Paylaş
İSRAİL NE İSTİYOR
İSRAİL, varoluşsal tehdit olarak gördüğü İran’ın asla nükleer silah kapasitesine ulaşmasını istemiyor. İlk görev döneminde İran ile nükleer anlaşmadan çekilen ABD Başkanı Donald Trump, ikinci dönemde iş başına gelince Tahran ile yeni bir nükleer anlaşma yapmaya kalktığında da İsrail bu tutumdan rahatsız olmuştu. İsrail, İran’ın nükleer tesislerine kilit vurulmasını, hatta kullanılmaz hale getirilmesini istiyor.
ABD NE ÖNERİYOR
TRUMP, mart başında aracı ülkeler vasıtasıyla İran’a mektup yollayarak olası bir nükleer anlaşma için iki ay süre tanımış, aksi halde bunun sonuçları olacağı uyarısında bulunmuştu. Trump yönetimi, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulması ya da çok düşük seviyelerde sıkı kontrol altında tutulmasını öneriyor. Nükleer bomba için yüzde 90 oranında uranyum zenginleştirme gerekiyor. İran ise yüzde 60 seviyelerine ulaşmış durumda.
İRAN NE İSTİYOR
İSRAİL’in nükleer silah sahibi olduğu tüm dünya tarafından bilinen bir sır. İran her ne kadar nükleer programının silah üretimine yönelik olmadığını savunsa bile uranyumu sivil amaçlı kullanımın ötesinde zenginleştirmesi kuşku yaratıyor.
Nitekim dün Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda yapılan oylamada İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na yönelik sorumluluklarını ihlal ettiğine hükmedildi. 20 yıl aradan sonra gelen bu karar İran’ı yeni yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. Ancak kararın ardından İran, nükleer zenginleştirme programına hız verileceğine dair rest çekti.
İSRAİL PROVA YAPMIŞTI
İRAN ve İsrail geçen yıl iki kez doğrudan karşı karşıya gelmişti. En son İsrail, İran’a misilleme olarak 26 Ekim’de geniş çaplı hava saldırısı düzenlemişti. Nisan ayındaki ilk saldırıdaki gibi İsrail jetleri, İran’ın S-300 hava savunma sistemleri, radar ve silah tesislerini hedef almıştı.
Zaten Suriye’nin hava savunmasını yerle bir eden İsrail uçakları, Irak’taki vekil güçlere yönelik saldırıların ardından İran hava sahasına girmeden uzaktan ateşlenen bombalarla hedeflere saldırı düzenlemişti. ‘Tövbe Günleri’ kod adlı operasyona 100’e yakın F-15, F-16 ve F-35 katıldığı, 2 bin km kateden uçaklara havada yakıt ikmali gerçekleştirildiği ve hava kuvvetlerinin en karmaşık operasyonu olduğu yorumu yapılmıştı.
İran tarafı ise pek bir hasarın olmadığını iddia ederek karşılıklı misilleme yarışının sönümlenmesine izin vermişti.
ŞİMDİ NE ÖNGÖRÜLÜYOR
ABD Başkanı Trump’tan son gelen açıklamalar İran ile müzakerelerin pek de istediği gibi gitmediği yönünde, ancak dün yine İran ile anlaşma istediğini, çatışma istemediğini tekrarladı. Pazar günü Umman’da ABD ile İran arasında yeni bir görüşme turunun olması bekleniyor. İsrail ise öncesinde savaş tehditlerini gündeme getirerek elini yükseltiyor.
İsrail, İran’ın nükleer tesislerini işlemez hale getirmek istese de konvansiyonel anlamda bir hava harekâtı ve füzelerle yerin onlarca metre derinliklerindeki bu nükleer tesisleri devre dışı bırakmak pek kolay gibi durmuyor.
İsrail’in ABD’den temin ettiği sığınak delen bombalara sahip olduğu biliniyor. Yine ABD’nin 10 tonluk ‘Tüm Bombaların Anası’ diye bilinen MOAB bombalarından da İsrail’e verdiği iddia edilmişti. Bu bombalar metrelerce betonun içine nüfuz edip devasa tahrip gücüne sahip silahlar. Ancak İran’ın Natanz nükleer tesisinin büyük kısmı 40 ile 50 metre derinlikte yer altına inşa edilmiş durumda. Keza Fordo tesisi 80-90 metre derinlikte.
BLÖF MÜ GERÇEK Mİ
DOLAYISIYLA nükleer tesisleri çalışamaz hale getirmek için 26 Ekim’deki operasyonunun çok ötesinde, kapsamlı ve uzun bir harekât gerekebilir. İsrail’de başbakanlık koltuğu sallantıda olan Binyamin Netanyahu, İran’ın hava savunması yeniden güçlenmeden Tahran’a darbe vurma peşinde. Ancak ekim başında İsrail’i füze ve dron yağmuruna tutan İran da boş durmayacaktır. Umman görüşmeleri öncesinde ABD ve İsrail, Tahran’ı tavize zorlamak için saldırı senaryosunu öne sürüyor olabilir. Aksi yönde bir senaryo ise Ortadoğu’da hiç istemediğimiz bir şekilde ucu açık, benzeri görülmemiş yeni bir kriz tetikleyebilir.
Paylaş