22 Temmuz 2008
Dün Godiva çikolatalarına isim veren kadından, Leydi Godiva’dan bahsetmiştik bu köşede. Gerçi artık Ülker grubu çatısı altında bu marka ama Godiva çikolataları uzun yıllar boyunca tek başına varolmayı başarmış. Seksenli yaşlarının sonlarında olan Pierre Draps firmanın kurucularından biri ve Şubat ayında Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde firmanın kuruluş öyküsünü uzun uzun anlatmış. 1920’lerde babası yıllardır çalıştığı çikolata fabrikasında işten çıkarılmış. Dönemin en iyi çikolata ustalarından biri olarak işten çıkarılınca bir süre ne yapacağını bilemeyen baba, sonunda firmaya tazminat davası açmış ve davayı kazanmış. Sonunda 1926 yılında karısı ve çocuklarını da arkasına alarak "Draps Çikolata"yı kurmuş. Pierre Draps ise ancak ortaokul yıllarında işe fiilen dahil olmuş ve gündüzleri okula giderken akşamları çikolata paketlemiş. Liseyi de çikolata sevdası yüzünden bırakan Draps gecesini gündüzünü çikolata işini layıkıyla öğrenmeye adamış.
Annesi ve babası bir yıl arayla ölüp İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Pierre ve ağabeyleri için de zor yıllar başlamış. Savaş bittiğinde ağabeyleri işi bırakmak istemişler ve Pierre itiraz edemeyecek kadar gençmiş. Neyse ki bankacı bir tanıdık devreye girmiş de ağabeylerini yeni bir çikolata markası yaratmak için ikna etmiş. İşte markaya isim bulmak da bu sırada yapılması gereken işlerden biriymiş ki, dünkü yazımızda biz size uzun uzun anlattık markanın isminin nasıl ve nereden geldiğini. Uzun yıllar dünyanın sayılı çikolata üreticilerinden biri olmuş Godiva. Ama sonra iki ağabeyin sağlık durumları bozulmuş ve firma 1966’da satılmış. Pierre Draps bir süre daha firma için çalışmaya devam ettikten sonra işi tamamen bırakmış. Ta ki Godiva’nın Avrupa CEO’su onu evinde ziyaret edip özel bir koleksiyon hazırlamasını isteyene kadar.
Börülceli sardunya adası tavuğu
6 kişilik
Hazırlama süresi 20 dakika
Pişirme süresi
40 dakika
Malzeme listesi
3 adet tavuk göğüs eti
1 su bardağı süt
1/2 tatlı kaşığı tuz
2 demet ıspanak (120-150 gr)
1 adet orta boy kuru soğan
1 yemek kaşığı bitkisel margarin
1 su bardağı haşlanmış börülce
1/2 su bardağı haşlanmış mısır (Konserve mısır da kullanabilirsiniz.)
1/2 tatlı kaşığı tuz, karabiber
1/2 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
2 adet kırmızı dolmalık biber
2 yemek kaşığı sıvıyağ
Tavuk etlerini kuş başı et formunda doğrayıp çukur bir kaba aktarın. Üzerine soğuk süt ve tuzu ilave ederek karıştırdıktan sonra, buzdolabında 3-4 saat dinlendirin. Böylece marine ettiğiniz tavuk etleri hem yumuşar hem de lezzet kazanır. Diğer taraftan, ıspanağı ayıklayıp yıkadıktan sonra, süzerek ince ince doğrayın. Margarini, orta boy bir tencerede eritip üzerine küp şeklinde doğradığınız soğanı aktararak sararıncaya kadar, 2-3 dakika kavurun. Haşlanmış börülce, mısır, tuz ve karabiberi de ilave edip, 2-3 sefer karıştırdıktan sonra 2 su bardağı sıcak su aktararak 20 dakika kadar pişirin. Son olarak, ıspanak ve kırmızı biberi katıp, 10 dakika daha pişirin. Börülce iyice yumuşadığında yemek pişmiş demektir. Dinlendirdiğiniz tavuk etlerini sütün içinden çıkarın. Aralarına büyük büyük doğradığınız kırmızı biberleri de koyarak tüm malzemeyi çöp şişlere dizin. 2 yemek kaşığı sıvıyağı geniş bir tavada kızdırıp tavukları bu yağda önlü arkalı kızartın. Börülceyi bir tabağa aktarıp üzerine kızarttığınız tavuk etlerini yerleştirdikten sonra servise sunun.
Damla çikolatalı Karlıdağ kurabiyesi
8 kişilik
Hazırlama süresi 15 dakika
Pişirme süresi
25 dakika
Malzeme listesi
1 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş)
6 yemek kaşığı dolusu hazır süt kreması
1 neskafe fincanı dolusu süt
50 gr yumuşamış tereyağı
2 neskafe fincanı dolusu un
1 paket kabartma tozu
1 neskafe fincanı damla çikolata
4 yemek kaşığı dolusu kakao
4 yemek kaşığı toz şeker
Üzeri için;
4-5 yemek kaşığı dolusu pudra şekeri
Oda sıcaklığında bekleyen yumurtayı ve hazır süt kremasını derin bir kaba aktarıp üzerine süt ve yumuşamış tereyağını ekleyin. Mikserin orta devriyle çırparak tüm malzemeleri iyice karıştırın. Diğer taraftan, un, kabartma tozu ve kakaoyu başka bir kaba aktarın. Üzerine damla çikolatayı ve toz şekeri ilave edip karıştırın. Bu unlu karışımı yumurtalı harca azar azar aktarıp tahta bir kaşık ya da spatula yardımıyla sürekli karıştırarak malzemeleri birbirine yedirin. Bozadan daha katı kıvamlı ama akıcı olan hamuru iyice karıştırdıktan sonra bir kenarda bekletin. Küçük kek kalıplarını (mafin kalıbı da denir) ya da küçük kağıt kalıpları yumuşamış margarinle yağlayın. Hamuru kaşık yardımıyla kalıplara paylaştırın. Ancak bu işlemi yaparken kalıpların ağzında birer santim kadar boşluk bırakmayı ihmal etmeyin. Kekleri 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 25 dakika kadar pişirip çıkarın. Soğumasını bekledikten sonra üzerlerine pudra şekeri serpiştirip servise sunun.
