Sahrap Soysal

Sizce en eski Türk yemeği nedir

3 Temmuz 2008
Bu soruyu bana sorsalar cevabı tam olarak bilemem ama h l yapılan Türk yemeklerinin, etli ayva, tutmaç ve erişte olduğunu söylerim. Zaten kimi halk öykülerinde de Türk yemeklerinden biri olan tutmacın adı sıkça geçmektedir. Bir çorba çeşidi olan tutmaç, "erişte" dediğimiz şekilli hamur ve yeşil mercimeğin karıştırılmasıyla yapılır. Pek çok kaynak, Orta Asya’da Oğuz Türkleri tarafından yapıldığı öne sürülen tutmacın, Anadolu Selçukluları’nda ve Osmanlı sarayında sıkça pişirildiğini doğrulamaktadır. Günümüzde de Anadolu’nun birçok yöresinde ve şehirlerde tutmaç yapıldığını biliyoruz. Bu yemek, öncelikle Oğuz Türkleri tarafından Anadolu’ya getirilmiş, daha sonra diğer Türk toplulukları ve Arap ülkelerine tanıtılmıştır.

Hatta Faruk Sümer, Ebu İshak’ın divanında tutmaca dair bir manzume olduğundan da bahseder. Bugün Sivas, Gümüşhane, Tokat, Amasya, Çorum, Ankara ve Yozgat bölgelerinde de sıkça pişirilen tutmacın tarifi kısaca şöyledir:

"Su, un ve yumurtayla hazırlanan kulak memesi yumuşaklığındaki hamur, hazır yufka büyüklüğünde ve yarım santim kalınlığında açılır. Şeritler halinde dilimlenen yufka, kibrit çöpü ya da üçgen parçalara ayrılıp kurutulur. Bu hamura "erişte" denilmektedir. Yeşil mercimekler haşlanıp bu hamur parçaları ile birlikte pişirilir. Çorba gibi sulu yapılan tutmacın üzerine kızdırılmış yağ gezdirilir ve tutmaç sıcak sıcak ikram edilir. Bu çorbaya bazı yörelerde kavrulmuş kıyma, bazılarında ise sarmısaklı yoğurt eklenebilir. Yine koyun etinden yapılan yahni, ateşin külüne gömülerek pişirilen ve yumuşak bir çörek olan GÖMEÇ, (kömbe ya da köme de denir) ayranlı çorba, keşkek, mantı, patates mıhlaması, kaygana, hedik gibi daha birçok milli yemek yüzyıllar öncesinden günümüze kadar değişmeden gelmiştir. Umarım bu yemekler daha uzun yıllar hatta yüzyıllarca damaklarımızı tatlandırmaya devam eder.

Patatesli sultan çöreği

8 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

40 dakika


Malzeme listesi

Hamur için;

3 su bardağı dolusu un

1 tatlı kaşığı tuz

1 paket kabartma tozu

1 su bardağı yoğurt

1/2 su bardağı zeytinyağı

İç harcı için;

3 adet orta boy haşlanmış patates

(Yaklaşık 200 gr)

1 yemek kaşığı kuru nane

1 çay kaşığı tuz, karabiber

Üzeri için;

1 adet yumurtanın sarısı

Un, tuz ve kabartma tozunu derin bir kapta karıştırın. Yoğurt ve zeytinyağını da başka bir kaba aktarıp üzerine tel süzgeçten geçirdiğiniz unlu karışımı ekleyin. Karışımı iyice yoğurarak, kulak memesi yumuşaklığında ve ele yapışmayan bir hamur hazırlayın. İsteseniz malzemeleri mutfak robotunda çekerek de hamur haline getirebilirsiniz. Hazırladığınız hamuru 10-15 dakika dinlendirin. Diğer taraftan, haşlanmış patatesleri soyup çatalla iyice ezin. Kuru nane, tuz ve karabiberi serpiştirip püre haline getirin.

Dinlenen hamuru, çok az un serpiştirdiğiniz tezgahta, merdane yardımıyla 30x20 santim ölçülerinde ve dikdörtgen biçiminde açın. Patatesli harcı hamurun ortasına uzunlamasına yerleştirin. Hamuru iki uzun kenarından kaldırarak harcın üzerine kapatın. Hafifçe bastırarak iki ucunu birleştirin. Hazırladığınız rulo hamurun üzerine, çırpılmış yumurta sarısı sürün. İsterseniz üzerine çörekotu veya susam da serpebilirsiniz. Çöreği 10 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında en az 35-40 dakika, üzeri altın sarısı oluncaya kadar pişirip çıkarın ve ılınınca dilimleyerek servise sunun.

Halamın mahlepli un kurabiyesi

10 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

250 gr margarin (yumuşamış)

3 Türk kahvesi fincanı pudra şekeri

3 su bardağı un

1 tatlı kaşığı toz mahlep

Üzeri için;

1 Türk kahvesi fincanı pudra şekeri

Oda sıcaklığında yumuşamış margarini ve pudra şekerini yoğurma kabına aktarıp iyice yoğurun. Un ve toz mahlebi de yavaş yavaş ilave edip, en az 7-8 dakika daha yoğurmaya devam edin. Üzerini peçeteyle örterek 20 dakika kadar dinlendirin. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarladıktan sonra hafifçe yassı hale getirin. Hazırladığınız yassı kurabiyeleri yağlanmış fırın tepssisine dizin.

Üzerlerini çatalla çizerek şekil verdikten sonra 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika kadar pişirin. Kurabiyeleri fırının kapağı açık vaziyette soğuyuncaya kadar bekletin. Servis tabağına alıp, henüz sıcak haldeyken üzerlerine pudra şekeri serpiştirerek iyice soğumasını bekledikten sonra servise sunun. Üzerlerinin hafifçe sararması piştiklerini gösterir. Kurabiye hamuru yağlı olduğu için fırından çıkardığınızda da pişmeye devam eder. Yani, fırından çıkardığınız kurabiyeler başlangıçta çok yumuşak olsa bile, soğudukça sertleşmeye başlayacaktır.
Yazının Devamını Oku

Egzotik Malezya mutfağı

2 Temmuz 2008
Kuzeyde Tayland ve Singapur, güneyde Endonezya, batıda Andaman Denizi, doğuda Güney Çin Denizi.... Nereden bahsettiğimizi anlamışsınızdır herhalde. Evet Güneydoğu Asya’nın en egzotik ülkelerinden birinden, Malezya’dan bahsediyoruz. Gidip de gördüyseniz bu ülkeyi, hele bir de çok kültürlü Malezya mutfağı damağınıza değmişse Malezya’yı bu köşeye neden taşıdığımızı da anlamışsınızdır.

