UZUN zamandır konuşulan ‘konut kredisi faiz oranları’ yeni yılla birlikte arttı. Bankaların yaptığı 0.06 puanlık artışla birlikte konut kredisi faiz oranları, yüzde 1 seviyesine çıktı. Aralıkta 10 yıl vadeli 100 bin liralık konut kredisinin aylık taksiti bin 435 TL, toplamda ödenecek faiz ise 72 bin 165 TL idi. Ocak ortasında konut kredisinin aylık taksiti bin 477 TL, toplamda ödenecek faiz ise 77 bin 197 TL oldu. Faizlerde yaşanan 0.06 puanlık artış aylık taksiti 42 TL, toplamda ödenecek faizi ise 5.032 TL artırdı.
Peki şimdi ne olacak?
Hiç kuşkusuz, Türkiye’yi sarsan 17 Aralık operasyonlarının ardından özellikle ikinci konut pazarında bir duraklama yaşanmaya başladı. Bir yanda konut alma planı yapanlar, önünü görmek adına taleplerini askıya aldı. Öte yanda ise bankalar konut kredi faiz oranlarını artırdı. Ama uzmanlar bu duraklamanın geçici olduğunu düşünüyor. Nedeni ise konut alma talebini erteleyenler, parasını daha çok döviz alanında değerlendiriyor. Dolayısıyla geçmişte bunun örnekleri yaşandı. Bir süre daha dövizle yola devam eden bu tüketici profili eninde sonunda talebini hayata geçirecek. Bu talep bekletme eyleminin de önümüzdeki ay alımlara dönüşmesi öngörülüyor. Burada yerel seçimlerin de etkisi olacak. Banka ayağında ise faiz oranlarının kısa vadede bir artışa gitmeyeceği bekleniyor. Sonuçta İzmir ve Ege özelinde bu yıl Türkiye’nin aksine gayrimenkul sektöründe canlılık olacağı kesin. 2014, fırsat yılı olacak.
Dövizden konuta döner
İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu da 17 Aralık’tan itibaren özellikle ikinci el konut piyasasında yaprak kıpırdamadığına dikkat çekerek, önümüzdeki günlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu yıl konut kredilerinin artacağı bekleniyordu ve oldu. Ama ondan önce 17 Aralık sonrasında sektörde işler bıçak sırtı gibi kesildi. Bunda döviz kurundaki artışın büyük etkisi var. Şu anda ev almayı planlayanlar parasını dövizde değerlendiriyor. Ama Şubat ve Mart gibi durgunluk bitecek. Ben 2014’ün hareketli bir yıl olacağını düşünüyorum.”
Anatolia Park Evleri’nin yüzde 40’ı satıldı
FE Metal İnşaat’ın yeni projesi Anatolia Park Evleri’nde daireler hızla bitiyor. Anatolia Park Evleri, krediye uygun olma özelliğiyle bütçeyi zorlamadan ev sahibi olmayı mümkün kılıyor. Kasım 2013’te anahtar teslimi yapılan ve çok kısa sürede yüzde 40’ı satılan Çiğli’deki Anatolia Park Evleri, artık geri kalan sakinlerini bekliyor. Satışı 230 bin ile 260 bin fiyat aralığında yapılan proje, daireler için çok düşük faizli ve 120 aya varan vadelerle ödeme kolaylığı da sağlıyor. Anatolia Park Evleri’nin bulunduğu lokasyon projeye
Organize Sanayi Bölgesi’nden aldığı güçle her geçen gün daha da büyüyen Manisa’da, artan nüfusla birlikte konut açığı ortaya çıktı.
MANİSA son yıllarda sanayileşme hamlesiyle birlikte ekonomik olarak hızlı bir büyüme sürecine girdi. Bu büyüme beraberinde nüfus artışını da getirdi. Nüfus artışı ise kentteki konut ihtiyacını artırır oldu. Bu talebi karşılayacak arzın henüz sağlanamadığı da bir gerçek. Yani önümüzdeki yıllarda Manisa’da gayrimenkul sektörünü oldukça hareketli günler bekliyor. Burada Manisa’nın büyükşehir olmasının da önemli bir itici güç olacağı aşikar. Yani sürekli büyüyen Organize Sanayi Bölgesi’nden güç alan Manisa çok yakında önemli konut projelerinin yükseldiği bir nokta haline gelecek. Bu durum, İzmir’e yakınlığı nedeniyle hem ulusal, hem de uluslararası yatırımcıların da dikkatini çekecektir. Umarız sonuç; planlı yapıların yükseldiği, sosyal donatı ve yeşilin bol olduğu bir kent olur.
