‘Sahte fatura’ veya kamuoyundaki yaygın tabiriyle ‘naylon fatura’ düzenlediği veya kullandığı iddiasıyla yargılanan sanıklara, kanunda bulunmamasına rağmen ‘Yargıtay içtihadı’ ışığında her takvim yılının ayrı bir suç olarak kabul edilmesi nedeniyle astronomik cezalar veriliyor. Sadece geçen yıl bu suçlardan 40 bin yeni dava açıldı. Her 4 davadan 3’ünde hapis cezası veriliyor.
VUK DEĞİŞİKLİĞİ HENÜZ MECLİS’İN ÖNÜNE GELMEDİ
Okurlarım bu konudaki düzenlemenin ne olduğunu soruyorlar. Cezaların dayanağı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) ünlü 359. maddesi değişikliği önce İnsan Hakları Eylem Planı’nda açıklandı ancak Meclis’in önüne bir türlü gelmiyor. Değişiklikle ne yapılacağına gelince, “sahte fatura” suçu artık tek suç olarak tanımlanacak ve zincirleme suç hükümleri uygulanarak her yıla ayrı ceza verilmeyecek. Bu da astronomik cezaların önüne geçecek.
Yani 4 farklı yılda bu suçu işleyen birisi, 4 yıldan ayrı ayrı değil, tek bir yıldan ceza alacak. Ama cezası Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesine göre 1/4’ten 3/4’e kadar arttırılacak. Değişikliğe göre ayrıca, etkin pişmanlık hükümleri de uygulanacak.
YARGITAY’DA TARTIŞILDI
Yasa çalışmaları sürerken, Yargıtay’da geçen hafta vergi suçlarındaki uygulama sorunları sempozyumda masaya yatırıldı. Vergi suçlarında uzlaşma, etkin pişmanlık ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışıldı. Sempozyuma, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ile yargı mensupları katıldı.
SOSYAL AMACINA UYGUN VERGİ POLİTİKASI
Koronavirüsle birlikte uygulanan kısıtlamalar ile hayatın geniş alanını kaplayan internetten alışveriş, motosikletli kurye trafiğinde artışa neden oldu. Bazı yönetimler motosikletli kuryelere yönelik site içine giriş yasağı getirdi. Ayrıca evden çalışmanın başlaması, komşular arasında ‘gürültü’ tartışmalarına neden oldu... Peki motosiklet yasağı getiren site yönetimine ve gürültü yapan komşuya karşı ne yapılabilir? Tüm bu sorularınızı İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Mustafa Şeref Kısacık yanıtladı. Sorularınız ve avukat Kısacık’ın yanıtları özetle şöyle:
İPTALİ İÇİN DAVA AÇILABİLİR Mİ?
Okur M.D.: Yönetim site sakinlerinin, kiracıların ve kuryelerin motosikletle site içerisine girmesini yasakladı. Böyle bir karar alma yetkileri var mı? İptali için ne yapabiliriz?
Site yönetimi, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) maliklere verdiği mülkiyet hakkının kullanılmasını sınırlayacak şekilde keyfi kararlar alamaz. Yasaların kendisine vermediği bir yetkiyi kullanamaz. En azından Genel Kurul’da (GK) konunun görüşülüp bir karara bağlanması gerekir. GK, en yetkili organdır. Sitenin yönetilmesiyle ilgili kararlar GK’da alınır. GK’da dahi motosikletlilerin siteye girmesini tümden yasaklayan kararlar alınamaz. Ancak, gece geç vakit aşırı gürültü yapılarak site içerisinde tur atılması gibi kurallar konuşularak düzenlenmeler yapılabilir. Alınan karara muhalif kalan malikler aykırı oy vermek ve alınan karara muhalefet şerhi koymak kaydıyla; GK tarihinden itibaren bir ay içerisinde alınan kararın iptali için dava da açabilirler. Her iki tarafta mahkemenin verdiği karara saygılı olmak zorunda kalır, mahkemenin verdiği kararla sorun çözülür.
GECE MANGAL YAPAN KOMŞUMU NASIL ENGELLEYEBİLİRİM?
