Gezerken korkutan 13 yer

ÜRKÜTÜCÜ ŞATO

11’inci yüzyılda inşa edilen Guaita Kalesi, San Marino’nun en yüksek tepesi Titan Dağı’nda. Bulutların arasında büyüleyici bir manzaraya sahip olan bu kale, masallara aitmiş gibi görünse de işin aslı maalesef öyle değil. Uzun yıllar askerlerin meskeni oldu. Kalenin zindanları, 18’inci yüzyıldan 1970’lere kadar İtalya’nın en azılı mahkûmlarının yattığı bir hapishaneydi. Kale bugün müze olarak kullanılsa da, mahkûmların geçmişten gelen çığlıklarını duyduğunu iddia edenler hâlâ var...

HAYALET BATAKLIK 

Louisiana’daki Manchac Bataklığı’nın biraz ürkütücü bir şöhreti var. Buraya ‘hayalet bataklık’ deniyor.  Efsaneye göre bataklık 1920’lerde tutsak edilen bir Voodoo kraliçesi tarafından lanetlenmiş. Bataklıkta kurulmuş üç küçük köy, 1915’teki fırtına yüzünden yok olmuş.

ASIL ENGELLERİ ÖLENLER OLUŞTURUYOR

Kapadokya dendiğinde akla yeraltı şehirleri gelir. Görenleri hayrete düşüren bu yerleşimler bir labirent gibi, aşağıya doğru inen çok sayıda kattan oluşuyor. Binlerce insanı barındırabilen bu şehirler aslında savunma amaçlı yapıldı. Bir saldırı olduğunda herkes hızla yeraltı şehrine iniyordu. Saldırıda bulunanlar kapıların üzerindeki küçük deliklerden ok atılarak bertaraf ediliyordu. Zaten dar kapılara sahip yeraltı şehirlerinde ölen her kişi gelecek diğerleri için ayrı bir engel oluşturuyordu.

HERKÜL’ÜN CANAVARI ÖLDÜRDÜĞÜ MAĞARA 

Zeus’un oğlunun adı Yunan mitolojisine göre Herakles, Roma mitolojisine göreyse Herkül. Herakles’le ilgili efsanelerden biri de Kdz. Ereğli’de geçiyor. Yunan mitolojisinde, Zeus’un oğlu Herkül cehennemin kapısını bekleyen üç başlı köpek Kerberos ile Kdz. Ereğli’deki Cehennemağzı Mağarası’nda savaşır. Eski adı Heraklia olan Kdz. Ereğli’deki bu mağara bugün koruma altında ve ziyarete açık. Sahilde bir de Herkül’ün üç başlı köpeği öldürdüğü sahneyi anlatan heykeli bulunuyor. 

SADİZMİN DOĞDUĞU KALE 

Fransız yazar Marquis de Sade, sadizmin kavramının doğmasına neden oldu. Sade’ın sert pornografik yazılarına konu olan yaşantısı Fransa’nın Provence bölgesindeki Lacoste Köyü’nde geçer. Evi bugün müze. Köye hâkim bir tepeden bakan ve bir kaleyi andıran evde çok fazla orijinal eser yok. Ancak köydeki genç kadınları bu eve hapsedip yaptıklarını duyunca insanın tüyleri diken diken oluyor. Kadınların sesi tüm köyden duyuluyormuş. Modacı Pierre Cardin tarafından satın alınan kalede bugün çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Yüzyıllardır binalarıyla aynı şekilde varlığını sürdüren Lacoste Köyü ise görülmeye değer ayrı bir güzellik. 

HAVAYA YÜKSELEN TABUT

İstanbul, Beyazıt’ta Kâtip Sinan Camii... Alametifarikası kubbesinin kenarında duran sanduka... Peki, neden orada? Söylendiğine göre, camiye adını veren, hayırsever Kâtip Sinan, ölümünün ardından caminin sağ tarafında bulunan mezara yerleştirildi. Ertesi sabah camiye gelenler, tabutun kubbenin kenarına geldiğini dehşet içinde fark etti. Bu olay üç gece aynı şekilde cereyan edince, bugünkü sanduka hazırlandı.

