Türkiye’de toplumun çeşitli kesimleriyle yakın ilişki kuran eski ABD Büyükelçisi Jeff Flake’in yerine gelecek olan Tom Barrack aile öyküsü, kariyeri ve Trump’a yakınlığıyla dikkat çeken bir isim.
- Barrack, ABD Senatosu’nda 1 Nisan’da yapılan onay oturumunda kendi başarı hikayesini ‘Amerikan rüyası’ olarak nitelemişti. Buna göre büyükelçinin iki büyükbabası da 1900’lerde o zamanlar Osmanlı toprağı olan Lübnan’dan göç ediyor ABD’ye. Tom Barrack’ın Joe diye andığı dedesi Yusuf Abdullah, Bekaa Vadisi’nin Zahle yerleşiminden. 9 çocuklu Hıristiyan Maronit bir ailenin altıncı ve en küçük oğlu.
OSMANLI’DAN GÖÇTÜLER
- O dönem Maronitler ile Dürziler arasında şiddetli çatışmalar var. Anne küçük oğlu Joe için yanında çalıştığı Hıristiyan kökenli Mutasarrıf’tan yardım istiyor. Mutasarrıf hem yol parası hem de Osmanlı pasaportu sağlıyor Joe’ya. Senato’daki sunumda Tom Barrack, Napoli’ye giden Osmanlı posta gemisine binen dedesi için “Gemide pis bir deliğe sığındığında cebinde 13 Türk lirası, bir gömlek, bir pantolon ve üzerine iliştirilmiş Arapça ‘Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim’ yazan bir not vardı” dedi.
- Aile California’nın Culver City kentinde bakkallık yaparken hukuk eğitimi alan Tom Barrack, Ortadoğu’da inşaat şirketlerini temsil eden bir ABD hukuk firmasıyla çalışmaya başlıyor. Yahudi mahallesinde büyüyen, Katolik okullarına giden Barrack, 1970’lerde çalışmaya gittiği Suudi Arabistan’da ise İslam ile tanışıyor. Ortadoğu yıllarında ‘hoşgörünün’ kendi pusulası olduğunu söylüyor.
40 YILLIK ARKADAŞLAR
- 1991’de kurduğu Colony Capital özel sermaye şirketi 19 ülkede faaliyet gösteren iş adamının yolu siyasetle de kesişiyor.
Ancak Trump’ın ilk yurtdışı seyahati Papa Françesko’nun cumartesi günkü cenaze töreni için Vatikan’a olacak. Trump’ın Ortadoğu gezisinin ise Mayıs ayında gerçekleşeceği bildirildi. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan’ın 13-16 Mayıs tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) olacağını açıkladı. Leavitt daha önceki bir brifingde Başkan Trump’ın Türkiye’ye gelme olasılığıyla ilgili soruya geziye başka ülkelerin de eklenebileceğini söylemişti, ancak son açıklamada bu yönde bir ifade yer almadı.
TRUMP NİYE GELİYOR
ABD Başkanı Trump, ilk dönemin başlangıcı olan 2017’de de ilk yurtdışı gezisini Suudi Arabistan’a yapmıştı. Oradan İsrail’e geçmiş, Batı Şeria’da Filistin lideri Mahmud Abbas ile görüşmüş, İtalya ve Vatikan’a gitmiş, Belçika’da ABD-Avrupa Birliği zirvesi ve İtalya’da G-7 zirvesi sonrasında ABD’ye geri dönmüştü.
Yeni dönemde geziyi kısa kesen Trump’ın önceliği zengin Körfez ülkelerine verdiği görülüyor.
KATAR DA LİSTEDE
TRUMP, bu defa programa İsrail-Hamas pazarlığında önemli bir arabulucu olarak gördüğü Katar’ı da ekliyor. Katar aynı zamanda ABD’nin Körfez’deki en büyük askeri üssüne ev sahipliği yapıyor.
Hafta içi Katar Başbakanı Abdulrahman el Sani Washington’da aralarında ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun da bulunduğu ABD’li yetkililerle görüştü. İki ülke birbirini ‘stratejik ortak’ kabul ediyor. Görüşmede ise Gazze, Lübnan, Suriye meseleleri ve ortak güvenlik ekonomik işbirliğinin ele alındığı açıklandı.
BAE’DEN DEVASA TAAHHÜT
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları teknik düzeyde ilk görüşmenin önceki gün Azerbaycan’da yapıldığını belirtti.
TRUMP’IN SÖZLERİ
BU bağlamda geçen haftadan bu yana önemli gelişmelere tanık olduk. Türk ve İsrailli yetkililerden gelen ‘Suriye’de çatışma istemiyoruz’ mesajlarının hemen sonrasında ABD Başkanı Donald Trump, salı günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu konuk etti.