Yazının Devamını Oku 
21 Temmuz 2008
Aslında muhafazakar bir kadındı. Yaşlı Kont Leofric’le evlendiğinde henüz çok gençti. Aşk evliliği bir süre iyi gitti ama sonraları, Kont halktan aldığı vergileri artırdığında, karı-kocanın arasına kara kedi girecekti. Çünkü Leydi Godiva yardımseverliğiyle ün yapmış biriydi ve halkın ağır vergiler altında ezilmesine gönlü asla razı olmazdı. Kocasını vergileri indirmeye ikna etmek için çok uğraştı ama ne çare...
Sonunda Kont karısının kabul etmeyeceğini düşündüğü bir teklif sundu. Eğer Leydi Godiva at üstünde çıplak bir şekilde köyü bir uçtan bir uca geçerse vergileri indireceğini söyledi. İşler Kont'un tahmin ettiği gibi olmadı ve Godiva uzun saçlarıyla çıplak vücudunu örterek ata binip gerçekten de köyü bir uçtan bir uca dolaştı. Böylece vergiler düştü ve halk Leydi Godiva’ya müteşekkir olarak yaşadı. Bir başka rivayete göreyse, halk Godiva’yı o kadar seviyordu ki, onun çıplak olacağını bildikleri için evlerine kapanmışlar ve pencerelerini de o işini bitirinceye kadar açmamışlardı.
Peki neden 11. yüzyıl İngiltere’sinde geçen bu hikayeyi anlattık size? Aslında anlatmak istediğimiz bambaşka bir hikaye varken üstelik... Anlatmak istediğimiz hikaye de Godiva’yla ilgili. Ama Leydi olanla değil, çikolata olanla.
İkinci Dünya Savaşı’nın zor günleri henüz yeni sona ermişti ve üç genç, babalarından kalma çikolata atölyesini büyütmeye ve markalaştırmaya karar vermişlerdi. Hemen çalışmaya başladılar ve iş bölümü yaptılar. Ancak üretecekleri çikolatanın hálá bir adı yoktu. Bu sırada enteresan bir olay oldu ve kardeşlerden birinin karısı kuaföre gitti. Enteresan olan genç kadının kuaföre gitmesi değildi elbette. Saçlarını kestirmek için gittiği kuaförün ısrarla saçını kesmemesi, üstelik özenle taradığı saçlarıyla genç kadını Leydi Godiva’ya benzetmesiydi.
Böylece daha sonraki yıllarda iyice büyüyüp ünlenecek olan çikolataya, cesareti ve yardımseverliğiyle ünlü Leydi Godiva’nın adı verildi.
Godiva çikolatalarının adıyla ilgili hikaye işte böyle. Yarın da size bu ünlü markanın ilginç kuruluş öyküsünü anlatacağız.
Maydanozlu İspanyol köftesi
6 kişilik
Hazırlama süresi 20 dakika
Pişirme süresi
25 dakika
Malzeme listesi
á 500 gr. çok az yağlı dana kıyma
á 3 adet bayat ekmek içi (veya tost ekmeği)
á 2 diş sarmısak
á 2 demet maydanoz
á 1 adet ufak boy kırmızı dolmalık biber
á 2 adet yumurta
á 2 çay kaşığı tuz, karabiber
Kızartmak için;
á 1 adet yumurta
á 2 çorba kaşığı un
á 2 çorba kaşığı galeta unu
á 1 çay bardağı sıvıyağ
Köftelik kıyma olarak istediğiniz cins eti kullanabilirsiniz ancak ince çekilmiş ve çok az yağlı olmasına dikkat edin. Köftenin içine koyacağımız bayat ekmek içlerini mutfak robotunun içine koyun. Üzerine soyulmuş 2 diş sarmısağı, ayıklanmış maydanoz yapraklarını koyun. Dolmalık biberin sapını kesip, tohumlarını temizleyin ve iri parçalara bölerek robotun içine koyun. Sonra da bu malzemeleri robotta çekerek püre haline getirin ve kıymanın içine boşaltın. Yumurtaları kırıp tuz ve karabiberini de serpiştirdikten sonra köfte hamurunu 5-6 dakika sıkıca yoğurun. Köfte hamurunun üzerini kapatıp buzdolabında 15-20 dakika bekletin. Bu arada geniş bir tavaya sıvıyağ koyun. Bir tasın içine yumurtayı kırıp çatalla çırpın. Bir tabağa un, diğer bir tabağa da galeta ununu serin. Şimdi dolaptan köfte hamurunu çıkarıp, kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak yuvarlayın. Tavadaki yağı kızdırın. Köfteleri önce una sonra yumurtaya en sonunda da galeta ununa bulayıp kızgın yağda kızartın. Köfteler altın sarısı renk alıncaya kadar, çevire çevire kızartıp mutfak peçetesinin üzerine alarak fazla yağını çektirin. İsterseniz köfteleri hafif yağlı bir tepsiye koyup, 175 dereceli fırında 30 dakika kadar pişirebilirsiniz. Yanında haşlanmış sebzelerle servise sunun.
Dondurma Frigo
10 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
20 dakika
Malzeme listesi
á 1 lt. süt
á 1,5 su bardağı toz şeker
á 4 tepeleme yemek kaşığı kakao
á 3 tepeleme yemek kaşığı un
á 2 yemek kaşığı pirinç unu
á 125 gr. bitkisel margarin
á 1 paket vanilya
á Yarım su bardağı çekilmiş fındık içi
Toz şeker, pirinç unu, vanilya, un ve kakao derin bir kapta karıştırılır. Üzerine yavaş yavaş süt ilave edilip teflon bir tencereye aktarıldıktan sonra, tahta kaşıkla devamlı karıştırılarak koyu muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Kaynamaya başlayınca 2-3 dakika daha karıştırılmadan pişirilip ocaktan alınır. Sıcakken margarin ve fındık da eklenip tahta bir kaşıkla çabuk çabuk karıştırılarak malzemeler birbirine yedirilir. Malzemeleri mikserin yüksek devriyle 3-4 dakika kadar çırpmak yeterli olacaktır. Ilınması için beklenir ve kek kalıbına temiz bir buzdolabı poşeti veya streç film yayılarak karışım kalıba aktarılır. Tek kişilik çubuk dondurma kalıpları da kullanılabilir. Buzdolabının derin dondurucusunda 1 gece bekletilir. Servise sunulmadan önce kalıp servis tabağına ters çevrilip üzerindeki naylon çıkarılır. İstenirse, üzerine kakaolu bisküvi parçaları serpiştirilip dilimlenerek servise sunulur.
