MERKEZ Bankası ve TÜİK, konut fiyat endeksi ve konut satış istatistiklerine yönelik şubat ayı verilerini yayımladı. Verilerde, Türkiye genelinde konuta olan talebin artış gösterdiği görülüyor. Stratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel mirası ve Akdeniz ikliminin sunduğu avantajlarla her geçen gün daha fazla ilgi gören Ege Bölgesi’nde de ülke ortalamasına paralel bir seyir söz konusu.
Ege’deki konut fiyat eğilimlerini değerlendiren Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Latif Aksoy’la kent kent bölgedeki gayrimenkul hareketliliğini konuştuk. Son bir yılda İzmir’de konut fiyat endeksinin yüzde 32.7 ile ülke ortalamasının kısmen üzerinde bir artış kaydettiğini söyleyerek söze başlıyor Aksoy ve İzmir’e ilişkin değerlendirmelerini şöyle paylaşıyor:
GÖZDE İLÇE ÇEŞME VE URLA
“Ancak yıllık enflasyon karşısında yüzde 6.35’lik bir erime yaşadı. Öte yandan, yeni yılın verilerinde İzmir’de endeks sıçrama yaparak enflasyon üzerinde artış sergilerken, konut satış sayısı geçen yılın şubat ayına göre yüzde 33.5 arttı. Yeni yıl itibariyle gelen verilerle İzmir’de konut yatırımları enflasyon karşısında değerini korumaya başladı. İzmir’in ilçeleri incelendiğinde konut fiyatlarının son bir yılda yaklaşık yüzde 25-30 arasında değişim sergilediği, belirgin anlamda öne çıkan bir ilçenin olmadığı görülüyor. Konu satış sayılarında Buca, Menemen, Karşıyaka ve Torbalı ilk sıralarda yer alıyor. Konutlarda en yüksek birim fiyat ise Çeşme ve Urla çevrelerinde görülüyor.”
4 KONUTTAN 1’İ BODRUM’DAN
KARİYER yolculuğunda birçoğumuz iyi bir kurumda, iyi bir konuma gelmek adına yoğun bir koşuşturmaca ve mücadele veriyoruz. Tabii bazen kurumsalın tüm artılarına rağmen kendi hikayesini yazmak isteyenler de çıkabiliyor. Çevrenin, ‘Böyle bir iş bırakılır mı?’ söylemlerine kulak asmayarak hayallerinin peşinden gidenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Can Okyay da işte bunlardan biri. Yıllarca uluslararası bir şirkette orta ve üst düzey yönetici olarak sürdürdüğü profesyonel kariyerini bir kenara bırakarak tutkusunun peşinden gitmiş. Pandemi döneminde İstanbul’dan ayrılarak geldiği İzmir Urla’da takı tasarımını işi yapmış. Geleneksel tekniklerle tasarımdan son noktasına kadar farklı madenlere iç dünyasını, hislerini, özel bulduğu hikayeleri işleyen Can Okyay Design’in kurucusu Can Okyay’la hobisini işe dönüştürme serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.
GARANTİ İŞ BEKLENTİSİ
Muğla 1985 doğumlu Can Okyay, ilkokul 2’den itibaren hem okuldan arta kalan zamanında hem de yaz tatillerinde zanaatkarların yanında çalışmış. Terzi çıraklığıyla başlayan sürece zamanla kuyumcu, sandaletçi, demirci ve marangoz atölyelerinde çıraklık eklenmiş. Muğla Kavaklıdere’de bulunan bakırcı ustalarını da izlemiş. El becerisiyle birlikte ağaçtan küçük kayıklar, telden arabalar yapmış. Çevresinde kariyerine sanat ya da zanaat alanında devam eden kimsenin bulunmaması nedeniyle Can Okyay’ın bu merak ve yeteneği hep hobi olarak kalmış. Toplumun, ‘garanti iş’ beklentisi üniversite tercihinde etkili olmuş.
KIRILMA KAPALIÇARŞI’DA
İZMİR sahip olduğu birçok avantajıyla yabancı yatırımcının da tercih ettiği bir kent… Doğrudan yabancı yatırımlar konusunda dünyanın saygın araştırma kurumları arasında gösterilen fDi Intelligence, 2024’te İzmir’i yatırımlar açısından geleceğin en cazip Avrupa lokasyonlarından biri olarak göstermişti. Bugün Almanya’dan Amerika’ya, İtalya’dan Japonya’ya birçok ülkeden yatırımcı İzmir’de faaliyet gösteriyor. Birçok kurum ve kuruluş da kente daha fazla yabancı yatırımcı gelmesi adına yoğun bir mesai içinde. Bu kurumlardan biri de İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)… 2020-2024 yılları arasında İzmir’de toplamda 4.5 milyar liralık 14 yabancı yatırım projesinin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayan İZKA’nın Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz’la yabancı yatırımdan girişimciliğe, kent nüfusundan bölge planlamasına birçok konuyu konuştuk.