Değerleme sektörünün önde gelen kuruluşlarından Eva Gayrimenkul Değerlendirme, zaman zaman yaptığı analizlerle dikkat çekiyor. Kurumun son analizi ise Manisa’yla ilgili. Önümüzdeki aylarda Eva bizim için Ege’nin diğer kentlerini de değerlendirecek. Şimdi ilk durak Manisa... EVA Gayrimenkul Değerleme Danışmanlık A.Ş. yetkililerinin gerçekleştirdiği çalışmaya göre, Manisa Belediyesi’nce en son yapılan 1989 tarihli imar planında gösterilen yerleşim alanları son yıllarda yetersiz kalmaya başlamış. Artan talebi karşılamak için de küçük konsepte yapılan yeni konut projelerinin sayısı her geçen gün artığı gözleniyor.
Ezberler bozuldu
Yapılan çalışmada kent merkezinde kemikleşmiş doku içinde eski yapıların yenilenmesi ile oluşturulan yapılar dışında yeni projeler için alan bulunmadığı göze çarpıyor. Yetkililer, bu şekilde yapılan yeni yapıların kent merkezindeki ezberi bozduğunu ve konut birim fiyatlarını 2 bin 500 TL/metrekareye kadar çıkardığını belirtiyor. Yapılan çalışmada, kent merkezinin genel olarak doğu-batı aksında uzanan iki ana cadde olan İzmir ve Doğu caddeleri ile kuzey-güney aksında uzanan İbrahim Gökçen, Kenzi, Atatürk, Tevkiye ve Cumhuriyet caddeleri üzerinde gelişim gösterdiği göze çarpıyor. Doğu Caddesi’nde özellikle bankaların olduğu doğu istikameti üzerinde yer alan dükkanların metrekare fiyatı 15 bin-20 bin TL arasında değişiyor. Caddede batı istikametine doğru ilerledikçe ise değerler 6 bin-7 bin TL kadar düşüyor. Aynı cadde üzerinde meskenlerde metrekare fiyat aralıkları ise yeni binalarda 2 bin-2 bin 500 TL, eski yapılarda da bin 500-2 bin lira arasında değişiyor. Yine aynı cadde üzerinde batı istikametine doğru ilerledikçe mesken birim fiyatları eski ve yeni yapılarla birlikte bin 400-bin 800 TL arasında seyrediyor.
Yılmaz Kılıkçı, 25 yıldır özel izinle tarihi eserleri aslına uygun yapıyor. Kılıkçı’nın ürettiği heykeller başta ABD eski Başkanı Bill Clinton olmak üzere çok sayıda devlet adamına hediye edildi.
ONUN için “doğuştan mucit” dersek yanlış olmaz... Maddi sıkıntılar nedeniyle orta 2’de eğitim yaşamını noktalamış. Sırasıyla, ayakkabı tamirciliği, kunduracılık, ata arabası yapımı, ressamlık, alçıdan çocuk manken, açık hava reklamcılığı ve Suudi Arabistan’da su deposu üretimi gibi farklı işlerle uğraşmış. 60 yaşından sonra ise CV’sine yepyeni bir iş eklemiş: Kopya antik heykel üretimi... Kopyadan geçimini sağlayan Kılıkçı, icat ettiği makineyle 25 yıldır orijinalleri müzede bulunan tarihi eserlerin kopyasını yapıyor. Tabii ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle. Kılıkçı’nın gerçeğinin birebir kopyası olarak yaptığı büst, rölyef ve heykeller, başta ABD eski Başkanı Bill Clinton olmak üzere çok sayıda devlet adamına hediye edildi. Kopya konusunda usta olan Çinliler bile uzun uğraşlarına rağmen Kılıkçı’nın yöntemini çözememiş.
