Lezzetli tren istasyonları
İstasyon lokantalarına düşkünlüğüm, Haydarpaşa Garı’ndaki lokanta ile başladı. Gazeteden çıkar, vapurdan Haydarpaşa’da iner, lokantada iki duble rakı içip, banliyö treni ile evimin yolunu tutardım. Lokantanın müşterileri birbirlerini tanırlardı. Masalar ayrı olsa da uzaktan kadehler “sağlığa” kaldırılır, laflar atılır, günün yorgunluğu keyifle noktalanırdı.Bir diğer istasyon lokantası ise Sirkeci Garı’ndaki Orient Express’ti. Gazetecilikte çırak olduğum dönemlerdi. Ustalarımızla oraya gider, onların atışmalarını hayran hayran dinlerdik.Sonra gittiğim ülkelerdeki tren istasyonlarında da lokantalar keşfetmeye başladım. Bu hafta keşiflerimi sizinle paylaşacağım.
AMSTERDAM MERKEZ İSTASYONU/1eKlas
Sırada beklemeye değer
Merkez İstasyonu bence dünyanın en güzel istasyon binalarından biridir. Dış görünüşü ile insanı kendine çeker. Bu muhteşem binanın içindeki ‘1eKlas’ adlı şık restoran lezzetli yemekleri ile beni keyiflendiriyor.
Saat 17:00-19:00 arası giderseniz içkileri yarı fiyatına içebilirsiniz. Restoranda mönü oldukça zengin. Fiyatlar ise şaşırtıcı derecede ucuz. Şehirde ödediğim yemek parası ile istasyonda üç gün karnımı doyurabiliyorum.
Kahvaltı için giderseniz, keçi peyniri ve yanında şeftali püresini öneririm. Akşam yemeğinde ise muhteşem etler var. Kişi başı 30 Euro’ya tıka basa karnınızı doyurabildiğiniz için akşam yemeklerinde yer bulmak biraz zor. Beklemeyi göze almalısınız.
PARİS Gare de LYON / LE TRAİN BLUE
Ünü dillere destan
Burası birçok ünlünün de favori lokantası. Örneğin Coco Chanel, Brigitte Bardot, Jean Cocteau bir zamanlar yemeklerini burada yerlermiş. Onun için, yan masanızda bir ünlü görürseniz hiç şaşırmayın.
Parisli bir gurme arkadaşımın yardımıyla keşfettiğim bu lokantanın şarap mönüsü oldukça zengin. Mönü doğal olarak Fransız mutfağını yansıtıyor. Beef tartar ve barbunya balığı filetosu en sevdiğim yemeklerin başında yer alıyor.
Bu tarihi lokanta, gezginler için özel mönü hazırlamış. Bu mönüden seçim yaparsanız 48 Euro’ya karnınızı bir güzel doyurabilirsiniz. Aman lezzetlerle kendinizden geçip treni kaçırmayın.
BERN JONGFRAUJOCH İSTASYONU / CRYSTAL RESTORAN
Avrupa’nın zirvesinde
Bu restoranda yemek yerken, zirvede yemek yeme rekorunuzu da kırmış oluyorsunuz. Çünkü istasyon tam 3454 metre yükseklikte. Yani Avrupa’nın en yüksekteki tren istasyonu. Çelik, cam ve ahşabın birlikteliğinden oluşmuş.
Restorandaki yemeklerin çoğu İsviçre mutfağından. Yani seçeneğiniz pek fazla değil. Izgara balık filetosu, ızgara yengeç, favori yemeklerim arasında ama ben size et veya peynir fondüsünü ve konyaklı ıstakoz çorbasını öneririm. Tabii sosis ve şarküterileri de unutmamak lazım. Bu muhteşem manzarayı seyrederek yemek yemenin faturasının biraz yüksekçe olduğunu da aklınızın bir kenarına yazın.
STOCKHOLM JARNVAGSRESTAURANGEN RESTAURANT
İsveç’in ev yemekleri
İsveç’in başkentindeki bu istasyon lokantasını ben yeni keşfettim ama burası 1932 yılından beri yolcuların karnını doyuruyor.