İKİ YILIK BİR ÇALIŞMA
İZKA, 2025 Şubat’ta 2024-2028 dönemini kapsayan İzmir Bölge Planı’nı tanıtmıştı. “Yeşil Dönüşüme ve Mavi Büyümeye Öncülük Eden, Dirençli ve Canlı Bir Liman Şehri” vizyonu doğrultusunda İzmir’in orta vadeli gelişme önceliklerini ortaya koyan planda; tarımsal ve sınai üretim altyapısının yeşil dönüşümü, bir liman kenti olan İzmir’de mavi ekonominin geliştirilmesi, dünya genelinde yaşanan dönüşüm, değişim dalgasına kentin kurumlar ve bireyler düzeyinde uyum sağlaması önceliklendiriliyor. İZKA Genel Sekreteri Yavuz da İzmir Bölge Planı için ajans olarak iki yıla yakın bir süre çalıştıklarını söylüyor ve şu bilgileri paylaşıyor:
REHBER NİTELİĞİNDE
İzmir’in mevcut durumunu analiz etmek ve önümüzdeki beş yıllık dönemi öngörmek amacıyla veriye dayalı bilimsel nitelikte çok sayıda çalışmaya imza attık ve neticede İzmir Bölge Planı ete kemiğe büründü. Cumhurbaşkanımızın onayıyla yürürlüğe giren plan, kentimizin kalkınma planı niteliğinde. Bu bağlamda da şehrimizin tüm paydaşları tarafından benimsenmesi ve sahiplenilmesi başarısı için kritik önemde. İzmir Bölge Planı, 12. Kalkınma Planı ve Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi’yle uyumlu ve İzmir için belirlenen ‘potansiyel küresel il’ olma hedefi doğrultusunda hazırlandı. Ülkemizin üçüncü büyük şehri konumunda olan İzmir, ülke sınırlarının ötesinde küresel ölçekte söz sahibi olabilecek potansiyele sahip. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması ve değerlendirilmesi amacına yönelik olarak katılımcı araçlar ve bilimsel yöntemler kullanılarak hazırlanan İzmir Bölge Planı; yeşil, mavi ve toplum olmak üzere üç dikey politika eksenine sahip. İzmir’in 5 yıllık kalkınma hedef ve önceliklerini ortaya koyan plan, kentin tüm kurumları için yol gösterici nitelikte olan ve mekansal planlar için kalkınma hedefleriyle uyumlu bir çerçeve sunuyor. Bu plan kentin aktörleri için hem bir rehber hem de köprü görevi görüyor. Tüm İzmir’in planını, odak gruplara anlatacağız. Yıllık raporlar hazırlayacağız."
SON dönemde Hong Kong ismini sık duymaya başladık. Serbest bölge konumundaki Hong Kong, sunduğu birçok fırsatla yabancı şirketler için anakara Çin’e açılan bir kapı olarak görülüyor. Çevresindeki Ege kentleriyle birlikte sahip olduğu birçok zenginlikle bugün onlarca sektörde önemli bir aktör olan İzmir de bazı başlıklarda Hong Kong’la benzerlikler gösteriyor. Çin öncülüğünde hayata geçirilen ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinde İzmir’in Batı’ya açılan kapı olması hedefleniyor. Yani; Asya kapısının anahtarı Hong Kong’da, Avrupa’nın anahtarı da İzmir’de… Hal böyle olunca Hong Kong’un odağında Türkiye özelinde İzmir var. Geçtiğimiz hafta İzmir Ticaret Odası’nda yapılan ‘Hong Kong İş ve Yatırım Fırsatları Günü Toplantısı’ öncesinde Hong Kong Ekonomi ve Ticaret Ofisi (HKETO) Avrupa Birliği Nezdindeki Özel Temsilci Vekili Grace Lı ile bir araya geldik. Lı ile İzmir’e bakışlarından fırsatlara birçok başlığı konuştuk.
SIÇRAMA TAHTASI
Temel amaçlarının Türkiye’nin de içinde olduğu Avrupa ülkelerinden Hong Kong’a yatırımcı çekmek ve ticari ilişikleri geliştirmek olduğunu söylüyor Lı… Hong Kong’u hem Çin hem de Asya pazarına sıçrama tahtasına benzeten Lı, “Bir giriş kapısı. Hong Kong, savunma ve dış ilişkiler alanında Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı. ‘Tek ülke, iki sistem’ anlayışıyla yönetilen, ekonomik açıdan serbest pazar ekonomisi kurallarının dünyada en etkin olarak uygulandığı özel yönetim bölgesi niteliği taşımasıyla dikkat çekiyor. Ayrı hükümet, para birim ve hukuk sistemimiz var. Paranın transferi serbest. Vergi avantajı var. Hizmet odaklı güçlü bir ekonomiye sahibiz" diyor.
