Nilgün Tekfidan Gümüş

O pazarlığın perde arkası

14 Şubat 2025
Dünya ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘Gazze’yi satın alma’ teklifine odaklanmışken Washington’ın Ukrayna dosyasında da bazı hazırlıklar içinde olduğuna dair işaretler vardı.

Salı günü dünya gündemini derlerken görmüştüm, uçak takip sitelerinde Moskova’ya yaklaşan özel bir uçak izlemeye alınmıştı. Uçakta Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un olabileceği iddia ediliyordu.

Witkoff (66), yeni Trump yönetiminin yükselen yıldızıydı.

1980’lerden bu yana Trump’ın yakın çevresinde bulunan Amerikalı Yahudi emlak milyarderi, aynı zamanda sıkı bir müzakereciydi. 15 ay sonra Gazze Şeridi’nde ateşkes ve rehine takası anlaşmasının sağlanmasında etkin rol oynamıştı. Trump, Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi olarak emekli General Keith Kellogg’u atamışken Witkoff’un Moskova’ya gitmesi ciddi gelişmelerin habercisi gibi duruyordu.

REHİNEYİ KURTARDI

VE ertesi gün şüphelerin boşa çıkmadığı görüldü. Witkoff’un 3.5 yıldan bu yana uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanan 14 yıl hapis cezasına çarptırılmış Amerikalı öğretmen Marc Fogel’i almak için Moskova’ya gittiği ortaya çıktı.

Aslında bu ABD ile aracısız doğrudan müzakere etmek isteyen Rusya lideri Vladimir Putin’in Trump’a ilk jestiydi.

Amerikan basınına göre Trump, ‘Harika müzakereci’ dediği Witkoff’a Ortadoğu dosyasının yanı sıra Ukrayna-Rusya dosyasını da vermişti. Ortadoğu’daki aracıların da sayesinde Kremlin’i ikna etmenin yolunu bulan Witkoff, Putin ile üç saat süren bir görüşme de yaptı. Trump’ın Rusya lideri ile telefon görüşmesi de işte Amerikalı temsilcinin temasları sonrasında gerçekleşti.

RUSYA KAZANÇLI GİBİ

Yazının Devamını Oku

Trump ne yapmak istiyor

7 Şubat 2025
ABD Başkanı Donald Trump ‘Amerika’yı yeniden büyük yap’ sloganıyla 20 Ocak’ta ikinci kez Beyaz Saray’a çıktığından beri ortalık toz duman. Aslında tehditlere daha iş başı yapmadan başlamıştı.

‘Kanada’yı ABD’nin 51’inci eyaleti yapacağız’ dedi. Grönland’ı Danimarka’dan satın almayı gündeme getirdi. Panama Kanalı’nın idaresini geri almak için baskı uygulamaya başladı. Meksika Körfezi’nin adını ‘Amerika Körfezi’ olarak değiştirdiğini ilan etti.

Son olarak da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ağırladığı Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada ‘Gazze’nin sahibi olacağız. Orayı Ortadoğu’nun Rivierası yapacağız’ diyerek Filistinlileri tehcir planını duyurdu.

ABD AYAĞA KALKTI

TRUMP’ın şoke edici önerisi bir anda dünyanın en çok konuştuğu konu oldu. ABD basını ayağa kalktı. Hani ABD askeri yeni bir savaşa girmeyecekti, ‘O seçim vaadine ne oldu’ diye tepki gösterdiler. Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi’nden senatörler bile Amerikan vergi mükelleflerinin parasının Gazze’de harcanma ihtimali ve ABD askerinin yeni bir savaşa girme olasılığına karşı hop oturup hop kalktı. Netanyahu, planı alkışlarken, İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Filistinlilerin ‘gönüllü’ tehciri için plan yapılması konusunda orduya talimat verdiğini açıkladı.

GERİ ADIM ATAR MI

TRUMP’ın ‘Gazze’ye el koyma’ planı Türkiye’den Arap dünyasına, Rusya’dan Çin ve Avrupa’ya kadar bütün dünyada tepki çekti. Dünyadan koro halinde ‘Tek çözüm iki devlet’ sesleri yükselirken ABD basınına sızdırılan haberlerden ve Trump ekibinden gelen açıklamalar, geri adıma işaret eder nitelikteydi. Başkan Trump’ın planından Dışişleri ve Pentagon’un haberi bile olmadığı, fizibilite çalışması yapılmadığı, asıl işi emlakçılık olan Trump’ın aynı kafayla uluslararası siyaseti dizayn etmeye çalıştığı öne sürülüyordu.

başkan ISRAR EDİYOR

ANCAK

Yazının Devamını Oku

Trump’tan dikkat çeken vurgu

17 Ocak 2025
GAZZE Şeridi’nin ateşkes ve takas anlaşması için ABD’nin Seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın yemin törenini beklediği çoktan belliydi.

