GeriSeyahat Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Geçmişin yankılarının her taşında hissedildiği kadim bir şehir, Üsküp. Kuzey Makedonya’nın başkenti ama benim için bir şehirden çok daha fazlası. Osmanlı yapıları, çarşısı, dar sokakları yüreğime dokunan hatıralarla sarılı. Üsküp’te attığım her adım modern dünyanın telaşına karışan bir eski zaman hikâyesi anlatıyor...

Geçmişle geleceğin iç içe geçtiği, anılarımın yeniden canlandığı bir rüya gibi Üsküp... Burası sadece bir şehir değil, köklerim. 7 yıl önce dedem Hamdi Tahirler ile birlikte ziyaret ettiğim şehre bu kez bir düğün vesilesiyle gidiyorum. Dedemin bana gösterdiği her yeri bu kez onsuz, daha farklı bir gözle göreceğim. Biraz buruk Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’e doğru yola çıkıyorum...

Üsküp’e Türk Hava Yolları, Pegasus, LOT, Aegean ve Air Serbia gibi birçok havayolunun uçuşu var. Ben Pegasus’la yaklaşık 10 bin liraya bilet alarak aktarmasız, 1 saat 15 dakikalık bir uçuşla varıyorum. Türk vatandaşları için vize gerektirmeyen bir destinasyon. Pasaportunuzu göstermeniz yeterli; gümrükten hızlıca geçip şehre adım atabiliyorsunuz.

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Düğün, börek, kebap arası

Biz önce Gostivar’da bir düğüne katılacağız. Başta da dediğim gibi ailemin kökleri hâlâ burada. Üsküp’ten araba kiralayıp yaklaşık bir saatlik yolculukla Gostivar’a ulaşabildik. Araba kiralama fiyatları makul seviyede. Balkanlar’da kına geceleri ve düğünler hâlâ o eski geleneklere göre yapılıyor ve adeta bir şölen havasında geçiyor. Katıldığımız düğün de tam geleneklere uygun yapılmıştı. Turist olarak gittiğinizde de bir düğüne katılma-izleme imkânınız olursa sakın kaçırmayın.

Gostivar’ı seyahat planınıza alırsanız buranın ünlü börekçisi Burektore SAC’ı öneririm. Odun ateşinde pişiyor. Kıymalı, patatesli ve peynirli çeşitleri var. Gostivar’da bir de Peşrevzade Sultan Saray isimli kafe-restoranı deneyebilirsiniz. Balkan mutfağının yanı sıra Gaziantepli şefin hazırladığı Antep mutfağından çeşitler de çok lezzetliydi. Dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine ülkemizin mutfağını tanıtmaları da ayrıca ilgi çekici...

Düğünden sonra rotamızı Matka Kanyonu’na çeviriyoruz. Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’e sadece 25 kilometre uzaklıkta. Vardar ve Treska nehirlerinin buluşma noktasında ve dünyanın en derin yeraltı su mağarası olan Vrelo Mağarası da bu vadide. Üsküp’ten toplu taşıma ya da taksiyle ulaşabilirsiniz. Kanyonda tekne gezisi de yapılıyor. Biletleri 4 euro veya 200 dinar. Etrafın güzelliğini izlerken 25 dakikalık turun nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz.

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Adeta minyatür Türkiye

Üsküp’te konaklamak için dedemle 7 yıl önce kaldığım tarihi çarşıdaki taş yapılı oteli seçiyoruz yine. Türk Çarşısı’nın da içinde olduğu Eski Şehir, yani Old Town kentin kültürünü ve tarihini hissetmek için kalınacak en güzel bölge. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık 600 yıllık hâkimiyetinin izlerini taşıyan şehirde, Davut Paşa Hamamı, Mustafa Paşa Camisi, Suluhan, Kurşunlu Han ve Çifte Hamam gibi birçok önemli tarihi yapıyı gezebilirsiniz.

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Eski Şehir bölgesindeki otellerde dil sorunu yaşamazsınız. Ayrıca yemek konusunda da rahat olun; Türk mutfağına benzer lezzetler sunan birçok restoran var. Türk Çarşısı, adeta Türkiye’nin bir minyatürü gibi. 12’nci yüzyılda Türklerin kurduğu çarşı o zamandan beri Üsküp’ün en önemli ticaret merkezi. Buradan Taş Köprü’yü geçerek Makedonya Meydanı’na varmanız yalnızca 15 dakika. Taş Köprü, Üsküp’ün simgesi, Vardar Nehri’nin iki yakasını birleştiriyor. Kesin olmasa da kaynaklar 1450-1470 yılları arasında inşa edildiğini ve Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldığını yazıyor.