YENİ ODAK TÜRKİYE
Güney Çin’de dokuz şehir ve iki özel idari bölgeden oluşan Büyük Körfez Bölgesi’ne de dikkat çekiyor Grace Lı… Hong Kong’un da bu bölgede yer aldığını ve Çin’en en zengin bölgesi olduğunu söyleyip ekliyor:
ŞU bir gerçek ki tüm dünyada olduğu gibi bizde de kadınların iş gücüne katılım oranı çok düşük. Rakamları tekrar tekrar yazmaya gerek. Ama bazı sektörlerde oranlar çok daha aşağılarda. Demir çelik bunlardan biri… Tabii bu tabloyu tersine çevirenler de yok değil. Özlem Bakırel de bunlardan biri. Kardemir Çelik’in ikinci kuşak temsilcilerinden Bakırel, erkek egemen sektöre kadının ismini ‘çelik’ gibi yazdıran biri… Bir yandan şirketin büyümesi için emek veren bir yandan da demir çelik sektöründe ‘kadının’ görünürlüğünde rol model olan Özlem Bakırel’le Kardemir Çelik Sanayi A.Ş.’nin hikayesinden kendi kariyer yolculuğuna, sektörel gelişmelerden gelecek planlarına birçok konuyu konuştuk.
ŞEKERDEN DEMİR ÇELİĞE
1945’te orta halli bir ailenin 6’ncı ve en küçük çocuğu olarak dünyaya gelen Nevzat Karalp, 1960’ların başında baba mesleği olan şeker-lokum imalatı ve ticaretine yönelmiş. Ama tarihler 1968’i gösterdiğinde radikal bir kararla ticaret hayatında değişme gitmiş. Hiç bilmediği bir konu ve apayrı bir dal olmasına rağmen demir-çelik sektörüne rotasını çevirmiş. Denizli’de günde 2 ton kapasiteli küçük bir işletmede yeni bir süreç başlamış. Özlem Bakırel, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:
10 KİŞİ 2 BİN KİŞİYE DÖNÜŞTÜ
BAŞTA İzmir olmak üzere Ege, sahip olduğu birçok zenginlikle bugün onlarca sektörde önemli bir aktör. Çeşitli kurum-kuruluş ya da kişiler de onlarca avantajla Ege kentlerini son dönemde ‘girişimci üssü’ haline getirmek adına yoğun bir mesai harcıyor. Bölgede girişimcilik ekosistemini büyüten kurumlardan biri de Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD)… Gençler, hem EGİAD Melek Yatırım Ağı’yla hem de destek verdikleri çeşitli oluşumlarla ‘girişimciliğin başkenti’ söylemlerinin gerçekleşmesi adına emek veriyor. Yakın zamanda EGİAD’ın 18’inci dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Kaan Özhelvacı’yla yeni dönem projelerinden girişimciliğe, İzmir’in yatırımın ikliminden gelecekte öne çıkacak sektörlere birçok konuyu konuştuk.
TİCARET KÖPRÜSÜ KURACAKLAR
EGİAD Başkanı Özhelvacı, gençlerin en güçlü kası olarak girişimciliği görüyor. Egeli gençler, bu kası daha da güçlendirmek için de yoğun bir çaba içerisinde. Öyle ki EGİAD, bu yıl girişimcilik ve teknoloji odaklı yurtdışında 4 fuara katılma planı yapıyor. Amerika, Fransa, Finlandiya ile İngiltere ya da Portekiz’de yapılacak fuarlar gençlerin gündeminde… Özhelvacı, bu ziyaretler sırasında Hazine ve Maliye Bakanlığı’na akredite olarak 2015’te kurulan EGİAD Melek Yatırım Ağını tanıtacaklarını, o ülkedeki iş insanlarıyla bir araya gelerek ticaret köprüleri kurmayı hedeflediklerini, tesisleri gezerek de bilgi-birikim paylaşımında bulunmayı amaçladıklarını söylüyor.
Kaan Özhelvacı, “yaratıcı yıkım” olarak adlandırılan sürecin hızlandığını, ekonomilerde ve iş dünyasında, eski ve verimsiz sistemlerin, iş modellerinin, teknolojilerin veya mesleklerin yerini hızla daha yenilikçi ve verimli olanların alacağını söylüyor, “Bu sürece hazırlıklı olunması gerekiyor. Gençlerimizi buna hazırlamalıyız” diyor.
