Bunun birkaç sebebi var; hardal, tadı ve aromasıyla bize biraz keskin geliyor ya da hardalı kullanacak kadar sos bilgimiz yok.
Oysa hardal, miktarın kıvamı tutturulduğunda, örneğin sandviç ve tostlara, hiç tahmin etmeyeceğiniz kadar lezzet katar.
Aklıma gelmişken söyleyeyim; pahalı bir sostur. Özellikle ketçap ve mayonez gibi çok kullandığımız soslara nazaran epey pahalıdır. Özellikle bazı markaların fiyatı, hardalın orta halli evlere girmemesini tek başına açıklayabilecek kadar yüksek.
Şimdi vereceğim ev yapımı hardal tarifi özellikle fiyatı yüzünden hardal denememiş olanlar için çok uygun. Üstelik çok da pratik.
50 gram toz hardala yarım çay bardağı ılık su ilave edip ezerek karıştırın. Toz hardal hemen hemen tüm baharatçılarda var.
Sonra karışımın üzerine yarım çay bardağı daha ılık su katın ve aynı şekilde karıştırın.
Üç yemek kaşığı zeytinyağı ve dört yemek kaşığı limon suyunu da ekleyin ve tekrar karıştırın.
Bir örnek vereyim de ne demek istediğimi anlayın. Mesela bir arkadaşım kahvaltıda bile tereyağı yerine mayonez tüketmeyi tercih eder.
Bir keresinde onunla Anadolu’nun bir köyünde kahvaltı etmiştik. Masada müthiş lezzetli bir köy tereyağı vardı ama o utana sıkıla da olsa mayonez istemekten geri kalmadı.
İşte böyle ilginç yeme içme alışkanlıklarını bir araya toplamış, bu alışkanlıklardan “top 10” yapmış bir portal var.
Alman turizm ve seyahat portalı Lastminute.de, dünya genelinde yaklaşık 500 otelin resepsiyonundan aldığı sipariş bilgilerini değerlendirmiş ve ortaya “enteresan yemek siparişleri listesi” çıkmış. Listenin ilk sırasında, patates püresiyle dondurma yer alıyor. Tavuklu salatanın balıkla sipariş verilmesi ikinci sırayı hak ederken, tereyağlı karpuz üçüncü olmuş.
Evet, damak zevki kişiden kişiye değişir ve evet, birimizin yemeye doyamadığı bir yemeği diğerimiz ağzımıza koymayız kimi zaman.
Ama karşımıza çok ekstra örnekler çıktığında da pek çoğumuz şaşkınlıkla bakakalırız değil mi?
MÜGE’NİN FINDIKLI İSKOÇ BİSKÜVİSİ
Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı, pudra şekeri ve vanilyayı derin bir kaba aktarıp karıştırın.
Tabii o zamanlar kazuletin hiç de kötü bir şey olmadığını, hatta Fransa’da çok lezzetli bir fasulyenin adı olduğunu bilmiyordum.
Arkadaşım Dominik’in tavsiyesiyle tadına baktığım kazulet, bugünkü yazımın konusu...
Sebze, yemek, meyve ve çiçeklerin bir özelliğinin insana benzetilmesi pek çok toplumda yaygındır aslında.
Bizde de armut tipli, elma tipli, zargana gibi, çiroz gibi denir bazılarına ve bu benzetmeler şu anda sayamayacağım kadar çoktur.
Benzetmeyi bir tarafa bırakırsak, kazuleti yemek olarak pek beğendiğimi söylemeliyim.
Bol salçayla, sucukla ve hayvan paçasıyla yapılan, güveçte pişirilen bu yemek inanın bizim klasik kuru fasulyeyle yarışabilecek nitelikte.
Büyük porsiyonla servis edilmesi nedeniyle çok da doyurucu olan bu yemek, bir Fransız’a öğün atlatacak nitelikte.
Maydanozu ayıklayıp incecik doğrayın. Haşlanmış ya da konserve fasulyeyi derin bir kaba koyun. Üzerine yeşillikleri ilave edip karıştırın.
Diğer taraftan, sosu hazırlamak için; tahini derin bir kaba koyup sıcağa yakın ılık suyu üzerine aktarın. Tel çırpıcı ya da çatal yardımıyla çırparak koyu ayran kıvamına getirin. Üzerine hemen suyu, yoğurt ve iyice dövülmüş sarmısakları ilave edip çırpmaya devam edin. Tuz, kimyon ve kırmızı pulbiberi de katıp iyice karıştırın. Hazırladığınız akıcı sosu fasulyenin üzerine gezdirip iyice karıştırın. İncecik kıydığınız maydanozla süsleyip servise sunun. Bu salata et ya da bulgurlu yemeklerin yanına çok yakışır.
Beyaz Saray kurabiyesi
Geçtiğimiz günlerde yapılan ABD başkanlık seçimini az farkla Obama kazandı. Tıpkı seçimden önce iki adayın eşlerinin kurabiye yarışında olduğu gibi.
Yanlış okumadınız, ABD’de başkanlık seçimi öncesinde yapılan birkaç aktiviteden biri, adayların eşlerinin tariflerinin yarışması. Bu bir gelenek ve 20 yıldır kesintisiz uygulanıyor.
Family Circle dergisi seçimden önce başkan adaylarının eşlerinden kurabiye tarifleri istiyor. Bu tariflerin hiçbir yerden alınmamış olması şart tabii.
