Tohumlarını yere döken ardıç ağacı, sabırla bu tohumların ardıç kuşu tarafından yenmesini bekler.
Ardıç kuşu gelip bu tohumları yediğinde ağacın da üreme süreci başlamış olur. Çünkü tohumların kabuğu ancak kuşun sindirim sisteminde açılabilir.
Sindirimin son aşaması olan dışkılama gerçekleştiğinde ardıç ağacı da çoğalmış olur.
Çoğalma süreci bu kadar karmaşık olan ardıç, idrar söktürücü, kas ağrılarını dindirici ve antiseptik özelliği nedeniyle bazı deri hastalıklarını iyileştirici özelliğe sahiptir.
Ardıç meyveleri bol miktarda C vitamini barındırır ve nefes kokularını yok eder. Meyve olarak tüketilebileceği gibi toz haline getirilip suyla karıştırılarak da içilebilir.
Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Ardıcın şifa verici olma sebeplerinden biri de içerdiği uçucu yağlardır ve bu yağlar sıcak suyla birlikte yok olup gider.
Bu yüzden eğer toz halinde kullanılacaksa soğuk suyla karıştırılması gerekir.
SEBZELİ ÇİN PİLAVI
İtalyanların sevgili pastasının (makarna) doğuşuyla ilgili pek çok teori var. Bunlardan biri, aklıma çok yatıyor doğrusu. O teoride makarnayı Marco Polo’nun Çin’den getirdiği söylenir.
Doğru ya da yanlış, kesin olarak bilemem tabii ama hani Çinlilerin genellikle buğday unundan, zaman zaman da pirinçten yaptıkları noodle var ya, işte o bana hep makarnanın temeli gibi gelir nedense. Üstelik Çin mantısına bakınca, raviolinin de oradan geldiğini düşünmeden edemem.
Bir de spagettinin Çin’den İtalya’ya ne kadar geniş bir coğrafyada tüketildiğini görünce, Marco Polo tezini ortaya atanlara daha da hak vermek istiyor insan.
Gerçi Murat Belge’nin de belirttiği üzere, milliyetçi İtalyanlar makarnanın tarihini ta Etrüsklere kadar götürüp çeşitli kanıtlar sunsalar da, henüz ispatlanmış bir şey yok.
Günümüzün gerçeği şu ki; İtalya yeme içme konusunda sayılı ülkelerden biri. Ve dünyanın en çok turist çeken yerlerinden biri olmasında yeme içme kültürünün yeri çok önemli.
Zeytinli Malta çöreği
Hamuru hazırlamak için unu eleyip derin bir kaba aktarın ve ortasını havuz gibi açın. Toz maya, yoğurt, toz şeker ve tuzu hazırladığınız bu çukura aktarın. Üzerine sıvıyağ, rendelenmiş kaşar peyniri ve oda sıcaklığında yumuşamış margarini ekleyerek yoğurmaya başlayın.
Bulgur ve kırmızı mercimeği başka bir tencerede haşlayıp süzün. Tavuk göğsü, mercimek, bulgur ve diğer malzemeleri derin bir kaba aktarın. Yoğurup uzun ve yassı köfteler yapın. Yumurtayı bir kasede çırpın.
Hazırladığınız köfteleri yumurtaya bulayıp tavada kızdırdığınız sıvıyağda çevirerek kızartın. Köfteleri servis tabağına yerleştirip üzerini taze nane yapraklarıyla süsleyin.
Ben kırmızı mercimek ve bulguru hafif haşlayıp hemen süzmenizi öneririm. Çok haşlandığında un gibi dağılıyor ve tel süzgeçte bile süzülmüyor. Bu vitaminli köfte hamuru çok yumuşak olduğu için şekil vermeden önce buzdolabında en az 1 saat kadar bekletin ki hamur sertleşsin.
Böylece şekil vermeniz daha kolay olur.