Evet, Malezya farklı kökenlerden gelmiş insanların bir arada yaşadığığı bir ülkedir. Nüfusun yarısından çoğunu Malaylar, kalanını da Çinliler ve Hintliler meydana getirir. Malezya mutfağını da nüfusu ayırdığımız gibi üçe ayırmak mümkündür. Yani bu ülkede Malay, Çin ve Hint mutfakları etkisini gösterir durumdadır. Aynen Türkiye’de olduğu gibi farklı etnik kültürlerden gelen insanların oluşturduğu ortak bir mutfaktan da söz edilebilir elbette. Ve elbette ki mutfağın zengin olması yalnızca etnik kökenleri farklı olan insanların bir arada yaşamasından kaynaklanmıyor. Toprağın ve iklimin de Malezya insanına cömert davrandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü, ülkede yıl boyunca iki mevsim hüküm sürer ve dolayısıyla hemen bütün meyve ve sebzeleri yıl boyu taze yemek mümkündür. Deniz ürünleri için de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebiliriz. Malezya’da yiyebileceğiniz pek çok deniz ürünü günlük olarak tüketiliyor.

Daha önce söylediğimiz gibi, Malezya halkının büyük çoğunluğu Malaylardan oluşuyor ve Malay yemeklerinin ana malzemesi pirinç. Pirinç haşlanıyor ve tavuk, kırmızı et, balık ya da sebzeyle birlikte nefis bir yemeğe malzeme oluyor. Hindistancevizi sütü ile yapılan balık ise biber ezmesi ve köri ile tatlandırılıyor. Malay mutfağının en meşhur yemeklerinden biri "nasi lemak". Yemek, pirinç ve hindistancevizi sütü pişirilerek yapılıyor ve yanında salatalık, kavrulmuş yerfıstığı, ançüez ve katı yumurta ile servise sunuluyor. "Nasi lemak" Malezya mutfağı denince akla gelen yemeklerden sadece biri. Eğer değişik tatlara açık bir damağınız varsa oraya kadar gitmeseniz de bu muhteşem mutfağı mutlaka deneyin derim.

Acılı tavuk Budapeşte

8 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

40 dakika


Malzeme listesi

1/2 demet ıspanak (15-18 yaprak)

2 yemek kaşığı sıvıyağ

2 adet orta boy kuru soğan

3 adet tavuk göğüs eti

1 tatlı kaşığı tuz, karabiber

3 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri

Sos için;

2 yemek kaşığı zeytinyağı

2 adet orta boy kuru soğan

2 adet dolmalık kırmızı biber

3 adet orta boy domates

2 yemek kaşığı domates püresi

(veya 1 yemek kaşığı domates salçası)

2 tatlı kaşığı kırmızı pul biber, tuz

Ispanağın kök kısmını ayıklayın. Yıkadıktan sonra saplarıyla beraber incecik doğrayın. Sıvıyağı orta boy bir tencereye aktarıp küp küp doğradığınız soğanları ekledikten sonra, karıştırarak yaklaşık 3-4 dakika kavurun. Ispanağı ilave edip 5 dakika daha soteleyin. Tuz ve karabiberini katıp ocaktan alın ve soğumasını bekleyin. Diğer taraftan, tavuk göğüslerini temiz bir naylon poşete koyup et döveceği ya da çekiç yardımıyla iyice inceltin. İncelttiğiniz tavuk etlerini, 2’şer santimlik kısımları üst üste gelecek şekilde yan yana dizin. Üzerlerine tuz ve karabiber serpiştirin. Soğumuş olan ıspanağın üzerine kaşar peynirini aktarıp karıştırın. Karışımı tavuk etlerinin ortalarına gelecek şekilde boydan boya yayın.

Etleri rulo yapıp tekrar folyoya sararak önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 40 dakika kadar pişirin. Zeytinyağını sos tenceresine aktarıp küp küp doğradığınız soğanları sararıncaya kadar, 2-3 dakika kavurun. Üzerine robotta çekerek püre haline getirdiğiniz dolmalık kırmızı biberleri, domatesleri, domates püresi, pul biber, tuz ve karabiberi de ekleyerek kısık ateşte, 15-20 dakika pişirin. Fırından çıkardığınız etlerin üzerindeki folyoyu sıyırın. Etleri bir parmak kalınlığında dilimleyip pilavın üzerine yerleştirin. Üzerinde sosu gezdirdikten sonra servise sunun.

Taze meyveli Viyana pastası

10 kişilik

Hazırlama süresi 25 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

Hamur için;

250 gr yumuşamış margarin

1 adet yumurtanın sarısı

3 yemek kaşığı dolusu yoğurt

(susuz kısmından)

1 çay bardağı toz şeker

1 paket vanilya

1 çay kaşığı tuz

1 paket kabartma tozu

4 su bardağı dolusu un

Üzeri için;

1 paket vanilyalı hazır puding

2,5 su bardağı süt

3 adet kivi

10-12 adet çilek

6-7 adet kayısı

10-15 adet kiraz

8-10 adet karadut

1 paket tart jölesi

Oda sıcaklığında yumuşamış margarin ve yumurta sarısını derin bir kaba aktarın. Üzerine susuz yoğurdu ve toz şekeri ekleyip vanilya ve tuzu serpiştirin. Un ve kabartma tozunu başka bir kapta karıştırıp tel süzgeç yardımıyla eleyerek yoğurtlu harca ekleyin. Tüm malzemeler iyice özleşinceye kadar yoğurup, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur hazırlayın. Hamuru oda sıcaklığında 20 dakika kadar dinlendirin. Diğer taraftan 30-35 santim uzunluğundaki kare ya da dikdörtgen bir fırın kabını yumuşamış margarinle yağlayın. Dinlenen hamuru merdane yardımıyla, kaptan 2 santim kadar büyük olacak şekilde açın.

