BU hafta size, büyük bir heyecanla kucaklarına almayı bekledikleri bebeklerinin ölüsü teslim edilen ailenin hukuk savaşını yazmak istiyorum. Aile, bebeklerinin tıbbi ihmal sonucu öldüğünü iddia ediyor. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusuna göre bakın olay nasıl gelişmiş:
Aydın Nazilli’de yaşayan A.A. ve E.A. heyecanla bebeklerini kucaklarına almayı bekliyorlardı. E.A., 1 Haziran 2024 günü saat 01.00 sıralarında şiddetli ağrı ile hastaneye gitti. Tahmini doğum vaktinin yaklaştığını, 36. hafta içinde olduğunu, sancılarının artık dayanılmaz hale geldiğini söyledi. Hastanenin nöbetçi kadın doğum uzmanının çağrılmasını istedi. Acildeki sağlık personelince, ağrı içinde kıvranan E.A.’ya “Biz sadece serum bağlayabiliriz, başka bir şey yapamayız, bekleyeceksin” yanıtı verildi. Acil servisin gözlem odasında serum bağlanan anne adayı ve eşi, defalarca ultrason çekilmesini de istediler. Ancak yapılmadı.
E.A. ile eşi ve hastaneye gelen yakınları da doktorlardan gerekli tetkiklerin yapılmasını, bebeğin kalp atışlarının seyrini ve kalp atışlarının bebek hareketleriyle ve varsa kasılmalarla olan ilişkisini gözlemlemeye yarayan NST (Non Stres Test) adlı aletin bağlanmasını istediler. Tüm bu talepler de sonuçsuz kaldı. E.A.’nın acil servisine yatış tarihi ve saati kayıtlara 01/06/2024 günü saat 01.11 olarak geçti. Ameliyata alınma saati ise 03.54.
2 SAAT 40 DAKİKA BEKLETTİLER
23 Nisan’daki korkutan İstanbul depreminin ardından kentsel dönüşüm yeniden gündeme oturdu. Peki, kentsel dönüşüme giren binadaki mal sahipleri ve kiracıların ne gibi hakları var?
Kira yardımı nasıl yapılıyor?
Riskli yapı tespitine mal sahiplerinin itiraz hakkı var mı?
Kentsel dönüşümle ilgili merak edilenleri Tekirdağ Barosu avukatı Ergün Vardar yanıtladı. Okurlarımdan gelen sorularla avukat Vardar’ın yanıtları şöyle:
- Kentsel dönüşüme kim nasıl veriyor? Bir binanın riskli yapı tespiti sonrasında kentsel dönüşüme girip girmeyeceğine idareler karar verebileceği gibi mal sahipleri de binalarının risk derecelerinin değerlendirilmesi ve uygun olması halinde kentsel dönüşüme girmesi için başvuru yapabiliyor.
- “Riskli yapı tespiti” sonrası mal sahiplerinin itiraz hakkı var mı? Devlet ya da belediyeler tarafından gerçekleştirilen denetimlerde “binanın riskli yapı” olduğu raporunun verilmesi binanın kentsel dönüşüme girmesi için yeterli değil. Hak sahiplerinin bu rapora itiraz hakları var. Riskli yapı tespiti kararına karşı malikler veya kanuni temsilcileri tarafından yapının bulunduğu yerdeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne veya yetki devri yapılması halinde ilgili idareye (belediye veya il özel idaresi) 15 gün içinde dilekçe ile itiraz edilebiliyor. İtirazın sonucunun olumsuz olması veya itiraz süreci beklenmeden doğrudan idare mahkemesinde iptal davası açılabilir.
- İtirazı kim nasıl yapar? Burada en önemli nokta itirazı kimin gerçekleştirdiğidir. Kanunda belirtilenler dışındaki kişiler tarafından yapılan itirazlar dilekçe incelenmeden reddedilmektedir. Kanunda itiraz hakkı bulunanlar şöyle sayılmıştır:
“Kat malikleri, kat maliklerinin kanuni temsilcileri, kat maliklerinin vefat etmesi halinde yasal mirasçıları.”
Sözleşmeli kadın öğretmen tüp bebek tedavisi gördüğü için sağlık mazereti kapsamında atama talep edebilir mi?