Malzeme listesi
- 1 adet tavuk göğsü(Kemiksiz)
- 1 çay bardağı kırmızı mercimek
Rengeyiği etinin yediğim en lezzetli etlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Son yıllarda İskandinav mutfakları arasında ön plana çıkan Fin mutfağı, oldukça basit yemekleriyle tanınıyor. Doğusundaki Rusya ile batısındaki İsveç’ten fazlasıyla etkilenmiş olan Fin mutfağının en önemli malzemeleri arasında başta rengeyiği eti olmak üzere somon balığı, patates ve dağ çileği yer alıyor. Siz de bir gün oralara giderseniz, rengeyiklerinin çektiği kızaklarla dolaşırken karlar arasında parlayan kırmızı bir dağçileği görebilirsiniz.
Çok ilginç ve çok sert iklim koşulları nedeniyle yiyecekleri hem çok farklı hem de tat ve aroma bakımından çok keskin. Tüm kış boyunca, yani neredeyse kasımdan nisan sonuna kadar toprak karla kaplı ve hava çok soğuk. Dolayısıyla toprak kirlenmiyor. Yaz boyunca neredeyse 34 saat batmayan güneş sayesinde sebze ve meyveler son derece doğal ortamda yetiştiriliyor. Sebze meyvelerin tadı ve kokusu hiç değişmiyor.
HAYALLER ÜLKESİNDE PERİ KIZI GİBİYDİM
Kuzey kutup çizgisi içinde yer alan Lapland’da hava o kadar temiz ki, orada karın en saf halini görebiliyorsunuz. Tabii eksi 25 dereceyi soğuk bulmazsanız! Ama benim gibi bir kar manzarası aşığıysanız, iş değişir. Hani, kartpostallarda karlı ormanlar arasında heykel gibi duran rengeyikleri vardır ya, işte onları gözlerimle gördüm.
Sanki orası bir hayal ülkesiydi ve ben bir peri kızı olarak karla kaplı çam ormanları arasında gezinen geyiklerini seyre dalmıştım. Ormanın ortasında, kütük bir evde kaldık. Tam hayallerimdeki gibi, 12 kişilik tahta bir masa, 24 saat yanan bir şömine ve şahane bir mutfak vardı. Başımda tam altı erkeğin olduğunu da söylemeliyim tabii.
RENGEYİĞİ KAVURMASI İLE PATATES PÜRESİ YAPTIM
Esmer şekeri ekleyip mikserin yüksek devriyle, şeker iyice eriyinceye kadar, 3-4 dakika çırpın.
Üzerine yumuşamış margarin ve vanilyayı da ilave edip 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin.
Safran ya da zerdeçalı ılık sütün içine aktarıp kaşıkla karıştırın ve yumurtalı karışımın üzerine aktarın. Bu keke safran çok yakışır.
Zerdeçal ya da hint safranı denilen turmerik de kullanabilirsiniz ama bunlar o güzel sarı rengi vermediği gibi tadı da safrana benzemez.
Rendelenmiş portakal kabuğu ve ceviz içini de ilave edip tüm kek malzemelerini 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin.
Un ve kabartma tozunu başka bir derin kapta elinizle karıştırın. Bir tel süzgeç yardımıyla eleyerek kek hamuruna ekleyin.
Tahta bir kaşık ya da plastik spatula yardımıyla karıştırmaya devam ederek malzemelerin birbirine iyice karışmasını sağlayın.
Elinizi zeytinyağına batırarak ekmek hamurunu tezgahın üzerinde çekiştirerek kalıbınızın boyutlarına getirin.
Ya da yukarıda tarifini verdiğim ikinci hamuru hazırlayarak bu pizzayı yapabilirsiniz.
Yoğurduğunuz hamuru merdane yardımıyla açarak 25-30 santim çapında kalın bir yufka hazırlayın. Yufkayı, fırına dayanıklı 25-30 santim çapındaki yuvarlak bir kaba (büyük borcam) kenarlarını 3-4 santim yükselterek yayın.