Yazının Devamını Oku 
19 Temmuz 2008
Özellikle fazla yağlı yemekten kaçınan ama aynı zamanda "yemeğim lezzetli olsun" diyenler için sebzeli fırın yemekleri çok idealdir. Hem fırında kızararak pişen, hem de damakta çok hoş tat bırakan fırın yemeklerinin yanı sıra uzun sürede ve kısık ateşte pişen tava yemekleri de lokum gibi ağızda erir. Bu teknikler aslında geleneksel Türk mutfağının yüzyıllardır kullandığı tekniklerdir. Kenarları 2-3 parmak yüksekliğinde olan güveçlerde yapılan kıyamlı Arap tavası, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en popüler yemeklerinden biridir. Ekmek fırınında odun ateşinde pişirilen kuzu etli güveç ise Anadolu’da yapılan en yaygın fırın yemeklerindendir. Tandır fırınında, çömlek içinde fırında veya odun ateşine gömülerek pişirilen ekmek çeşitlerimiz de sayısız fırın ve tava yemekleri arasındadır.
Fırın ve tava yemeklerinde özellikle pişirilmiş topraktan yapılan kaplar, yani güveçler çok ön plana çıkar. Bakır ve alüminyumdan yapılan pişirme araç ev gereçleri ise en çok kullanılan malzemeler listesinde güvecin hemen arkasından gelir. Ancak yağlı kağıt kullanımının da küçümsenmeyecek boyutta olduğunu söylemeliyiz.
Yağlı kağıdı bazen içinde bir kuzu kaburgasıyla fırında, bazen de güvecin ağzını sımsıkı kapatırken görebilirsiniz. Çünkü yağlı kağıt sıkı dokusu nedeniyle yemeğin buharının dışarıya gitmemesini sağlar. Bu sayede yemek buharıyla pişer ve böyle pişen yemeğin tadına doyum olmaz. Ancak bence fırın ve tava yemeklerine asıl tat veren şey bol sarmısaktır.
Enginarlı börek
Malzeme listesi
1 adet hazır yufka
4 adet orta boy enginar (temizlenip ayıklanmış)
1 adet limonun suyu
1 çay kaşığı tuz
Börek sosu için;
2 yemek kaşığı sıvıyağı
2 yemek kaşığı yoğurt
1 adet yumurta
Üzeri için;
1 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı çörekotu
Ayıklanıp yıkanmış enginarları tencereye yan yana dizin. Üzerine 4 su bardağı sıcak su, limon suyu ve tuzu ekleyerek haşlanmaya bırakın. Su kaynamaya başladıktan 10 dakika sonra ocaktan alıp süzün. Eğer konserve enginar kullanacaksanız, haşlamanıza hiç gerek kalmaz. Yalnızca süzmeniz yeterli olacaktır. Bu arada, küçük bir kapta sıvıyağı, yoğurt ve yumurtayı çırparak karıştırın. Hazır yufkayı tezgaha serin.
Üzerine fırça ile hazırlanan sostan sürüp, yufkanın kenarlarını içe doğru katlayarak yufkayı büyük bir kare şekline getirin. Sonra, yufkayı dörde keserek 4 adet kare elde edin. Suyu süzülmüş ve soğumuş enginarları ya da konserve enginarları kesilmiş kare yufkaların tam ortalarına yerleştirin. Yufkaları dört ucundan üzerine doğru katlayarak bohça şekli verin. Katlanan yerleri alta gelecek şekilde yağlanmış bir fırın tepsisine sıralayın. Diğer taraftan, yumurta sarısını küçük bir kasede çatalla iyice çırpın. Bir fırça yardımıyla böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp çörekotunu serpiştirin. Yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında üzerleri altın sarısı oluncaya kadar, en az 25-30 dakika pişirip çıkarın. Sıcak sıcak servise sunun.
Üzümlü havuçlu dekupe kek
8 kişilik
Hazırlama süresi 15 dakika
Pişirme süresi
50 dakika
Malzeme listesi
4 adet yumurta (oda sıcaklığında)
2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı ılık süt
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 adet orta boy ince havuç
2 çorba kaşığı kuru çekirdeksiz üzüm
1 paket vanilya
1 tatlı kaşığı toz tarçın
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un
Derin bir kabın içine oda sıcaklığındaki yumurtaları koyup üzerine toz şekeri ekleyin. Mikserin yüksek devriyle 3-4 dakika çırpın. Sıcağa yakın ılık haldeki süt ve sıvıyağı ekleyip tekrar 2-3 dakika çırpın. Bu arada havucu soyup ince ince rendeleyin. Üzümleri sıcak suda yıkayıp, süzün ve kağıt havlu arasına koyarak suyunu emdirin.
Sonra da rende havuç ve üzümleri yumurtalı karışımın içine ekleyin. Tarçın ve vanilyayı da katıp bir tahta kaşık veya plastik spatulayla iyice karıştırın. Öte yandan başka bir derin kabın içine un ve kabartma tozunu koyup, elinizle iyice karıştırın. Sonra da bu unlu karışımı bir tel süzgeçte eleyerek yavaş yavaş havuçlu kek karışımının içine aktarın. Tekrar tahta kaşık veya spatulayla tüm malzemeler iyice harmanlanıncaya dek karıştırın. Bu arada yuvarlak ve ortası delik kek kalıbını yumuşak bir margarinle iyice yağlayın. Şimdi hazırladığınız kek hamurunu kek kalıbına boşaltın ve 175 dereceye ayarlı fırında 45-50 dakika pişirip çıkarın. Soğumasını bekleyip bir servis tabağına koyun. Taze üzümlerle süsleyerek servise sunun.