Okur S.K.: “İki katlı binamızın bitişiğindeki müstakil binanın sahibi olan aile artık beni delirtme noktasına getirdiler. Bu maili size attığım saatte dahi 04.30 bahçelerine oturup nargile içip dizüstü bilgisayarlarında son ses bir şeyler izliyorlar. Gece 02.00’de dahi mangal yakarak is kokusunun içeri girmemesi için kapımı penceremi yazın en sıcak günlerinde dahi kapatmama neden oluyorlar. Gündüzleri yaptıkları gürültüye artık alıştım, sakin bir şekilde birbirleriyle konuştuklarını henüz görmüş değilim. İnternette bakındığım tüm çözümler aynı apartmanda yaşayan insanların birbirleriyle olan sorunlarıyla alakalı. Bitişik binadaki bu insanlarla ilgili bir yaptırımda bulunma şansımız var mı?”
Farklı apartmanlarda/sitelerde yaşayan insanlar aynı yönetim planına tabi olmasalar da Türk Medeni Kanunu kapsamında komşuluk hukuka tabidirler. Kanun’un 737 maddesi: “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır” şeklindedir. Görüldüğü gibi aynı apartmanda yaşamasalar da farklı apartmanlarda/sitelerde yaşayanlar komşuluk hukukuna tabi olarak, birbirlerini rahatsız etmemek ile yükümlüdürler.
Tacir olan kiracı okurlarımdan da işyerlerini kiralayan mülk sahibi okurlarımdan da kira artış oranlarına ilişkin çok sayıda soru geliyor.
Birçok okurum, kira sözleşmelerindeki artış oranını TÜFE artış oranıyla sınırlayan kanuna tacirler ve kiralanan işyerleri açısından getirilen istisnai düzenlemenin süresinin dolup dolmadığını soruyor.
Kira hukukuna ilişkin bu ve benzer sorularınızı kira hukuku alanında uzman Bursa Barosu avukatlarından Olcay Göçüm yanıtladı...
TÜFE ORANINDA ARTIŞ, İŞYERİ KİRALARI İÇİN GEÇERLİ Mİ?
“Kira parasının tespit ve ödenmesine ilişkin kiralardaki artışı TÜFE oranı ile sınırlayan düzenleme (Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesi) yasa ile (6353 sayılı yasa) ‘kiracının tacir ve kiralayanın işyeri olması’ şartıyla sekiz yıl süreyle ertelenmişti. Yasada öngörülen bu sekiz yıllık erteleme süresi 1 Temmuz 2020’de sona erdi.
1 TEMMUZ 2020’YE KADAR NASIL ARTIŞ YAPILDI?
Yasal değişiklik (6353 sayılı yasa) gereği,
KOOPERATİF hukuku ile ilgili geçen haftaki ilk yazıdan sonra çok sayıda soru geldi. Sorularınızın odak noktası yarım kalan inşaatlar ve iyi yönetilmeyen kooperatiflere karşı ne yapılabileceğiydi. Dava açmak pratikte çoğu zaman çözüm olmadığı için en baştan bir kooperatife üye olurken nelere dikkat edilmesi gerektiği kritik önem taşıyor. Bu konuyu ve sizlerden gelen soruları İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Mustafa Şeref Kısacık yanıtladı.
1)Kooperatife üye olurken nelere dikkat edilmeli?
Kooperatif, insanların bir araya geldikleri, bilgi birikimlerini, ekonomik güçlerini birleştirerek mesleki, ekonomik sorunlarını çözmek için oluşturdukları bir halk sektörüdür. Gerçek kişiler olduğu gibi tüzel kişiler de kooperatif kurucusu ve ortağı olabilirler. Daha çok inşaata ilgili kooperatifler öne çıksa da çok farklı alanlarda kooperatif şeklinde örgütlenmek mümkün. Sorunlar daha çok inşaat kooperatifleriyle ilgili olduğu için sorunun cevabını da o yönden açıklayacağız. Öncelikle kooperatifi kuranların ve üye olanların birbirini tanıyan kişiler olması gerekir. Gazete ilanı ile hiç tanımadığımız kişilerin kurduğu ve üye olduğu kooperatiflere üye olunmaz.
