Victor Hugo Guernesey müze-evi
Dünyaca ünlü yazar Victor Hugo'nun Paris'teki müze-evi şu sıralar ilginç bir sergiyle gündemde: İngiltere'nin Guernesey adasındaki Victor Hugo evi!
Paris'in ünlü kraliyet meydanı Place des Vosges'daki Victor Hugo müze-evinde, 'Bir evin portresi' başlıklı sergideyiz. Serginin konusu, on sekiz aylık bir restorasyon çalışmasıyla yenilenen bir başka Victor Hugo evi: Normandiya açıklarındaki Hauteville House, Guernesey! Serginin amacıysa, İngiliz adası Guernesey'deki evin, 7 Nisan 2019'daki açılışına eşlik etmek.
Fotoğraf: © Maison de Victor Hugo
Basın gezimizi gerek Paris, gerekse Guernesey'deki Victor Hugo evlerinin müdürü, serginin yönetmeni Gerard Audinet yapıyor: “Yazar evleri, aynı zamanda o yazarların portresidir. Bu ev tam anlamıyla öyle! Üstelik Victor Hugo bu evin duvarlarına tamamen kendi ruhunu yansıtmış, mekanı keni kişiliğine göre şekillendirmiş, bir eser yaratır gibi bir ev çıkartmış ortaya.” Gerçekten de Guernesey'deki ev için 'baştan sona yazarının dekore edip düzenlediği tek yazar evi' deniyor. 1927'de Hugo ailesi tarafından Paris Belediyesi'ne bağışlanan, ada ikliminin de etkisiyle yıllar içinde yıpranan ev, 2017'de başlayan büyük bir restorasyon kampanyasıyla yenilenmiş. İşte Paris Victor Hugo müze-evindeki sergi fotoğraflar, resimler ve çeşitli objeler eşliğinde Hauteville House-Guernesey'in tanıtımını yapıyor.
Fotoğraf: Aslı Ulusoy-Pannuti
Victor Hugo'nun 15 yıllık sığınağı!
Hugo'nun 'siyasi angajmanının ve hümanist değerler için verdiği mücadelenin sembolü' olarak anılan bu eve gidişi ise gerçek bir serüven: 3. Napolyon'un darbesine karşı halkı ayaklanmaya çağıran Hugo önce sahte kimlikle Brüksel'e, ardından İngiltere'nin Jersey adasına sığınır. Ancak Kraliçe Victoria'ya karşı bir metin üzerine bu adadan atılır ve hemen yakındaki Guernesey adasına gider. 1856'da No. 38, Hauteville aresindeki evi satın alır ve düzenlemelere girişir. Eve 'Hauteville House' adını verir. Çok sayıda kroki ile şekillendirdiği evde tadilat devam ederken yanına ailesi de gelir. 'Daha monden olan Londra'da yaşamayı isteyen' Hugo ailesi içinde huzursuzluklar başlar. Victor Hugo'nun oğlu François-Victor bir kavgada babasına, “Bu ev senin ve seni burada yalnız bırakacağız” der. Söylediği gibi de olur, eşi ve çocukları çeşitli nedenlerle evden uzaklaşır. Bu arada Fransa'da çıkan affı, “Özgürlük döndüğünde ben de döneceğim” diyerek reddeder yazar. Olgunluk döneminin en büyük eserlerine imza attığı bu evde, 1860 yılında Sefiller'i ele alır, eseri 1861'de Waterloo tatilinde bitirir. 1870'te Fransa'ya dönen yazar daha sonra iki kez ailesiyle Guernesey'e döner. 22 Mayıs 1885 ise ölüm tarihidir. Ulusal törenle Fransızların anıt mezarı Pantheon'a gömülür.
Fotoğraf: Aslı Ulusoy-Pannuti
Gerard Audinet, “Fransızca konuşulabileceği düşüncesiyle Normandiya adalarını tercih etmişti muhtemelen. Ayrıca Fransa'dan çok uzakta yaşamak istemiyordu” diyor Hugo'nun İngiliz adalarını seçimi için. Siyaset hayatı, kızı Leopoldine'in kaybı vs nedeniyle 1848'den itibaren yazmayan Hugo için Guernesey Audinet'e göre, “Yazmak için gereken sakinliğin adresi olmuş, bu ev yazarın yazı makinesine dönüşmüş adeta”.
Fotoğraf: Aslı Ulusoy-Pannuti
Şaheserlerini kaleme aldığı 'look-out'!
Paris'teki serginin büyük bölümünü evin eski fotoğrafları oluşturuyor. Dönem basınındaki bir gazete yazı biçiminden söz ediyor Audinet. “'Büyük adamlara ziyaret' başlıklı bu yazılarda yazar evleri ziyaret edilip fotoğraflar eşliğinde tasvir ediliyordu. 1862'de tadilat biter bitmez fotoğrafçı Edmond Bacot'dan evdeki dekorların fotoğraflarını çekmesini istemiş yazar. Evin içinde pozlar vermiş.” Özellikle evin bahçesindeki 'yılanlı çeşme'de bol bol fotoğraf çektirmiş. Charles Hugo'nun Bacot'un fotoğraflarından esinlenerek yaptığı desenlerse sergide bir örneği bulunan 1864 tarihli kitabı süslemiş.