Yazının Devamını Oku 
18 Temmuz 2008
Sofra denen şeyin yalnızca yemek yemek için oturulan masa olmadığını hepimiz biliyoruz. "Sofra başı muhabbeti" denen şey o kadar hoştur ve o kadar bizi bizden alır ki, bazen yemek biter muhabbet bitmez. Ama sofrada muhabbet etmenin de bir adabı, usulü vardır. Görgü kurallarına göre, yemek yerken sadece iki yanınızda oturanlarla muhabbet edebiliriz, o da alçak sesle.
Hele hele resmi bir davetse verilen, o zaman masada oturacağınız yeri seçme şansınız da pek yok. Ancak resmi olmayan bir yemekte böyle bir seçim yapmanız mümkün. Yani, resmi bir davetteyseniz yanınıza hiç değilse iki kelam edeceğiniz kişilerin oturması tamamen şansınıza bağlı. Söz konusu resmi bir davetse, öyle kolları masaya dayamak fazla hareketli olmak, el kol sallayarak konuşmak da yasak. Bu arada, sesinizin yüksek çıkmamasına da dikkat etmelisiniz.
Daha önce resmi bir yemekte bulunmayanlar için biraz sıkıcı olan sofra başında yemek servisini beklerken canınızın sıkıldığını çatalla kaşıkla oynayarak ya da peçetenin kenarını kıvırarak belli etmemeniz gerekiyor. İçinizden ne kadar gelse de tabakla masaya vurup tempo tutmak da yok. Bir şey okumayacak, yazmayacak hatta not bile almayacaksınız. Beğendiğiniz yemeğin tarifini yazmak bile yasak bu durumda. Kurallar nedense hep erkekler için koyulur. Örneğin erkek masada sigara içmese iyi olur, ancak içecekse bile hanımlardan izin alması gerekir. Peki ya kadınlar sigara içecekse kimden izin alacak ya da sigarayı yaktığına göre izin almış mı sayılacak?
Peki kadının sigarasını görgü kurallarına göre bir erkek mi yakmalı? İşte bu bir belirsizlik durumu. İzinli ya da izinsiz, sigara içmenin zamanı da bellidir görgü kurallarına göre. Sigara yemek sırasında içilmez, ancak tatlı veya meyveye geçişte içilebilir. Biz yine yemeğin biraz gecikmesi durumunda ne yapacağımıza dönelim. Masada hali hazırda bulunan ekmekten ya da salatadan atıştırmak da yapılmayacaklar arasında. Bu arada resmi yemek davetlerine çocuk götürülmüyor. Yine resmi yemek davetlerinde masaya zaten kürdan konmadığından "kürdan kullanılmaz" uyarısını es geçiyoruz.
Yeşil zeytinli fokaçyo
Malzeme listesi
Hamuru için
á 4 su bardağı un
á 1 yemek kaşığı kuru maya
á 3 yemek kaşığı sıvıyağ
á 3 yemek kaşığı yoğurt
á 1 tatlı kaşığı tuz
á alabildiğince su
Üzeri için
á 4 yemek kaşığı zeytinyağı
á 2 adet orta boy kırmızı soğan
á 1 su bardağı dolusu doğranmış yeşil zeytin
(File zeytin diyerek de satın alabilirsiniz.)
á 1 yemek kaşığı kuru kekik
8 kişilik
Hazırlama süresi 25 dakika
Pişirme süresi
25 dakika
Unu derin bir kaba aktarıp, üzerine tuz ve kuru mayayı serpiştirin. Sıvıyağ ve yoğurdu da ilave edip karıştırmaya başlayın. 1 yemek kaşığı su katın. Karıştırmaya devam ederken, yemek kaşığıyla su eklemeyi de sürdürün. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edinceye kadar su ekleme işlemini sürdürün. Hamurun başlangıçta elinize yapışması normaldir. Mayalı hamur dinlendikçe kendini toplayacak, iyice dinlenip kabardığında artık elinize yapışmayacaktır. Yoğurarak toparladığınız hamuru oda sıcaklığında yaklaşık 30 dakika kadar dinlendirin.
Soğanları soyup incecik halkalar halinde doğrayın. Dinlenen hamurdan limon büyüklüğünde parçalar koparın. Kopardığınız parçaları parmak uçlarınızı zeytinyağına batırarak pasta tabağı büyüklüğünde açın. Soğan halkalarını ve yeşil zeytini açtığınız hamurların üzerine paylaştırın. Üzerlerine kuru kekik serpiştirip unlanmış fırın tepsisine yerleştirin. Fokaçyoları tepside 20 dakika daha bekletip 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20-25 dakika, kenarları hafifçe sarı-kahverengiye dönüşünceye kadar pişirip çıkarın. Sıcak sıcak servise sunun. İsterseniz, fırından çıkardığınız fokaçyoların üzerine zeytinyağı da sürebilirsiniz.
reyfurtlu egzotik salata
Malzeme listesi
á 1 adet göbek salata
á 1 adet orta boy greyfurt
á 2 su bardağı haşlanmış karides
á 1 tatlı kaşığı tuz
á 5 su bardağı su
á 1 yemek kaşığı sirke
á 2 yemek kaşığı kapari
Sosu için;
á 3 yemek kaşığı mayonez
á 1 adet limonun suyu
á 1 tatlı kaşığı ketçap
á 2 yemek kaşığı zeytinyağı
á 1 çay kaşığı tuz
8 kişilik
Hazırlama süresi 15 dakika
Su, tuz ve sirke bir tencereye aktarılıp kaynatılır. Kabuklu çiğ karidesler bu suda 12-15 dakika kadar haşlanıp süzülür. Baş ve kuyruk kısımlarından tutularak kabukları ayıklanır. Dondurulmuş karides kullanılacaksa, buzunun çözülmesi yeterli olacaktır. Pişmesine gerek yoktur. Göbek salata yıkanıp dörde bölünür. Salata tabağına yerleştirilip haşlanmış karidesler ve kapari eklenir. Greyfurdun kabuğu soyulup dilimlere ayrılarak dilimler üzerindeki ince kabuklar da ayıklandıktan sonra salatanın üzerine serpiştirilir. Mayonez, limon suyu, ketçap, zeytinyağı ve tuz bir kasede çırpılır. Hazırlanan bu sos salatanın üzerinde gezdirilir. Salatanın sosu çekmesi için birkaç dakika beklendikten sonra servise sunulur.