Susamlı biberli harcı hazırlamak için zeytinyağını bir tavaya aktarın. İncecik yarım halkalar halinde doğradığınız soğanları kızgın yağda kavurmaya başlayın.
Sık sık karıştırarak 5 dakika kavurduktan sonra, biber salçasını ve pul biberi ekleyip tekrar karıştırın. Susamı da ilave edip 5 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın.
Biber salçası ev yapımıysa zaten tuzlu olacağından tuz eklemeyin. Konserve salça kullanacaksanız tuz eklemeniz gerekir. Eğer bulursanız, Güneydoğu Anadolu’nun ev yapımı biber salçası bu pizzanın lezzetine lezzet katacaktır.
Soğuyan biberli harcı hazırladığınız hamurun üzerine yayın. Fırını 190 dereceye ve alt-üst konuma ayarlayın ve 5 dakika önceden ısıtın. Pizzayı sıcak fırında 30 dakika kadar pişirip çıkarın. Sıcak olarak dilimleyip giriş yemeği olarak da servise sunabilirsiniz.
Ben bir yemekçi olarak İtalyan yemeklerinin yediden yetmişe herkes tarafından sevilmesinin sebebini çok düşündüm. Bence işin sırrı İtalyan insanında.
Evet, yanlış duymadınız, İtalyan insanı dedim. İtalyan yemekleri çok pratik olabilir, değişik malzeme ve sunumuyla bütün dünyanın gönlünü fethetmiş olabilir ama bence İtalyan mutfağının bu kadar seviliyor olmasının gerçek sebebi İtalyanların yaşam tarzında ve kültürlerinde gizli.
Sofra başında uzun uzun oturulan, güzel, bol kahkahalı yemekler, her kafadan bir ses çıkan mutfak sohbetleri, insanda her daim yaşama sevinci uyandıran hareketlilik ve neşe, yemekten çok sofrada ve mutfakta geçirilen hayat dolu dakikalar dünya insanını çok cezbediyor.
Gürültü, kalabalık sofralar, gerektiğinde hayatı durduran rehavet... Anlayın ya da anlamayın, insanı cezbeden, özendiren bir şeyler var İtalyanların yemek kültüründe.
Yeşilin, kırmızının, sarının ahenkle birleştiği İtalyan sofraları, konuşmanın, kahkahanın, rahatlığın da bol olduğu yerler aslında. Sıcak ve doğal sofralardır İtalyan mutfağını çok sevilir kılan. Ve aslında İtalyan mutfağı, bir Akdeniz memleketi olarak bize de çok yakındır, hem sofrası hem yemekleriyle.
Cevizli tavuk salatası
Maydanoz, dereotu ve taze yeşil soğanı ayıklayıp yıkadıktan sonra incecik doğrayın. Tavuk göğüs etini haşlayıp soğumasını bekledikten sonra küçük parçalar halinde didikleyin ve derin bir kaba koyun.
Malzemeleri sıkıca yoğurun.
Hazırladığınız harçtan pinpon topu büyüklüğünde parçalar koparıp parçaları avuçlarınız arasında yuvarlayın. Topların orta kısmına başparmağınızla bastırarak çok küçük kaseler haline getirin. Ortası çukur kase şeklindeki köfteleri yağlanmış kenarları yüksek orta boy bir fırın kabına yan yana yerleştirin. İsterseniz fırın kabına fırın kağıdı da serebilirsiniz.
Diğer taraftan, bezelye, havuç ve patatesi derin bir kaba aktarıp karıştırın. Köftelerin çukur kısımlarını bu karışımla doldurun. Üzerlerine rendelenmiş kaşar peyniri serpiştirin.
Önceden ısıtıp 180 dereceye ayarladığınız fırında köfteleri 25-30 dakika, üzerleri iyice kızarıncaya kadar pişirip çıkarın. Bu köfte pilav ya da püre yanında çok güzel olur.
Malzeme listesi
- 400 gr az yağlı köftelik dana kıyma
- Yarım su bardağı irmik