Hamuru yağlanmış kalıba yerleştirip, kenarlarını 2 santim yükseltin. 175 dereceye ayarlı fırında 25-30 dakika pişirip çıkardıktan sonra soğumasını bekleyin. Bu arada, vanilyalı puding ve sütü orta boy bir tencereye aktarıp karıştırın. Orta ısılı ateşte, sürekli karıştırarak, muhallebi kıvamına gelip kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başladıktan 2-3 dakika sonra ocaktan alıp, soğuması için bekleyin. Meyveleri soyup ayıkladıktan sonra, şekil vererek dilimleyin. Pişirdiğiniz tartın ortasındaki boşluğa soğuk haldeki pudingi yayın. Meyveleri şekil vererek üzerine dizin. Tart jölesini üzerindeki tarife uygun şekilde pişirin. Soğuyan jöleyi fırça yardımıyla meyvelerin üzerine sürün. Pastayı 1 saat kadar buzdolabında beklettikten sonra dilimleyerek servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Patlıcan deli eder mi

1 Temmuz 2008
Yanında şöyle bir kase soğuk cacıkla birlikte sofraya konan karnıyarığa kim hayır diyebilir ki... Ya da üzeri domatesli sosla süslenmiş patlıcan kızartmasına... Benim için patlıcanlı yemekler başlı başına bir alandır. Nedendir bilinmez, eski çağlarda patlıcanın deliliğe neden olduğuna inanılırmış. Bu yüzden de yenmesi sakıncalı görülür ve şekli itibariyle sadece süs bitkisi olarak kullanılırmış.

Ancak daha sonra, bitkiler hakkında daha çok bilgi edinilmeye başlandıkça, patlıcanın insan vücuduna yararları anlaşılmış ve patlıcan hakkındaki dedikodular da yavaş yavaş ortadan kalkmış. Bu deliliğe yol açma hikayesini ortadan kaldıran faydalara biraz göz atalım şimdi:

Bir kere, A vitamini ve fosfor deposudur patlıcan. Böbrek ve karaciğeri korur. İdrar söktürücü özelliği de vardır. Nereden çıktığı belli olmayan delilik yapma safsatasının tam aksine, patlıcanın içerdiği bazı esanslar sayesinde insanı sakinleştirdiği söylenir. Ayrıca kalbin ritmini ayarlayıcı özelliğe de sahiptir. Nijeryalılar tarafından sara hastalığına karşı bir silah olarak kullanılan patlıcanın anayurdu Hindistan olarak bilinir.

Şu bahsedilen deliliğe neden olma hikayesine ise Çinliler hiçbir zaman inanmamış olmalılar ki, bu sebzeyi ilk keşfettiklerinden beri yemeklerinde kullanıyorlarmış. Peki, "Anavatanı Hindistan olan bir bitki nasıl olup da dünyanın pek çok bölgesine yayılmış?" diye soracak olursanız, en azından Avrupa kıtasına sekizinci yüzyılda ticaret yoluyla Araplar tarafından yayıldığını söyleyebilirim.

Midilli usulü zeytinli piliç dolması

6 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

45 dakika


Malzeme listesi

Yarım adet piliç

2 su bardağı pirinç

4 yemek kaşığı zeytinyağı

1 tatlı (kahve) kaşığı tereyağı

4 adet orta boy kuru soğan

20 adet siyah zeytin

3 su bardağı ılık tavuk suyu

1 çay kaşığı tuz karabiber

1 tatlı (kahve) kaşığı kuru fesleğen

Pilici orta boy bir tencereye koyup üzerine 8 su bardağı su ve 1 çay kaşığı tuz ekleyerek orta ısılı ateşte yumuşayıncaya kadar pişirdikten sonra ocaktan alın. Pirinci 1 tatlı kaşığı tuz koyduğunuz 5 su bardağı sıcak suda 30 dakika bekletin. Diğer taraftan, zeytinyağı ve tereyağını pilav tenceresinde eritip incecik doğradığınız soğanları tencereye aktarın. Tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak soğan sararıncaya kadar 4-5 dakika kavurun.

Pirinci de süzdükten sonra tenceredeki malzemeye ilave edin. Yine sürekli karıştırarak 5-6 dakika daha kavurun. Tuz ve karabiber serpiştirip çekirdeksiz siyah zeytini aktarın. Haşladığınız tavuğun ılık suyundan 3 su bardağı alıp ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp pilav suyunu iyice çekinceye kadar pişirin. Ocağın altını iyice kısıp 5 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Pilavı fırına dayanıklı derin bir kaba yayıp üzerine haşlanmış tavuğu yerleştirin. 175 dereceye ayarlı fırında 20 dakika pişirip çıkarın. Sıcak sıcak servise sunun.

Dondurmalı bademli turta

8 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

5 dakika


Malzeme listesi

35 adet kakaolu bisküvi

150 gr yumuşamış margarin

1 tatlı kaşığı tarçın

1 paket vanilyalı dondurma

(yaklaşık 500 gr)

1 yemek kaşığı dolusu kakao

2 yemek kaşığı badem

Bisküvileri robotta çekerek toz haline getirin. Margarini bir tencerede eritip üzerine bisküvi ve tarçını ekleyerek 2-3 dakika kadar kavurduktan sonra ocaktan alın. Elle yoğrulacak kadar soğuduğunda hamur haline getirin. Diğer taraftan, 25-30 santim çapındaki tart kalıbını yağlayıp hamuru, kenarlarını 2 parmak yükselterek ve bastırarak kalıba yayın. Soğuması için buzdolabına koyun. Dondurmayı mikser yardımıyla krema kıvamına gelinceye kadar çırpın. Bir kahve fincanı kadarını ayırıp kalan kısmını tartın üzerine aktarın. Dondurmanın ayırdığınız bölümüne kakaoyu ve 2 yemek kaşığı suyu ilave edip mikserle 3 dakika kadar çırpın. Bu karışımı da tartın üzerine yayıp alttaki dondurmayla karışacak şekilde çatalla hafifçe karıştırın. Derin dondurucuda 3 saat kadar bekletip üzerini bademle süsledikten sonra soğuk olarak servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Yemeklerin tadı tuzu

30 Haziran 2008
Otomatik olarak yaptığımız şeyler vardır. Yıllardır yemek yapan ev hanımları bilirler, ellerinin nasıl otomatik hareketler yaptığını. Yemek yaparken kullandığımız bazı malzemelere de elimiz otomatik olarak gider. Aslında yemeğin tadı tuzu olan bu malzemelerin hayatımızda kapladığı yeri de ancak onlar hayatımızdan çıktığında anlarız.

