Eski İstanbul' un merkezinde ve Haliç Kıyısı’ nda, yaklaşık 27.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulan Rahmi M. Koç Müzesi; ülkemizin ilk ve tek sanayi müzesi olmasının yanı sıra, hem eğlendirici hem de eğitici özellikleriyle yaşayan bir sosyal mekân niteliği taşıyor.
1994 yılında kapısını İstanbul’ da ziyaretçilerine açan Rahmi M. Koç Müzesi, otuzuncu yılının sonunda; İstanbul, Ankara, Cunda ve Ayvalık’ taki dört ayrı müzesi ve bir kitaplığı ile dünya endüstriyel mirasının değerli örneklerini barındıran, dünya ölçeğinde tanınan ve takdir edilen bir kültür kurumu konumuna gelmiş bulunuyor.
Toplamda 15 binin üzerinde objeden oluşan koleksiyonu, çocuklara yönelik eğitimleri ve atölyeleri ile kültür ve eğlenceyi bir arada sunabilen tek adres olan Rahmi M. Koç Müzeleri’ nde; karayolu ulaşımı, raylı ulaşım, havacılık ve denizcilik araçları, makineler, iletişim araçları, bilimsel aletler model ve oyuncakları görülebiliyor.
Rahmi M. Koç Müzesi, Lengerhane Binası ve Hasköy Tersanesi olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
III. Ahmet Dönemi' nde tersane tesisleri için kurulan Lengerhane Binası; 1991 yılında Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınarak, 1994 yılında ziyarete açıldı. ‘Lengerhane’ ismi; gemicilikte denize atılan zincir ve ucundaki çıpanın üretildiği yer anlamında kullanılıyor. İstanbul' daki en bilinen Lengerhane’ lerden biri olan Hasköy' deki bina, 1996 yılından beri Müze’ nin bölümlerinden birini oluşturuyor.
18. yüzyılda, III. Ahmed döneminde 12. yüzyıldan kalma bir Bizans binasının temelleri üzerine inşa edilmiş olan bina; III. Selim zamanında restore edilmiş. Cumhuriyet' in kurulmasından sonra da Cibali Tütün Fabrikası' na devredilen binanın çatısı 1990 yılında çıkan bir yangında ciddi hasar görmüş, 22 Ağustos 1996 tarihinde "Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı" tarafından satın alıncaya kadar da terk edilmiş durumda kalmış bulunuyor.
Hasköy Tersanesi ise, 1996 yılında Vakıf tarafından satın alınmış ve aslına uygun bir şekilde yenilenerek 2001 senesinde Müze’ ye dahil edilmiş durumda.
Müzenin kafe ve restoranları ise, ziyaretçilere Haliç kıyısında güzel bir mola imkânı sunuyor.
Kearney, stratejik dönüşüm konusunda derin uzmanlığı olan bir yönetim danışmanlığı şirketi. Kırktan fazla ülkede faaliyet gösteren Kearney; büyük fikirler ile onları gerçekleştirme çabasının birleştiği çizgide faaliyet göstererek, müşterilerinin atılım yapmalarına yardımcı oluyor. Fortune Küresel 500 listesinde yer alan şirketlerin dörtte üçünden fazlasıyla çalışan Kearney, kamu kuruluşları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara da hizmet sunuyor.
Uluslararası danışmanlık şirketi Kearney’ nin “2025 Küresel Şehirler Raporu” açıklandı. 2008 yılından bu yana yayınlanan ve dünyanın önde gelen kuruluşlarınca da referans alınan Rapor, küresel öneme sahip şehirleri belirlemeyi amaçlıyor. Rapor’ a temel oluşturan Kearney Küresel Şehirler Endeksi’ ne göre ilk üç şehir bu yıl da değişmedi. New York listenin en üstünde yer alırken, Londra ikinci, Paris ise üçüncü sırada yer aldı. Top 10 listesinde Hong Kong iki basmak yükselirken, Los Angeles 9. sıraya geriledi.
Bu yıl 158 şehrin incelendiği ve iş aktivitesi, politik katılım, kültürel deneyim, eğitim seviyesi, bilgiye erişim, internet hızı, uluslararası sivil etkinliklerin varlığı gibi 31 metriğin değerlendirildiği Endeks’ e; Türkiye’den Ankara ve İstanbul girdi.