Trump, seçim kampanyasının en hararetli günlerinde temmuz ayının sonlarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara’yı Florida’daki Mar-a Lago malikanesinde kabul etmişti.

Sonrasında Netanyahu’ya ‘Ben göreve gelmeden bu işi bitir’ dediğine dair söylentiler çıkmıştı. ABD Başkanı Joe Biden ve ekibi anlaşmaya teşvik etmek isterken, aslında Netanyahu’ya bir yandan da 20 Ocak 2025’e kadar Gazze savaşını sürdürmesi için zaman tanınmıştı.

YAZDAN BERİ ORTADOĞU

BU süre zarfında İsrail, Hamas’ı bitirme hedefi adı altında Gazze Şeridi’ni yerle bir etmeyi sürdürdü. Sonra Hamas’ın en büyük destekçilerinden gördüğü Lübnan’daki İran destekli Hizbullah’a yöneldi. Hamas liderlerine suikastları, Lübnan’da Hizbullah’a karşı düzenlenen çağrı cihazı saldırıları ve Hizbullah liderlerine yönelik saldırılar izledi.

İran’ın Filistin ve Lübnan’daki vekil güçlerinin zayıflaması Suriye’de Esad rejimini de dayanıksız bıraktı. Heyet Tahrir eş Şam liderliğinde Suriyeli muhaliflerin harekete geçmesi ve Rusya’nın da desteğini çekmesiyle Esad rejimi ani bir şekilde devrildi.

ÜÇ ÜLKE DE ENKAZ

SON yıllarda potansiyel hidrokarbon rezevrleriyle gündeme gelen Doğu Akdeniz’e kıyı Suriye, Lübnan ve Gazze enkaz halinde. 13 yıllık savaş, Esad rejimine uygulanan yaptırımlar Suriye’nin birçok şehrini, sanayisini, altyapısını bitirmiş durumda. Lübnan tarihinin en büyük ekonomik kriziyle baş etmeye çalışıyor.

 Gazze’de ise İsrail taş üstünde taş bırakmadı. Milyonlarca kişi başta Gazze olmak üzere bölgede hayatta kalmak için mücadele ediyor.

Yazının Devamını Oku

Yeni yılın üç sorusu 

3 Ocak 2025
2025 yılına uluslararası konularda birçok devreden başlıkla girdik.

Yeni yılda belli başlı kriz bölgelerinde olası gelişmeler, 2025 yılının seyrinin şekillenmesinde de etkili olacak. İşte merak edilen üç başlık.

1- TRUMP, SURİYE’DEN ASKER ÇEKER Mİ

20 Ocak’ta yapılacak yemin töreniyle Donald Trump, sadece bir dönem başkanlık yapabildiği Beyaz Saray’a ikinci dönem için geri dönecek. ABD’de Demokrat Joe Biden dönemi bitecek, Cumhuriyetçi Donald Trump dönemi başlayacak. Bu defa ABD Kongresi’nin iki kanadı da Cumhuriyetçilerin kontrolünde olacak. ‘ABD’yi Yeniden Büyük Yap’ düsturuyla seçmeni ikinci kez ikna etmeyi başaran Trump, dünya siyasetinde de ilgiyle bekleniyor. Türkiye özeline bakıldığında Biden döneminde ihmale uğrayan liderler düzeyinde diyalog mekanizmasının yeniden canlandığına tanık olabiliriz.

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi sonrasında Trump’ın yaptığı ‘Suriye’nin anahtarı Türkiye’de’ açıklaması yaklaşımını anlamak açısından dikkat çekiciydi. Ankara’nın Trump yönetiminden ana beklentilerinden biri terör örgütü PKK/YPG ile işbirliğinin sona erdirilip ABD askerinin Suriye’den çekilmesi yönünde. ABD’de bazı çevreler terör örgütü DEAŞ ile mücadele çerçevesinde PKK/YPG ile işbirliği yapıldığını savunurken ABD’de son günlerde DEAŞ ile ilişkilendirilen saldırılar düzenlenmesi Trump’ın alacağı kararı etkileyici unsurlara dönüşebilir.

Öte yandan Türkiye ile ABD, Ukrayna ve Gazze krizlerinin çözülmesi, Suriye’de kapsayıcı siyasi bir yapının oluşmasına destek anlamında da işbirliği zemini arayabilir.