Oval Ofis’teki basın toplantısında Netanyahu, Türkiye ile çatışmayı nasıl önleyebileceklerini konuştuklarını söyleyerek Trump’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile iyi ilişkilerini hatırlattı. Trump ise “Büyük bir dostum var, adı Erdoğan. Ben onu severim, o da beni sever” dedi.
İlk döneminde Türkiye ile yaşanan rahip Brunson krizinden bir cümleyle söz etmesi kekremsi anıları akla getirse de lafı toparlayıp övgüleri sürdürdüğü görüldü.
‘Arabulucu olabilirim’ mesajı veren Trump’ın dönüp ‘Bibi’ diye hitap ettiği Netanyahu’ya ‘Tabii sen de makul olmalısın’ demesi son derece önemliydi.
GSuriye konusunda Türkiye’ye yönelik uyarı beklerken övgüler dinlemek zorunda kalan Netanyahu, gümrük vergisi ve İran konusunda da Trump’ı ikna edemediği gerekçesiyle İsrail basını tarafından topa tutuldu.
NETANYAHU UYARILMALI
AMAÇ SURİYE’Yİ ENGELLEMEK
GAZZE’de Hamas’a, Lübnan’da Hizbullah’a büyük darbe vuran İsrail, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinden kendisine pay çıkarmıştı.
Ancak Esad rejimi döneminde Suriye hava sahasında istediği gibi operasyon yürüten Netanyahu hükümeti şimdi toprak birliğini inşa etmeye ve ülkeyi istikrara kavuşturmaya çalışan Ahmed Şara liderliğindeki geçici yönetimi bir tehdit unsuru olarak algılayarak Suriye’nin geride kalan askeri altyapısını yok etmeye çalışıyor. İsrail bu saldırılarla Suriye’nin caydırıcı bir askeri güce ulaşmasının önüne geçmeyi hedefliyor.
GÜNEYDE İŞGAL SÜRÜYOR
ESAD’ın devrildiği günlerde Lazkiye limanındaki askeri gemileri bombalayıp batıran İsrail, ulusal güvenliğini bahane ederek Golan Tepeleri’nin Suriye tarafına geçip işgali genişletmişti.
Beşar Esad devrildiğinden beri Suriye’ye geniş çaplı saldırıları sürdüren Tel Aviv yönetimi, önceki akşam ise başkent Şam, Hama ve Humus’taki askeri üs ve askeri altyapıyı hedef aldı. İsrail’in saldırdığı yerlerden biri de Hama’daki T4 askeri havalimanıydı.
T4 İDDİASI SONRASINDA
TÜRKİYE
Ankara’nın AB ve ABD ile ilişkileri nisbeten olumlu bir seyir izlerken dış politikasını Türkiye karşıtlığı üzerine kurmuş olan Yunanistan ile Yunan/Rum lobisinin de boş durmadığını görüyoruz.
TRUMP’A KONSTANTİN HAÇI
BU bağlamda Beyaz Saray’da yapılan 25 Mart Yunan Bağımsızlık Günü resepsiyonu enteresandı. Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidoforos, ABD Başkanı Donald Trump’a “Bana Büyük Roma İmparatoru Büyük Konstantin’i hatırlatıyorsunuz. Bu imparator, Sayın Başkan, benim doğduğum yer olan muhteşem Konstantinopolis şehrini kuran ve inşa eden kişidir. Bu yer bugün İstanbul olarak bilinmektedir” diyerek kutsal haç hediye etti.
Hz. İsa’nın rüyasında Konstantin’e göründüğünü ve ona bu haçı vererek ‘Git ve zafer kazan’ dediğini söyleyen din adamı, “Bu haç bir zamanlar Konstantin’e yol gösterdiği gibi size de yol göstersin. Amerika’yı yenilmez kılsın” diyordu.
Elpidoforos’un bu sözleri, Yunan-Rum lobisinin Türkiye karşıtı lobi faaliyetlerini arttırdığı bir döneme denk geldi.
Oysa Bakırköy doğumlu, İstanbul Rumlarından olan Türk vatandaşı Elpidoforos, 2021 yılında New York’taki Türkevi’nin açılışına katıldığı için Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nden yaylım ateşine tutulmuştu.
TÜRKİYE’YE KÜSTAH SLOGAN
YİNE
‘YENİDEN SİLAHLAN’ PROJESİ
AVRUPA’da Ukrayna’da bir anlaşmaya varılsa bile Moskova’nın durmayacağı birkaç yıl sonra Avrupa’ya yeniden saldıracağı öngörüsü hakim. ABD’nin yaşlı kıtanın savunma yükünü daha fazla paylaşmak istemediği bir ortamda da Avrupa savunma ve güvenlik yapısını güçlendirmek için projeler geliştiriliyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen geçtiğimiz haftalarda ‘ReArm Europe’ yani, ‘Yeniden Silahlan Avrupa’ projesini açıklamıştı. Plan gelecek dört yıl içinde savunma sektörüne 800 milyar Euro gibi devasa kaynak yaratılmasını öngörüyor.