'Bir evin portresi' başlıklı sergi çeşitli başlıklardan oluşuyor: 'Düzenlemek', 'İkamet etmek ve yaşamak', 'Bakmak' vs. 'İkamet etmek ve yaşamak' başlıklı bölümde evin içi bölüm bölüm ele alınmış. En ilginci bahçeye bakan cepheye yazar tarafından eklenen iki katlı sera muhakkak. Zemin katını atölye, ikinci katını ise bir kanapenin de bulunduğu, cam tavanından üzümlerin sarktığı, 'doğanın devamı' bir kış bahçesi olarak kullanmış. Burada da fotoğrafları var Hugo'nun. Yine çatı katına cam bir kafes gibi yaptırdığı 'look-out' da dikkat çekici. Yazarın 'kristal oda' diye andığı, denize ve gökyüzüne açılan bu mekanda Türk halılarıyla kaplı, el yazmalarını kurutmak için kullanılan bir kanape, fayans soba, yazı masası vs bulunuyormuş. Yıllar içinde güneşe ve kötü hava şartlarına maruz kalmış, yoğun su sızıntısı yaşamış, dekorlarının tamamı çok zarar görmüş 'look-out' orijinaline uygun restore edilmiş. Bu arada belirtelim: Evin bahçesi de tamamen Victor Hugo'nun arzusu doğrultusunda düzenlenmiş. 1870'te bahçeye, 'Avrupa Birleşik Devletleri Meşesi' adını verdiği meşe ağacını dikmiş yazar.
Fotoğraf: © Maisons de Victor Hugo
'Yoksul çocuklara akşam yemekleri'
Sergi hazırlığında Hugo'nun elinden çıkma şömine, çeşme vs krokileri, küçük notlar, ajandalar, defterler, aile içi mektuplar önemli olmuş. Yazarın dekoratör yönü, desen ve eskizlerle iyice ortaya çıkmış. Sergide bunlardan örnekler görülebiliyor. Ahşap, halı, fayans, ipek kolajlarıyla duvarları, tavanları tamamen kendi zevkine göre kaplayan, bilardo salonunu aile bireylerinin portreleriyle süsleyen Hugo, yemek odasını da kendisi çizmiş. İki koca H harfiyle dekore edilen Delft fayanslı şöminesi, 'Halk küçük ama büyüyecek' sloganı, bebekli Meryem Ana heykeliyle dikkat çekici bu yemek odasının kapısı üzerindeki Latince slogansa ilginç: 'Exilium vita est' yani 'Sürgün hayattır'.
Fotoğraf: © Odile Blanchette - Maisons de Victor Hugo
Sergideki ilginç ayrıntılardan biri de 'Yoksul çocuklara akşam yemekleri'. Hugo 1862'den itibaren, Sefiller romanıyla her hafta bir akşam yoksul çocuklara yemek vermeye başlar. “Her hafta on iki yoksul çocuk benim evimde akşam yemeği yiyecek. Yemekleri bizim yediklerimizle aynı olacak. Servisi biz yapacağız. Masaya otururken 'Allah razı olsun' diyecekler. Kalkarkense 'Allaha şükür!'” Masadaki çocukların sayısı giderek artmış ve adada unutulmayacak bir hatıra bırakmış.
Fotoğraf: ©Graham Jackson
Sergide çeşitli objeler ve tablolar da görülebiliyor. Dört büyük yazara, Hugo, Lamartine, Sand ve Dumas'a ait hokkaların iliştirildiği masa ile Victor Hugo'nun kızı Adele'in bir yaşındayken yapılmış portresi bunlardan...
Her ne kadar eşi ve çocukları Hauteville'deki eve mesafeyle bakmışsa da yazar hayatının son döneminde dinlenmek ve yazmak üzere zaman zaman dönmüş buraya. 1878 ise ciddi bir hastalık geçirdiği ve dinlenmek üzere torunları Georges ve Jeanne ile geldiği dönem. Gerard Audinet, “Bu tatil sırasında Hugo'nun sekreteri küçük bir piyes yazıyor. Torunları oynuyor, Hugo ise oyun için bir desen yapıyor. Böylece dede-torun birlikte bir eseri canlandırıyorlar. Sonra Georges ressam oluyor ve bu evin çok sayıda resmini çiziyor” diyor. Sergide Georges Hugo'nun gerek bu evi gerekse dedesini çizdiği resim ve desenlerden örnekler de var. Evin Paris Belediyesi'ne aile tarafından bağışlanması da torun Georges'in dileği üzerine, 1927'de olmuş.
Duvar, tavan ve yerleri kaplayan kimi ipek kumaş ve halılar yıllar içinde büyük zarar gördüğünden, renklerine ve desenlerine uygun olarak, restorasyon için yeniden üretilmiş. Serginin bir bölümü bu rengarenk örneklerden oluşturulmuş. Son bölüm ise, günümüz fotoğrafçılarının Hauteville House'da çektikleri karelerden oluşuyor. Fotoğrafçılardan birinin Victor Hugo'nun torununun torunu Jean-Baptiste Hugo olduğunu ayrıca belirtelim.
Paris Victor Hugo evinde 14 Nisan 2019 tarihine kadar sürecek sergiye giriş 8 Euro.
Adres: 6, Place des Vosges, 75004 Paris