2- UKRAYNA’DAN SAVAŞ BİTER Mİ

2022’de Rusya’nın işgaliyle başlayan Ukrayna krizi Avrupa güvenliğini tehdit eden bir savaşa dönüşmüş durumda. Biden yönetiminin akıttığı milyarlarca dolarlık silah ve mühimmat desteğine rağmen Ukrayna işgali sonlandıramadığı gibi son dönemde hemen hemen her gün cephede toprak kaybediyor. Rusya ise asker bulmakta zorlanıyor. Bu nedenle de Kuzey Kore’den asker getirerek mümkün olduğu kadar cephede ilerleme sağlamayı umuyor.

Trump

Yazının Devamını Oku

Suriye’de kim nerede 

27 Aralık 2024
2024 yılını Suriye’deki büyük değişiklikle kapatıyoruz.

Heyet Tahrir eş Şam liderliğindeki muhaliflerin Beşar Esad rejimini devirmesiyle birlikte Ortadoğu’da hesaplar yeniden gözden geçiriliyor.

RUSYA ‘İŞBİRLİĞİ’ DİYOR

SURİYE’den kaçan Esad ve ailesine kucak açan Rusya, yeni Suriye yönetimiyle de çalışmaya hazır olduğu sinyali veriyor. Suriye’deki Tartus deniz üssü ve Lazkiye hava üssüyle Akdeniz’e inmeyi başaran Rusya, yeni Şam yönetimi ile anlaşarak bu ülkedeki askeri varlığını sürdürme taraftarı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un dünkü açıklamaları kayda değerdi. Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapan, ‘Suriye Lübnan gibi olmasın’ diyen Lavrov, uluslararası meşruiyeti olacak seçimlerin düzenlenmesi için yardımcı olmayı öneriyordu. İsrail’e yönelik de ‘Kendi güvenliği için başkalarının güvenliğini tehlikeye atmamalı’ çıkışı dikkat çekiciydi.

İSRAİL SIKI TAKİPTE

MALÛM İsrailli yetkililer, İran destekli Hizbullah örgütü ve diğer milis yapılara düzenlenen saldırılarla Esad rejiminin devrilmesinin yolunun açıldığını savunuyor. Esad devrildiği günlerde Suriye’de rejimden kalan askeri altyapıya büyük bir askeri harekât düzenleyen İsrail, bir yandan işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki tampon bölgeyi de kontrol etmeye başladı.

Başkent Şam’a 50 km uzaklıktaki stratejik Hermon Dağı’nın Suriye tarafını da ele geçiren İsrail, tanklarını da Şam’ın 25 km kadar yakınına konumlandırdı. Netanyahu hükümeti işgali geçici olarak nitelese de birçok soru işareti var. İsrail ayrıca yeni dönemde bölgede Dürzi, Kürt ve Hıristiyan azınlıklarla işbirliğini güçlendirmeyi deneyebilir.