Yazının Devamını Oku 
17 Temmuz 2008
Dengeli ve iyi beslenme ile ilgili hepimiz bir şeyler biliyoruz. Gerek televizyon, gazete ve internet aracılığıyla duyduğumuz, okuduğumuz şeyler, gerekse çevremizde olup bitenlerden aldığımız tecrübeler bizi bu konuya yabancı olmaktan çıkarıyor. Ayrıca, böyle önemli bir konuyla ilgili olarak algılarımızın da alabildiğine açık olduğunu söylemekte fayda var. Sağlıklı beslenme demek; şimdi sayacağımız besin gruplarının dengeli bir biçimde tüketilmesi demektir. Yani, yiyeceklerimizi besleyicilik değerleri bakımından beş ana grupta toplayabiliriz. Bu gruplardan ilki et ve bakliyat. Et ve bakliyat vücudumuzun protein, demir ve B vitamini ihtiyacını karşılar. Bu gruba dahil edebileceğimiz yiyecekler arasında kırmızı et, tavuk, balık, yumurta ve bakliyat grubundan; mercimek, kuru fasulye ve nohut vardır. Süt ve süt ürünlerini tüketerek, vücudumuzun kalsiyum ve fosfor açısından doymasını sağlayabiliriz. Yani bu mineralleri dengeli bir biçimde alabiliriz. Kalsiyumun kemik gelişimi için çok gerekli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ancak, kalsiyum ve fosforun vücut için vazgeçilmez bir görevi daha vardır. Bu görev de yediğimiz yiyeceklerde bulunan vücut için faydalı maddelerin emilmesini sağlamaktır. Peynir, süt, yoğurt, çökelek ve çoğumuzun bayılarak tükettiği sütlü tatlılar bu grubun temel yiyecekleridir.
Yediğimiz sebze ve meyvelerin dengeli ve bilinçli bir beslenme için önemi büyüktür. Çünkü, vücudumuz, C vitamini gereksinimini ağırlıklı olarak sebze ve meyveden karşılar. Bu açıdan zengin olan sebze ve meyvelerin başında ıspanak, lahana, kabak, elma, armut gelir. Dengeli beslenme için bir başka önemli grup da yağ ve şekerdir. Aslında bizler yemeklerimize eklediğimiz yağ, şeker, salça ve baharatları lezzet vermeleri için kullanırız genellikle. Ancak, yağ ve şekerin aynı zamanda vücudumuzun benzini olduğunu yani, vücudumuza gerekli olan enerjinin önemli bir kısmını yağ ve şekerden aldığımızı unutmamalıyız. Unutmamamız gereken bir başka nokta da, yağ ve şekerin gereğinden fazla tüketildiğinde fazla kiloya neden olduğudur. Tahılları dengeli bir şekilde tüketmek, hem B vitamini ihtiyacımızı hem de günlük enerji gereksinimimizin büyük bir kısmını karşılamamızı sağlar. Bu grubun başlıca temsilcileri pirinç, şehriye, irmiktir.
Pilavlı bıldırcın kızartması
6 kişilik
Hazırlama süresi 5 dakika
Pişirme süresi
60 dakika
Malzeme listesi
2 su bardağı pirinç
3 adet bıldırcın
2 yemek kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı kekik
1/2 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
1 yemek kaşığı kıyılmış maydanoz
Pirinci ılık tuzlu suda 1 saat kadar bekletin. Diğer taraftan, bıldırcınları yıkayıp süzün. 1 yemek kaşığı tereyağını tencerede eritip bıldırcınları tencerenin kapağı kapalı vaziyette, ara sıra çevirerek kızartın. Kekik, karabiber, tuz ve 4 su bardağı sıcak su ekleyip kısık ateşte 40-45 dakika kadar pişirin. 1 yemek kaşığı tereyağını başka bir tencerede eritip üzerine yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyerek şeffaflaşıncaya kadar, 7-8 dakika kavurun. Üzerine 2 su bardağı kadar sıcak bıldırcın suyu aktarıp tuz serpiştirin. Kısık ateşte pilav suyunu iyice çekinceye kadar pişirip ocaktan alın. Pilavı en az 10 dakika kadar dinlendirdikten sonra servis tabağına alın. Üzerine bıldırcınları yerleştirip ince kıyılmış maydanozla süsleyerek servise sunun.
Kremalı sebzeli kelebek makarna
Malzeme listesi
1 paket kelebek makarna
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 diş sarmısak
1 adet orta boy kabak
1 adet orta boy havuç
1 su bardağı haşlanmış bezelye
1 su bardağı makarnanın haşlama suyu
2 çay kaşığı tuz, karabiber
1 kutu hazır süt kreması
(200 mililitrelik ufak kutular)
Kabak ve havucu soyduktan sonra boylamasına dörde bölüp, tavla zarı şeklinde küp küp doğrayın. Sarmısakları ise çok incecik doğrayın bir kenarda bekletin. Bu arada makarnayı 15-16 bardak tuzlu ve kaynar suda 10-12 dakika haşlayıp süzün. Ama haşlanan makarnanın suyundan bir su bardağı kadarını ayırın. Öte yandan orta boy bir tavaya zeytinyağını koyup kızdırın. Çok ince kıyılmış sarmısaklarla havuçları ekleyin. Bir tahta kaşıkla sürekli karıştırarak, orta ateşte 3-4 dakika kavurun. Hemen kabakları ve haşlanmış bezelyeyi ilave edip, 2-3 dakika daha kavurduktan sonra makarna suyunu katın. Tuz ve karabiberinide serpiştirdikten sonra orta ateşte 5 dakika daha kaynayıncaya dek sebzeleri pişirin. Kaynamaya başlar başlamaz kremayı sebzelerin üzerine aktarın. Yaklaşık 4-5 dakika daha kremalı sosu pişirip ocaktan alın ve haşlanmış makarnalarla karıştırın. Üzerine isterseniz tane karabiberi çekerek ekleyin, sıcak olarak servise sunun.
