Paylaş
İsrail’in Gazze’deki katliamları nedeniyle Suriye’de savaşın bitmesine bile doğru dürüst sevinemezken bu kez başka bir komşu ülkemizde İran’da savaşın izleri giderek yayılıyor. Yıllardan beri Tahran ile nükleer müzakerelere karşı çıkan, göreve gelen her ABD yönetimini ‘İran’ın nükleer tesislerini vuralım’ diye ikna etmeye çalışan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu kez Başkan Donald Trump ve destekçilerinin olurunu almış durumda.
İSRAİL EL YÜKSELTTİ
BAŞTAKİ hedefini İran’ın nükleer ve füze altyapısını imha etmek olarak ortaya koyan İsrail, şimdi Ortadoğu’yu yeniden tasarlamaktan bahsediyor.
Malûm bir zamanlar Ortadoğu’nun önde gelen güç odaklarından olan Irak ve Suriye yıllarca süren savaşlardan yorgun düşmüş durumda. İsrail ise Hizbullah ve Hamas gibi vekil güçlerine büyük darbe indirdiği İran rejimini bu kez menzile yerleştirerek el yükseltiyor.
İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanları ve nükleer bilim insanlarına suikastlar düzenleyen İsrail bir yandan da İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’i hedef gösteriyor.
MEHDİ’Yİ BEKLEYEN ŞİİLER
HAMANEY kimdir? Şii inancına göre ahir zamanda dünyaya geri döneceğine inanılan kayıp 12’nci İmam’ın yani Mehdi’nin yeryüzündeki temsilcisidir. İsrail, 13 Haziran’da İran’a karşı başlattığı harekâta Tevrat’tan esinlenerek ‘Yükselen Aslan’ adını verirken İran ise ‘Gerçek Vaat 3’ operasyonuyla misillemede bulundu.
Yine İran’da Mehdiciliğin merkezi kabul edilen Cemkeran Camisi’ne kırmızı intikam bayrağı asıldı. Şii İslam’da ilahi bir şekilde gaybette olduğuna inanılan Mehdi’nin yaşanacak karışıklıklar sonrasında adaleti sağlamak üzere yeniden ortaya çıkacağı yaygın bir inanış.
MESİH’Cİ AMERİKALILAR
ABD kanadında ise Mesih’in (Hz.İsa) geri dönüşünü bekleyen Evanjelistler özellikle İran’a yönelik saldırılara destek veriyor. Hıristiyan Evanjelistler İran’ı Yahudi devletinin bekasına yönelik en büyük tehditlerden biri olarak görüyor.
Evanjelistler İncil’deki ifadelerden yola çıkarak Yahudilerin seçilmiş halk olduğuna, onları destekleyenlerin de kutsanacağına inanıyor. 1948’de İsrail devletinin kurulmasını da Evanjelist cephe ahir zaman öncesindeki Mesih’in dönüşüyle ilgili bir kehanetin gerçek olması olarak değerlendiriyor.
EVANJELİST ELÇİNİN LAFLARI
İŞTE ABD’nin İran’a yönelik bombardımana katılıp katılmayacağıyla ilgili tartışmaların ortasında ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, Trump’ın bu iş için seçilmiş lider olduğunu öne sürdü. Evanjelist bir papaz olan eski Arkansas Valisi Huckabee, Tanrı’nın Pensilvanya’da suikast girişiminde Trump’ı koruduğunu iddia ederek “Çünkü siz yüzyılın, belki de tüm zamanların en önemli Başkanı olacaksınız” dedi.
Eski ABD Başkanı Harry S.Truman’dan beri hiçbir ABD Başkanı’nın şu ankine benzer durumda olmadığını savunan Büyükelçi, “Gökten bir ses duyacağınıza inanıyorum ve bu ses, başka herhangi birininkinden çok daha önemlidir. Sadece tek bir ses önemlidir: O’nun sesi” diyerek Tanrı’yı dinlemesi gerektiğini söylüyordu.
İddiaya göre Huckabee’nin bu ‘ilahi’ çağrısı Trump’ın İran’a yönelik savaşa katılma yönünde karar almasını etkilemişe benziyor. Bu arada Truman’ın Japonya’ya atom bombası atılmasına onay veren lider olduğunu hatırlamakta da fayda var.
DİNLER SAVAŞI GİBİ
TRUMP’ın Cumhuriyetçi Partisi’nde Huckabee gibi düşünenler az değil.
Mesela Senatör Ted Cruz, İran ile savaşa karşı çıkan muhafazakâr sunucu Tucker Carlson ile programda İsrail’i desteklemenin İncil’in emri olduğunu söyleyerek “Pazar okulunda yetiştim. Orada İncil’den bana bu öğretildi. ‘İsrail’i kutsayanlar kutsanacak, İsrail’i lanetleyenler lanetlenecek.’ Ben kutsanacaklar tarafındayım” diyerek bakış açısını savunuyor. Bu arada Evanjelistler, Trump için önemli de bir seçmen tabanı.
İsrailli aşırıcılar, şiddet kullanarak Filistin topraklarını gaspeden Yahudi yerleşimciler kutsal kitaplarda Fırat’tan Nil’e kadar toprakların kendilerine vaad edildiğine inanırken, Hıristiyanlarda Mesih, İranlı Şiiler’de ise Mehdi’nin dönüşünün savaşın arka planındaki dini ve ideolojik motifler olduğunu görüyoruz.
Bu teolojik referanslar bir araya geldiğinde ise İran’daki savaşın Suriye ve Irak’takinden çok daha büyük ve yıkıcı olma potansiyeli taşıdığını görmek mümkün. Dolayısıyla durum iyice kontrolden çıkmadan ateşkesin sağlanması, sağduyu ve itidalin kazanması için büyük çaba sarfetmek gerekiyor.
Paylaş