Düşünün bir kere, karabiber olmasa yemeklerimiz bu kadar lezzetli olur muydu? Ya da elmalı pastalar bu kadar güzel kokar mıydı ve damağımızda o müthiş aroma kalır mıydı, tarçın olmasa? Aslında baharatların olmadığını düşünmek de pek mümkün değil. Çünkü baharatlar esas olarak bir takım bitkilerin kök, çiçek, tohum, meyve ya da kabuklarından yapılıyor. Bunlar kurutulup çoğu kez dövülüyor ve baharatlar bu şekilde elde ediliyor.

Kendilerine özgü koku, tat ve renkleri olan bu "baharat bitkileri" çoklukla tropikal bölgelerde yetişir. Yenibahar, anason, kimyon, tarçın, safran, zencefil bu bitkilerden bazıları. Bitkiler mutfaklarımıza yalnızca baharat olarak girmez elbette. Mutfaklarımızın değişmez renkleri arasında aromalı otlar da vardır. Bunlar da yine kendilerine özgü kokuları ve tatları olan bitkilerdir. Bazen yaprak ya da gövdelerini, bazen de çiçeklerini taze ya da kurutulmuş olarak kullanırız. Fesleğen, dereotu, maydanoz, sarmısak, adaçayı, defne yaprağı, bu aromalı otlara verebileceğimiz ilk örnekler arasındadır. Taze fesleğenli bir makarnaya, defne yapraklarıyla süslenmiş balığa, adaçayıyla lezzetlendirilmiş kuzu etine hayır diyebilecek olan kimse yoktur sanırım ve bu dayanılmazlıkta aromalı otların payı büyüktür.

Kuskuslu Afrika tavuğu

6 kişilik

Hazırlama süresi 10 dakika

Pişirme süresi

30 dakika


Malzeme listesi

2 su bardağı dolusu kuskus

2 yemek kaşığı tereyağı

4 adet tavuk budu

3 yemek kaşığı sıvıyağ

3 adet orta boy kuru soğan

3 adet sivri biber

1 yemek kaşığı domates salçası

2 adet orta boy domates

1 tatlı kaşığı tuz

1/2 tatlı kaşığı kırmızı toz biber

1/2 tatlı kaşığı karabiber

1/2 tatlı kaşığı tarçın

1/2 tatlı kaşığı toz kişniş

1/2 tatlı kaşığı kekik

Tereyağını tencerede eritip kuskusu ekledikten sonra, sürekli karıştırarak pembeleşinceye kadar, 4-5 dakika kavurun. Üzerine, 3 su bardağı sıcak su ve tuzu ilave edip kısık ateşte kuskus suyunu iyice çekinceye kadar pişirin ve ocaktan alın. Diğer taraftan, butların derisini soyup kemiklerini çıkardıktan sonra, büyük parçalara ayırın. Sıvıyağı bir tavaya aktarıp tavukları hafif pembeleşinceye kadar, 4-5 dakika kızartın. Üzerine dörde böldüğünüz soğanları, iri iri doğradığınız biberleri ekleyip karıştırmaya devam ederek 4-5 dakika daha kavurun. Soyup küp küp doğradığınız domatesleri ve salçayı tavadaki malzemelere ilave ettikten sonra kekik, kırmızı biber, tarçın, karabiber, kişniş, tuz ve 1 su bardağı sıcak suyu da aktarın. Kısık ateşte, suyunu çekinceye kadar, 15 dakika pişirin. Kuskusu bir servis tabağına alıp tavuk etleri üzerine yerleştirin. Tavuk suyunu da yemeğin üzerine gezdirdikten sonra sıcak sıcak servise sunun.

Kremalı deniz yıldızı pastası

8 kişilik

Hazırlama süresi 25 dakika

Pişirme süresi

15 dakika


Malzeme listesi

2 poşet toz kremşanti

1/2 litre soğuk süt

1 paket yulaflı bisküvi (19 adet)

1/2 su bardağı çekilmiş ceviz içi

1 adet portakal kabuğunun rendesi

Üzeri için;

1,5 su bardağı süt

3 yemek kaşığı toz şeker

1 paket vanilya

1 yemek kaşığı dolusu mısır nişastası

1 tatlı kaşığı tereyağı

Çeşit çeşit şekerleme

Bisküvileri mutfak robotunda çekerek ya da temiz bir naylon poşete koyup döverek un haline getirdikten sonra derin bir kaba aktarın. Üzerine ince çekilmiş ceviz içi ve rendelenmiş portakal kabuğunu ilave edip karıştırın. Diğer taraftan, kremşanti ve yarım litre soğuk sütü (yaklaşık 2,5 su bardağı kadar) başka bir derin kapta karıştırın. Mikserin yüksek devriyle en az 4-5 dakika, katılaşıp kar gibi bembeyaz oluncaya kadar çırpın. Kremşantiyi kenarda bekleyen bisküvilerin üzerine aktarıp, plastik spatulayla karıştırın. Yıldız şeklindeki kalıba strech film veya aliminyum folyo yayın. Hazırladığınız karışımı bu kalıba aktarıp, üzerini düzelttikten sonra buzdolabında en az 4-5 saat bekletin. Üzerinin sosunu hazırlamak için; süt, toz şeker, vanilya, mısır nişastası ve tereyağını küçük bir tencereye aktarıp tel çırpacak yardımıyla karıştırın. Kısık ateşte, sürekli karıştırarak, katılaşıp koyulaşıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başladıktan birkaç dakika ocaktan alıp mikserle çırparak ılık hale getirin. Pastayı buzdolabından çıkarıp servis tabağına ters çevirin ve üzerindeki naylonu sıyırın. Hazırladığınız ılık muhallebiyi üzerine sürün. Şekerleme çeşitleriyle süsleyerek servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Bitkilerle tedavi

28 Haziran 2008
"Bitkilerle tedavi" ya da "bitkisel tedavi" olarak adlandırabileceğimiz fitoterapi, tarihi antik dönemlere kadar uzanan bir alternatif tedavi yöntemi. Özellikle son yıllarda doğal ve sağlıklı ürünlere gösterilen ilgi, bitki özlü ilaç ve içeceklerin popüler olmasına neden oldu. Bitkilerin faydaları antik çağlarda bile biliniyordu. Tarihçiler, Eski Mısır’ın, Roma İmparatorluğu’nun din adamları ve hekimlerinin, İslam Dünyası’nın ünlü bilimadamı İbn-i Sina’nın, şifalı bitkilerin etkileriyle ilgili çok önemli çalışmalar yaptığını söylüyorlar. Yani, bitkisel tedavi yöntemleri yalnızca bugün değil, her zaman ve hemen bütün uygarlıklarda uygulanmıştır.