Yılmaz Kılıkçı, bugün 85 yaşında. İşleri daha çok kızı ve Antiksan’ın genel müdürü olan Birsen Emiroğlu yürütüyor. Ama her şey Kılıkçı’nın kurduğu sistemle işliyor. Antiksan Orijinalden Kopya Anıt ve Heykel Yapım’ın kurucusu Yılmaz Kılıkçı’nın mücadele dolu yaşam öyküsü var. Aksaray doğumlu Kılıkçı, maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitimine nokta koyarak aile bütçesine katkı için çalışmaya başlar. İlk iş olarak da ayakkabı tamirciliğini meslek edinen Kılıkçı, öyküsüne şöyle devam etti:
Suudi Arabistan’da 10 yıl
“Kunduracılık, at arabası imalatı yaptım. Bu işler zamanla yok oldu. Doğuştan var olan ressamlıkla geçimimi sağlamaya başladım. Daha sonra İstanbul’un fethinin 500. yılı nedeniyle bir resim yapmaya karar verdim. Belediye başkanına gittim. O da beni gazetecilik yapan hemşehrimiz Fikret Otyam’a gönderdi. Otyam da zamanın İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay’a vermiş. Şimdi o resim İstanbul Belediye Müzesi’nde. Resmin ardından bir dönem İstanbul’da alçıdan çocuk mankenler yaptım. Sonra İzmir’e geldim. Burada da açık hava reklamcılığına adım attım. Ama o yıllarda Türkiye çok karışıktı. Ben de Suudi Arabistan’a gittim. Orada da bir Suudi bir ortakla su depoları üretmeye başladık. İyi para kazanıyorduk ama zamanla aynı işi yapmaktan sıkıldım. Yeni öneriler getirdim ama ortağım kabul etmedi. Amacım Arapların yaşadığı villaların dış süslemesini yapmaktı. Bunun için silikon kullanmayı öğrendim ama olmadı. 10 yıllık Suudi Arabistan serüveninin ardından İzmir’e döndüm.”
12 ayda bir heykel yaptı
İzmir’e Optimum Outlet’le giriş yapan Rönesans’ın bu yıl iki projesinin temelini atması bekleniyor.
500 milyon dolarlık iki yatırımın 2015’te kamuoyuyla paylaşılacak noktaya gelmesi planlanıyor.
BU söz, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Üyesi Süha Günel’e ait. Günel, önceki gün İzmir Optimum’da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle basın mensuplarıyla bir araya geldi. 2013’ü değerlendirdi. Bu yıldan beklentilerini aktardı. Son günlerde yaşanan gelişmelerin yatırım kararlarını etkileyip etkilemeyeceği sorulduğunda ise, ekonomik duruma göre yatırımlarını değerlendirmediklerini söyledi, “Biz tatlı su değil, okyanus balığıyız” dedi. Bu söz aslında 2014’te gayrimenkul sektörünün yol haritası olmalı. Ortam güzel olduğunda yatırım yapmak kolay. Sektör zor olanı yapmalı. Yatırım kararlarına ara vermeden aynı hızla devam etmeli. Aslında bu ortamlar beraberinde fırsatları da doğuracaktır. Sahada olan kazanır.
Temeller bu yıl atılabilir
Rönesans Holding’in, değeri 500 milyon dolar olarak açıklanan iki önemli projesi bulunuyor. Süha Günel, ‘Tatlı su değil, okyanus balığıyız’ sözüyle bu yatırımlarda herhangi bir geri adım olmayacağını söylüyor. Günel, prosedürler gereği sürecin yavaş işlediğini, ancak bu yıl içinde bir temel atmanın olacağını, 2015’te ise projenin kamuoyuyla paylaşılacak noktaya geleceğini söylüyor. Rönesans Holding, Turan’da
Doğan Holding’le, Bayraklı’da ise Tekfen’le hareket ediyor.
Fonlarla görüşüyoruz
Ev dışı tüketimin her geçen gün arttığı yeme-içme sektörünün son günlerde yeni konukları var. Ev kadınlarının olmazsa olmazları günler, artık restoranlarda yapılır oldu.