Dışişleri Bakanlığı’nın ‘aday meslek memurluğu yazılı sınavı’nda dereceyle başarılı olan ancak mülakatta elenen bir aday mülakatın tekrarını isteyebilir mi?
Bu iki konuda da mevzuatta boşluk var. Bu boşluğu vatandaşla idare arasında ücretsiz avukatlık yapan Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) iki yeni ve önemli tavsiye kararı ile doldurdu. KDK, sözleşmeli kadın öğretmenler açısından sağlık sebebine bağlı atama kriterleri arasına tüp bebek tedavisinin de alınmasını istedi. KDK, diğer kararı ile kamunun sözlü sınavlarda uygulaması gereken yöntemi belirledi. Yazılıyı kazanıp mülakatta elenen adayın mülakatının tekrarını tavsiye etti.
KADIN ÖĞRETMENLERE...
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un görev süresinin dolmasının ardından TBMM Genel Kurulu’nca yeni Kamu Başdenetçisi olarak seçilmişti. Malkoç görevi 9 Aralık 2024’te Akarca’ya devretmişti. Akarca döneminde de KDK’ya yapılan ilginç başvurular üzerine çarpıcı kararlar veriliyor. Bu kararlarından ilki on binlerce sözleşmeli kadın öğretmeni yakından ilgilendiriyor. Bakın bu tavsiye kararı nasıl alındı:
Hakkâri’nin bir köyünde görev yapan sözleşmeli matematik öğretmeni geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) başvurarak ‘tüp bebek tedavisi yarım kaldığı için’ eşinin görev yaptığı Mersin’e atama talep ediyor. MEB, Sağlık Bakanlığı’ndan görüş istiyor. Görüşte, “Tüp bebek tedavisi için kişinin iller arası seyahat edebileceği, ilgililerin görev yerinden tedavilerinin uygun olduğu, ikametgâh değişikliğine gerek olmadığı” belirtiliyor. Kadın öğretmenin tüp bebek tedavisi için Hakkâri’den Mersin’e atama talebi reddediliyor.
TAVSİYE KARARI
“TÜRK hukuk sisteminde vasiyetname bir kişinin ölümünden sonra mallarının akıbetinin ne olacağına dair irade beyan etmesidir. Vasiyetname bir çeşit ‘ölüme bağlı tasarruftur.’ Kişi ölmeden önce vasiyetname ile malvarlığının tamamını veya bir kısmını yasal mirasçıları dışındaki kişilere bırakabilir. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 514. maddesinde vasiyetname ile malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı şöyle düzenlenmiştir:
“Miras bırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Miras bırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır.”
SAKLI PAY NEDİR
- Babam malvarlığının bir bölümünü bize bir bölümünü bir kuruma vermek istiyor. Mümkün mü? TMK hükümlerine göre miras bırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının bir kısmını kişilere, kalan bölümlerini kuruma bırakabilir. Ancak böyle bir durumda vasiyetname içeriklerine bakılır. Zıt içerikli vasiyetlerden sonraki tarihteki geçerlidir.
- Mirasta tasarruf edilebilir kısım ve saklı pay ne demektir? Altsoy (çocuklar, torunlar), anne-baba veya sağ kalan eş mirasçıysa, miras bırakan, malvarlığından yalnızca saklı pay dışında kalan kısımda tasarruf edebilir. Eğer yasal mirasçı yoksa kişi malvarlığının tamamı üzerinde tasarrufta bulunabilir. Tasarruf özgürlüğü, miras bırakanın kendi malvarlığı üzerinde geniş bir yetkiye sahip olmasını sağlarken, saklı paylı mirasçıların da haklarını korumayı sağlar.
- Vasiyetname hazırlanırken neye dikkat edilmeli? Vasiyetname bırakılacaksa, öncelikle hazırlanacak olan vasiyetnamenin türü seçilmelidir. ‘Sözlü’, ‘el yazılı’ veya ‘resmi vasiyetname’ düzenlenebilir. Vasiyetname şekil şartlarına uygun düzenlenmelidir. Aksi halde bu şartlara aykırılık, vasiyetnamenin geçerliliği konusunda soru işareti yaratabilir. Vasiyetnamenin iptali davası açılması gibi durumlar gündeme gelebilir. Bu nedenle uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alınması yerinde olur.
