
Doğa, tarih ve deniz keyfi bir arada: Türkiye’nin sakin şehirleri… Listeye yeni bir yer daha eklendi | 8 ŞEHİR 10 ADRES
Hayatı yavaşlatan, doğayla uyumlu yaşamı önceleyen sakin şehirlerimiz (Cittaslow) keşfedilmeye devam ediyor. Türkiye’nin dört bir yanından benzersiz kentleri buluşturan bu listeye son olarak Denizli’den doğayla iç içe yer eklendi. Böylece ülkemizdeki Cittaslow sayısı 29’a ulaştı. Bu gelişmenin ardından rotamızı Türkiye’nin dört bir yanındaki sakin şehirlere çevirdik; uzmanlara “Hangi sakin şehirde ne yapılır, nereler görülmeli?” diye sorduk. Ortaya nefes aldıran bir keşif rehberi çıktı.
Günümüzde şehirlerin gürültülü ve kalabalık yapısından bunalanlar için yeni bir yaşam felsefesi yükseliyor: Cittaslow yani sakin şehir. Bu felsefe sadece yavaşlamak değil; doğayla uyum içinde yaşamak, yerel kültürü korumak, kaliteli yaşamı öncelemek anlamına geliyor. Türkiye de bu anlayışı benimseyen ülkelerden biri. Seferihisar ile başlayan yolculuk, yıllar içinde ülkenin dört bir yanına yayıldı ve sakin şehir sayımız 29’a ulaştı.
Bu yerlerin her biri kendine has özellikleriyle öne çıkıyor. Kimisi mutfağıyla, kimisi tarihiyle, kimisi de doğasıyla fark yaratıyor. Son olarak bu seçkin listeye Denizli’nin Çameli ilçesi de eklendi.
YÜKSEKLERDE SAKLANAN BİR HUZUR DURAĞI
Çameli, Denizli’nin güneybatısında yer alıyor. Burası Türkiye’nin en yüksek yerleşimlerinden biri. Serin ve temiz havası, yıl boyunca yeşil kalan doğası ve geleneksel yaşam kültürüyle dikkat çekiyor. Gürültüden uzak, doğayla iç içe bir yaşam için çok ideal. Ahşap mimarili köy evleri, yüzyıllardır sürdürülen el sanatları ve geleneksel mutfağıyla da kültürel mirasını canlı tutuyor.
Ben de bu güzel vesileyle, “Türkiye’nin sakin şehirlerinde neleri gezmeli, neler yapmalı?” diye merak ettim ve bu soruyu seyahat deneyimleriyle ilham veren gezgin ve yazarlar Bahar Gündoğdu, Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu ve Erdoğan Gümüş’e sordum. Türkiye’nin dört bir yanından özenle seçtiğimiz 10 özel Cittaslow yerleşimi, hem tatil planlarınıza yeni bir soluk getirecek hem de yaşamı yavaşlatmanın ne kadar kıymetli olduğunu size hatırlatacak.
Cittaslow, 1999’da İtalya'da kurulan uluslararası belediyeler birliği olarak biliniyor. Kelime kökeni İtalyanca ‘citta’ (şehir) ve İngilizce ‘slow’ (yavaş) kelimelerinin birleşmesiyle türetilen Cittaslow, ‘yavaş şehir’ ya da ‘sakin şehir’ anlamında kullanılıyor. Kentlerin bu birliğe üye olabilmeleri için pek çok kriter bulunuyor. Bu kriterler enerji ve çevre politikalarından tutun da geleneksel mimarileri, şehrin dokusunu ve yerel tatları korumaya kadar 70’e yakın maddeden oluşuyor. Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan hareket, günümüzde 28 ülkeden 182 üyeyi kapsıyor.
BİSİKLET YOLLARI, NEHİR VE KOYLAR: AKYAKA
Akyaka, doğayla iç içe bir tatil geçirmek isteyenler için adeta bir kaçış noktası. Muğla’nın en sakin kasabalarından biri olan bu şirin belde; bisiklet yolları, yemyeşil ormanları, berrak nehirleri ve butik otelleriyle ziyaretçilerine hem dinlendirici hem de keşif dolu bir deneyim sunuyor.