KAYHAN Göbel... 22 yıl Söke Un’da profesyonel yöneticilik yaptı. Çalışma hayatına adım attığı ilk günden beri de gıda sektöründe kendi işini kurma hayaliyle yaşadı. Et restorancılığında İzmir’deki boşluk, özlemini duyduğu girişimciliğin fitilini ateşledi. Göbel, geçen yıl Mangal Borsası ile yeme-içme sektörüne adım attı. Şimdi 6 olan mağaza sayısını bu yıl 20’ye çıkarmayı planlayan Göbel’in en sadık müşterileri, ev kadınları. Günlerini restoranda yapmaya başlayan ev kadınları, tatlılarını evden getiriyor...
GH Restoran Yönetim Kurulu Başkanı Kayhan Göbel ile Mangal Borsası’nın kuruluş öyküsünü, gelişmeleri konuştuk. Göbel, 1988’de üniversiteden mezun olduktan sonra kısa bir süre finans alanında çalışmış. Ardından Söke Un’da işe başlayan Göbel, öykünün devamını şöyle anlattı:
İşimi kurmak için
Rekorların yaşandığı bir yılı geride bırakan gayrimenkul sektörünün bu seneki kaderine siyasi ve ekonomik gelişmeler yön verecek.
SON günlerde yaşanan olayları bir kenara bıraktığımızda aslında gayrimenkul sektörü iyi bir yılı geride bıraktı. Henüz resmi rakamlar belli olmasa da geçtiğimiz yıl Türkiye’de 1 milyona yakın konut satışı gerçekleşti. Bu bir rekor... Ege Bölgesi’nde de benzer hareketlilik yaşandı. 150 bine yakın konut satışının gerçekleştiği tahmin ediliyor. Peki; 2013 nasıl geçti, 2014’te bizi neler bekliyor?
Bu yıl sektörün durumunu hiç kuşkusuz ekonomik ve siyasi gelişmeler tayin edecek. Şu an yaşananlar ışığında karamsar bir tablo olsa da 2014’te gayrimenkul sektörünün yine de verimli bir yıl geçireceği tahmin ediliyor. Faiz oranlarında artış beklentisi ile birlikte sektörde küçülme yaşanması olası. Malum, bugün satılan iki evden biri krediyle alınıyor. Dolayısıyla küçülme kaçınılmaz gibi duruyor. Ama zaman zaman fırsatların da yaşandığı bir yıl olacak 2014...
NE OLDU, NELER BEKLİYOR2013’te sektörün gündeminin ilk sırasında kentsel dönüşüm vardı. Bunu, mütekabiliyet ile 2B yasaları, maketten satışa getirilen yasak ve KDV artışı gibi konular takip etti. Kentsel dönüşüm, Ege’de çok konuşulan ama somutta pek adımın atılmadığı bir yıl geçirdi. Bazı projelerin dışında pek çalışma olmadı. Ege’deki kentsel dönüşüm, daha çok bina bazlı müracaatlarda hareketlilik gösterdi. Tabii bu da büyük bir risk. Sonuçta modern gecekonduların önünü açabilecek bir sorun gibi duruyor. Kentsel dönüşümden beklenti, tüm donatılarıyla kentin lokal olarak planlanması. Bu yıl özelikle yerel seçimlerin ardından Ege’nin gündemini kentsel dönüşüm oldukça meşgul edecek. Bu kez söylemden çok adımların atılacağı bir süreç bizi bekliyor. En azından temenni o yönde.
Yabancı atağı olabilir
Mütekabiliyetin ardından geçtiğimiz yılın ilk 10 ayında 21 bin 691 konutu yabancılar almış. Bu, arzu edilen bir rakam değil. Yabancı alımlarının İstanbul ve yazlık bölgelerin dışına pek yansımadığı görünüyor. Ama İzmir’in özellikle ‘Yeni Kent Merkezi’nde başlayan projelerle birlikte bu yıl yabancı ilgisinin artacağı tahmin ediliyor. Bir diğer beklenti ise uzun süredir İzmir’de gayrimenkul alanındaki yatırım imkanlarını inceleyen yabancı şirketlerin 2014’ün özellikle ikinci yarısında yerel partnerlerle birlikte bunları yaşama geçirmesi.