KAÇ YAŞINDA DÜZENLENİR
-Kat Mülkiyeti Kanunu’na (KMK) göre yeni asansör, çatı, havuz, su deposu gibi demirbaşların tamir masrafları aidata yansıtılmışsa kim ödemeli?
-Peki kiracı fahiş sayılabilecek lüks havuz yenilemesi gibi aidat kalemlerini ödemek zorunda mı?
AİDATTAN KURAL OLARAK EV SAHİBİ SORUMLU
Kiracı okurlarımın aidat sorularını kat mülkiyeti hukuku bilirkişisi Murat Erdoğan’a sordum. Erdoğan’a sorularım ve yanıtları şöyle:
- Aidattan kural olarak kim sorumlu?
Erdoğan: Kiracı, aidata yansıtılsa bile sadece olağan yönetim giderlerinden sorumludur. Yatırım ve demirbaş niteliğindeki harcamaların bedelini kiracı değil malik öder. Aidattan yaygın kanının aksine kural olarak kiracı değil, ev sahibi sorumlu. Ancak, Kat Mülkiyeti Kanunu 22. madde uyarınca kiracı da kiracı olarak evde oturduğu sürece aidat ödemekten ev sahibi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyor.
-
Bu hafta koruyucu aileleri çok yakından ilgilendiren ilginç ve önemli bir kararı yazmak istedim. Bir aylıkken evlat edindirilmek üzere bırakılan, daha sonra biyolojik annesi tarafından geri alınan küçük bir kızın öyküsü bu. Önce yargılama sürecini özetlemek istiyorum.
BİR AYLIKKEN VERDİ
Bir aylık bebek, biyolojik annesi tarafından evlat edindirilmek üzere Sosyal Hizmetler Kurumu’na bırakıldı. Bebek koruyucu aileye verildi. Sekiz yaşına kadar G.K. ve Ü.K. tarafından anne-babası gibi büyütüldü. Çiftin, koruyucu ailesi oldukları küçüğü evlat edinmek için başlattıkları yasal süreç, biyolojik ailenin rızalarını çekmesiyle sonuçsuz kaldı.
8 YAŞINDA GERİ ALDI
Başka şehirde yaşayan biyolojik anne, çocuğu 8 yaşına geldiğinde geri aldı. Küçük kızın 8 yılını birlikte geçirdiği ve anne-babası olarak benimsediği koruyucu ailesi ile bağı bir anda kesildi. Koruyucu aile statüsünü kaybeden çift, kendi evlatları olarak gördükleri küçük ile görüşmek için hukuk savaşı başlattı. Örneği çok görülmeyen şekilde küçük kızla “kişisel ilişki kurulması” talebiyle 5 Nisan 2021’de dava açtılar. Açılan davada verilen karar usul yönünden kaldırılarak yerel mahkemeye geri döndü.
AİLEYLE GÖRÜŞEBİLECEK
Aile Mahkemesi de 2 Mayıs 2024’te Medeni Kanun ve çocuk hakları sözleşmelerine dayanarak, “çocuğun üstün yararı” gerekçesiyle, küçük kızın önceki koruyucu ailesi ile “kişisel ilişki kurmasına” izin verdi. Mahkeme, çocuğu büyüten ama koruyucu aile statüsünü kaybeden çiftin, her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günü saat 10.00’dan 18.00’a kadar küçük kızı görmesine hükmetti. Karar istinafa taşındı. İstinaf da 4 Kasım 2024’te “çocuğun üstün yararı” gerekçesiyle, koruyucu ailenin küçük kızla ilişkisinin devamını yerinde buldu. Kararda, “Çocukla davacılar (koruyucu aile) arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine uygun olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı bir olgu ve delil bulunmadığı” vurgulandı.
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI
- Site ve apartmanlarda yaşarken neye dikkat edilmeli? Site veya apartman yaşamı, bireysel yaşam alanlarının toplu yaşam disipliniyle buluştuğu bir düzendir. Bu düzenin sürdürülebilirliği, yalnızca yazılı kurallara bağlı değildir.