Rapora göre, Ankara listeye 102’inci sıradan girerken; İstanbul, son yıllarda devam eden listedeki hızlı yükselişini bu yıl da sürdürdü. 2020 yılındaki listede 34’üncü sırada yer alan İstanbul, geçen yıl listeye 19. sıradan girmişti. Bu yıl da yükselişini sürdüren İstanbul, Küresel Şehirler Listesi’ nde 18’inci oldu.
İstanbul’ u küresel şehirler listesinde üst basamaklara taşıyan etkenler; ticari faaliyetler, kültür faaliyetleri ve insan kaynakları oldu. Rapor’ a göre, İstanbul; insan kaynaklarında dünyanın en güçlü insan kaynağına sahip 8’inci şehri oldu. Küresel ölçekteki bu değerlendirmede, İstanbul; ticari faaliyetler ve kültürel etkinlikler alanlarında da ikişer basamak birden yükselerek, 12’ncilik konumuna ulaştı. İstanbul, aynı zamanda, Liste’ de; Paris, Londra, Amsterdam ve Madrid’ ten sonra Avrupa’ da ticaret aktivitesinin en yüksek olduğu 5’inci şehir olarak yer aldı. Bu başarılar, kentin genel performansına da yansıdı ve İstanbul; Küresel Şehirler Endeksi genel sıralamasında, geçen yıla göre bir basamak yükselerek 18’inci sıraya yerleşti.
Kearney Türkiye Direktörü Onur Okutur, İstanbul’un Küresel Şehirler Endeksi’ nde her yıl düzenli olarak yükseldiğine dikkat çekerek, kentin küresel ölçekte giderek güçlenen konumuna vurgu yapıyor. Okutur, “Batı metropollerinde gözlenen yorgunluğa karşın, İstanbul’ un dinamizmi, genç nüfusu, girişimcilik ekosistemi ve dijital dönüşüm vizyonu her geçen gün güçleniyor. Bu enerji, kentin yalnızca ekonomik değil kültürel ve insani sermaye açısından da küresel bir merkez olma potansiyelini artırıyor.” ifadelerini kullanıyor.
Okutur, İstanbul’un ticari faaliyetler sıralamasında dünyanın 12’nci, Avrupa’nın ise 5’inci şehri olmasının Türkiye’nin geleceği açısından stratejik bir gösterge olduğunu belirterek; “Bu potansiyel, Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda küresel ekonomiler arasında çok daha güçlü bir konuma taşıyabilir.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Ancak, Rapor’ a göre; İstanbul, “Bilgiye Erişim” ve “Siyasi Katılım” kategorilerinde bu yıl da yine ilk 30 şehir arasına girmeyi başaramamış durumda.
Kadın Dostu Markalar Platformu, toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini arttırmak ve kadının iş, eğitim ve sosyal hayattaki rolünü güçlendirmek için çalışan bağımsız bir dijital platform.
Platform; sürdürülebilir bir toplumun, ancak, kadına verilen hak ve özgürlüklerle mümkün olabileceğine inanıyor. Ve bu inançla; eşitsizliklerle mücadele ediyor, fırsat eşitliğini teşvik ediyor ve kadınların toplumsal ve ekonomik hayata daha güçlü katılımını destekleyen markaları bir araya getiriyor. Kadın istihdamı, fırsat eşitliği, girişimcilik ve sürdürülebilir kalkınma gibi konularda değer odaklı projeler yürütmekte olan Platform; bu ve benzeri projeleri toplumun tüm kesimleriyle paylaşarak farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Kadın Dostu Markalar Platformu; kadın gücünü görünür kılmayı, dezavantajlı grupların güçlenmesini ve desteklenmesini, toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin artmasını hedefleyen bir misyona sahip. Platform üyeleri; bu yönde farkındalık anlayışıyla hareket eden markaların, bu hedefe ulaşılmasında kilit bir rol oynadığını düşünüyorlar. Kurumsal markalarıyla proje iş birlikleri kapsamında bir araya gelip, bu yönde atılan adımların sayısını artırarak, toplumu ve dünyamızı daha adil ve daha güzel yaşanılabilir bir düzende yeniden inşa edebileceklerine inanıyorlar.
Platform; 11 ilimizi etkileyen ve büyük yıkımlara yol açan 7.8’ lik Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından, Mart 2023’te başlattığı “İyiliğe Bir İlmek” Projesi ile bölgedeki kadınların üretim gücünü destekleyerek, iyileşme süreçlerine katkı sağlıyor. Kadın Dostu Markalar Platformu’ nun 11 ilde yıkıma sebep olan depremden etkilenen kadın ve çocukları odağına alarak hayata geçirdiği bu dayanışma projesi; kadınların dayanışma ve üretim ruhunu güçlendirerek, önemli bir kalkınma hareketine dönüşmüş bulunuyor.