Eğer İsveçlilerin evlerinde ne tür yemekler yediğini merak ediyorsanız soluğu bu lokantada almalısınız. Çünkü mönü otantik yemeklerden oluşmuş.
Öğle yemeği mönüsü her gün değişiyor. Daha doğrusu, aşçı o gün neyi uygun görüyorsa onunla yetiniyorsunuz. Ama bu sizi yanıltmasın. Aşçı, damakları çatlatmakla ünlü. Ben patatesli krep ve hardal soslu halibut yemeği yedim. Bu iki yemeğin tadını damağım hâlâ hatırlıyor.
ATİNA ROUF İSTASYONU/ TO TRENO STO ROUF
Yemek, eğlence ve sanat
Burası, küçük banliyö istasyonu olan Rouf’ta, birkaç vagondan oluşmuş, yemek, eğlence, sanat merkezi. Atina’ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken mekânlardan biri.
Vagon Bar’da caz müziği eşliğinde içkinizi yudumlayabilirsiniz. Lokanta vagonunda, burger, sosisli sandviç, bize yabancı olmayan mezeler ile karnınızı doyurabilirsiniz. Bir başka vagonda ise canlı müzik sizi bekliyor.
Sanata düşkünlüğünüz varsa buyurun sanat vagonuna. Bir vagon da tiyatroya ayrılmış. Atina’da eğlencenin, lezzetin, müziğin, sanatın yan yana geldiği bu istasyonu kaçırmayın.
ROMA TERMINI İSTASYONU/VyTA
Şık, lezzetli ve hesaplı
Roma’ya gittiğinizde, bir Romalı gibi karnınızı doyurmak isterseniz, size ünlü Termini İstasyonu’ndaki VyTA’ya uğramanızı öneririm. Bu istasyon lokantası, modern, loş ve pahalı görünümlü. Ama bu görüntü sizi aldatmasın. Fiyatlar çok makul. Daha önemlisi de yemeklerin lezzeti.
Mönüde tam 12 çeşit pizza var. Ben bunların arasından seçim yapmakta zorlanıyorum. Onun için dilim dilim ısmarlıyorum. Her bir dilim üç Euro.
Sandviçler ise başlı başına bir ziyafet. Her birinde sandviçin arasına başka bir lezzet saklanmış. Paniniler ise çeşit çeşit. Hangisini seçerseniz seçin damağınızın bayram yerine döneceğinden emin olabilirsiniz. Şarap mönüsü de hem zengin hem hesaplı.
LGECIRAS SAN PABLO İSTASYON
Küçük ama çok lezzetli
Algeciras, 713 yılında Arapların kurduğu bir kent. İspanya’nın en güneyinde, Cebelitarık Körfezi’nde. Yani, Afrika ile İspanya arasındaki gidiş gelişin merkez üssü.
Algeciras’tan İspanya’ya doğru tırmanırken, önünüze çıkacak olan beşinci istasyonun adı San Pablo. İstasyondaki lokanta da aynı ismi taşıyor. Küçücük ama çok lezzetli yemekler sunuyor. Yörenin mantarlarından yapılan yemeklerin damağımı şaşırttığını söyleyebilirim. Hele bir ıspanaklı patates köftesi var ki, buz gibi birayla birlikte insanı çok mutlu ediyor.
Bazı akşamlar ise canlı müzik var. Ama günü belli değil. Şanslıysanız bu müzik ziyafetine denk gelir, küçük San Pablo İstasyonu’nu bir daha hiç unutmazsınız.
İSTANBUL SİRKECİ GARI /ORİENT EXPRESS
Son hali içler acısı
Tarihi tren garındaki bu tarihi lokantayı en ön sıraya koymak isterdim ama elim gitmedi. 1890 yılında ünlü Orient Express yolcuları için açılan ve benim gençliğimin en önemli lokantalarından birinin son hali beni çok üzdü.
Lezzetsiz yemekler, ilgisiz servis elemanları, adeta buraya gelmeyin mesajı veriyor. Halbuki işini bilen bir işletmecinin elinde bu restoran, dünyanın bir numaralı istasyon restoranı olabilir. Belki düzelir diye sıralama dışında bırakmak istemedim.