Tıp bilminin bu kadar ilerlediği günümüzde bitkilerin bu kadar öne çıkmasının nedeni belki de bazı ilaçların istenmeyen yan etkileridir. Bitkisel ilaç ve içeceklerin kesin tedaviyi sağladıklarını her ne kadar söyleyemesek de hem çok geniş bir yelpazesi olması hem de yan etkilerinin fazla olmaması nedeniyle alternatif bir tedavi yöntemidir. Gazetelerde, dergilerde hemen hepimiz bu tedavi yöntemiyle ilgili bir şey okuduğumuzda hemen bir göz gezdirir ve yazılanları uygulamaya çalışırız. Bir de annelerimizin öğrettiği basit tedavi yöntemleri vardır: "Öksürünce gül, hatmi çiçeği kaynat, ishal olunca kahveye limon kat, miden bozulursa nane-limon kaynat" gibi. Tansiyon hastası olan annemin günlük işleri arasında, maydanoz ve kiraz yaprağı haşlayıp suyunu aç karnına içmek, bol sarmısak yemek, kanı sulandırır diye limonlu ılık su içmek vardır. Babamsa, kuşburnu ezmesi içmekten kırk yıldır vazgeçemiyor. Ayrıca şifalı olmaları yanında yemeklerimize lezzet katma özellikleriyle de öne çıkan nane, fesleğen, kişniş, reyhan, zahter, biberiye, mutfaklarımızın vazgeçilmezleri arasına girmeyi başarmıştır.

Cevizli roka salatası

6 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

5 dakika


Malzeme listesi

1 demet roka

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık

1 çay bardağı ceviz içi

1/2 demet dereotu

1/2 demet maydanoz

Omlet için;

2 adet yumurta (oda sıcaklığında bekleyen)

2 yemek kaşığı rendelenmiş taze kaşar peyniri

2 tepeleme yemek kaşığı kekun

1 çay kaşığı tuz

1 yemek kaşığı zeytinyağı

Sosu için:

2 diş sarmısak

1 adet limonun suyu

5 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

1 çay kaşığı tuz, karabiber

Yumurta, rendelenmiş kaşar peyniri, kekun ve tuzu bir kaba aktarıp mikserle 2-3 dakika çırpın. Hazırladığınız bu karışımı 1 yemek kaşığı yağ koyduğunuz orta boy bir tavaya aktarıp tıpkı omlet yapar gibi; önce altını, sonra diğer tarafını çevirerek kızartın. Omleti bir tabağa alıp soğumaya bırakın. Omlet soğuduktan sonra şekilli hamur kalıplarıyla keserek salatanın üzerini süslemek için bir kenarda bekletin. Diğer taraftan; rokayı ayıklayıp yıkadıktan sonra iri parçalara ayırın. Salata kabına alıp, incecik doğradığınız dereotu ve maydanozu da ekleyerek karıştırın. Dolmalık fıstığı yağsız tavada üzeri iyice sararıncaya kadar kavurun. Kavurduğunuz fıstığı ve ceviz içini salatanın üzerine serpiştirin. Salatayı kalıpla kestiğiniz şekilli omlet parçalarıyla süsleyin. Son olarak, ezilmiş sarmısak, limon suyu, tuz, karabiber ve zeytinyağını bir kasede çatalla çırptıktan sonra salatanın üzerinde gezdirip servise sunun.

Portakallı krep pastası

8 kişilik

Hazırlama süresi 35 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

2 adet portakal

1 su bardağı toz şeker

Muhallebisi için;

2 yemek kaşığı mısır nişastası

3 su bardağı süt

8 yemek kaşığı toz şeker

2 adet yumurtanın sarısı

1 paket vanilya

Krep için;

1 su bardağı süt

3 adet yumurta

1 yemek kaşığı zeytinyağı

1 su bardağı un

1 çay kaşığı tuz

Portakalların kabuklarını kibrit çöpü formunda doğrayıp sularını sıkın. Toz şekeri küçük bir tavaya aktarıp kısık ateşte, karıştırarak rengi kahverengiye dönünceye kadar pişirin. Koyulaşıp ağda kıvamına gelen şekerin üzerine portakal suyunu ve doğradığınız portakal kabuğunu ekleyip 2-3 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Diğer taraftan; mısır nişastası, yumurta sarısı, toz şeker süt ve vanilyayı orta boy bir tencereye aktarıp iyice karıştırın. Orta ısılı ateşte sürekli karıştırarak katılaşıp koyulaşıncaya kadar pişirin.

Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alıp soğuması için bir kenarda bekletin. Bu karışımı mikser kabına aktarıp üzerine karamel sosun yarısını ekleyerek 5 dakika kadar çırpın. Krep hamurunu hazırlamak için; yumurta, un, zeytinyağı, süt ve tuzu bir kapta çırptıktan sonra 15-20 dakika oda sıcaklığında dinlendirin. Hamurdan kahve fincanının ağzında bir parmak boşluk kalacak kadar alıp kızgın teflon tavaya aktararak krebi önlü arkalı pişirin. Tüm hamura aynı işlemi uygulayın. Kreplerden birini servis tabağına yerleştirip üzerine 2 yemek kaşığı kadar muhallebi sürün. Üzerine, kenarda bekleyen portakallı karamel sostan gezdirip bir kat daha krep koyun. Bütün malzemeler bitinceye kadar aynı işlemleri tekrarlayıp yaklaşık 10 santim kalınlığında bir pasta hazırlayın. Buzdolabında 1 saat kadar beklettikten sonra üzerini portakal dilimleriyle süsleyerek servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Marifet biraz da kap-kacakta

27 Haziran 2008
Bakır, mutfaklarda en uzun süreli kullanılan kapların hammaddesi. Günümüzde mutfak kaplarının malzemeleri çok çeşitlilik gösterse bile, bakır, meraklısı için çok özel bir malzeme olmayı sürdürüyor. Bazı evlerde eski bakır kaplar dekoratif amaçlı da kullanılmıyor değil.