Projenin ilk etabında, Türkiye’nin birçok ilinden projeye katılan çok sayıda üretici kadın ördükleri “Amigurumi” figür oyuncakların satış gelirlerinin %25’ini depremzede kadınlarla paylaşıyor. Proje kapsamında sipariş edilen örgü bebekler depremzede kadınlara umut, yıkımın izlerini taşıyan çocuklara mutluluk oluyor.
Kadın Dostu Markalar Platformu, geçtiğimiz günlerde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal etki vizyonunu ileriye taşıyan yeni bir iş birliğine imza attı. Hatay’ daki İyiliğe Bir İlmek Atölyeleri aracılığıyla kadın emeğini destekleyen Platform; CUT LABS ortaklığıyla hayata geçirdiği “CUT LABS’ te İyilikle Eşit Geleceğe” Projesi kapsamında üretilen Harbie bebekleriyle, kız çocuklarına erken yaşta toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı kazandırılması ve hayallerindeki mesleklere cesaretle yönelmeleri hedefleniyor.
Proje kapsamında; İyiliğe Bir İlmek Atölyeleri’ nde kadın üreticiler tarafından el emeğiyle hazırlanan oyuncaklar, toplumsal cinsiyet eşitliği mesajını çocukların oyun dünyasına taşıyor. Tüm CUT LABS mağazalarında satışa sunulmaya başlanan oyuncaklar, doğrudan tüketiciyle buluşuyor.
CUT LABS, toplumsal cinsiyet eşitliğini yalnızca bir sosyal sorumluluk alanı olarak değil, modern erkekliğin tanımının bir parçası olarak
Bugün, en büyük millî bayramımız saydığım, Cumhuriyet Bayramı… Cumhuriyetimiz, tam 102 yıl önce, 29 Ekim’ de kuruldu. Bizleri bu en güzel yönetim sistemine kavuşturan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere süreçteki katkılarını yadsıyamayacağımız Şehit Kardeşlerimiz’ i sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum.
“Cumhuriyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet ilkelerini sevdiriniz. Bunu kalplere yerleştirmek için hiçbir fırsatı ihmal etmeyiniz.”
Mustafa Kemal Atatürk
Kemalist Aydınlatma Derneği (KAD) -Atamız’ ın bu sözlerine kulak vererek- Türkiye Cumhuriyeti’ nin kuruluş süreci, Türk Devrimi’ nin düşünsel temelleri, Atatürkçü düşünce ve onun dayandığı felsefe, ilke ve çağdaş değerlerin ve Türk Aydınlanması’ nın daha iyi anlaşılması konularında çalışmalar yapmak; Atatürk İlke ve Devrimleri’ ne yönelik gerçek dışı iddia ve ithamlar konusunda toplumu bilgilendirmek, etkin bir biçimde mücadele etmek ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlarla bilimsel iş birliği yaparak Kemalist Aydınlanma amacı doğrultusunda birlikte çalışmak amacıyla 2024 yılında kurulmuş bulunuyor.
Kemalist Aydınlanma Derneği; Cumhuriyetimiz’ in 102. yıl dönümünü Zonguldak ve Çaycuma’ da, Çağdaş Gazeteciler Derneği ile ortaklaşa düzenlediği "Türkiye Cumhuriyeti’ nin Dünü, Bugünü, Yarını" başlıklı etkinliklerle kutluyor. Bu etkinliklerde Atatürkçü düşünce sisteminin günümüzdeki etkileri ve Türk aydınlanmasının geleceği değerlendirilecek.
Kemalist Aydınlanma Derneği tarafından, Cumhuriyet’ in ilk vilayeti olan Zonguldak’ ta Çağdaş Gazeteciler Derneği ile ortaklaşa düzenlenecek olan "Türkiye Cumhuriyeti’ nin Dünü, Bugünü, Yarını" başlıklı etkinliklerin detayları duyuruldu. Açıklamalara göre; 29 Ekim Çarşamba günü saat 14.30'da Zonguldak Belediyesi Sineması’nda düzenlenecek olan Panel’ i, 30 Ekim Perşembe günü 14.00' te Çaycuma Belediyesi Çarşamba Salonu’ nda gerçekleşecek olan etkinlik izleyecek. Kemalist Aydınlanma Derneği Kurucu Başkanı Kemal Anadol, hem 29 hem de 30 Ekim’ de gerçekleştirilecek panellerde moderatör olarak görev yapıyor olacak.
