GeriSeyahat Burdur: Burada biraz duralım! Salda’yı, âşıklar çeşmesini, gladyatörler kentini gezelim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Burdur: Burada biraz duralım! Salda’yı, âşıklar çeşmesini, gladyatörler kentini gezelim

Burdur: Burada biraz duralım! Salda’yı, âşıklar çeşmesini, gladyatörler kentini gezelim

Birçoğumuz tatil için Antalya’ya gidiyoruz ama hemen yanı başındaki Burdur’u ziyaret etmek, kabul edelim, pek aklımıza gelmiyor. “Türkiye’nin Maldivler’i” dediğimiz Salda Gölü’nün Burdur’da olduğunu sorsak kaç kişi söyleyebilir? Oysa “Burada dur” diyen yerel halkın bir bildiği var. Şimdi sözlerine kulak verelim ve bu güzel ilimizin başka ne cevherler sakladığını keşfedelim.

Popüler turizm destinasyonları olan Muğla, Antalya, İzmir, Çanakkale gibi üç-beş ilimizin dışına kolay kolay çıkmıyor, seyahatlerimizi genellikle benzer rotalara planlıyoruz. Bu şehirlerimizin aşırı turizmden olumsuz etkilendiğinin de farkındayız. Örneğin Bodrum’daki su sıkıntısı hepimizin dilinde. Oysa ülkemizde görülmesi gereken o kadar çok yer var ki... Antalya’nın komşusu Burdur da onlardan biri.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) turizmi ülke geneline ve 12 aya yaymak hedefiyle ‘Turizm Yüzyılı’ isimli bir projeyi hayata geçirdi. Projenin ilk durağı da Burdur’du. Ben de bu vesileyle düzenlenen geziye katıldım ve bu güzel ilimizi keşfetme şansı yakaladım. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’ya neden önceliği Burdur’a verdiklerini sorduğumda şunları anlattı: “Burdur’u seçmemizin birçok nedeni var. Sagalassos ve Kibyra gibi önemli antik kentleri, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan tarihi yapıları, Salda Gölü başta olmak üzere muhteşem güzellikleriyle öne çıkan doğası, ormanları, lavanta ve gül bahçeleri, dağları, mağaraları ve elbette gastronomisiyle Burdur önemli bir turizm potansiyeli barındırıyor. Ancak bu potansiyel tam olarak değerlendirilmiş değil. Burdur genelde bugüne kadar gezilen değil, Antalya’ya ya da güneydeki diğer turizm destinasyonlarına gidilirken kenarından geçilen bir yer konumunda oldu. Biz Burdur’u yanından geçilen değil, gezilip görülen bir yer haline getirmeyi hedefliyoruz.”

Burdur: Burada biraz duralım Salda’yı, âşıklar çeşmesini, gladyatörler kentini gezelim

Neşeli kuşlar eşliğinde...

Sosyal medyada birçok gezgin “Türkiye’nin Maldivler’i” hashtag’iyle son yıllarda hep Salda Gölü’nün güzel görüntülerini paylaştı. Dolayısıyla ülkemizde böyle muhteşem bir gölün varlığından haberdarız. Ama “Salda Gölü nerede” diye bir sokak röportajı yapsak kaç doğru yanıt alırız bilemiyorum.

Burdur seyahatimizin ikinci gününde, sabaha karşı 4.00’te uyanmamızın sebebi Salda Gölü’nde düzenlenen sıcak hava balon turunun erken saatlerde yapılmasıydı. Ama benim motivasyonum balondan ziyade Salda’yı yakından görmekti. Balonlar gökyüzüne doğru havalanırken soluğu hemen gölün kıyısında aldım. Bu masmavi suyu ve üzerinde uçan neşeli kuşları izlerken öylesine büyülenmiştim ki tur otobüslerinin beni unutup gideceği hiç aklıma gelmedi. Otobüslerin uzaklaştığını gördüm, onlara yetişmeye çalıştım, seslendim ama nafile. Küçük çaplı bir panik yaşadım zira gölde tek başımaydım. Neyse ki bir süre sonra beni yoldan aldılar da gezimize devam ettik.

Firuz Bağlıkaya’nın anlattığına göre Salda Gölü, Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği’nin 2024 için hazırladığı ‘Dünya Jeolojik Miras Listesi’nde. Bunu duyduğumda içimdeki o tedirgin ses de konuşmaya başladı tabii: ‘Bu gölü korumak zorundayız, ona gözümüz gibi bakmalıyız.’

Salda Gölü’ndeki balon turlarına katılmak isteyenler için hemen şu bilgiyi de verelim: Hava şartları elverişli olduğu sürece yılın 12 ayı boyunca balon turlarının yapılması planlanıyor. Hatta kış döneminde yalnızca sabahın erken saatlerinde değil, öğleden sonra da bölgede balon turuna çıkmanın mümkün olduğunu söylüyorlar. Seyahat acenteleri de gelen talebe göre bu turları organize edecekler.

Burdur: Burada biraz duralım Salda’yı, âşıklar çeşmesini, gladyatörler kentini gezelim

Gürül gürül sular akıyor

Burdur’un zenginliği Salda Gölü’yle sınırlı değil. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde olan Sagalassos Antik Kenti, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri. Kentin asıl güzelliğini görebilmek için epeyce bir basamak tırmanmanız gerekiyor ama buna değiyor. Sagalassos dünyanın en yüksek rakımlı 9 bin kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla biliniyor. Ama beni asıl etkileyen MS 161–180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında yapılmış Antoninler Çeşmesi oluyor. Hâlâ çeşmeden gürül gürül sular akıyor. Roma’da herkesin görmek için kuyruğa girdiği Aşk Çeşmesi (Trevi) geliyor aklıma. Bugüne kadar Antoninler Çeşmesi’ni görmediğim için kızıyorum kendime.

Roma İmparatorluğu’nun prestij göstergesi olarak inşa edilen çeşme yedi farklı renkteki taşlarıyla dikkat çekiyor. Rehberimizin anlattığına göre Antoninler Çeşmesi’nin suyunun insanları güzelleştirdiğine ve içenlerin âşık olduğuna inanılıyor. ‘Aşkı buldum zaten ama güzelleşelim tabii’ diyerek çeşmede elimi, yüzümü güzelce yıkıyorum.

Gelelim 2016’da UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne giren 2 bin 300 yıllık Kibyra Antik Kenti’ne. Burada da muhteşem bir anıtsal çeşme karşılayacak sizi ve üstelik suyu da içilebiliyor. Antik kentin içinde, zamanında gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yaptığı düşünülen 12 bin kişilik bir stadyum ve 7-8 bin kişilik Kibyra Antik Tiyatrosu var. Yaklaşık 3 bin 500 kişilik Odeon’un ortasındaki Medusa Mozaiği ise tek başına önemli bir kültürel değer.

False