Peki Akyaka’da neler yapılır, nereler mutlaka görülmeli? İşte Nurgül Büyükkalay’ın önerileri…
Azmak Nehri: Sazlıklar arasında yapacağınız yaklaşık 2 km’lik tekne turu, Akyaka’nın doğasını keşfetmenin en keyifli yollarından biri. Nehir kıyısındaki restoranlarda ayaklarınızı suya sokarak serinleyip yemek yiyebilirsiniz.
Bisiklet ve yürüyüş: Karia Yolu’nda bisiklet sürebilir, Akyaka Orman Kampı’nda yürüyüş yapabilirsiniz. 10 dakika uzaklıktaki okaliptüs ağaçlarıyla çevrili yolda fotoğraf çekmeyi ve yol sonunda tost molası vermeyi unutmayın.
Koylar: Orman yolları sizi Akbük, Maden, Turnalı, Küfre ve Değirmenbükü gibi berrak deniziyle ünlü koylara ulaştırır. Doğayla baş başa, sakin bir deniz keyfi için ideal yerler.
PORTAKALIN VE HUZURUN BAŞKENTİ: FİNİKE
Akdeniz’in en özel köşelerinden biri olan Finike, sadece portakalın değil huzurun da başkenti. Coğrafi işaretli meşhur portakalı, masmavi koyları, yeşilin binbir tonunu barındıran doğası ve sakin yaşam tarzıyla Antalya’nın kalabalıktan uzak, gizli kalmış cennetlerinden biri.
Toros Dağları’nın eteklerinde, Akdeniz’in serin sularıyla buluşan bu özel ilçe, yıllardır doğallığını ve dinginliğini koruyarak bir yaşam sunuyor. Ancak yaz aylarında biraz kalabalık olduğunun da altını çizmekte fayda var.
Nurgül Büyükkalay, Finike’ye gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerleri ise üç maddede sıraladı:
1- Antalya’nın saklı cennetlerinden Gökbük Kanyonu, Karaöz, Gelidonya Feneri, Adrasan, Suluada ve Kekova, Finike’ye yaklaşık bir saat mesafede yer alıyor.
2- Finike’nin gözbebeği Limyra Antik Kenti ise sadece tarihi değil, doğal güzellikleriyle de büyülüyor. Kaynak sularının serinliğinde piknik yapabilir, yaz aylarında bu eşsiz atmosferde yüzmenin keyfini çıkarabilirsiniz.
3- Tüm bunlarında dışında meşhur Finike-Demre yolundaki koyları keşfetmenizi öneririm. Yol boyunca öyle güzel koylar çıkıyor ki karşınıza hepsinde tek tek durup yüzmek isteyeceksiniz.
BEGONVİLLER ARASINDA BİR SAKİNLİK: SEFERİHİSAR
Zamana direnen taş evleri ve yıllardır değişmeyen sade yaşamıyla Seferihisar, İzmir’in en özgün kasabalarından biri. ‘Sakin Şehir’ unvanını sonuna kadar hak eden bu güzel beldede hayat yavaş akar; sokaklarında yürürken geçmişe dokunur, deniz kokusuna zeytin ağaçlarının gölgesi karışır.
Nurgül Büyükkalay, Seferihisar’ın ruhunu anlatırken begonvillerle bezenmiş Arnavut kaldırımlı sokaklarda dolaşmanın başlı başına bir deneyim olduğunu vurguladı.
“Tarihi zeytin ağaçlarının gölgesindeki Teos Antik Kenti, yalnızca arkeolojiye ilgi duyanlara değil, doğayla baş başa kalmak isteyenlere de hitap ediyor” diyen Büyükkalay, şöyle devam etti:
“Sığacık Kalesi, Selçuklu döneminden bugüne ulaşan tarihiyle mutlaka görülmesi gereken duraklardan biri. Yerel üretici pazarları da Seferihisar’ın kimliğinin ayrılmaz bir parçası. Taze otlar, el yapımı reçeller, doğal zeytinyağlarıyla dolu tezgâhlar sadece alışveriş değil, aynı zamanda yöre halkıyla iç içe geçebileceğiniz keyifli bir kültür deneyimi sunuyor.”