30 Ekim 1920, Kars’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 105’ inci yıldönümü. Ancak 30 Ekim 1920 sadece Kars’ ın kurtuluş günü değil; aynı zamanda, Anadolu’ nun doğusunda Cumhuriyet düşüncesinin ilk adımlarının atıldığı tarih… Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Doğu Cephesi Ordusu’ nun mücadelesiyle elde edilen bu zafer neticesinde, 1921’de imzalanan Kars Antlaşması ile Türkiye’nin doğu sınırları belirlenmiş ve Cumhuriyet’ in temelleri güçlendirilmiş bulunuyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Kars’ ı “Cumhuriyet’ in Doğu’daki kalesi” olarak görüyor ve bölgenin eğitimle, kültürle ve üretimle kalkınmasını hedefliyordu.
Beşir, "müjdeyi getiren, müjdeleyici" anlamına geliyor. Müjdeleyici olmak ise; sosyal adâlete ve kardeşliğe destek olurken, yapılan hizmetlerin nimet olduğunun farkında olmayı gerektiriyor.
Beşir (Beşir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma) Derneği, 22 Nisan 2013'te Kamu Yararına Çalışan Dernek kabul edilmiş bir sivil toplum örgütü. Gerçekleştirdiği çalışmalar ve hayata geçirdiği projelerle, gece gündüz başta ülkemiz ve kendi insanımızın hizmetini görürken; aynı zamanda, dünyanın her yerinde insanlığa yardım etme gayreti içerisinde. Dünya’ nın 70' ten fazla ülkesinde din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırıyor. Nerede mahzun ve mahcup bir gönül var ise orada, onlarla birlikte olabilmek için uğraşıyor.
Yurt içi ve yurt dışında gıda, giyim, barınma, eğitim, temizlik, doğal afet ve sosyal-kültürel yardım faaliyetleri gerçekleştiren Dernek; yurt içinde 12 Bölge Müdürlüğü’ ne bağlı temsilcilikleri, yurt dışında ise işbirliği yaptığı kurumlar ile onlarca ülkede mahzun gönüllere hizmet etme amacı ile sürdürüyor çalışmalarını.
Doğru bir yardım organizasyonun ihtiyaç sahibinin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu tespit etmesi ve ihtiyacı olanı ona ulaştırması gerekiyor. Beşir Derneği, bu hassasiyetle çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Yardım talep eden kişi veya kurum için sosyal inceleme süreci başlatarak, gerçekten ihtiyaç sahibi olunup olunmadığını tespit ediyor. Zira, gerçek ihtiyaç sahiplerini bulma konusunda, bağışçılarına karşı, sorumlu olduğuna inanıyor. İnsanî yardım çalışmalarının kıymetini ve insanlık üzerindeki pozitif etkisini bilen bir organizasyon yapısı ile çalışan Beşir Derneği; yardımı ulaştırırken, insanlık şerefini de göz ardı etmiyor.
Şeffaflık, Beşir Derneği’ nin öncelikli konusu. Bağışçılarına ve ilgili kurumlara çalışmaları hakkında bilgi vermek, düzenli raporlar hazırlamak ve ilgili yerlere ulaştırmak konusunda çok titiz davranıyor. Malî tabloları düzenli olarak web sitelerinde yayımlanıyor.
Yazılımı kendi bünyelerinde gerçekleştirilen “BEYSİS Otomasyonu” ile, bağışçıları yaptıkları bağışları takip edebiliyorlar. Aynı şekilde, yardım talebinde bulunan kişiler de dosyalarının takibini on-line olarak sistem üzerinden yapabiliyorlar.
Beşir Derneği, yaptığı tüm çalışmalarda kamu yararını gözetiyor. Kâr amacı gütmeyen Kuruluş, her yıl düzenli olarak İçişleri Bakanlığı Müfettişleri; ayrıca 3 ayda bir, İç Denetim Birimi tarafından denetleniyor. Dernek’ le ilgili kurumsal verilere, web sitelerinin “Kurumsal Menü” başlığı altındaki bölümlerden ulaşılabiliyor.
