36 saatte Madrid
Gitmek için neredeyse en iyi zaman. Hava ılık, fiyatlar görece düşük, son 10 yılın siyasi ve ekonomik ortamı İspanya’nın altın başkentinde yaratıcılık ve ticarette patlama etkisi yarattı.Cesur girişimciler tarihi kapalı pazarları yenileyip yeni çekim alanları oluşturdu. Eski fabrikalar sanat merkezine dönüştü. Malasana’nın eğlence mekânları, AVM’leri gençlerle dolu, modanın merkezi Conde-Dunque ve bohem atmosfere sahip Lavapiés birbiriyle yarışıyor.
Cuma
15.00
Hangi bocadillo
Herhalde Madrid’i simgeleyen daha iyi bir yiyecek olamaz: Bocadillo de calamares...Çıtır baton ekmeği arası kızarmış kalamar... Meşhur Plaza Mayor’daki barların birinde ortalama 15 TL. Yolunuz Alonso semtine düşerse, Bocadillo de Jamón y Champán’da İber salamlı bocadillo ile şampanya yudumlayanlara katılın.
17.00
Boho Barrio
Klasik beğenilere sahip kişilerin gözde alışveriş adresi Las Salesas, Chueca’dan Salamanca’ya uzanan yeşilliklerle kaplı bir semt. Tasarım mağazası Do Design tekstil, tasarım ve sanat ürünlerini bir araya getirmiş. Tuhaf mağazalardan Cacto-Cacto sadece kaktüse odaklanmış. İki yıl önce yenilenen asırlık, zarif pastane La Duquesita Pastelería’da Jápines (mutluluk) adlı mini mağaza açıldı. Takı, mum ve parfümlerin önemli bölümü mağazanın sahibi María Beltrán Joyas’ın tasarımları.
2.00
Tapas’ta yeni moda
Yeni açılan modern meze evlerinden (tapas) Celso y Manolo hangi lezzetleri güncellemek, hangilerini eski tariflerle hazırlamak gerektiğini biliyor. Dekorasyonu gibi mönüsünde de 1950’ler yaşatılıyor. İşte iki örnek: Kantabriya danasından çimi curi soslu pirzola (45 TL)… Izgara yarım domatesin üstüne avakado, mango, papaya yerleştirip zeytinyağı gezdirilen chuletón de tomate (45 TL).
23.30
Klasik içecekler
La Venencia gibi kimi lezzetlerin güncellenmeye hiç ihtiyacı yok. Bir zamanlar Hemingway’i ağırlayan, sepya tonunda muhteşem dekorasyonuyla dikkat çeken bar 70 yıldır neredeyse hiç değişmedi. İspanya İç Savaşı’nda hayatını veren Cumhuriyetçilerin anısını yaşatan barda fotoğraf çekip sosyal medya teşhiri yapmak yasak. Tek içki servis ediliyor: Geçmişteki gibi meşe fıçılardan doldurulan bal kıvamındaki şeri. Madrileño simgesi diğer ilginç mekanlardan Bar Cock 1921’de açılmış. Eski genelev adeta İngilizlerin aristocrat kulüplerine dönüştürülmüş. Harika kokteylleri, özel dekoruyla bugüne kadar Frank Sinatra, Pedro Almodóvar’dan Francis Bacon’a pek çok gece kuşunu ağırlamış.
Cumartesi
11.00
Çılbır enerjisi
Bir zamanlar yoksul halk ve göçmenlerin yaşadığı gökdelenleriyle “dikine gecekondu” lakabını taşıyan Lavapiés kapsamlı restorasyonla yenilenip şehrin gözde mekanına dönüştü. Kırmızı tuğlalı atölyelerinden birinde nisanda Pum Pum Café açıldı. Hafta sonunda semtin bohemleri brunch için buraya geliyor. Yanında taze kruvasanla ikram edilen avakadolu“Club Mix”i tadın. Benedict usulü yumurta, yani çılbırla birlikte yoğurtlu, meyveli müsli, taze sıkılmış portakal suyu ya da espresso 45 TL’lik fiyata dahil.
13.00
Tüm eskiler yeni
Semtteki yeniden işlevlendirilen yapılardan La Casa Encendida, müdeccer (mudejar) stili bina konser, serge ve sempozyumlara ev sahipliği yapıyor. Yakınlardaki Mercado de San Fernando, bir zamanlar kapalı çarşıydı. Şimdi manav, kasapların yerini sanatçılar, leziz mönüler hazırlayan şefler aldı. Endülüs şarabından suşiye, tango dersine kadar ne ararsanız var. Birkaç katlı sigara fabrikasından kültür merkezine dönüştürülen La Tabacalera de Lavapiés’in yakınından geçerseniz mutlaka etkinlik programına bakın. Duvar resimleriyle süslü yapıda kitaplık, bar, restoran, park ve güzel bir avlu bulunuyor.