GİRENİN ÇIKAMADIĞI KARA DELİK

Tarsus Çayı’nın doğusunda bulunan Donuktaş iç ve dış hatları ile tam bir dikdörtgen. Kalın duvarlarının uzunluğu 115 metreyi buluyor. Donuktaş’ın Asur Kralı Asurbanipal’in mezarı olduğuna inanılıyor. Jüpiter Tapınağı diyenler de var. Dışarı ile hiçbir bağlantısı yok. Ana kütlenin hemen ortasında yer alan duvarın dibinde bir delik mevcut. Bu delik mağaramsı bir yere açılıyor. Söylenenlere göre, yörede evlenen çiftler bu delikten girip bir başka noktadan çıkıyormuş. Ama eskiler, yaklaşık 40 yıl önce oraya giren bir çiftin bir daha hiç çıkmadığını da anlatıyor.

TOKAT’TA DRAKULA’NIN İZİNDE

Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı’ya esir düşen ve Drakula olarak da anılan Eflak Voyvodası III. Vlad’ın Tokat Kalesi’ndeki zindanda iki yıl kaldığı rivayet ediliyor. Kalede sürdürülen restorasyon çalışmaları sırasında da kent merkezindeki Pervane Hamamı’na inen gizli geçit ve askeri barınak ile 1400’lü yılların başında kalede esir tutulan Eflak Beyliği prensi Kont Dracula’nın kaldığı tahmin edilen zindanlar bulundu. Buraya şimdi bir de Drakula Müzesi kuruluyor. 

GİDEN GELMİYOR ACEP NE İŞTİR

Antalya’nın Akseki ilçesinde bulunan ‘Giden Gelmez Dağları’ adından da anlaşılacağı üzere aldığı insanı geri vermeyen ve bu nedenle birçok efsaneye konu olan bir yer. Burası başka bir yerde göremeyeceğiniz bir yeryüzü şekline sahip. Kayaların kırıklı bir görüntüsü var ve bıçak gibi keskin. Üstelik basılan yer aniden derin bir çukura dönebilecek bir yapıda.

PARİS’İN VAMPİR, ZOMBİ DOLU MEZARLIĞI 

Uzun koridorlar kafatasları ve kemiklerle ‘döşenmiş’... Bunlar yetmezmiş gibi ortamda hava kuru ve çürük kokusu var... Paris’in altında 187 kilometrekarelik bir alana yayılan mezarlığın sadece küçük bir bölümü ulaşıma açık. Mezarlığın müdavimi devriye gezen hayalet polisler. Böyle bir yerde vampir ya da zombi olmaz mı? Söylencelere göre bol miktarda var. 

EN GERÇEK KORKU  

Burası öyle ürkütücü ki hayalet, hortlak bile korkar, in-cin top oynamaya çekinir. Burada yaşananların hepsi gerçek ve halen bu gerçek ayan beyan ortada... Söz konusu yer Çernobil faciasından sonra binlerce insanın evlerini terk ettiği, bir zamanlar 49 bin kişinin yaşadığı Pripyat. Bir gecede terk edildiği için parklarda bırakılmış oyuncaklar, evlerde olduğu gibi bırakılmış eşyalar... Her şey olduğu gibi duruyor. Bu hayalet şehir, artık turistik gezilerin bir durağı...

SATANİST SEKS PARTİLERİNİN MEKÂNI

Pagan freskleriyle dolu bu manastır, bir zamanlar dünyanın en ünlü ‘satanist seks partisi’ mekânıydı. Film yapımcısı Kenneth Anger, manastırın bir filmini yaptı fakat bu film gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Manastır bugün yıkılmanın eşiğinde.

MEKSİKA’DAKİ CADI PAZARI

Sonara’daki bu pazarda cadıların marifetleri satılık. Burada insanları yoksulluktan kurtarmayı vaat eden cadılar bunun için turistlerden 10 dolar alarak işe kendilerini kurtarmaktan başlıyor. Yine de burası geleceklerini öğrenmek isteyen turistlerle dolup taşan bir yer. Gizemli iksirler, yılan kanı ve şans getirdiğine inanılan kurutulmuş sinekkuşları da yan ürünler.