Bakır, zehirleyici olmasından ötürü kalaylanmadan kullanılamaması nedeniyle ne yazık ki bir dönem yerini ucuz ve kullanışlı olan alüminyum kaplara bırakmış. Bakır tencerelerini, tavalarını alüminyum olanlarla değişmiş insanlar... Böylece, bugün Alzheimer hastalığının ana nedenlerinden biri olarak görülen alüminyum da mutfak yolundan yaşamlarımıza girmiş. Ne derler bilirsiniz "Kul sıkışmadıkça Hızır imdada yetişmezmiş" Çelik de Hızır misali girmiş mutfaklarımıza. Ardından da teflon tabii ki.

Çelik sağlıklı olması ve dayanıklılığı nedeniyle hemen baş köşeye oturdu. Teflon çelik kadar dayanıklı olmamasına ve teflonlu bölümü hasar görünce kullanımdan kaldırılmasına rağmen, özellikle pilav, makarna yapımında ya da ızgaralarda özel bir yere sahip oldu. Çünkü teflonun en önemli özelliği "yapışmazlığı"ydı. Şimdi, ateşe dayanıklı cam, arcopal, seramik, hatta silikon pişirme kapları var. Bazıları direkt ısıya maruz kalmadan, fırın kabı olarak kullanılıyor ama artık günümüzde mutfakta yararlanılacak kap çeşitliliği çok zengin...

Geçmişte yemek kapları, bir ihtiyacı karşılamak amacıyla yapılıyordu, ama hiçbir zaman rastgele modeller olmadı bunlar... Hepsi incelikli işlendi. Dövme bakır tencerelerin zarafetini bugün bile yakalamak zor. Ustalar yetişti, tencereler, içecek kapları ince süslemelerle şıklaştırıldı. Savat işlemeciliği mutfak kaplarında da kullanıldı. Gümüş telkari tepsiler, fincan zarfları, kaşıklar yapıldı. Sahanlar, kuşhaneler, kevgirler, bakraçlar, ibrikler, boy boy tencereler... Hepsi geçmişten bugüne, bir tarihçenin örnekleri, kronolojisi gibi evlerimizi süslüyor.

Mutfakta çalışmayı rahatlatacak, mutfakta keyfi sağlayacak teknolojiler her zaman kabul görüyor. Ama dünyanın sayılı birkaç mutfağından biri Türk mutfağıysa, bunun temelinde ürün zenginliğimizin yanı sıra pişirme tekniklerimiz, kullandığımız kaplar da önemli, unutmayalım. Günümüzü yaşarken, geçmişe sırt çevirmeyelim.

Mısırlı mantar salatası

6 kişilik

Hazırlama süresi 10 dakika

Pişirme süresi

15 dakika


Malzeme listesi

300-400 gr taze kestane mantarı

(veya konserve mantar)

2 adet limonun suyu

2 su bardağı konserve mısır

3 yemek kaşığı susam

Sos için;

4 yemek kaşığı zeytinyağı

1 tatlı ya da kahve kaşığı hardal

2 yemek kaşığı elma sirkesi

2 tatlı kaşığı dolusu mayonez

1 çay kaşığı tuz, karabiber

Kestane mantarlarını akan suyun altında iyice yıkayıp süzün. Mantarları boylamasına ikiye ya da üçe böldükten sonra orta boy bir tencereye aktarın. Üzerine 6 su bardağı ılık su, 2 adet limonun suyu ve 2 çay kaşığı tuz ilave edip yaklaşık 20-25 dakika, mantar iyice yumuşayıncaya kadar haşlayıp süzün. Konserve mantar kullanacaksanız, haşlamanıza gerek yoktur. İnce ince doğramanız yeterli olacaktır.

Sosu hazırlamak için; zeytinyağı, hardal ve mayonezi küçük bir kasede çatal yardımıyla çırpın. Sirkeyi ekleyip tuz ve karabiberi de serpiştirdikten sonra çatalla tekrar çırpın. Geniş ve yuvarlak bir servis tabağına önce suyunu süzdüğünüz mısırları yayın. Üzerine mantarları kubbe şeklinde oturtun. Susamı da serpiştirdikten sonra, hazırladığınız sosu salatanın üzerinde gezdirin. Salatanın sosu çekmesi için birkaç dakika bekleyip ılık ya da soğuk olarak servise sunun.

Jöleli mokka puding

6 kişilik

Hazırlama süresi 10 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

1 paket kayısı aromalı toz jöle (100 gr)

1 su bardağı sıcak su

2 su bardağı soğuk su

Mokka puding için;

1 litre süt

(yaklaşık 5,5 su bardağı)

1,5 su bardağı tozşeker

4 yemek kaşığı dolusu kakao

2 yemek kaşığı dolusu pirinç unu

2 yemek kaşığı dolusu un

1 yemek kaşığı dolusu hazır kahve

1 paket vanilya

125 gr bitkisel margarin

1 kutu hazır süt kreması

(200 mililitre)

Toz jöle derin bir kaba aktarılıp, üzerine kaynar su ilave edildikten sonra, birkaç dakika sürekli karıştırılarak jöle eritilir. Üzerine soğuk su eklenip karıştırıldıktan sonra kup bardaklarına paylaştırılır. Buzdolabında 30 dakika kadar bekletilir. Diğer taraftan, mokka pudingin hazırlanması için; tozşeker, kakao, un ve pirinç unu orta boy bir tencereye aktarılır. Neskafe, filtre kahve ya da ekspresso ve vanilya ilave edilip karıştırılır. Üzerine süt azar azar eklenip tekrar karıştırılır. Orta ısılı ateşte, katılaşıp, muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra ocaktan alınıp sıcakken margarin eklenerek hızlı hızlı karıştırılır. Soğuması için beklenir. Buzdolabındaki jöleli kuplar çıkarılıp, çırpılmış hazır krema üzerlerine paylaştırılır. Soğuyan mokka puding de eşit bir şekilde üzerlerine yayılır. Hazır çikolata sos gezdirilip, buzdolabında iyice soğutulduktan sonra servise sunulur.
Yazının Devamını Oku

