyor. Bu değerli meyveden yapılan reçel ve kompostolar da beğenilerek tüketilen lezzetler. Ayrıca dondurma ve pasta yapımı ve pasta süslemesi de bu narin meyvenin kullanıldığı diğer alanlar.
Ereğli’ye çok ciddi kazanç sağlayan beyaz kirazı koruma altına almalı ve nesilden nesile aktarmalıyız.

BİBERLİ PAÇANGA BÖREĞİ

Çemensiz pastırmayı keskin bir bıçakla tavla zarı formunda doğrayın. Varsa sivribiberi de incecik doğrayıp ekleyin. Rendelenmiş kaşar peyniri ya da dil peynirini de ilave edip malzemeleri derin bir kapta karıştırın.
Yufkayı tezgaha serip eşit büyüklükte dört üçgen parçaya ayırın. Her bir üçgen parçasını ikiye bölerek 8 adet üçgen yufka parçası elde edin.
Üçgen yufkalardan birini tezgaha serin. Uzun kenarlarına pastırmalı peynirli harçtan 1 yemek kaşığı kadar koyu kenarlarını içe doğru katlayın. Gevşek bir şekilde sarıp rulo yapın. Sardığınız böreklerin uçlarını yapıştırmak için suya batırın. Börekleri geniş bir kaba yan yana yerleştirin.

Yazının Devamını Oku