ARSA FİYATI VE MÜTEAHHİDİN KÂR ORANINA DİKKAT
Bazı kişiler çalışanlarına, aile fertlerine kooperatif kurdurarak pahalı fiyattan arsa alıp (veya pahalıya almış gibi göstererek) veya daha yeni ortak kaydetmeden 7 kurucu üyeyle yaptığı Genel Kurulda (GK) aldığı kararla yüksek fiyattan kendi inşaat şirketlerine inşaat yapım işini veriyor, ondan sonra ilanla ortak arıyorlar. Arsa pahalıya alınmış, yüklenici ile yapılan sözleşmede yüklenicinin kâr oranı yüksek tutulmuş olabilir. Sonrasında ise iki kişiyle yapılacak işi üç kişiye yaptırıyorlar, malzemeyi pahalı alıyorlar ya da öyle gösteriyorlar, kendi adamlarına piyasadan yüksek maaş veriyorlar. Böylece inşaatın size maliyeti arttıkça artıyor. Özetle ödediğiniz aidatın ancak yüzde 30 yüzde 40’ı inşaata gidiyor. Kimseyi tanımadığınız için, örgütlenip yönetimi de değiştiremiyorsunuz, kendinizi veya güvendiğiniz kişileri denetçi seçtirip hesapları da denetleyemiyorsunuz. Usulsüzlük var diye dava açsanız, yargı ağır işliyor ya sonuç alamıyorsunuz ya da 8-10 yıl sonra sonuçlanan davada aldığınız sonuç bir işe yaramıyor.
KOOPERATİFİ SİZ KURUN ARSAYI UCUZA ALIN
Oysa hemşeri, meslek, arkadaş grupları olarak birbirini tanıyan kişiler bir araya gelerek kooperatif kursanız, arsayı çok daha ucuza satın alırsınız. İnşaatı emanet usulü parça-parça taşeronlara vererek siz yapabilirsiniz. İyi bir pazarlık ve sözleşme yaparak bir yükleniciye de verseniz, yine maliyeti düşürürsünüz, dar gelirli insanlar zorlanmadan konut sahibi olurlar. Bu şekilde kurulan ve çalışan kooperatifler mutlaka başarılı olurlar. Çünkü, birbirini tanıyan, birbirine güvenen insanlar olarak kooperatifi siz kurar, siz yönetirsiniz. Kendi aranızdan işi yapacak ve güvendiğiniz kişileri yönetici ve denetçi seçersiniz. Gerekirse de değiştirirsiniz. Özetle, binlerce üyesi olan, ortaklarından kimseyi tanımadığınız kooperatiflere üye olmayın. Siz örgütlenin, kooperatifi arkadaşlarınızla siz kurun. Siz yönetin.
‘KOOPERATİF BATTI, NE YAPABİLİRİZ?
C.A.: “İki bloktan oluşan yazlık siteyi yapan kooperatif battı. İnşaat yarım kaldı. Nasıl bir yol izlemeliyiz? Kime dava açabiliriz?”
‘Kooperatif battı’ ifadesi izaha muhtaç. Bu yanlış bakış açısı, Kooperatifi/inşaatı yapıp ortaklara teslim edecek başkasına ait bir şirketmiş gibi görmekten kaynaklanıyor. Oysa, Kooperatif sizsiniz. Kooperatif ortaklardan oluşur. Kooperatifi, birbirini tanıyan birbirine güvenen kişiler kurar. Gazete ilanıyla tanımadığınız kişilerin kurduğu ve üye olduğu kooperatiflere ortak olunmaz. Birbirine güvenen kişilerden oluşan kooperatiflerde ortaklar güçlerini ekonomik olarak birleştirerek, tek başların alamadıkları arsayı birlikte alırlar. “İnşaatı emanet” usulüyle parça parça taşeronlara vererek veya tümüyle bir müteahhide vererek para veya daire karşılığı kendileri yaptırırlar.
Yaptıkları genel kurullarda (GK) bütçeyi oluştururlar, yöneticiyi ve denetçiyi seçerler. Geçmiş yönetimin hesaplarını da bu GK’da görüşürler. Özetle, kooperatifin gidişatını ortaklar olarak sizler belirlersiniz. Sorumluluk size aittir. Örnekle açıklayalım: Topladıkları aidatlarla inşaatı kooperatif kendi yaptırıyorsa, malzeme, işçilik artışı gibi inşaat maliyetini etkileyen faktörleri ve ortaklar olarak kendi ödeme güçlerini gözeterek yeni dönem aidatını GK’da sizler belirlersiniz. Belirlediğiniz aidat miktarına ve ödemelerin düzenli yapılıp yapılmamasına bağlı olarak inşaat hızlı veya yavaş ilerler veya hiç yapılamaz.
