Dünyanın direkten döndüğü gün: 30 Haziran 1908
Galaksimizin ortasında bilindiği kadarıyla tek canlı barındıran gezegen olarak üzerimizdeki sorumluluk büyük. Yaşamak ve yaşatmak bütün dünya canlıları olarak zorunluluğumuz. Ancak hiç hesapta yokken bir anda yok olabiliriz. "Bize bir şey olmaz" demeyin. Dünyamızın şans eseri döndüğü yadsınamaz bir gerçek. Nasıl mı? 1 asır öncesine dönelim...
Tunguska'da coğrafyası gereği sıcak olması pek mümkün olmayan bir 30 Haziran günü. Saatler 07:00 civarında. Sene 1908. Gökyüzünde bir cisim görülüyor. Zaten sadece görülüyor, o kadar hızlı geliyor ki cisim yani muhtemelen biraz yavaş gelse Tunguska değil, dünyanın kendi etrafında dönüşü sebebiyle Moskova semalarında gözükmemesi saniyelik bir olay!
Cisim çevredeki bölgelerden de görülebilecek kadar büyük ve parlak. Görgü tanıklarının söylemesine göre neredeyse güneş kadar parlak! Ardında mavi bir alev bırakarak yeryüzüne yaklaşıyor cisim. Ne filmlerdeki gibi bir füze, ne de bir süperkahraman çıkmıyor yoluna. Bayağı bildiğiniz yardırarak geliyor ve çarpıyor gezegenimize.
Çarpışma sonrasında 15 megatonluk bir enerji ortaya çıkıyor. "Eee yani?" diyenler için şöyle bir misal verelim. Hiroshima'ya atılan atom bombasını 1000'le çarpın öyle bir enerji! Ve hatta dünyadaki modern teknolojiyle üretebildiğimiz en şiddetli yok edici olan Tsar bombasından bile 3 kat daha fazla! Peki bu enerji neye yol açıyor? 1300'den fazla kilometrekarelik alanda 90 milyondan fazla ağacı deviriyor. Ki şöyle söyleyelim, bu göktaşı Tunguska'ya değil Avrupa'nın göbeğine düşseydi nereden baksanız 3-4 ülkeyi ve içinde yaşayanları yok etmeye yeterdi!
Cismin yarattığı etki o kadar büyük oluyor ki Çin'den İngiltere'ye kadar sarsıntısının şok dalgaları hissediliyor! Yine aynı büyüklükte bir alanın atmosferinde anlık değişimler yaşanmasına sebep oluyor. Hatta Çin'de olayın yaşandığı sırada gökyüzünün rengi değişiyor!
Olayın tanıklarından S. Semenov 65 km öteden gördüğü şeyleri şöyle anlatıyor; "Kahvaltı ederken bir anda Tunguska yönünde gökyüzünün ikiye ayrıldığını ve içinden alevler çıktığını gördüm. Bütün Kuzey'de gökyüzü alevler içindeydi. Bir anda bir sarsıntı yaşandı ve gözlerimi açamayacağım derecede ortalık aydınlandı. İnanılmaz sıcak bir hava dalgasının içinde kaldım, öyle ki yandığımı hissettim ve üstümdeki kıyafetlerimi çıkarttım. Sonra bütün duyularımı yitirdiğimiz hissettim ve çok şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Gökyüzünden taşlar yağmaya başladı. Başımı korumak için yere yattım. Bütün camlar kırıldı ve etrafımda görebildiğim her şey hasar almıştı."
Semedov'un alattığı gibi yaşanan bu günün ardından tam 19 yıl boyunca kimse Tunguska'ya yaklaşamadı. Bölgede yaşayan insanlar göç etti. Göç etmeyenler radrasyondan kaynaklandığı düşünülen hastalıklara yakalandı ve çoğu öldü. 19 yıl sonra Leonid Kulik adında bir bili insanı bölgeyi araştırmaya gitti.
Bölgeye giren Semedeov ve ekibi, patlamaya dair bir krater bulamadı. İlginç bulunan bu durumun açıklaması aslında yıllar sonra açıklanacaktı. Tunguska'ya çarpan şey "comet" olarak tanımlanan bir göktaşı türüydü. Tamamen buzdan oluşuyordu ve çarpıtığı zaman yarattığı etkiyle birlikte eriyerek yok oluyordu. Çok büyük bir patlamaya sebep olsa da geride bir iz bırakmıyordu. Profesyonel bir suikast silahı gibi... Peki bu kadar büyük bir patlamaya sebep olan bir buz kütlesi nasıl ortadan kayboluyor? Patlamada ortaya çıkan sıcaklığın 28.000 derece olduğunu düşünürseniz cevabı bulursunuz...
Kulik'in keşfi ortaya şunu çıkarttı ki, eğer Tunguska'ya çarpan cisim bir buz kütlesi değil, kaya formunda bir asteroit olsaydı muhtemelen çok daha büyük bir patlama yaşanacak ve belki de bugün bildiğimiz dünya daha farklı bir gezegen olacaktı!
Peki olabilir mi böyle bir şey? Her an olabilir. Hermes adındaki göktaşı 1937'de dünyanın sadece 776.000 kilometre dibinden geçti. Daha kötü bir haber verelim 2040 yılına dair planlarınız varsa yeniden gözden geçirin çünkü AG5 adı verilen bir göktaşı NASA hesaplamalarına göre 625'te 1 ihtimalle dünyaya çarpacak. Çarparsa gezegenimizdeki insan hayatına son vereceğine %100 gözüyle bakılıyor. Bu sebeple NASA 2040 yılına kadar bu cismi vuracak teknolojiyi geliştirmek için harıl harıl çalışıyor. Özetle 1908'de tam da bugün gezegenimiz direkten döndü diyebiliriz. Asteroitlerin bir sonraki şutunun ağlara gidip gitmeyeceği tamamen şans meselesi!
Gülün Dikeni: ABD gizli servisi uzun bir dönem Tunguska'da yaşanan olayı Sovyetlerin yeni bir bomba denemesi olarak düşündü ve bölgeyi araştırması için ajanlar gönderdi. Ajanların raporlarına göre Tunguska'da deformasyona uğramış insanlar ve hayvanlar görülüyordu. "Yaratık" olarak tabir edilen bu canlıların gerek Sovyetler gerek ABD tarafından deneylere tabii tutulduğu ve doğa üstü bazı özelliklere sahip olduklarının tespit edildiği rivayet edilir. Tunguska olay sonrasında çok sayıda UFO gözlemine de şahit olmuş bir bölgedir.
Tunguska ve çevresinde yaşananlara dair geçtiğimiz yıllarda Siberia adında bilim kurgu-macera türünde bir dizi çekildi. Tunguska hakkında çok fazla film ve bilgisayar oyunu da bulmak mümkün. Olay hakkında ortaya atılan senaryolardan biri de Tunguska'ya çarpan şeyin uzaylıların kullandığı bir silahtan çıktığı enerji olduğu yönünde. Tabii bunların hepsi sadece rivayet. Bilimin açıklayabildiği kadarıyla Tunguska'ya çarpan şey çok güçlü bir buz kütlesiydi o kadar.