17.30
Bedelsiz başyapıt turu
Madrid’in müzelerinde sanat tarihinin önemli pek çok yapıtı sergileniyor. Zamanınızı iyi ayarlarsanız giriş ücreti ödemeden hepsini görebilirsiniz. Tabii erken uyanmak koşuluyla. Cumartesi saat 06.00-08.00 arasında Prado’ya giriş ücretsiz. El Greco, Velázquez, Rubens, hepsinden öte Goya koleksiyonu çok geniş. Goya’nın zemin kattaki Kara Tablolar’ını mutlaka görün. Yürüyüş mesafesindeki Reina Sofia’da dev bir duvar Picasso’nun Guernica’sına ayrılmış. Saat 07.00-09.00 arası giriş serbest.
21.00
Giden günün şerefine
Gün batımında panoramik şehir manzarası seyretmek biraz bayat bir fikir olabilir, yine de denemekte fayda var. 20’nci yüzyıldan kalma Círculo de Bellas Artes’nin terasında ikram edilen bir kadeh şarap ya da bir bira 18 TL’lik giriş ücretine dahil.
22.00
Yağmur ormanında akşam yemeği
Lüks semtlerden Salamanca’da geçen yaz açılan Amazónico, orman temalı gastronomik keşif alanı… Geçmişte El Paraguas ve Ten con Ten’i yaratan başarılı çift şimdi yine şehrin en popüler restoranını kurmayı başardı. Yuvarlak suşi bar egzotik meyveler ve sülünle süslenmiş. Katalan iç mimar Lázaro Rosa-Violán ile şef Sandro Silva el ele bu sosyetik mekanı yaratmış. Mönü şefin memleketi Brezilya’dan Japonya’ya kadar uzanıyor. Yolda Arjantin, Hindistan, Çin, Peru’ya uğruyor. Sonuca gelince… Hawaii usulü kırmızı ton balığı tartarın damaktaki etkisi susam, hindistan cevizi, kavrulmuş kaşu fıstığıyla dengelenmiş. Çiğ Yarikahua karidesleri yeşil limon ve Japon yuzu limonuyla terbiye edilmiş. Yanında mor mısır getiriliyor. Izgara et seçeneği bol. Yemek öncesindeki kokteyller nadide egzotik meyveler ve mürver çiçeğiyle tatlandırılıyor. İki kişi, yemek ve içki ortalama 900 TL.
23.30
Elektro gece
10 yıllık düşüş döneminden sonra Madrid’in gece kulüpleri yine Avrupa’nın gözdeleri arasında… Sadece üyelere açık El Sótano ve Cha Chá gibi kulüpler için bağlantı bulmak zor olabilir. Bunun yerine Berlin esintili, Funktion One ses sistemine sahip Goya Social Club (giriş 70 TL) ya da 1980’lerde La Movida akımının doğduğu, günümüzde şehrin en iyi elektro müzik kulubü Sala el Sol’u (ilk içki dahil 70 TL) deneyebilirsiniz.
Pazar
10.00
Çikolata sarhoşluğu
Duvarları yeşil ahşap panellerle kaplı Chocolatería San Ginés, 1894’ten bu yana pazar sabahlarının vazgeçilmezi. İster yeni uyanmış, ister gece kulübünden yeni çıkmış olun Madrid’lilerin kuşaklar boyu yaptığı gibi çikolata takviyesiyle güne başlayın. Koyu kıvamlı, bol kakaosu mis gibi kokan fincanın yanına büyük lokma tatlısı benzeri churros yaraşır. (6 churros ve bir fincan kakao 18 TL)
11.00
Kan izi
El Rastro, ülkenin en büyük bit pazarı. 50 yıldır her kurulduğunda La Latina semtini boydan boya kaplıyor. İsmini mezbahadan araçlara yüklenen büyükbaş hayvanların yerde bıraktığı kan izinden almış. Kürkten gümüş sofra takımına, elişi ürünlerden flamenko dansçısı kostümlü kurbağa biblolarına her şey çıkabilir karşınıza. Çingene çalgıcılar, klezmerciler, Orta Afrika davulcularının ezgileri La Ribera de Curtidores tepesine yürüyen kalabalığa enerji veriyor.
13.30
Gazeteydi, şimdi kafe
El Imparcial’a varana kadar La Latina’da yürüyün. İki katlı bar, restoran, konsept mağazanın bulunduğu zarif köşkte bir zamanlar “El Imparcial” gazetesi yayımlanırdı. 90 TL’lik pazar brunc’ına taze meyveli yoğutlu müsli, yöre peyniri ve sosisi, domatesli ekmek, marmelat ve tereyağı, kahve ya da çay dahil.
13.30
Nasıl gidilir
Ekimin ikinci haftasında Pegasus, İstanbul’dan Madrid’e 1165 TL’den başlayan fiyatlarla gidiş-dönüş uçuyor.
Fotoğraflar: Book Taxi Madrid, Gezi Rehberleri, Wall Street Journal, happytrips.com