Dolayısıyla, kooperatif iyi yönetilmiyorsa, inşaat tamamlanamıyorsa, sorumlusu kooperatif ortaklarıdır.
İyi yöneticileri seçmek de, GK’da kararlaştırılan aidatları zamanında ödeyerek inşaatın aksamadan yapılmasını sağlamak da ortakların elindedir. Çok özel bir durum yoksa kooperatifin başarılı olmamasının sorumluluğu ortaklardadır. Çözüm sizde.
İşler iyi gitmiyorsa, inşaat yarım kalmışsa, Genel Kurulu toplayarak kooperatifi iyi yönetecek yönetim ve denetim organlarını oluşturmak ve inşaatı tamamlayacak bütçeyi oluşturmak siz ortakların elindedir. Dışarıdan kurtarıcı beklenemeyeceği gibi, yıllarca sürecek davalar açarak da bu sorunlar çözülemez. İnşaat tamamlanamaz.
SUİİSTİMAL ZİMMET DURUMUNDA DAVA AÇIN
Birçok okurumdan fahiş düzenlenen faturalar ve ‘Mafyavari’ site yönetimine karşı ne yapılabileceği yönünde sorular geliyor. Peki bu sorun neden kaynaklanıyor? Nelere dikkat etmek gerekiyor? İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Mustafa Şeref Kısacık’ın yanıtları ve değerlendirmeleri şöyle:
SİTE YÖNETİMİ SORUNU ÇOK BOYUTLU
“Son yıllarda site yönetimleriyle ilgili sorunlar o kadar arttı ki, hukuk davalarıyla çözülemeyecek boyutlara ulaştı maalesef. Polisiye tedbirler, ceza kovuşturmaları devreye girmeye başladı. Bazı ‘Genel Kurul’lar (GK) polis nezaretinde yapılıyor. Geçenlerde polis tarafından İstanbul’daki bir siteye operasyon düzenlendiğini medyadan öğrendik. Sitelerin iyi yönetilememesi, yönetime gelenlerin gitmek bilmemesi, hatta site sakinlerine karşı baskı kurmaları, zorbalığa başvurmaları sorunun dışa yansıyan bir yüzü sadece. Bu sorunun eğitimden yasal düzenleme eksikliğine kadar birçok boyutu var. İnsan yaşamını bu kadar yakından ilgilendiren bu alan üniversitelerde ya hiç okutulmuyor veya bir-iki dersle geçiştiriliyor. Site yönetimlerine dönük eğitimler ise neredeyse hiç verilmiyor.
BU ALANDA ÇALIŞMA YAPILMALI
Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve barolar olmak üzere, hukuk kurumları bu konuya yeterince eğilmiyor. Barolarda ve TBB’de bilimsel ve eğitimsel çalışmalar yapmak, yasa teklifleri hazırlamak, uzman hukukçu/bilirkişi yetiştirmek, genç hukukçuları bu alana yönlendirmek üzere komisyonlar kurulmalı, üniversitelerle, kamu kurumlarıyla ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapılmalıdır.
ÖZEL MAHKEME YOK, UZMAN HÂKİM YOK
Kat mülkiyeti alanında uzman mahkeme, hâkim yok maalesef. Bunlar olmayınca da uyuşmazlıkların çözümü imkansız hale geliyor. Kararların zamanında ve doğru verilmemesi vatandaşın adalete olan güvenini sarsıyor. Uzman bilirkişi olmaması da ayrı bir sorun. O ilde uzman bilirkişi olmadığı için çoğu zaman bilirkişi raporu alınabilmesi için uzak illerdeki bilirkişilere dosya gönderiliyor. Bu da davaların uzamasına neden oluyor.
KMK’DAKİ HANGİ DÜZENLEMELER SORUN YARATIYOR?
Geçen hafta aidatın nasıl belirleneceğine ilişkin sorularınızı İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Mustafa Şeref Kısacık yanıtlamıştı. Bu hafta da aidat dosyasına devam ediyorum. Sorularınız ve avukat Kısacık’ın, Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) hükümleri ışığında verdiği yanıtlar şöyle:
Okur S.B.: Apartman yöneticisiyim. Giriş kattaki kiracı aidatı ödemiyor. Ev sahibi ise “Kiracımdan aidatı isteyin” dedi. Kim ödemekle sorumlu?