Yazının Devamını Oku 
16 Temmuz 2008
Yaşı, mesleği ne olursa olsun yaz denince kimin aklına kötü bir şey gelir ki... Ancak yazın getirdiği bu güzellikleri doyasıya yaşayabilmemiz için öncelikle sağlıklı olmamız gerekir. Sıcak hava vücuttaki tuz ve sıvı kaybını artırır ve bu kayıpların yarattığı pek çok sakıncalı durum vardır. "Peki neden sıcaklar vücudun sıvı kaybını artırıyor" diyecek olursanız; sıcaklar damarların genişlemesine neden oluyor ve bu genişleme sonucunda da sıvı kaybı birdenbire artıyor.
Yaz mevsiminde meydana gelen bu sıvı kaybının yarattığı etkileri ortadan kaldırmak için günde ortalama iki litre su içilmeli. Ancak suyla yetinmek özellikle sıcak yaz aylarında pek mümkün olmadığından taze sıkılmış meyve sularından da güç almak mümkün.
Peki yaz aylarında nasıl beslenmeliyiz. Özellikle ağır yemekler yemekten kaçınmalıyız öncelikle. Günlük beslenmemizde meyve ve sebzeye daha çok pay ayırmalı ve sıvı kaybını artıran alkol, çay ve kahve gibi içeceklerden uzak durmalıyız.
Kalp ve tansiyon hastaları içinse yaz ayları dikkat aylarıdır aynı zamanda. Tabii ki herkesin mevsime göre beslenmesi şarttır ama bir kalp hastası beslenmesine daha çok özen göstermeli ve ağır yiyecekler yiyip kalbin enerji ihtiyacını artırmamalıdır. Kalbin enerji damarları "koroner damarlar"dır ve bu damarlara fazla yüklenmek de sıradan bir günde ortaya çıkmayan darlıkların sıcaklarla birlikte ortaya çıkmasına neden olur. Yani hep güzel şeyler çağrıştıran yaz mevsimi, güneş, eğlence, tatili biraz da özeni ve dikkati çağrıştırmalıdır.
İç midyeli biberli makarna
4 kişilik
Hazırlama süresi 20 dakika
Pişirme süresi
25 dakika
Malzeme listesi
1 paket burgu makarna
(Penne ya da kelebek makarna da olabilir.)
5 yemek kaşığı zeytinyağı
250-300 gr midye içi
(Dondurulmuş midye ya da temizlenmiş taze midye)
5-6 diş sarmısak
1 adet orta boy kuru soğan
2 adet orta boy çarliston biber
1 adet orta boy taze kırmızı biber
(baş biber de denen uzun salçalık biber)
1 çay kaşığı tuz, karabiber
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar veya parmesan peyniri
Makarnayı tuzlu suda en az 10-12 dakika haşlayın. Sosunu hazırlamak için; zeytinyağını geniş bir tencerede kızdırın. Üzerine incecik doğradığınız sarmısakları aktarıp tahta bir kaşıkla sürekli karıştırark 1-2 dakika kadar kavurun. Böylece sarmısağın aroması yağa geçecektir. Üzerine yine incecik doğradığınız soğanları ve buzunun çözülmesini beklemeden midyeyi ekleyin. (Taze midye kullanacaksanız yıkayıp süzmeniz yeterli olacaktır.) Sık sık karıştırarak 5-6 dakika kadar kavurun. Çarliston ve kırmızı biberlerin tohumların ayıklayıp yıkayın. Çarliston biberleri ince halkalar halinde, kırmızı biberi de "jülyen" denen kibrit çöpü formunda doğrayın. Biberleri kavrulmakta olan midyelerin üzerine aktarıp karıştırın. Tuz ve karabiberi serpiştirip ara sıra karıştırarak 10 dakika daha pişirin. 10 dakika sonunda midyeler yumuşamadıysa 1 çay bardağı ılık su ilave edip midyeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Makarnayı süzüp tekrar tenceresine aktarın. Hazırladığınız midyeli sosu makarnanın üzerinde gezdirip karıştırın. Son olarak, rendelenmiş kaşar veya parmesan peynirini serpiştirdikten sonra yavaşça karıştırarak sıcak sıcak servise sunun.
Cevizli roka salatası
6 kişilik
Hazırlama süresi 15 dakika
Pişirme süresi
5 dakika
Malzeme listesi
1 demet roka
2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
1 çay bardağı ceviz içi
1/2 demet dereotu
1/2 demet maydanoz
Omlet için;
2 adet yumurta (oda sıcaklığında bekleyen)
2 yemek kaşığı rendelenmiş taze kaşar peyniri
2 tepeleme yemek kaşığı kekun
1 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı zeytinyağı
Sosu için:
2 diş sarmısak
1 adet limonun suyu
5 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
1 çay kaşığı tuz, karabiber
Yumurta, rendelenmiş kaşar peyniri, kekun ve tuzu bir kaba aktarıp mikserle 2-3 dakika çırpın. Hazırladığınız bu karışımı 1 yemek kaşığı yağ koyduğunuz orta boy bir tavaya aktarıp tıpkı omlet yapar gibi; önce altını, sonra diğer tarafını çevirerek kızartın. Omleti bir tabağa alıp soğumaya bırakın. Omlet soğuduktan sonra şekilli hamur kalıplarıyla keserek salatanın üzerini süslemek için bir kenarda bekletin. Diğer taraftan; rokayı ayıklayıp yıkadıktan sonra iri parçalara ayırın. Salata kabına alıp, incecik doğradığınız dereotu ve maydanozu da ekleyerek karıştırın. Dolmalık fıstığı yağsız tavada üzeri iyice sararıncaya kadar kavurun. Kavurduğunuz fıstığı ve ceviz içini salatanın üzerine serpiştirin. Salatayı kalıpla kestiğiniz şekilli omlet parçalarıyla süsleyin. Son olarak, ezilmiş sarmısak, limon suyu, tuz, karabiber ve zeytinyağını bir kasede çatalla çırptıktan sonra salatanın üzerinde gezdirip servise sunun.
Yazının Devamını Oku 
15 Temmuz 2008
1600’lü yıllar... İtalya’dayız. Dondurma yapımı ve tüketimi çok fazla. Neredeyse her sokakta üç tekerlekli seyyar arabalarıyla dondurmacılar gezmekte. Hatta dini törenlerden sonra bile dondurma yenmesi adet olmuş. Dondurma o dönemlerde bile yalnızca yazın yenen bir şey değildi, ama biz çocuklarımıza kışın dondurma yedirmeyiz örneğin...
