Oysa olur mu hiç öyle şey? Eksik olurduk Gülden Hanım!
“Neler Oluyor Hayatta” programından Reyhan Tunaboylu, Gülden Karaböcek’le röportaj yapmış.
Son günlerde özellikle Neşe Karaböcek’in yazdığı kitaptan sonra ablasının eşiyle yani eniştesiyle evlenmesi tekrar gündeme gelmişti Gülden Hanım’ın.
İlk kez çıktı kamera karşısına.
Ellerini ovuşturuyordu, tırnaklarını sökmeye çalışıyordu adeta... Sıkıntılıydı.
Ablasını özlediğini söyledi. Belli ki pişmandı. Ama suçu hep ismini vermediği birine attı.
“Zorla verdim o kararları, beni mecbur bıraktılar” demeye getirdi.
Hatta ablasının bile onu evliliğe zorladığını söyledi açık açık.
Bizde bilirsiniz önce bir acı yaşanır, sonra önlem aranır.
Uzmanlar, “Defibrilatör yani kalp krizlerinde hayati önem taşıyan AED adlı o cihaz, neredeyse bulunması gereken hiçbir yerde yok” diye açıklama yaptı.
Sonra ben yurtdışında bir otelin spor salonunda gördüğüm o cihazın fotoğrafını çekip bu köşede paylaşmıştım.
Çok zor değil...
Hiçbir masraf da insan hayatından önemli değil.
Dün Kelebek’te Mehmet Üstündağ’ın köşesinde okudum. Cenk Eren artık kendi defibrilatör cihazıyla sahneye çıkacakmış.
Kendi adına aldığı doğru bir karar ama sektör adına yine her şey aynı gidiyor dedirtecek bir karar bu...
İzmir ipi göğüslemeye niyet etmiş. Bu fotoğraftaki daire 1+1... Brüt 55, net 50 metrekare. Çeşme’de...
İlanda, “Önü kapanmaz, Sakız Adası manzaralı, plaj parası ödemeden denize girme imkânı, dayalı döşeli! Balkonlu bir daire. Fiyatı ise 6.990.00” yazıyor...
Yani 6 milyon 990 lira. Haydi siz 7 milyon deyin...
Vallahi aylık mı, yoksa sezonluk mu bilemem.
Çok da önemli değil.
50 metrekarelik bir daireye 7 milyon isteyen zihniyete ben ne desem az!
Yahu her gün plaj parası versen zaten bu fiyatın çeyreği tutmaz. Lüks bir otelde kalsan, yine bu fiyata ulaşman imkânsız.
1970 senesinde tam da ortalığı kasıp kavururlarken bir konser için Adapazarı’na gidiyorlar. Ve şoför hatası yüzünden trafik kazası geçiriyorlar.
O yolculukta geçirdikleri kazada grubun üç üyesi hayatını kaybediyor. İki üye ise yaralı kurtuluyor...
Grup sonra yeni üyelerle müzik yaşamını devam ettirmek istese de bir yere kadar gidebiliyor. Zaman dağıtıyor onları.
O kazadan yaralı kurtulan Bülent Ortaç ve Ülkü Üst Sarpkan, bakanlık destekli “Son Yolculuk” adlı trafik güvenliği kampanyası kapsamında yeniden bir araya geldi. Çekilen kampanya filmlerinde söyledikleri çok can acıttı. “Kim bilebilirdi ki son yolculuğumuz olacağını” dediler. Ve trafikte sürücü hatalarından kaynaklanan kazaların önüne geçmek için var güçleriyle desteklerini açıkladılar.
Sürücü hataları kazaların yüzde 89’unun nedeni.
Peki bu ne anlama geliyor?
Sezen Aksu -dünden bugüne- tüm şarkılarını tek bir firmada toplamıştı. O şarkılar SN Müzik çatısı altında yayınlanıyordu.
SN müzik artık Universal’in oldu. Sezen Aksu’nun şarkıları da böylece globale açıldı.
Bu bir ilk... Uluslararası bir grup ilk kez Türk bir sanatçıya yatırım yaptı.
Şarkıların telif hakları Sezen Aksu’da kalmaya devam ediyor.
Sadece albüm satış hakları Universal’de. Aslında uluslararası grubun yatırım yapma nedeni de Spotify gibi müzik platformlarının verilerinde saklı.
Mesela Spotify’a göre 20 Nisan 2025 itibarıyla Türk müziğinin en çok dinlenen ismi 3 milyar dinlenmeyle Sezen Aksu.
Aylık dinlenmelerde ise 7 yıldır Aksu’yu kimse geçemiyor. Çünkü 6 milyonun üzerinde dinlenmesi var usta ismin. Bakalım bu hamle önümüzdeki günlerde neleri değiştirecek...
Yangının çıkma anı, çalışanların önce mutfakta sonra da kapalı otoparktaki görüntülerini gördük...
Gidiyorlar otoparka ve araçlarına binip kaçıyorlar.
Telaş var ama araçlar için. E iyi de o otelde kalanlar size güvenmeyecekse kime güvenecek?
Birinizin de aklına gelmedi mi oteli ayağa kaldırmak?
Yanıyoruz diye bağırmak?
Çıkıp kapıları çalmak?
Bu kadar mı kendinizi düşündünüz?
Ünal Güner isimli kişi kendini sözde şifacı olarak tanıtanlardan. İnternette videosunu izledim.
Haberlere falan da konu oldu. Çok enteresan gerçekten.
YouTube’da videosu defalarca izlenen ‘Çuf Çuf Hoca’ isimli biri var.
Bir ‘Çuf’ diyor sakat iyileşiyor. Bir ‘Çuf’ daha diyor yatan kişi dans etmeye başlıyor...
Bu da onun gibi işte.
Neyse.
Bu Ünal Güner beyefendi evliyaların mesajlarını danışanlarına ilettiğini söylüyor.
“Canlı söylesene” diyordu o seyirci.
Semicenk de “Bilet alırken canlı söyleyecek diye bir bilgi mi vardı? Buranın konsepti böyle” diye yanıt vermiş.
Ama şimdi sen seyircine böyle üst perdeden cevap veremezsin.
Vermemelisin.
Kaldı ki ben konserlerde playback olayına tamamen karşıyım. Oraya gidenler, sevdikleri sanatçıların sesine gidiyor. Sahne performansını seyretmek istiyor. Ağız oynatmaları, arkada altyapının üzerine şarkı söylemelerini dinlemek için gitmiyorlar.
Bazen arkasına 15-20 kişilik dev orkestra alanlar bile bu altyapı üzerine şarkı söyleme konseptine giriyorlar. Yahu gerek yok.
“Ama bu şarkı böyle, altyapısız söylenmez” bahaneleri de hazır. E söyleme o zaman o şarkıyı. Ya da orkestra ile söylemeyi dene. Farklı bir şeyler duysun insanlar. Özetle, para verip giden seyirci haklı! Onlara üst perdeden “Gelmeseydin o zaman” tarzında konuşursan, o konserine gelecek seyirci bulamazsın.
Bir yaşıma daha girerim!