Beşir Sosyal
Önceki yazımda da ifade etmiş olduğum gibi, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ ndan alınan verilere göre; 2025 Eylül ayında erkekler tarafından 20 kadın öldürüldü. Yine önceki yazımda söz vermiş olduğum gibi, öldürülen bu 20 kadının kısa yaşam öykülerini aşağıda bilgilerinize sunuyorum.
Ankara’ da 42 yaşındaki Müesser Ünal; 2 yıldır boşanma aşamasında olduğu Hüseyin Ünal tarafından, pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. Müesser Ünal’ ın fail hakkında uzaklaştırma kararı bulunuyordu. Failin olaydan sonra polisi arayarak, “Karımı vurdum, gelin beni alın.” diyerek kendini ihbar ettiği öğrenildi.
Afyonkarahisar’da Muharrem Türkan, eskiden evli olduğu 26 yaşındaki Kübra Karadeniz’ i, Kübra’nın annesi 62 yaşındaki Elvida Karadeniz’ i, Kübra’ nun ablası 31 yaşındaki Ayşegül Çankaya’ yı; boşanma kararının verildiği gün, ateşli silahla vurdu. Ayşegül’ ün evli olduğu erkeği de silahın kabzasıyla yaraladı. Kübra ve Elvida aynı gün, Ayşegül ise 11 gün sonra hastanede hayatını kaybetti. Failin 22 el ateş ettiği öğrenildi.
Ankara’da 46 yaşındaki 1 çocuk annesi, yüksek mühendis Başak Gürkan Arslan; boşanma aşamasında olduğu Barış Arslan’ ın babası Kudret Arslan tarafından, çocuğunun gözünün önünde bıçaklanarak öldürüldü. Failin, Başak’ ı mal paylaşımı sebebiyle öldürdüğü şeklinde ifade verdiği öğrenildi.
Ankara’da 60 yaşındaki Zeynep Murat; evli olduğu Ahmet Murat tarafından, tüfekle vurularak öldürüldü. Fail, aynı silahla intihar etti.
İzmir’de bir restoranda şef olarak çalışan 33 yaşındaki Selin Angun; eskiden birlikte olduğu Ramazan Ümit Görgülü tarafından, iş yerinde ateşli silahla vuruldu. Görgülü’ nün daha önce de Angun' u mermiyle tehdit ettiği öğrenildi. Genç şefin babası Güven Angun, kızının katilden uzaklaştırma kararı aldırdığını ancak tehditlerin sürdüğünü belirtti. Selin ile birlikte yanındaki Ülkünur Angun ve Direnç Topçu da yaralandı. Selin Angun kurtarılamayarak yaşamını yitirirken, iki yaralı ise tedavi altına alındı. Polis olayın ardından kaçan Görgülü' yü saklandığı evde aynı silahla intihar etmiş halde buldu.
Kocaeli’de, 17 yaşındaki M. İ. G.; annesi 50 yaşındaki
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ ndan alınan verilere göre; 2025 Eylül ayında erkekler tarafından 20 kadın öldürüldü, 22 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Öldürülen 20 kadından 4’ü boşanmak istemediği, barışmayı, evlenmeyi ya da ilişkiyi reddettiği yani kendi hayatına ait bir karar almak istediği için, 1’i ekonomik nedenlerle, 4 kadın bunların dışında bahanelerle öldürüldü. 11’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça; önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek devam etmeyi sürdürüyor.
Geçtiğimiz ay öldürülen 20 kadının 5’i evli olduğu erkek, 3’ü oğlu, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 3’ü tanıdığı biri, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 2’si akrabası, 1’i kardeşi, 1’i birlikte olduğu erkek, tarafından katledildi. Eylül 2025’ te kadınların % 65’i aile bireyleri tarafından öldürüldü.
Geçtiğimiz ay kadınların 12’si evlerinde, 5’i sokakta, 2’si işyerlerinde, 1’i arabada öldürüldü. Eylül 2025’ te kadınların %60’ı evlerinde öldürüldü.
Yine geçtiğimiz ay öldürülen kadınların 11’i ateşli silahlarla, 5’i kesici aletlerle, 2’si darp edilerek, 2’si boğularak öldürüldü. Eylül 2025’ te kadınların %55’i ateşli silahlarla ile öldürüldü.