Buzu rakıya değil suya eklemek gerek

26 Haziran 2008
"Kimi dertten içermiş, kimi neşeden / Kimi ayrılıktan, kimi işveden/ Kimi yar elinden, kimi şişeden/..." Yusuf Nalkesen’in bu güzel şarkısında anlatıldığı gibi her zaman bir bahanesi var mıdır içenin? Bahane arayana bahane çoktur elbet ama hiç bahane aramaksızın "Akşam olup güneş battı mı, iki kadeh rakı içerim ben" diyen de çoktur hani. "Akşamcı" denen bu insanlardan çevrenizde mutlaka vardır ve bu insanlar rakı içmenin adabını anlata anlata bitiremezler. Pek de haksız sayılmazlar aslında. Yani rakı öyle bira gibi şişenin kapağı açılıp içilebilen bir içki değildir.

"Herkesin rakı kadehi başkadır" derdi, babamın yakın arkadaşlarından biri, ince belli çay bardağına koyduğu sek rakıyı yudumlarken. Evet belki herkes kendine uygun kadehi buluyor rakıyla geçirdiği zaman arttıkça ama rakı eskiden leylek boynu diye anılan, ağzı dibine göre biraz daha geniş ve kalın altlı kadehlerde içiliyormuş. Bu kadehlerin yarısı boyunda olan kadehler de varmış ve bunlar "tek" içicileri için idealmiş. Şimdilerdeyse rakı limonata bardağına benzer silindir kadehlerde içiliyor.

Hangi kadehi tercih ederse etsin, bir rakı içicisinin bilmesi gereken en önemli şey; rakının soğuk içileceğidir. Rakıyı sek olarak içenler rakıyı şişede iyice soğutmaları gerektiğini de bilirler. Çünkü sek rakıyı şişede soğutmazlarsa içine buz atmaktan başka çareleri yoktur ve buz sek rakıyı bozar yani kristalize olmasına neden olur. Bu yüzdendir ki, rakıyı sek içenler buzu su bardağına koymayı tercih ederler. Gelelim rakıyı sek içmeyenlere. Onlar için önerilen yöntem de buzu rakıya değil, suya eklemektir. Ama "Ben rakıyı buzsuz içemem, illa rakıya su ekleyeceğim" diyen varsa, onlar için önerilen yöntem, önce istedikleri miktarda rakıyı kadehe koymak, üzerine suyu eklemek ve son olarak da buzu kadehe atmaktır. Bu durumda rakı yine kristalleşecek ama kristalleşme sek rakıdaki kadar fazla olmayacaktır.

Patatesli simit böreği

8 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

35 dakika


Malzeme listesi

2 adet hazır yufka

4 adet orta boy patates

50 gr bitkisel margarin veya tereyağı

2 çay kaşığı tuz, karabiber

1 kahve kaşığı kuru fesleğen, nane

Yufka sosu için;

1 su bardağı yoğurt

1 su bardağı süt

2 adet yumurta

1 çay bardağı sıvıyağ

Üzeri için;

2 yemek kaşığı dolusu susam

Patatesleri iyice yıkayıp soymadan ortadan ikiye bölerek bir tencereye koyun. Üzerine çıkacak kadar su ilave edip, patatesler iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın. Sıcakken soyup çatalla ezerek püre haline getirin ve geniş bir kaseye aktarın. Yumuşamış margarin ya da tereyağını katıp ezmeye devam edin. Tuz, karabiber, kuru fesleğen ve kuru naneyi de serpiştirip iyice karıştırdıktan sonra, kenarda bekletin. Diğer taraftan, yufkanın sosunu hazırlamak için; yoğurt, süt ve yumurtayı derin bir kaba aktarın.

Tel çırpacak veya çatal yardımıyla 2-3 dakika çırpın. Sıvıyağı ekleyerek tekrar karıştırın. Yufkaları tezgaha üst üste yayın. Keskin bir bıçakla 8 eşit parçaya bölün. Yufka için hazırladığınız sosun 1/2 su bardağı kadarını ayırın. Kalanını fırçayla yufkaların üzerine bol bol sürün. Yufka parçalarının uzun kenarına, hazırladığınız patatesli harçtan birer yemek kaşığı kadar koyun. Sigara böreği yapar gibi sararak rulo haline getirin. Son olarak, ruloların iki ucunu halka oluşturacak şekilde birleştirin. Hazırladığınız simit şeklindeki börekleri yağlanmış fırın tepsisine yan yana dizin. Ayırdığınız yarım bardak sosu hazırladığınız böreklerin üzerine fırça yardımıyla sürün. Susamı da serpiştirip yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında üzerleri altın sarısı oluncaya kadar, 35 dakika kadar pişirdikten sonra çıkarın ve sıcak sıcak servise sunun.

Çikolatalı karamelize armut tatlısı

6 kişilik

Hazırlama süresi 10 dakika

Pişirme süresi

35 dakika


Malzeme listesi

6 adet orta boy sert ve sulu armut

1 su bardağı toz şeker

3 su bardağı su

1 adet limonun suyu

2 çay kaşığı toz tarçın

Çikolata sos için;

1 su bardağı su

3 yemek kaşığı toz şeker

2 yemek kaşığı dolusu kakao

50 gr bitkisel margarin

Armutları soyup saplarını koparmadan geniş bir tencereye yan yana dizin. Üzerlerine kararmamaları için hemen limon suyunu gezdirin. Toz şeker ve tarçını serpiştirip, suyu da aktarın. Tencerenin kapağını kapatarak kısık ateşte 20 dakika kadar pişirin. Tencerenin kapağını açıp içindeki su bitinceye, şeker yanıncaya, kahverengiye dönüşünceye, yani karamelize oluncaya kadar, en az 5 dakika daha pişirin.