KÖRFEZ İSRAİL’DEN RAHATSIZ

Yazının Devamını Oku

10 maddede yeni Suriye

13 Aralık 2024
DEĞİŞKEN
  1. Beşar Esad rejiminin devrilmesi sonrasında dünya Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor. Hem cephede hem de günlük hayatta yaşanan hareketlilik yüzünden Suriye ile ilgili dış basında yayınlanan haberlerde en çok dikkat çeken vurgu durumun değişkenliği.
  2. KAYBEDENLER - An itibariyle bakıldığında kaybedenlerin başında Esad rejiminin destekçileri İran ve Rusya sayılıyor. Suriye’de Hmeymim hava üssü ve Tartus deniz üssü bulunan Rusya, kurulacak yeni yönetimle işbirliğinin gözden geçirilmesini umuyor. Yıllarca Irak, Suriye ve Lübnan’daki vekil güçlere yatırım yaparak Şii eksenini kuran İran, son yılların en büyük darbesini almış gibi duruyor.
  3. KAZANANLAR - En başta Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) sayılıyor tabi. Dünya HTŞ’nin Suriye Milli Ordusu’nun da desteğiyle birkaç gün içinde Esad rejimini devirmesini konuşuyor. Milyonlarca Suriyeli mülteciye kucak açan, muhalefete destek veren Türkiye de muhaliflerin zaferiyle birlikte kazananlar arasında sayılıyor. Ancak bu tablonun uzun vadeli olması için de atılacak adımların iyi hesaplanmasının önemine işaret ediliyor.
  4. HTŞ’NİN SINAVI - Hali hazırda Suriye’yi domine ediyor gibi görünen HTŞ’yi büyük bir sınav bekliyor. Toprak bütünlüğü ve ülke birliğini koruyabilecek bir uzlaşma zemini oluşturabilecek mi? HTŞ, BM’nin ve Batı’nın terör örgütü listesinde. Terör örgütleri El Nusra ve DEAŞ ile bağlantılarını kestiğini ilan eden HTŞ, uzun zamandır Batı’ya listeden çıkarılması için taleplerde bulunuyordu. Bugün telekonferans toplantısı yapacak G7 ülkeler liderlerinin önündeki başlıklardan biri HTŞ’nin akibeti olacak.
  5. AZINLIKLAR - İdlib’deki Kurtuluş Hükümeti’nin başındaki Muhammed el Beşir’i geçici yönetime başbakan atayan HTŞ, Suriye mozaiğinin parçası olan azınlıklara, farklı mezheplere ılımlı mesajlar veriyor. Tabi HTŞ’nin sadece azınlıklar değil genel olarak kendisiyle aynı dünya görüşünü paylaşmayanlara yönelik tavrının ne olacağı da merak duyulanlar arasında.
  6. LİSTEDEN ÇIKAR MI - İdlib’de İslami kurallara uygun muhafazakâr bir yönetim biçimi belirleyen HTŞ’nin benzer bir yapıyı daha kozmopolit olan şehirlerde dayatmaya kalkması Suriye’de yeni bir krizi gündeme getirebilir. HTŞ’nin Nusayrileri, Türkmenleri, Kürtleri, Hıristiyanları, kadınları dışlayan bir idare biçimine yönelmesi HTŞ’nin de onu listeden çıkarmak için gerekçeler arayan Batı’nın da işini zorlaştırabilir.
  7. SURİYELİLER DÖNER Mİ - Batı, Suriye’nin istikrara kavuşmasını, böylece Avrupa’ya sığınmış yüzbinlerce Suriyeli için dönüş imkanının oluşmasını istiyor. Hatta şimdiden birçok Avrupa ülkesi sığınma başvurularını askıya aldı, kimileri ise geri dönüşü teşvik edici maddi desteği bile gündeme getiriyor. Öte yandan Suriye’de yeni bir baskı ve gerilim ortamının ortaya çıkması bu geri dönüş hayallerinin suya düşmesine sebep olabilir.
  8. MADDİ DESTEK ŞART - Suriye’nin yeniden ayağa kaldırılması, sanayi çarklarının dönmesi için yabancı yardımlar ve yatırımlar kritik rol oynayacak. Suriye’nin yeni yöneticilerinin bu yatırımlara büyük ihtiyacı var. Baskıcı bir yönetim anlayışı, hukuk devleti ilkelerinin hayata geçirilememesi yabancı sermayeyi ürkütebilir. BM’nin 2015’te kabul ettiği 2254 sayılı kararı 18 ay içinde seçimlere gidilip yeni yönetim oluşturulmasını öngörüyordu. Yeni Suriye’de toprak bütünlüğünü koruyacak çoğulcu bir siyasi yapının oluşturulabilmesi iyileşmeyi hızlandırabilir.
  9. SURİYELİ KÜRTLER - Türkiye açısından en kritik nokta elbette Suriye’deki terör örgütü PKK/YPG’nin durumunun ne olacağı. Dün terör örgütü destekli yerel yönetim, bundan böyle binalara Suriyeli muhaliflerin üç yıldızlı bayrağını çekeceklerini açıklayarak Şam’a biat ve ‘biz de varız’ mesajı verdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçen ay TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumu sonrasında Suriyeli Kürtler için “Türkiye’ye karşı ev ödevlerini biliyorlar. Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan giden bütün PKK’lı kadroların gönderilip orada Suriyelilerin kalması gerekiyor” demişti.
  10. ABD VE İSRAİL - Dün akşam Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a da bu mesajın verildiğini öngörmek muhtemelen hatalı olmayacaktır. Suriyeli Kürtlerin, terör örgütü PKK’nın sultasını reddedip Şam yönetimi ve ordusuna katılmayı kabul etmesi bölge barışı için de önemli bir adım olma potansiyeline sahip. Öte yandan Suriye’deki karışıklığı fırsat bilip Golan Tepeleri’nden tampon bölgeye inen, Esad rejiminden kalan askeri altyapıyı yerle bir eden İsrail, yeni Şam yönetiminin en zorlayıcı komşulardan biri olabilir.
Yazının Devamını Oku

Suriye’de gözler HTŞ ve Colani’de

6 Aralık 2024
Lübnan’dan sonra Gazze Şeridi’nde ateşkes konusunda bir gelişme olur mu derken Suriye’de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve muhalif grupların Esad rejimine karşı başlattığı harekâtla birkaç gün içinde Suriye haritasının hızlı bir şekilde değiştiğine tanık olduk.