Makedonya Meydanı’na vardığınızda Vardar Nehri’nin kıyısındaki Makedonya Arkeoloji Müzesi’ni göreceksiniz. 6 bin metrekarelik, üç katlı müze, antik dönemden günümüze Makedonya tarihini aydınlatan 6-7 bin obje barındırıyor.

Meydan çok geniş. Etrafında restoranlar, kafeler, alışveriş merkezleri ve eğlence mekânları var. Üsküp’ün simgesi haline gelen Büyük İskender heykeli de tam ortasında. Üsküp küçük bir başkent olduğu için şehir merkezindeki neredeyse tüm yollar bu meydana çıkıyor, bu da kaybolmanızı neredeyse imkânsız hale getiriyor.

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Kaymak dolgulu acıbadem

Üsküp çarşısındaki Destan, yerel lezzetleri tatmak için mükemmel bir durak. Menüde iki farklı köfte var; geleneksel cevapcici ve kaşarlı pleskavitsa. Yanında güveçte kuru fasulye, yani tavche gravche, bizden tam not alıyor. Fasulye alışılmışın aksine fırınlanmış, susuz ve son derece yoğun bir tadı var. Ayrıca bol peynirli shopska salatası, köftelerin yanında harika bir eşlikçi. Yemekten sonra Üsküp Eski Çarşı’da dedemin bana öğrettiği tatlıcı dükkânı Rigara Slatkarnica’ya gidiyoruz. Adım attığım anda, sanki zaman duruyor. Onunla paylaştığımız o hafif ve enfes trileçe... O tat, sadece bir tatlı değil; anılarla dolu bir yolculuk. Ve kaymak dolgulu acıbadem kurabiyesi. Bu küçük dükkân, sadece tatlılarıyla değil, hatıralarıyla da en özel yerlerden biri benim için. Ayrıca Strumka adlı gazoz da denenecekler listenizde olsun. Bu yerel Makedon içeceği, armut aromalı gazozu andırıyor ve tadı çok ‘taze’.

Dedemin doğup büyüdüğü Güreler Köyü’ne bu gezide gidememek kalbimi burkuyor ama Balkanlar’ın büyülü atmosferinde onunla yaşadığım anların sıcaklığını her adımda hissediyorum. Balkanlar sadece benim değil, bu yazıyı okuyan pek çok kişinin de köklerinin bir parçası, ülke tarihimizin de önemli bir bölümünü simgeliyor. Kuzey Makedonya her ne amaçla yola çıkarsanız çıkın, sımsıcak ve çok tanıdık bir coğrafya olarak ziyaretçilerini memnun ediyor.

Üsküp’te eski zaman hikâyeleri...

Atatürk’ün okuluna ziyaret

Seyahatinizi Üsküp ile sınırlı tutmak istemezseniz oldukça yakın iki kenti daha gezmenizi önereceğim. Biz Ohrid ve Manastır’ı (Bitola) da rotamıza ekledik. Yol 2 saat 45 dakika sürüyor. Hem şehir merkezlerinden hem de otobanlardan geçiyoruz. Yol boyunca sıkça karşılaşılan gişeler var. Her gişede cüzi bir ücret ödeniyor ama toplamda bayağı bir rakam tutuyor. Yanınızda bozuk para bulundurun. Ohrid’in Türk Çarşısı, Üsküp’tekine benziyor. Ohri Gölü’nden çıkarılan incilerle yapılmış takıları ünlü. Hatıra ve hediye için güzel bir seçenek. Çarşıdan çıkıp sur diplerindeki el sanatları dükkânlarına da bakın; buralarda daha özgün parçalar var. El boyaması seramikler ve bölgeye özgü sanat eserleri de alabilirsiniz. Ohrid yürüyerek keşfedilecek bir şehir. Göl kıyısındaki uzun yürüyüş yolu, nefes kesici manzaralar sunuyor. Dar sokaklarda taş evleri izleyerek tepelere çıktıkça kalabalıktan uzaklaşıyoruz.

Ohrid’den sonra yaklaşık bir saatlik bir yolculukla Manastır’a geçiyoruz. Yunanistan sınırına çok yakın. Bitola gezimizin en önemli amacı, Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim aldığı Manastır Askeri İdadisi’ni ziyaret etmek. Ayrıca anne tarafından Remzi Dedemin de memleketi.

Manastır Askeri İdadisi, Bitola Müzesi olarak hizmet veriyor. Atatürk’e özel bir bölümde, kimliği, üniforması, madalyaları ve hatta bir geometri kitabı sergileniyor. Ayrıca Atatürk’ün Askeri İdadi’deki öğrencilik dönemini simgeleyen, 2011’de Türkiye Cumhuriyeti tarafından hediye edilen bir de heykel var.

False