Alsancak Unlu Mamuller’nin 4’üncü kuşak temsilcisi Levent ve Deniz Doğanoğlu, 2016’ya kadar 4 olan şube sayısını 20’ye çıkarmayı planlıyor. Ardından da önce Türkiye, sonra da yurtdışına açılmayı hedefliyor.
UNLA ilk buluşma, 1924’te büyük dede Abbas Akeren’nin Torbalı’da açtığı küçük bir kara fırınla olur. Daha sonra dede Necati Doğanoğlu, bu fırını fabrikaya dönüştürür. O dönemki ismi Numune Fırını, yıllar sonra üçüncü kuşaktan diş hekimi baba Mehmet Ali Doğanoğlu tarafından, Alsancak Unlu Mamuller olarak hizmet vermeye başlar. Şimdi de tezgahın başında dördüncü kuşaktan Levent ve Deniz Doğanoğlu kardeşler var. 25 metrekareyle başlayan öyküye iki kardeş, bugün İzmir’de 4 mağaza ve 2 bin 500 metrekarelik bir fabrikayla devam ediyor. Hedefler büyük. Önümüzdeki yıl 4 tane daha franchise vermeyi planlıyor. Çok hızlı büyümek istemeyen iki kardeş, 2016’ya kadar ise bu sayıyı 16’ya çıkarmayı hedefliyor. Daha sonra ise önce Türkiye, ardından da yurtdışına açılmayı istiyorlar. Gündemde ayrıca, çölyak hastalarına yönelik özel üretim de var.
Alsancak Unlu Mamüller’nin dünü, bugünü ve yarınını dördüncü kuşaktan Levent ve Deniz Doğanoğlu’ndan dinledik. ‘Una bir kere bulaştın mı, ondan uzaklaşmak zordur’ diyen Levent Doğanoğlu, öykülerini şöyle anlattı:
Tatilde bile çalıştılar
“1924’te babamın dedesi, Torbalı’da bir ekmek fırını kuruyor. Daha sonra dedem bir adım daha ileriye taşıyarak, fabrikaya dönüştürüyor. Babam da öğrencilik yıllarında burada çalışıyormuş. Ama daha sonra babam fırıncılık yapmak istemediği için okuyor ve diş hekimi oluyor. 16 yıl diş hekimliği yaptı. Ama bir sahne tozu yutan, bir de una bulaşan o işten kaçamazmış. Babamın da yıllar sonra Bodrum’da bir ‘Çörek Unlu Mamuller’ adıyla bir deneyimi oluyor ama istediği sonucu alamıyor. Daha sonra İzmir’e geliyor ve ‘Alsancak Unlu Mamuller’ kuruluyor. Yıl 1988... Biz de hep işin içindeydik. Hatta yaz tatillerinde birer hafta arayla kardeşimle nöbetleşerek fırında çalıştık. Üniversiteyi bitirdikten sonra da 2006’da ben, 2009’da ise Deniz çalışmaya başladı. 2010’da babam yönetimi bize bıraktı. Tabii, yönetim bizde olsa da babam işin hep içinde. Biz hiçbir zaman kuşak çatışması yaşamadık.”
Önce Türkiye sonra yurtdışı
1988’de kurulduğunda 15 metrekaresi üretim alanı, toplamda ise 25 metrekarelik bir alanda faaliyet gösteren Alsancak Unlu Mamuller’ini göreve geldikten sonra büyütme kararı alan Levent ve Deniz Doğanoğlu, ekmek, poğaça ve kurabiyeden oluşan ürün çeşidini daha da artırdı. Önce Kıbrıs Şehitler’deki yerini büyüten ve ardından da Gül Sokak’ta bir şube açan kardeşler, Bornova ve Bostanlı’da da franchise şubesi açtı. Levent Doğanoğlu, franchise vermeye devam edeceklerini söylüyor. Önümüzdeki yıl hedefleri ise İzmir’in çeşitli noktalarında 4 mağaza. Levent Doğanoğlu, “Hızlı büyümek gibi derdimiz yok. Daha kontrollü büyüyoruz. 2016’ya kadar 16 bayilik vereceğiz. Daha sonra ise Türkiye’ye açılmayı planlıyoruz. Şube açmak çok kolay. Ama biz daha kontrollü büyümeyi tercih ediyoruz. 2016’dan sonra Türkiye’ye yayılacağız. İlk sırada da İstanbul yer alıyor. Bunu yurtdışı izleyecek” bilgisini verdi.