ÖZELLİKLE pandemi döneminde sıkça duyduğumuz bir kavram oldu dijital dönüşüm… Artık iş yapış şekilleri hızla değişiyor. Birçok yapı da dijitalle odaklı stratejiler geliştiriyor. Aysu Bilgin de bunlardan biri. Kurumsal hayatın ardından kendi hikayesini yazma yoluna giden ve Suit Your Job’u kuran Bilgin, bugün dünyada 1 milyardan, Türkiye’de ise 18 milyondan fazla kullanıcıya sahip LinkedIn platformunda kurum ve kişilerin dijital kimliğini güçlendiriyor. LinkedIn profesyoneli Aysu Bilgin, iş dünyasına yönelik dijital dünyada değer yaratıyor. Suit Your Job’un kurucusu Bilgin’le kariyer yolculuğundan dijital dünyaya ve gelecek planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.
İFLAS İŞİN SEYRİNİ DEĞİŞTİRDİ
Aysu Bilgin, mücadeleci ve vizyon sahibi bir babanın evladı olarak 1981’de İzmir’de dünyaya gelmiş. Başarılı bir iş insanı olan babanın farklı bir iş koluna yaptığı yatırımın sonu pek de iyi sonuçlanmamış. Yaşanan büyük iflas işin seyrini de değiştirmiş. O dönem Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde iktisat okuyan Bilgin, 3’üncü sınıfta çalışma hayatına ilk adımını atmış. Her ne kadar küçük yaşta ‘meraktan’ Hatay Perşembe Pazarı’nda su satışı yapsa da Aysu Bilgin, bu kez ekonomik gerekçelerle bir mücadelenin içine girmiş. Bir GSM operatörünün çağrı merkezinde 2002’de yarı zamanlı çalışmaya başlayan Bilgin, kariyerinde basamakları birer birer çıkmış. Aysu Bilgin, o süreci şöyle anlatıyor:
18 YILIN ARDINDAN AYRILIK
“Okulun ardından birçok arkadaşım, bankacılık ya da ilaç mümessilliği alanında kariyerine yön vermeyi seçiyordu. Ben de bir bankanın sınavına girdim ve kazandım. Ama tam o süreçte çalıştığım kurumda önemli bir terfi aldım. Bir süre sonra da kurumun saha ekiplerini kurma görevini üstlendim. Profesyonel kariyerim boyunca bu şirkette müşteri yöneticisi, satış müdürü, bölge satış müdürü görevlerinde bulundum. 2010’de en genç bölge satış müdürlerinden biri oldum. Bu kurumda 18 yıl çalıştım. Bu, benim için önemli bir deneyim oldu. Bu süreçte de Bahçeşehir Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı da yaptım. Satış rekorları kırdım. İzmir’den Antalya’ya kadar olan bölgeyi yönetiyordum. Ama 2017’de şirket benimle yol ayrımına gitti.”
PLATFORMLA YENİ BİR HAYAT
ÇİN’in geleneksel ‘12 Hayvanlı Ay Takvimi'ne göre ‘Ejderha Yılı’ geride bırakılarak ‘Yılan Yılı’na girildi. UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil ettiği ‘Çin Yeni Yılı’, hem Çin Halk Cumhuriyeti’nde hem de dünyanın dört bir yanında düzenlenen birçok organizasyonla kutlanıyor. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de BM’nin ‘uluslararası bir bayram’ ilan ettiği şu günlerde ‘Çin Yeni Yılı’ kapsamda çeşitli programlar yapılıyor. Hong Kong Ticaret Geliştirme Konseyi (HKTDC) ile Hong Kong Ekonomi ve Ticaret İşleri (HKETO) Avrupa Birliği de geçtiğimiz hafta ‘Çin Yeni Yılı’nı kutlamak amacıyla İzmir’de özel bir etkinlik düzenledi. Sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden iş insanlarına seçkin bir kitlenin davetli olduğu organizasyonda ben de yerimi aldım.
Resmi verilere göre; bu yıl 14 Ocak-22 Şubat tarihlerini kapsayan 40 günlük Bahar Bayramı tatili döneminde Çin Halk Cumhuriyeti içinde yaklaşık 9 milyar seyahat yapılması bekleniyor.
İZMİR’E AYRI BİR ÖNEM
Küresel ekonominin önemli aktörlerinden, Asya Kıtası’na açılan kapı olarak gösterilen Hong Kong’un İzmir başta olmak üzere Ege’ye olana ilgisini daha önce yazmıştım. Bu davetin de ev sahiplerinden olan Hong Kong Ticaret Geliştirme Konseyi Avrupa Bölge Direktörü Chris Lo da geçen yıl göreve atandıktan sonra Türkiye’de İstanbul’un ardından ikinci ziyaretini İzmir’e yapmıştı. Invest Hong Kong (InvestHK) da 2025’in başında İzmir'de danışmanlık ofisi açmıştı. ‘Çin Yeni Yılı’ etkinliğinde ise hem Hong Kong’un sunduğu fırsatlar hem de Ege’nin potansiyeli konuşuldu.
DAHA FAZLA AKIL İSTİYOR