BERLİN FRENİ KALDIRDI
HAFTA içi yine bu konuda tarihi sayılacak bir adım atıldı.
Almanya’da görevi dolmak üzere olan Şansölye Olaf Scholz ve müstakbel Şansölye Friedrich Merz’in SPD ve CDU partileri son anda Yeşiller’in de desteğini alıp bütçede yer alan ‘borçlanma freni’ni kaldırarak savunmaya daha fazla kaynak sağlanmasının yolunu açtılar.
Brüksel ve Berlin’den gelen bu adımlar önümüzdeki yıllarda üye ülkelerin ordularının modernize edilmesi, savunma planlarının güçlenmesi için daha fazla harcama yapacağı anlamına geliyor.
SİLAHLANMA YOL HARİTASI
İkinci dönemde ise Batı ittifakının ana unsuru olan ABD ve Avrupa ilişkilerinin zor bir dönemden geçeceği, hatta bir ayrışmanın bile olabileceğine dair işaretler giderek artıyor.
AVRUPA’YA YÜZDE 25 VERGİ
TRUMP önceki gün ilk kabine toplantısında Avrupa Birliği’ne yönelik ciddi açıklamalarda bulundu. AB ülkelerinde üretilen mallara yüzde 25 oranında gümrük vergisi getirmeyi planladıklarını ilan etti. Trump, daha önce Meksika ve Kanada’yı da benzer bir şekilde tehdit etmiş, pazarlıkların başlamasıyla uygulama askıya alınmıştı. Trump’ın vergi tehdidinden çok AB’yi hedef alan açıklamaları dikkat çekiciydi. “AB, ABD’yi mahvetmek için kuruldu. Amacı buydu ve bu konuda iyi bir iş çıkardılar. Ama şimdi Başkan benim” diyordu.
MACRON’UN ZİYARETİ SONRASI
TRUMP yönetimi, Ukrayna ve Avrupa’yı bir kenarda bırakıp Rusya ile doğrudan masaya otururken Avrupa da nasıl bir pozisyon alacağına dair arayış içinde. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan sonra İngiltere Başbakanı Keir Starmer dün Washington’da Başkan Trump ile görüştü.
Bu görüşmeler ABD’nin 2’nci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da konuşlanan askerlerini çekeceği, Avrupa’yı nükleer şemsiyeden çıkarabileceği, hatta ABD’nin NATO’dan çıkabileceğine dair iddiaların konuşulduğu bir dönemde yapıldı.
ÖNCE AMERİKA POLİTİKASI
ŞİMDİYE
Grönland’ı, Panama Kanalı’nı isteyen ‘Gazze’yi satın alacağız’ diyen Trump Yönetimi, Ukrayna’da da Rusya lideri Vladimir Putin’in hoşuna gidecek türden öneriler getiriyor. Avrupa’ya güvenlik konusunda ‘kendi başınızın çaresine bakın’ mesajı verirken, Ukrayna pazarlığıyla Rusya’yı son dönemde giderek yakınlaştığı Çin’in yanından çekmeye çalışıyor.
UKRAYNA ALMANYA’YI VURDU
ABD ve Rusya’nın Suudi Arabistan’da yaptığı Ukrayna pazarlığında devre dışı kalan Avrupa ise zirve üzerine zirve yapıyor. Öte yandan siyasi ve ekonomik açıdan Avrupa’nın durumunun pek parlak olmadığı da malûm.
Birçok Avrupa ülkesinde önemli oy oranına ulaşan aşırı sağcı partiler, siyasi dengeleri alt üst ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hükümet kurmakta bile zorlanırken Avrupa’ya liderlik edebilecek güçte mi? Keza Almanya?
Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’dan aldığı ucuz enerjiden mahrum kalan, otomotiv deviyken elektrikli araç devrimine ayak uydurmada zorlanan Alman ekonomisi neredeyse üç yıldır durgunluk yaşıyor.
AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ
PAZAR günü Almanya’da erken genel seçimlere gidilecek. Ekonomik kriz yüzünden Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Yeşiller ve Hür Parti ile kurduğu koalisyon çökmüş ve seçime gitme kararı alınmıştı.
Son anketler, iktidar değişikliğinin kesin olduğuna işaret ediyor. Kamuoyu yoklamalarına göre Hıristiyan Demokrat Parti CDU/CSU yüzde 30, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 20, Başbakan