Aynı zamanda ortak yaşam kültürüne dayalı bilinçli davranışlara da bağlıdır. Ancak uygulamada, bu düzeni en çok bozan durumlar genellikle bireysel müdahaleler, ani tadilat kararları ve özellikle zamanlaması düşünülmeden yapılan gürültülü çalışmalar olmaktadır. Birçok kişi evini kendi özel alanı olarak görüp sınırsız özgürlükle hareket ettiğini düşünse de apartman yaşamı bu yaklaşımı kaldırmaz. Çünkü her bireyin konforu komşusunun haklarıyla sınırlıdır. Gürültü, ses kirliliği, izinsiz tadilat gibi konular komşuluk ilişkilerini zedeleyen, huzuru bozan ve uzun vadede bina içindeki yaşam kalitesini düşüren temel sorunlardır.
TADİLAT İÇİN İZİN ŞART MI
- Okur R.S. Üst kat komşum hiç kimseden izin almadan evinde komple tadilat yaptırıyor? Kanuna göre isteyen kat maliki istediği zaman zaman tadilat yaptırabilir mi? İzin almak gerekir mi? Gerek kiracılar gerekse mülk sahipleri için,bağımsız bölümlerde yapılacak her tür yapısal değişiklik ya da ses çıkaran uygulama öncesinde bina ya da site yönetiminden izin alınması zorunludur. Bu sadece resmi bir prosedür değildir, aynı zamanda komşuluk hukukunun temelidir. Özellikle:
- Kırım, fayans sökümü, parke döşemesi gibi inşaat faaliyetleri,
- Elektrik ve su tesisatında yapılacak düzenlemeler,
- Duvar delme, taşıyıcıya yakın müdahaleler, öncesinde yönetimden onay alınmalı, yapılacak işler hakkında bilgi verilmelidir.
Ankara Çankaya’da oturan okurumuz U.E., bir firmayla 2023 yılında 1747 lira karşılığında bir yıllık sözleşme imzaladı. Daha sonra üyeliğini bir yıl daha uzattı. 5 Temmuz 2024’te firmaya ait cihaz arızalandı. Okurumuz firmanın müşteri hizmetlerini aradı. Yetkili servis geldi ve cihazını değiştirdi. Yeni cihaz bir ayda iki kere arızalandı. Servis çağıran U.E., her seferinde 450 liradan 900 lira servis ücreti ödemek zorunda kaldı.
HAKEM HEYETİNE GİTTİ
Servis ücretini haksız bulan U.E., tüketici hakem heyetinin kapısını çaldı. U.E., hakem heyetine yaptığı başvuruda bakın ne dedi:
“Müşteri hizmetleri arızalanan cihazımın değiştirilmesi için teknik servisi yönlendirdi. Yeni cihaz da arızalandı yine teknik servis geldi ve yine bir 450 TL servis ücreti daha alındı. Tarafıma iki gün önce arasaydınız, bir ay geçmediği için servis ücreti vermeyecektiniz denildi. Yaklaşık bir ay içinde iki defa 450 TL olmak üzere toplam 900 TL servis ücreti ödemek zorunda bırakıldım. 1747’ye sözleşme imzalarken, 900 TL de kuruma servis ücreti ödemiş oldum. Tarafımdan kaynaklı olmayan cihaz arızası nedeniyle her defasında servis ücreti alınmasını doğru bulmuyorum. Bir ay içerisinde bir cihazın arızalanmasının da kurumun cihazlarından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Ayıplı hizmet nedeniyle servis ücretinin iadesini talep ediyorum.”
HAKEM HEYETİ TÜKETİCİYİ HAKLI BULDU
Çankaya Tüketici Hakem Heyeti, cihaz arızasına iki kez servis ücreti ödeyen tüketiciyi haklı buldu. Hakem heyeti kararında Tüketici Kanunu’ndaki ‘ayıplı mal’ maddesine atıf yaparak, bu şekilde servis ücreti alınması ‘ayıplı hizmet’ sayıldı. Kanuna göre ‘ayıplı hizmet’ten firmanın sorumlu olduğu ve servis ücretinin iadesi gerektiği vurgulandı. Kararda, uyuşmazlık tutarı olan 900 TL’nin tüketiciye ödenmesine karar verildi.
SERVİS ÜCRETİNİN