GÖLÜN KIYISINDA BİR AKDENİZ RÜYASI: EĞİRDİR
Torosların eteklerine kurulu, göl manzarasıyla büyüleyen sakin bir kasaba düşünün… Balık restoranları ve göl kıyısındaki huzurlu evleriyle Akdeniz’in sıcak bir sahil kasabasını andıran bu yer, Isparta'nın incisi Eğirdir… Etrafı yemyeşil ormanlarla ve meyve bahçeleriyle çevrili bu şirin kasaba, Göller Bölgesi’nin en gözde duraklarından biri olarak öne çıkıyor.
“Tarihi dokusunu koruyan Yeşilada (diğer adıyla Nis) kasabanın en dikkat çeken noktası” diyen Nurgül Büyükkalay, “Taş ve ahşap mimarili evleri, balıkçıları ve yürüyerek keşfetmesi keyifli sokaklarıyla adeta zamanın yavaşladığı bir yer. Eğirdir’e özgü tatlardan sazan dolma, tatlı su levreği ve kerevit mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında. Özellikle iç pilavla doldurularak hazırlanan sazan dolma ve dünya çapında kalitesiyle bilinen tatlı su ıstakozu kerevit, damaklarda iz bırakıyor” önerilerinde bulundu.
DOĞANIN VE TARİHİN KUCAKLAŞTIĞI CENNET: KÖYCEĞİZ
Muğla’nın incisi Köyceğiz, doğal güzelliği ve huzur dolu sakinliğiyle tatilcilerin favori duraklarından biri olmaya devam ediyor. Berrak gölü, yemyeşil narenciye bahçeleri ve eşsiz doğasıyla ruhu dinlendiren bu özel ilçeyi sık sık ziyaret eden Erdoğan Gümüş, keşfedilmesi gereken üç önemli noktayı şöyle sıralıyor:
“Öncelikle, dinginliğin ve sessizliğin simgesi Köyceğiz Gölü; kıyısında yapılan yürüyüşlerde, gölü çevreleyen mor dağların muhteşem manzarası insanı adeta büyülüyor. Ardından, Muğla sınırları içinde yer alan şifa arayanların uğrak yeri Sultaniye Kaplıcaları geliyor; yüksek radyoaktif suyu ile sağlık sunan bu kaplıcalar, günübirlik dolmuş ve motorlarla kolayca ulaşılabiliyor. Son olarak, Muğla’nın tarih hazinelerinden biri olan Kaunos Antik Kenti ve Kral Mezarları, bölgenin kadim geçmişini gözler önüne seriyor.”
TAŞ EVLER, ANTİK KALINTILAR VE EŞSİZ KOYLAR: FOÇA
İzmir’in en huzurlu ve sevimli sahil kasabalarından biri olan Foça, tarihi kökleri İyonyalılar dönemine kadar uzanan zengin bir geçmişe sahip. Küçük olmasına rağmen, doğal güzellikleri ve antik kalıntılarıyla dikkat çekiyor. Özellikle Eski Foça bölgesi turistik açıdan büyük bir çekim merkezi oluşturuyor.
“Taş evleri ve dar sokaklarıyla meşhur olan bu bölge, ziyaretçilerine adeta zamanda yolculuk yapma hissi veriyor” diyen Nurgül Büyükkalay, şu önerilerin altını çizdi:
“Balıkçıların sıralandığı sahil boyunca yürürken, deniz kenarında yükselen tarihi surlar ve Beşkapılar gibi önemli yapılar karşılıyor sizi. Ayrıca, Antik Tiyatro, Athena Tapınağı, Kybele Açık Hava Tapınağı ve Şeytan Hamamı gibi adresler de Foça’nın zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Foça’nın harika koylarını görmek için ise mutlaka bir tekne turu yapmayı ihmal etmeyin.”
TÜRKİYE’NİN İLK SUALTI PARKI VE DAHA FAZLASI: GÖKÇEADA
Yazın gelmesiyle birlikte ziyaret edilmesi gereken nadir sakin cennetlerden biri Gökçeada… Çanakkale Kabatepe’den feribota bindiğinizde adaya varana kadar tüm yorgunluğunuzu unutuyorsunuz. Gökçeada’nın Rum köyleri birbirinden güzel ve her bütçeye uygun konaklama seçenekleri de mevcut.