Eylül 2025’ te öldürülen kadınların %45’i 36-65, %35’i 25-34, %10’u 19-24, %5’i de 0-11 yaş aralığındaydı. %5’inin ise yaşları tespit edilemedi. %35’i evli, %20’si bekâr olan bu kadınların %45’inin ise medeni durumu tespit edilemedi. Öldürülen kadınların %60’ı çocuk sahibi, %5’i çocuksuz, %5’i de hamileydi. %30’unun ise çocuk sahibi olup olmadıkları tespit edilemedi. Eylül 2025’ te erkekler tarafından katledilen kadınların yalnızca %25’inin çalışmakta, %15’inin de çalışmıyor olduğu tespit görüldü. Geriye kalan %60’lık kesimin ise çalışma durumu tespit edilemedi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ nun elindeki veriler son aylarda şüpheli kadın ölümlerinde belirgin bir artış olduğunu gösteriyor
2010 yılında Münevver Karabulut cinayetinin ardından kurulan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”, ismini hedefinden almıştı. O dönemin kadın kurtuluş mücadelesi değerlendirildiğinde, kadın cinayetlerinin, kadınların yaşadığı sorunların en başında geldiği tespiti yapılmış; sorunun çözümünün ise yine kadınlar tarafından sağlanacağını vurgulamak için de öznesi, “biz kadınlar” olarak tercih edilmişti.
Zaman içinde, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” ismi; sorunun tespitini, hedefini ve bu hedefi gerçekleştirecek özneyi bir arada anlatan etkili bir mücadele örgütüne dönüştü. 2010 yılında, çok sayıda kadın örgütünün katılımıyla, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” kuruldu ve ilk yürüyüşünü aynı yılın Ağustos ayında gerçekleştirdi. Platform, 2012 yılında dernekleşti. Öldürülen kadınların yakınları ve şiddete uğrayan kadınlar, derneğin kurucuları arasında yer aldılar.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu; basında aşk, töre, cinnet, kıskançlık diye yer alan ve kamuoyunda öyle bilinen cinayetlerin aslında birer “kadın cinayeti” olduğunu anlatmaya çalıştı. İlk yıllarda her hafta, daha sonra her ay süreklileşen yürüyüşler gerçekleştirdi. Kadınların kim tarafından hangi bahanelerle öldürüldüğünü tüm topluma anlatmaya çalıştı. Sorumluları göreve çağırdı, konunun muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdi. Nerede bir kadın cinayeti işlense ellerinde karanfiller ve öldürülen kadınların gülen yüzlerinin yer aldığı fotoğraflarla orada olmaya, hangi il olursa olsun o ile gitmeye gayret gösterdi. Kadınların öldürüldüğü yerlerden adalet mücadelesini başlattıkları, “Sahip çıkıyoruz!” eylemleri yaptı.
Modernleşmeyle birlikte kadınlar değişti. Kadınlar, artık, kendi hayatlarını daha fazla sorguluyor ve kendi hayatlarına kararlarıyla yön vermek istiyorlar. Kadınlar; boşanmak, çalışmak, eğitim almak, bir erkeği reddetmek, barışma teklifini kabul edip etmemek gibi konularda kendi kararlarını kendileri alabilmeyi talep ediyorlar. Ancak bağımsız olarak ve diledikleri gibi yaşamak istediklerinde erkekler tarafından şiddete uğruyorlar. Şiddetin son aşaması olarak da; kadınlar, kadın oldukları için erkekler tarafından öldürülüyorlar.
Platform, toplumsal olan bu sorunun ancak kamusal düzenlemelerle çözüme kavuşturulabileceğine inanıyor. “Her kadın; yaşı, dili, dini, ırkı, sosyo ekonomik durumu veya yaşadığı yer fark etmeksizin, aynı hakları kullanabiliyor olmalı.” diyor. Platform, bu hakların tüm kadınlar tarafından kullanılabilmesi için kamusal yaptırımların şart olduğunu savunuyor. Bunun için, kadınların; başta hayattayken korunmalarını sağlamak üzere, kamu otoritesinin kadınların yanında yer alması gerektiğini ifade ediyor.
Platform, kamusal kaynakların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle dağılması için mücadele etmiş; bunu sağlamak üzere 2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı Kanun’ un hazırlık sürecinde Bakanlık ve kadın örgütleriyle birlikte aktif olarak yer almış; ayrıca, 2013 yılında kadın cinayeti davalarındaki ayrımcı indirimlerin düzenlenmesiyle ilgili TCK tadil önerisini TBMM’ ne sunmuş bulunuyor.
Dava takiplerine Münevver Karabulut davasıyla başlamış olan Platform’ da ilk yıllarda sadece kadın cinayeti davalarının takibi yapılıyordu.