Bizim görüşümüze göre dondurma soğuk olduğu için kışın yenmemesi gerekir. Halbuki dondurmanın vücut ısısından çok daha düşük bir sıcaklıkta eridiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Yani mevsimin, dondurmanın vücudumuza yaptığı etkiyle uzaktan yakından alakası yok aslında. Yalnızca kışın elimize aldığımız bir külah dondurmanın yazın eridiğinden çok daha uzun sürede eridiğini görebiliyoruz o kadar. Bu gördüğümüz de dondurmanın kışın yendiğinde hasta eden bir yiyecek olduğunu ispatlamıyor.
Bu bilgi o kadar eski ki aslında... Eski Roma’da yaz-kış ayrımı yapılmadan dondurma tüketiliyormuş. O zamanın dondurmaları şimdiki gibi külahta satılmıyormuş elbette. Daha çok buzlu içecek olarak niteleyebileceğimiz tatlılarmış bunlar. Bu içeceklerin müptelası olanlardan biri de tarih kitaplarına Roma’yı yakan adam olarak geçen Neron’muş. Savurganlığı ve keyfine düşkünlüğüyle meşhur olan Neron, kölelerini yüksek dağlara gönderir ve oradan kar ve buz getirmelerini emredermiş. Getirilen buzu da bal ve şerbetle karıştırıp yermiş. Kökeni bu kadar eskilere dayanan ve her mevsim yenebileceği gerçeği çok açık ve net olan dondurmayı neden bu kadar az tükettiğimiz hiç belli değil.
Zaman makinesiyle 18. yüzyıla gittiğimizde ise İtalya’da dondurma yapımıyla ünlü iki kişi dikkat çeker: Tortoni ve Pratti... Hatta ilk dondurmalı keklerin mucidi de bu ikilidir ve kuplar, ev usulü muslar da ilk olarak İtalya’da yapılmıştır. Zaten 100 yıl sonraya gelindiğinde de artık kuplar ve diğer dondurmalı tatlılar İtalyanlar’ın damağında iyice yer etmiştir. Özellikle sosyetenin büyük davetlerinde yemek sonrası ikram edilen en popüler tatlı olmuştur dondurmalı tatlılar.
Bizler ise tatlıların sunumuyla değil, tadıyla daha çok ilgilendiğimizden tek kişilik kalıpları ya da ayaklı şık cam bardakları pek benimseyemedik. Oysa yemeğin sunum şekli de içindeki yemeği çekici kılar. Benim kupların sunumu için hangi kapları tercih ettiğimi sorarsanız, ayaklı, geniş ağızlı cam bardaklara daha çok yakıştığını düşünüyorum bu lezzetli tatlının.
Annemin erikli çiğden sarması
8 kişilik
Hazırlama süresi 25 dakika
Pişirme süresi
35 dakika
Malzeme listesi
500 gr. taze asma yaprağı
500 gr. yeşil erik
2 su bardağı pirinç
3 adet orta boy kuru soğan
2 çay bardağı zeytinyağı
1 çay bardağı dolmalık üzüm
Yarım demet dereotu
1 tatlı kaşığı tuz
Asma yapraklarını yıkayıp süzün. Kaynayan tuzlu suda rengi sararıncaya kadar bekletip tekrar süzgece alın. Erikleri de yıkayıp süzün. Diğer taraftan, küp küp doğradığınız soğan ve yıkayıp süzdüğünüz pirinci tencereye aktarın. Üzerine 1 çay bardağı zeytinyağı, dolmalık üzüm, ince kıyılmış dereotu ve tuzu ilave edin. 1 çay bardağı sıcak su ekleyip suyunu çekinceye kadar, 8-10 dakika kadar pişirin. Ocaktan alıp soğumaya bırakın. Yaprakların sap kısımlarını koparıp parlak tarafları altta kalacak şekilde tezgaha dizin. Üzerlerine hazırladığınız harçtan birer tatlı kaşığı kadar koyduktan sonra, kenarlarını içe doğru katlayıp rulo yapın. 3-4 asma yaprağını tencerenin tabanını kaplayacak şekilde yayın. Üzerine 1 sıra erik dizip, hazırladığınız dolmalardan bir sıra yerleştirin. Bir sıra daha erik koyduktan sonra, tekrar dolma yayın. Erikler ve dolmalar bitinceye kadar aynı işlemi uygulayıp 1 çay bardağı zeytinyağı ve 3 su bardağı sıcak suyu aktararak üzerini bir tabakla kapatın. Tencerenin kapağını kapatıp, orta ısılı ateşte, kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başlayınca ocağı kısıp 30-35 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alıp soğumasını bekleyin. Soğuk olarak servise sunun.
Etli safranlı kuskus
6 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
35 dakika
Malzeme listesi
2 su bardağı kuskus
500 gr. kuzu kuşbaşı eti
2 adet orta boy kuru soğan
5 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı safran (toz ya da mısır püskülü şeklinde)
5 bardak sıcak su (Et ya da tavuk suyu olabilir.)
1 çay kaşığı tuz, karabiber
Orta boy ve biraz geniş bir tencereye etleri koyup üzerine 1 bardak sıcak su ekleyin ve orta ateşte karıştırarak kavurmaya başlayın. Yaklaşık 8-10 dakika sonra etlerin rengi iyice dönmeye başlayınca, zeytinyağını ve yemeklik, ince doğranmış soğanları ilave edin. Hep birlikte, ara sıra karıştırarak 5 dakika daha pişirin. Öte yandan toz ya da mısır püskülü şeklindeki safranı 1 bardak sıcak suda eritin ve etlerin üzerine aktarın. Hazırladığınız 5 bardak tavuk ya da et suyunu sıcak olarak tencereye aktarın. Tuz ve karabiberini serpiştirip, yemeği kaynamaya bırakın. Yemeğin suyu kaynamaya başlayınca kuskusları tencereye ilave edip, birkaç kez karıştırın. Orta ısılı ateşte kuskus suyunu çekene kadar pişirin. Ancak kuskus pilav gibi diri olmaz. Hafifçe sulu kıvamda olmalıdır. Ocaktan alınca 15 dakika kadar dinlendirin. Son olarak, tahta bir kaşıkla aşağıdan yukarıya hafifçe karıştırarak sıcak sıcak servise sunun.
