Paylaş
Fanatik Ajda hayranı olduğum için ne giyse mükemmel buluyorum.
Ama Harbiye Açıkhava’da verdiği ilk yaz konserindeki kıyafeti, nedense çok eleştirildi.
“24 ayar gladyatör elbisesi” diyenler bile çıktı.
Derken mevzuya ünlü modacı Yıldırım Mayruk da katıldı: “Keşke Ajda’yı Semiramis giydirse...”
Mayruk bu sözüyle bir yandan Semiramis Pekkan’ı överken, bir yandan da Ajda’nın modacısı Gülşah Saraçoğlu’nu gömüyor tabii.
İki kardeş stil konusunda elbette fikir alışverişi yapabilir ama Semiramis Pekkan’ın bu saatten sonra Ajda’ya stilistlik yapması olacak iş değil tabii.
Zaten yapmaya kalksa, “Ne aceleniz vardı, biraz daha bekleseydiniz” derler insana.
Ama çok da fena fikir değil ha.
Semiramis Pekkan’ın birçok konuda olduğu gibi giyim konusundaki gustosu da
malum.
Biliyorsunuz, yaptırdığı estetiklerden dolayı Gülşah Saraçoğlu’nu artık havaalanındaki makineler bile tanıyamıyor, imza vererek geçmek zorunda kalıyor.
Semiramis Pekkan “Ben Gülşah’ım” dese kim ayırt edebilecek?
Tuhaf bir karma
Hatemi Ailesi karıştı, ünlü boşanma avukatı Kezban Hatemi geliniyle birbirine girdi. Karşılıklı suçlamalar gırla.
Alkolizme, gece hayatı düşkünlüğüne, hatta torun kaçırmaya teşebbüse kadar varan iddialar...
Hatemi’nin oğlu Mehmet Ali Hatemi de eşinden koruma talebinde bulundu.
Kezban ve Mehmet Ali Hatemi isimlerini daha önce de duymuştuk “ailevi mesele” kapsamında.
2013’te Mehmet Ali Hatemi, “Annem beni akıl hastanesine kapattı” başlıklı bir röportaj vermişti.
Yani bu, ailenin ilk “karışması” değil aslında.
Boşanma avukatı ve... Kendi ailesinde uzaklaştırmalar, kötü boşanmalar...
Tuhaf bir karma diyelim, orada bırakalım.
Gel kardeşim gel, kim olursan ol yine gel
Marmaris, Fethiye gibi yerlerden düşen görüntülerle turistik yerlerdeki “erkek dansçı” meselesi, “kaliteli/kalitesiz turist” tartışmasına dönüştü. “Acaba ülkemize gelen turistler düşük profilli olduğu için mi bu tür ortamlar yeşerebiliyor?” sorusu sorulmaya başladı.
Geçen yıl ülkemize 62 milyonun üzerinde turist gelmiş. Bunların içinde zengini, ünlüsü, sosyetiği, aristokratı, akademisyeni olduğu gibi; elbette az gelirlisi, az eğitimlisi, lümpeni, düşük ahlâklısı da var.
Tıpkı diğer büyük turizm ülkeleri gibi, hepsi için ayrı ayrı mecralar, ayrı ayrı destinasyonlar, ayrı ayrı imkânlar sunuluyor.
Kadın turistin biri video çekmiş; dansların, meşalelerin, köpüklerin yasaklanmasından şikâyet ediyor. Yani “düşük eğlence” diyoruz ama bunun da talibi var.
800 bin kilometrekarelik memleket. Sığdırırız diye düşünüyorum, her yıl gelen Naomi Campbell’a da yer var bu uçsuz bucaksız sahillerde, aklınca çılgın eğlence yapan orta halli, mutsuz, Avrupalı kadıncağıza da.
Paylaş