Daha sonra aday eşlerinin tarifleri yayınlanıyor ve okuyucular tarafından uygulanıyor. Ve sonuçta hangi aday eşinin kurabiyesi okurlardan daha çok oy alırsa o aday eşi yarışmayı kazanıyor. Son kurabiye yarışının galibi Obama’nın eşi oldu.
Kurban Bayramı tatilinde Michelin yıldızlı restoranlarda yemek yemek üzere ailece İspanya’nın San Sebastian kentine gittik.
Bu yolculuk “Aman ne iyi ettik de gittik” dediğim, son derece yararlı ve bilgilendirici bir gastronomik seyahate dönüştü.
Bir yemek yazarı olarak, Kuzeybatı İspanya’nın, yani Bask Bölgesi’nin geleneksel ama aynı zamanda reformist mutfağını yerinde değerlendirme şansım oldu.
İlk defa üç Michelin yıldızlı bir restoranda yemek yedim ve Arzak’ta yaşadığım bu deneyim, yemek yemenin çok ötesinde bir yemek ritüeli, töreniydi sanki.
Jean Louis Aduriz tarafından kurulan Arzak Restoran’da minik porsiyonlar halinde hazırlanmış yaklaşık 20 çeşitten oluşan tadım mönüsünü müthiş bir merak ve iştahla yedik. Mutfakta yeni lezzetler yaratmak için tutkuyla çalışan araştırmacı bir şef ekibi vardı. Hazırladıkları her yemeğin bir hikâyesi var ve bu genç şefler mükemmeliyeti arıyorlar.
Dekorasyonu modern ve çok konforlu olan restoranın şefleri, dünyanın dört köşesinden burada çalışmak için müracaat eden onlarca kişi arasından seçilmiş.
Michelin yıldızlı bu restoranlar, yeni lezzetler tatmak, damak zevkleri için keşifler yapmak isteyenler ve gastronomik seyahatler planlayanlar için adeta cennet. Rezervasyonlar aylar öncesinden yapılıyor ve restorana giderken sanki çok özel bir kutlamaya gidilecekmiş gibi hazırlık yapılıyor.
Süt, sıvıyağ, tuz ve karbonatı ekleyip unu da yavaş yavaş ilave edin. Yoğurmaya başlayın. Kulak memesinden daha yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur elde edeceksiniz.
Şerbet için su ve toz şekeri bir tencereye koyup orta ısılı ateşte, kaynayıncaya kadar ısıtın.
Kaynamaya başlayınca limon suyunu aktarıp ocağın altını kısın. 5 dakika daha kaynattıktan sonra ocaktan alıp soğumasını bekleyin.
Diğer taraftan sıvıyağı dar ve uzun bir tencereye koyup orta ısılı ateşte kızdırın.
Hamurdan limon büyüklüğünde parçalar koparın, bunları hafif unlu tezgahın üzerinde yuvarlayarak uzatın. Hamur kurşun kalem kalınlığına gelinceye kadar uzatıp inceltin.
Hamurları, 10-12 santim uzunluğunda parçalar oluşacak şekilde kesin.
Şeritlere kurdele şekli verip kızgın yağda çevirerek kızartın.
Evet, pek çok evde büyük zeytin makbuldür. Oysa işin uzmanları, küçük zeytinle büyük zeytin arasında lezzet ve kalite bakımından hiç fark olmadığı görüşünde.
Tek farkın aradaki fiyat uçurumu olduğunu söylüyor ve iklim şartları nedeniyle son iki yılda büyük zeytinin azaldığını, bunun da küçük zeytin ve büyük zeytin arasındaki fiyat farkını gittikçe açtığını vurguluyorlar.
Hatta son bir yılda büyüğün fiyatının küçüğünkinin dört katına kadar çıktığını ve tüketici tarafından kalitesiz olarak nitelenen küçük zeytinin üreticinin elinde kaldığını söylüyorlar.
Söylenene göre büyük zeytin daha aromalı ya da kaliteli değil. Aradaki fiyat farkı yalnızca azlıktan kaynaklanıyor.
Tüketici dört kat fazla para ödeyedursun, sofralık küçük zeytinler yağ üretiminde kullanılmaya başlanmış ve tüketici bilinçlenmediği sürece de durum pek değişeceğe benzemiyor.
Bazı uzmanlar sanılanın tam aksine küçük zeytinin aroma ve tat bakımından daha yoğun olduğunu söylüyorlar.
Böyle bir bilgiyle karşılaştıktan sonra ben de evime zeytin alırken dikkat edeceğim ve çocuklarımı da konuyla ilgili uyaracağım.
Böylece safran o canlı altın sarısı rengini suya verecektir. Safranı suda 5 dakika bekletin.
Diğer taraftan tereyağını orta boy bir tencerede eritin. Üzerine incecik doğradığınız soğanları ekleyip orta ısılı ateşte, sürekli karıştırarak 3-4 dakika kadar kavurun.
Tencereye cam kasede beklettiğiniz safranı suyuyla birlikte aktarın. Tuz ve karabiberi serpip sosu 2-3 dakika pişirin.
Üzerine ılık haldeki tavuk suyunu ve kremayı aktarın.
Sık sık karıştırarak, sos kaynayıncaya kadar pişirin.
Sos kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alın.
Makarnayı büyük bir tencerede kaynayan bol tuzlu suda, 10-12 dakika kadar haşlayıp süzün.