“KMK’nın 20. maddesine göre apartman ve sitelerdeki ortak gider avansından (aidat) ilk ve asıl sorumlu her zaman kat malikidir. Kiracının sorumluluğu kira borcu kadardır. Kat maliki, yöneticiye ‘Aidatı benden istemeyin, kiracımdan isteyin’ diyemez. Her ay kira bedelini nasıl alıyorsa, aidatın ödenip ödenmediğini de takip etmelidir.
İŞLETME PROJESİ OLMADAN AİDAT TOPLANABİLİR Mİ?
Okur A.A.: 122 daireli sitede oturuyorum. Yönetim kurulu toplantı yapmadan, işletme projesi hazırlamadan aidat topluyor. Bu mümkün mü?
Kat mülkiyetine tabi bir site ya da apartmanda aidat ya da para ancak kesinleşmiş işletme projesine göre toplanabilir. Bir sitenin 1 yıllık gelir ve giderlerini gösteren işletme projesi istisnalar hariç Genel Kurul’da (GK) görüşülür ve kabul edilir. Her bağımsız bölümün ödeyeceği aylık aidatın miktarı, son ödeme günü, gününde ödenmediğinde uygulanacak gecikme tazminatı/faiz oranı bu işletme projesinde gösterilir. Eğer GK’da bir işletme projesi kabul edilmemişse, işletme projesini yönetici hazırlar. İşletme projesi kat maliklerine tebliğ edilir ve 7 gün içinde itiraz olmazsa işletme projesi kesinleşir. Kesinleşmiş işletme projesi dışında aidat toplanamaz.
Okur Z.K.: Adil bir aidat paylaşımı nasıl yapılabilir?
ÖNCE okurum Ş.T.’nin sorusu: “132 dairelik bir sitede olağanüstü toplantı çağrısı sonrası ikinci toplantıya sadece 27 kişi katılmış. ‘Daire sakinlerinden, park, akan bina çatı onarımı için 1200 TL toplanmasına, aidat ödemeyen maliklerin borçlarının silinmesine’ diye karar alınmış. Ben bu toplantıya katılmamıştım. 132 dairelik sitede ikinci toplantıya en az kaç kişi katılmalıdır ki karar alınabilsin? Ödenmeyen aidat ve diğer demirbaş gibi borcu toplantıya katılan 27 kişi affedebilir mi? İtiraz için ne yapabilirim?”
Sitelerde kiralarla yarışan yüksek aidatlar tartışma yaratıyor. Ş.T. başta çok sayıda okurum site genel kurulunda (GK) aidat artışının kaç kişinin katılımıyla ve nasıl yapılacağını, ek aidat istenip istenemeyeceğini, belirlenen aidata itirazın ne şekilde yapılacağını öğrenmek istiyor. Aidatla ilgili merak edilen bu konuları İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Mustafa Şeref Kısacık yanıtladı:
İŞLETME PROJESİ NE DEMEK?
“Apartman ve sitelerin yönetiminde en yetkili organ Kat Malikleri Kurulu’dur. Eğer sitede temsilciler kurulu varsa, Kat Malikleri Kurulu’nun görev ve yetkileri Temsilciler Kurulu’na verilmiş olabilir. Her iki kurulu da kapsayacak şekilde Genel Kurul (GK) tanımını kullanacağız.
Bir sitenin 1 yıllık gelir ve giderlerini gösteren işletme projesi GK’da görüşülür ve kabul edilir. Her bağımsız bölümün ödeyeceği aylık ortak gider avansının (aidatın) miktarı, son ödeme günü, gününde ödenmediğinde uygulanacak gecikme tazminatı/faiz oranı bu işletme projesinde belirtilmelidir. Belirtilmeyen hususlarda Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) hükümleri uygulanır. Eğer GK’da bir işletme projesi kabul edilmemişse, işletme projesini yönetici hazırlar.
İŞLETME PROJESİ TEBLİĞ EDİLMELİDİR
İster GK’da kabul edilsin, ister YK hazırlamış olsun, işletme projesi kat maliklerine ve bağımsız bölümden fiilen yararlananlara imza karşılığı veya taahhütlü mektupla tebliğ edilmelidir. GK’da kabul edilen işletme projesinin GK’a katılanlara tebliğ edilmesi ise şart değildir.