Son dönemde yaptığı projelerle adından söz ettiren Kavuklar, 2017’de yurtdışına açılmaya hazırlanıyor. Gündemde, liman arkasına yabancı ortakla özel bir proje yapmak da var.
İZMİR’de bir şey yapıp satmak zordur. İzmirli tüketici öyle kolay beğenmez, sorgular... Ama doğru lokasyon ve zamanda yapılan projeye de anında cevap verir. Bunun en güzel örneğini Kavuklar Gayrimenkul Geliştirme’nin yaptığı ‘Point Bornova’da görmek mümkün. Firma, ‘Gezi’ olaylarının yaşandığı dönemde 220 konut satmayı başarmış. Kavuklar Gayrimenkul Geliştirme Grup Başkanı Metehan Kavuk’la devam eden projeleri, gelecek hedeflerini ve sektördeki gelişmeleri konuştuk.
Kavuk’u oldukça heyecanlandıran, “İzmir’in çehresini değiştirecek” dediği Point Bornova Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde iki ayda konutların yarısı satılmış. Hem de bu satışlar Türkiye gündemini uzunca süre meşgul eden ‘Gezi’ olaylarının olduğu döneme denk geliyor. Metehan Kavuk, o süreci şöyle anlattı:
“Point Bornova’nın konut kısmında 600 daire yer alıyor. Biz bunun yarısını sattık. Peynir ekmek gibi sattık. Bunlardan 220’si Gezi eylemlerinin yaşandığı dönemde gitti. Müşteri, ‘Abi akşam eyleme gidiyorum. Bunu kaçırmamam lazım. Şu mukaveleyi hemen imzalayalım’ dedi ve ev aldı. Kimi zaman günde 40 konut sattık. Artık satışlar o kadar hızlı oluyordu ki, aynı konutu iki kişiye satmamak için müşteri temsilcileri bağırarak satış yapıyordu. ‘x konutu ben sattım’ diye... Şu anda satışları durdurduk. Yeni fiyat belirlemesi yapacağız. Satışa çıkacak 120 daire var. Bunun için 120 ön talep aldık. 80’i de kapora bıraktı.”
Bu merkez başka
Kavuk, yaptıkları gizlilik sözleşmeleri gereği açıklayamıyor ama AVM’ye çok önemli markaları getireceğini söylüyor. Bunların arasında Avrupalı tekstil devinden teknoloji devine kadar geniş bir marka karması olacağını aktaran Metehan Kavuk, şu anda 10 firmayla anlaşma yaptıklarını belirterek, “Bunlar toplam AVM alanının yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu markalar geniş metrekarelere geliyor. Toplamda 170 mağaza olacak” bilgisini verdi.
AVM’lerin Avrupa ortalama ömrünün 30 yıl olduğunu belirten Metehan Kavuk, 40-50 yıl sonra da yaşayacak bir AVM tasarlamaya çalıştıklarını dile getiriyor. Bunun için de yoğun mesai içindeler. Bu hedefe onları taşıyacak güçlü de bir silahları var: Çocuk Eğlence Merkezi... Malum, çocukların alışverişteki etkisi ortada. Ama bu eğlence merkezi alışılmışın dışında. Çocukları hem eğlendirecek, hem de öğretecek. Çocuklar kimi zaman itfaiyeci olup yangına müdahale edecek, kimi zaman da satış sorumlusu olup alışverişin inceliklerini öğrenecek. Kavuk, “Dev bir sistem kuruyoruz. Dünyadaki farklı konseptleri inceledik. Bizim yapmak istediğimizin bir örneği şu anda Beyrut’ta var. Onun benzerini yapacağız” dedi.