Karamel rengi alan armutları servis tabağına yan yana dizin. Tencerenin içindeki şekerli sosu da armutların üzerine gezdirdikten sonra, soğuması için bekleyin. Diğer taraftan, çikolatalı sosu hazırlamak için; su, toz şeker ve kakaoyu küçük bir tencereye aktarıp tel çırpacak yardımıyla karıştırın. Kısık ateşte, sürekli karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başladıktan birkaç dakika sonra ocaktan alıp, üzerine margarini ekleyerek hızla karıştırın. Bu sıcak çikolatalı sosu armutların üzerinde gezdirip soğumasını bekledikten sonra servise sunun.
Yazının Devamını Oku

Yemekler gezilerinize tat katsın

25 Haziran 2008
Şimdi tatil zamanı. Hepimiz tatil planları yapıp heyecanla hazırlanıyoruz gideceğimiz gün için. Peki, gezip gördüğünüz yerlerde en çok ne yapmaktan hoşlanırsınız? Kimileri alışveriş yapmaktan hoşlanır, kimileri girdiği otel odasından hiç çıkmadan televizyon seyreder. Bazıları da tarih meraklısıdır ve gittiği yerlerin tarihi kalıntılarını görmeden edemez.

Ben ne mi yaparım? Eğer daha önce hiç gitmediğim bir yere girmişsem, yaptığım ilk şeylerden biri, oranın nesi meşhursa onu yemektir. Bu adetimden öyle büyük bir keyif alırım ki, daha yoldayken tadacağım yeni yemeklerin ve alacağım yeni tariflerin heyecanı kaplar içimi.

Beni bu kadar heyecanlandıran şey, tabii ki yalnızca damağıma düşen güzel tatlar değildir. Tattığım her yeni lokmada o yerin dağının, taşının, suyunun ya da toprağının payı vardır diye düşündüğümden bu kadar heyecan verir yeni yemekler. Yemeği o yörede yaşayan insanların geçmişinin, yaşayışının ve geleceğinin bir parçası olarak görürüm ve bu yüzdendir ki, seyahatlerimin en büyük keyfidir yemek yemek.

Üstelik öyle rastgele bir yerde de yemem yemeğimi. İlla pahalı olması şart değildir yediğim restoranın. Hatta bazen öyle olur ki, yörenin meşhur bir yemeğini salaş bir yerde de yiyebilirsiniz. Önemli olan yemeğe hakkını veren, yaptığı yemeklere sevgisini katan aşçıların elinden yemek yemektir. Siz de gezip gördüğünüz yerlerin sembolü durumuna gelmiş olan yemekleri mutlaka ama mutlaka yiyin. Göreceksiniz oralarda yaşayan insanları daha iyi anlayacak, toprağının kokusunu daha iyi alacaksınız.

Afrodit soslu tavuk salatası

6 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

3 adet tavuk göğüs eti

(4-5 adet de olabilir.)

1 demet kıvırcık salata

1 su bardağı mısır (konserve)

Sos için;

1 adet taze yeşil soğan (Yalnızca yeşil kısmı kullanılacak.)

1 demet dereotu

1/2 demet maydanoz

1 çay bardağı sızma zeytinyağı

1 tatlı kaşığı hardal

2 yemek kaşığı elma sirkesi

1 adet limonun suyu

1 çay kaşığı tozşeker

4 çay kaşığı kuru fesleğen, kuru nane

1 çay kaşığı tuz, karabiber

2 yemek kaşığı susam

Önce, tavuk etlerini küçük bir tencerede 3 su bardağı suyla, yumuşayıncaya kadar haşlayın. Süzüp ılık hale gelmesini bekledikten sonra iri parçalar halinde didikleyin. Diğer taraftan, kıvırcık ya da göbek salatayı yıkayıp iri parçalara ayırın ve derin bir salata kasesine aktarın. Üzerine suyu süzülmüş mısır tanelerini serpiştirin. Didiklenmiş tavuk etlerini de şekil vererek yerleştirin. Sosu hazırlamak için; taze soğanın yeşil kısmını ince ince doğrayıp geniş bir kaseye aktardıktan sonra ince kıyılmış dereotu ve maydanozu da ekleyin. Üzerine zeytinyağı, hardal, sirke ve limon suyunu aktarıp tozşeker, tuz ve karabiberi ilave edin. Kuru fesleğen ve naneyi de katın. Sonra, bu sosu mutfak robotunda çekip salata kasesindeki tavukların üzerinde gezdirin. Susamı ister teflon tavada yağsız olarak kavurarak ister olduğu gibi salatanın üzerine serpiştirin. Bu salataya keten tohumu ya da ince çekilmiş ceviz de katabilirsiniz.

Mevsim meyveli kavun salatası

2 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Malzeme listesi

1 adet küçük boy kokulu kavun

(Topatan kavunu da denir.)

1 adet orta boy muz

1 adet orta boy portakal

1 adet orta boy elma

1 adet limonun suyu

250 gr çilek

3 yemek kaşığı dolusu bal

1 çay bardağı çekilmiş fındık veya ceviz içi

1 çay bardağı patlamış pirinç gevreği

(veya mısır gevreği)

Muz, portakal ve elmayı soyup tavla zarı formunda doğradıktan sonra, derin bir kaseye aktarın. Kararmamaları için üzerine limon suyu gezdirin. Çilekleri ayıklayıp yıkayarak süzün. Yarısını küp küp dilimleyerek meyvelerin olduğu kaba aktarın. Üzerine bal ve ceviz ya da fındık içini ilave edin. Tüm malzemeleri kaşıkla karıştırırken, pirinç ya da mısır gevreğini de meyvelerin üzerine aktarın. Kaseyi buzdolabına koyarak bekletin. Diğer taraftan, kokulu kavunu yıkayıp, peçeteyle kurulayın. Kavunun sap kısmından itibaren 3 santim genişliğinde yuvarlak bir şapka kesip çıkarın. Kavunun çekirdekli kısmını tatlı kaşığı yardımıyla oyun. Kavunun ortasındaki boşluğu, buzdolabından çıkardığınız meyveli karışımla doldurun. Ayırdığınız çileklerle tabağın kenarını süsleyin. Buzdolabında biraz daha bekletip, soğuk olarak servise sunun. Servise sunarken dikkat etmeniz gereken nokta kavunu tam ortadan ikiye bölmek ve dağılan meyveleri kavunun içine yerleştirmektir.
Yazının Devamını Oku