Davullu zurnalı, tulumlu, kemanlı: Yedigöller

Geçen hafta sonu kızım Zeynep Mira, eşim Özlem, gazeteci arkadaşım Can Hasasu ve eşi Özge’yle birlikte İstanbul’dan Bolu Yedigöller’e doğru yola çıktık. Otoyol üç saat, Bolu ile Yedigöller arasındaki 42 kilometrelik dağ yolu da bir buçuk saat sürdü.

Seringöl, Büyükgöl, Deringöl, Nazlıgöl, Kurugöl, İncegöl ve Sazlıgöl arasından tercihimizi Büyükgöl’den yana kullandık. Çadırı gölün kenarına kurmaya karar verdik. Fakat kolay olmadı. Hafta sonunu, havanın güzel olmasını herkes fırsat bilmişti. Çadır kuracak yer bulmakta zorlandık. Kurulum çalışmalarının ardından akşam yemeği için hazırlıklara başladık. Yedigöller yüksek tepelerin ortasında kalan bir bölge. Güneş gün içinde hızlıca kendini gösteriyor ve kayboluyor. Hava 16.00’dan sonra hafif hafif kararmaya başlıyor.

Havanın kararmasıyla birlikte kimi mumlarını getirmiş, şarabını açmış göl kenarında romantik bir akşam yemeği hazırlıkları yaparken birden davullu zurnalı halaylar başladı. Başka bir grup Ahmet Kaya’dan dem vuruyor, bir diğeriyse keman çalıyordu. Tulumla horon oynayan bile vardı. Amacınız ağaçların altında kuşları, yaprakları dinleyerek göl kenarında bir gece geçirmekse hafta sonu yanlış bir gün. Biz bunu anladık.

Gece yarısına doğru sesler kesildi. Ormanla yine baş başa kaldık. Ancak bu kez başka bir sorunumuz vardı: Kamp ateşimiz yoktu. Sıcaklık hava karardıktan sonra 10’dan geri saymaya başlamıştı. İki seçeneğimiz vardı. Ya tulumlara girip uyuyacak ya da ormanın derinliklerine dalıp odun bulacaktık. Madem macera için oradaydım ormanın karanlıklarına doğru yol almayı tercih ettim. Amaç devrilmiş ağaçlardan çürümemiş kısımları kesip almaktı.

Dik bir yokuşu tırmanıp gece yarısı ormanın içlerinde kafa lambası yardımıyla baltayla dal kestik. Topladığımız odunları geri götürürken, çıktığımız yokuşu inmesi biraz daha zor oldu. Kamp alanımıza ulaştığımızda birkaç saatlik daha ateşimiz oldu. Odunlar küle dönmeye başladığında biz de tulumlara girdik. Soğuk, karanlık ancak bir tabiat harikası Yedigöller’de uykuya daldık.Yedigöller’e dair aklımda kalan en güzel anı sabah kahvaltısı oldu. Kamp ocağında çay demledik. Göle yansıyan ağaçları seyrederek, kuşları dinleyerek çaylarımızı yudumladık. Muhteşem doğanın keyfini çıkardık.
Hafta sonu yoğunluğundan kaynaklanan tüm olumsuzluklara rağmen Yedigöller ülkedeki en muhteşem coğrafyalardan biri. Sohbahardaki insanın aklını başından alan bu güzelliğin sona ermesi için birkaç hafta kaldı...

İster kamp yapın, ister günübirlik gidin ancak bu güzelliği mutlaka görün.

KAMPÇILARA TAVSİYELER

- Mutlaka fotoğraf makinesi götürün.
- Hafta sonu gidiyorsanız rotanızı tenha bir göle çevirin. Zira insandan arınmış bir fotoğraf çekmek zor.
- Araçla gidiyorsanız kamp ateşi için odununuzu yanınızda taşıyın.
- Kamp malzemelerinizin eksiksiz olmasına özen gösterin. Yoksa hafta sonu küçük marketten istediğinizi bulmanız mümkün değil.
- Hafta sonu tuvaletler yetersiz. Kadınların vay haline! Tuvalet önündeki uzun kuyrukta yerinde zıplayan kadınları gördüm. Bu duruma hazırlıklı olun.
- Hafta içi gitme şansınız varsa yukarıdakilerin hepsini unutun. Tüm Yedigöller sizin…

NASIL GİDİLİR?
Aracınız yoksa bir çok turizm firması Yedigöller’e günübirlik ya da bir gece konaklamalı tur düzenliyor.

Bukla Tur: Son tur 22-23 Kasım. Çadır, tulum, yemekler ve ulaşım dahil kişi başı 245 TL (www.bukla.com).
Tatil Alsana: Aralığa kadar her hafta sonu İstanbul’dan tur düzenliyor. Malzemeler ve yemek dahil 160 TL (www.tatilalsana.com).
Tatil Alsana 2: 30 Kasım’a kadar her pazar İstabul’dan tur düzenliyor. Kişi başı 80 TL (www.tatilalsana.com).
Deep Nature: 22-23 Kasım İstanbul’dan hareketle bir gece otel konaklamalı 269 TL (www.deepnature.com).
Artı Yaşam: Aralığa kadar hafta sonları Ankara’dan günübilirlik turlar ulaşım yemek dahil 90 TL (www.artiyasam.com).