Püf noktası: Kuskus normal pilavdan daha fazla su kaldırır. Suyunu çektiğinde kuskuslar h l yumuşamamışsa, biraz daha su ekleyebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 
14 Temmuz 2008
Kim sevmez ki, şöyle yoğurdun süslediği ev yapımı Türk mantısını? Tereyağıyla dans etmiş kırmızı biber sosunun tamamladığı tabak, yoğurt olmadan düşünülebilir mi? Pek çoğunuzun deyim yerindeyse "ağzının suyunun aktığına" eminim. Mantının kökeni Çin’e dayanır. Ancak mantı Çin topraklarında kalmak istememiş, 13. yüzyılda Orta Asya Türkleri tarafından öğrenilmiş ve o tarihlerde Anadolu’ya taşınmıştır. Yani, mantı Anadolu’da yenen en eski yemeklerden biridir. Sadesi, içi patateslisi, süzme yoğurtlusu, pirinçli ve kıymalısı gibi birçok çeşidi vardır mantının. Malzeme çeşitliliği yetmezmiş gibi pişiriliş şekli de çeşitlilik gösterir. Yağda, suda, buharda ve fırında...
Hamurun çeşitli şekillerde ve boyutlarda kesilmesiyle yapılan eriştenin tarihi de mantı kadar eskilere dayanır. Erişteli Tutmaç çorbası ise bilinen en eski Türk yemeklerindendir. Sonra kat kat ince yufkalardan yapılan börek ve baklavaları, içi çeşitli harçlarla doldurulan pideyi keşfetmişiz. Boşuna dememişler hamur işi için; geleneklerimizden gelen bir lezzet diye.
Yoğurdun lezzet kattığı mantıdan çıkıp nerelere geldik değil mi? Hazır yoğurt demişken, dumanı üstünde, buram buram nane kokan yayla çorbasından ya da bu sihirli beyazın Türk mutfağındaki yerinden bahsetmemek olmaz. Üstelik yoğurt yalnızca bizim mutfağımızın vazgeçilmezi olmakla kalmamış, bu topraklardan çok uzaklarda bulunan birçok ülkenin mutfağına kadar girmiş.
Mesela, Japonya’da gittikçe artan yaşam temposunun da etkisiyle insanlar artık fast food denilen yemek kültürünün etkisinde kalarak hamburger yemeye başlamışlar. O, her şeyi çiğ yiyebilen ve sebze ağırlıklı beslenen Japonlar, kendilerini birden sağlıksız ve sindirimi kolay olmayan yemekler arasında buluvermişler. Japonlar bu beslenme açıklarını yoğurtla kapatma yolunu seçmiş.
Uzakdoğu’ya kadar giden yoğurtlu yemeklerimiz Türk mutfağının tatlarını oralara kadar taşımış. Yoğurt, Batı’ya da Osmanlı egemenliğindeki topraklardan Amerika ve Avrupa’ya göç eden Yunan, Gürcü ve Ermeniler tarafından yayılmış. Bu yüzden tüm dünyada bizdeki adıyla anılır.
New York usulü tavuk biftek
6 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
40 dakika
Malzeme listesi
6-8 adet tavuk biftek
5 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı hardal
2 diş dövülmüş sarmısak
1 adet limonun suyu
1 çay kaşığı kuru kekik, kuru fesleğen
2 çay kaşığı tuz, karabiber
2 adet taze soğan
1 demet dereotu
Yarım demet maydanoz
Varsa 1 yemek kaşığı doğranmış taze biberiye
YAPILIŞI: Zeytinyağı ve hardalı derin bir kaba aktarıp çatal ya da tel çırpacak yardımıyla karıştırın. Dövülmüş sarmısak ve limon suyunu da katıp kuru kekik, fesleğen, tuz ve karabiberi serpiştirin. Tavuk biftekleri (derileri soyulmuş olacak) sosun olduğu kaba yerleştirip 1 saat kadar buzdolabında dinlendirin. Aslında eti hem lezzetlendiren hem de yumuşatan marinat soslara incecik doğranmış taze biberiye (rosemary) çok yakışır. Diğer taraftan, taze soğanları ayıklayıp incecik doğrayın. Maydanoz ve dereotunu da ayıklayıp incecik kıyın. Dinlenmiş olan biftekleri buzdolabından çıkarın. Doğradığınız soğan, maydanoz ve dereotunu da üzerine ilave edin. Elinizle karıştırıp sos ve sebzelerle birlikte fırına dayanıklı orta boy bir kaba yerleştirin. 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında, 40-45 dakika, tavukların rengi sarı kahverengi oluncaya kadar pişirin. Fırından çıkarıp sıcak sıcak servise sunun.
Zeytinli kuskus salatası
4 kişilik
Hazırlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi
20 dakika
Malzeme listesi
2 su bardağı kuskus
5 çorba kaşığı zeytinyağı
4 su bardağı et ya da tavuk suyu
2 çay kaşığı tuz, karabiber
2 adet taze soğan
1 demet dereotu
1 demet maydanoz
1 su bardağı dolusu yeşil zeytin
8-10 adet kiraz domates
1 tatlı kaşığı kuru fesleğen, kuru kekik
YAPILIŞI: Geniş bir pilav tenceresinde zeytinyağını kızdırıp, kuskusu ekleyin. Bir tahta kaşıkla sürekli karıştırarak kuskuslar iyice sararıncaya dek 4-5 dakika kavurun. üzerine 4 bardak ılık tavuk ya da et suyunu ilave edin. Tuz ve karabiberini serpiştirin. Kuskus suyunu iyice çekene kadar orta ateşte pişirin, suyunu iyice çeken kuskusu ocaktan alın ve soğumasını bekleyin. Bu arada yeşil soğanları ayıklayıp çok ince doğrayın. Dereotu ve maydanozu da ayıklayıp incecik dilimleyin. Soğuyan kuskusun içine ince kıyılmış soğanları, dereotu ve maydanozları ilave edip karıştırın. Çekirdekleri çıkarılmış yeşil zeytinlerle ve kiraz domateslerle süsleyip soğuk olarak servise sunun.
Yazının Devamını Oku 