“Burada sizi Türkiye’nin ilk sualtı parkı olan Gökçeada Sualtı Parkı bekliyor” diyen Bahar Gündoğdu, “Dalış yapmayı sevenler için kaçırılmaması gereken bir yer. Yüzmek isterseniz Gizli Liman’ın taşlı ama keyifli denizini deneyimleyebilirsiniz. Macera arayanlar için ise kitesurf okulları var. Günü Kaleköy’deki muhteşem gün batımını izleyerek sonlandırın, adaya kadar gelmişken oğlak eti ve Zeytinköy’de dibek kahvesini tatmayı sakın unutmayın” ifadelerini kullandı.
GEÇMİŞİN İZLERİYLE DOLU BİR HAZİNE: İZNİK
Bursa’nın keşfedilmeyi bekleyen adresi olan İznik, İstanbul’a sadece 1,5 saat mesafede bulunuyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük medeniyetlere başkentlik yapmış olan İznik, tarihi surları, dört kapısı ve göz alıcı mimarisiyle adeta açık hava müzesi gibi.
Didem Mutçalıoğlu’nun vurguladığı gibi, burası hak ettiği değeri tam olarak görmemiş, ama ziyaretçilerine tarih, kültür ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz deneyimler sunuyor. Mutçalıoğlu, gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
“İznik Türk İslam Eserleri Müzesi’ndeki lahit ve mezar örnekleri tarih meraklılarını büyülüyor. Göl kıyısında yapılacak sakin bir yürüyüş ve ardından içilecek bir çay, buradaki gününüzü unutulmaz kılıyor. Tarihin izlerini sürerken doğanın da tadını çıkarabileceğiniz İznik, özellikle İstanbul’a yakınlığı nedeniyle hafta sonu kaçamağı için ideal bir rota. Özetle burada hem ruhunuzu hem de gözünüzü doyuracak çok şey var.”
BÜYÜK MENDERES’İN SAKLI HAZİNESİ: YENİPAZAR
Aydın’a yaklaşık 40 kilometre mesafede, Büyük Menderes Havzası’nın kalbinde yer alan Yenipazar, 180 kilometrekarelik alanıyla doğanın ve tarihin iç içe geçtiği nadir yerlerden biri.
“Beyler Kulesi, Yörük Ali Efe Müzesi, Alhan Hamamı, Yenipazar Aşağı Dip Gölü ve rengarenk merdivenler gibi gezilecek birçok özel noktayı keşfetmek mümkün” diyen Bahar Gündoğdu, “Bu yerlerin hepsi ayrı güzellikte ancak beni en çok etkileyen Yörük Ali Efe Müzesi oldu. Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir kahramanlık sergileyen Yörük Ali Efe’nin evi olan bu müzede, hem onun kişisel eşyaları hem de savaşın hatıraları özenle sergileniyor” dedi.
TARİHLE DOKUNAN GİZLİ MİRASI: VİZE
İstanbul’a yaklaşık 140 kilometre uzaklıkta, Kırklareli'ye bağlı Vize, sadece Osmanlı’nın değil; Bizans, Antik Roma ve Slav kültürlerinin de buluşma noktası olmuş bir yer. Yüzyıllar boyunca farklı isimlerle anılan bu kadim topraklarda, keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarihi yapı ve doğal güzellik var.
“Tarihe tanıklık eden Vize’de mutlaka görülmesi gereken üç yer var” diyen bölgeyi yakından tanıyan Didem Mutçalıoğlu, “İlk durağınız, MÖ 70’lerden günümüze ayakta kalmayı başarmış Vize Kalesi olmalı. Ardından Trakya’nın en büyük üçüncü mağarası olan 1620 metrelik Yanasu Mağarası sizi bekliyor. Son olarak ise, kayalara oyulmuş ve 500’lü yıllardan kalma Aya Nikola Manastırı, Bizans’ın eşsiz miraslarından biri olarak ziyaretçilerini büyülüyor” ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: iStock