HTŞ ve muhalifler, rejim güçlerini Halep’ten çekilmeye zorladıktan sonra Şam’ın kapısı sayılan Hama kentine ulaştılar. Suriye’nin kuzeyinde ise muhaliflerin Suriye Milli Ordusu, Fırat’ın batısındaki iki PKK/YPG kontrolündeki bölgeden Tel Rıfat’ı aldıktan sonra Menbiç’in kapılarına dayandı.

AMAÇ ESAD’I ZORLAMAK

SURİYELİ muhalif liderler hedefin Esad’ı müzakereye zorlamak olduğunu söylerken rejimin bu kadar hızlı çözülmesi gerçekte Şam’ın bu taarruza dayanıp dayanamayacağını da akıllara getirmiyor değil. Çünkü HTŞ ve muhaliflerin ilerleyişi karşısında taktik olarak çekildiği izlenimi veren Şam yönetiminin gücünü toplayıp geri gelmesi halinde savaş daha kanlı bir hal alabilir.

RUSYA NE YAPACAK

ÖTE yandan 2016’da Halep’in alınmasında Esad rejimine önemli destek sağlayan Rusya’dan gelen sinyaller bu defa güçlü bir yardımın gelmeyeceğine işaret ediyor. Ukrayna’nın Rusya’dan işgal ettiği Kursk bölgesini geri almak için bile zorlanan hatta Kuzey Kore’den asker getirdiği öne sürülen Moskova’nın bir ihtimal Afrika’daki paralı askerleri bölgeye kaydırabileceği iddiaları söz konusu.

İRAN NE YAPACAK

ŞAM’ın en büyük dayanağı İran da 2016’daki gücüne sahip değil. İsrail’in Gazze’de Hamas, Lübnan ve Suriye’de Hizbullah ve İran yanlısı diğer milis güçlere yönelik saldırıları Esad destekçilerini zayıflatmış durumda.

Suriye’deki son gelişmeler karşısında tarafsız bir tutum izlemeye çalışan Irak Başbakanı Muhammed Şia el Sudani ise İran yanlılarının baskıları sonrasında Suriye’de olanlar karşısında seyirci kalmayacaklarını duyurdu.

Yazının Devamını Oku

Lübnan’dan sonra Gazze de sevinse

29 Kasım 2024
Lübnan ve İsrail’in ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesi sonrasında başkent Beyrut’ta tüm yıkım ve ölümlere rağmen buruk bir sevinç var.

İnsanlar aylar sonra ilk kez ölüm korkusu yaşamadan sokağa çıkmanın rahatlığını yaşıyor.

BIDEN’IN TÜRKİYE VURGUSU

LÜBNAN’da ateş kesen İsrail ise Gazze’nin Lübnan’a komşu kuzey bölgesinde bombalarla dehşet saçmaya devam ediyor. Oysa çarşamba sabahı Lübnan’da yürürlüğe giren ateşkes Gazze Şeridi için de ister istemez bir beklenti yaratmış durumda.

Lübnan ateşkesini açıklarken ABD Başkanı Joe Biden’ın “Önümüzdeki günlerde ABD, rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas iktidarda kalmadan savaşın sona ermesiyle Gazze’de ateşkes sağlanması için Türkiye, Mısır, Katar, İsrail ve diğer ülkelerle birlikte bir hamle daha yapacak” demesi beklentiyi daha da yükseltiyor.

NETANYAHU’YA BASKI ARTIYOR

AMERİKAN Axios haber sitesine göre Biden, çarşamba akşamı İsrail’de güvenlik kabinesinin Lübnan ile ateşkesi onaylaması sonrasında İsrail Başbakanı Netanyahu ile telefonda görüşüyor. Gazze konusu açılıyor.

Hamas’ın 7 Ekim 2023 baskınında kaçırdığı rehineleri gündeme getiriyor Biden, “Elimizde bir fırsat var. Rehineleri alalım” diyor. Hamas’ın elinde bir kısmı hayatını kaybetmiş yaklaşık 100 İsrailli rehine bulunduğu tahmin ediliyor. Filistinli örgütün niyeti hapisteki Filistinli mahkûmlarla rehineleri takas etmek. Netanyahu da Biden’ın teklifine olumlu yaklaşıyor.

TRUMP DA DESTEK VERİYOR

Yazının Devamını Oku