BİRÇOK sektör gibi yeme-içme de Türkiye’de büyümesini sürdürüyor. Milyarlarca liralık bir ekonomik büyüklük ve binlerce insan için istihdam kaynağı… Pazarın büyümesinde itici güç ise çalışan ailelerin sayısındaki artış. İzmirli Müge Sodol Pala da bu itici güçten ilham alarak yeme-içme sektörüne girmiş. “Beş çaylarını yapıp kapatırım” diyerek 2006’da İzmir Karşıyaka’da açtığı mekân, ev yemeklerinin olduğu bir markaya dönüşmüş. Annesinin, kayınvalidesinin ve kız kardeşinin de desteğini arkasına alan İkramevi’nin kurucusu Pala’yla girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına birçok konuyu konuştuk.
İLK ADIM KOMŞULARA İKRAM
İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda esnaflık yapan bir babanın kızı olarak 1980’de dünyaya ‘merhaba’ demiş Müge Sodol Pala. Zaman zaman kadın deri çanta satışı yapan babasının yanına giderek esnaflık kültürünü öğrenen Pala, Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdikten sonra da kariyerine burada devam etmiş. Müge Sodol Pala’nın merak duyduğu bir alanda da mutfakmış. Dışarıda yemek yemeyi pek sevmeyen Pala, evinde pişirdiği yemekleri komşularına da ikram etmiş. Müge Sodol Pala, hikâyenin devamını şöyle anlatıyor:
‘TUTKUNU İŞE DÖNÜŞTÜR’ ÖNERİSİ
KÜRESEL ölçekte sağlık hizmetleri sektörünün 9 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe yaklaştığı tahmin ediliyor. Bunun 2028’de de 10,9 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de sektörün büyüklüğü milyarlarca liralarla ifade ediliyor. Sektörün büyümesi adına kamunun yanında özel sağlık sektörü de yatırımlar yapıyor. Sektörün büyümesi için emek veren kurumlardan biri de Can Sağlık Grubu… Biri Manisa Salihli, diğeri de İzmir Çiğli’de iki hastanesi olan grup, İzmir’e 2 yeni hastane daha kazandırmayı hedefliyor. Sağlık Bakanlığı’ndan gerekli izinlerin çıkmasını bekleyen Can Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Muzaffer Keskiner ile yatırım planlarından sağlık turizmine birçok konuyu konuştuk.
İKİ HASTANEYE 40 MİLYON DOLAR
Sağlık alanındaki ilk yatırımın 2002’de Manisa Salihli’de hayata geçtiğini hatırlatan Dr. Muzaffer Keskiner, buna 2017’de İzmir’in de eklendiğini söylüyor. Muzaffer Keskiner, İzmir’in birçok sektörde gelişme içerisinde olduğuna dikkati çekiyor ve ekliyor:
“Bu gelişme de kentin hem kuzey hem de güney aksında yeni sağlık yatırımlarını zorunlu kılıyor. Aliağa, Çandarlı, Ayvalık’a kadar çok ciddi bir coğrafyada özel sağlık kuruluşu ihtiyacı söz konusu. Biz hem kuzey hem de güney aksını odağımıza almış durumdayız. Şu an yönetmeliklerde birtakım değişiklikler oldu. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’ndan onay bekleyen İzmir özelinde iki hastane yatırımımız bulunuyor. 40 milyon dolarlık bir yatırımdan söz ediyoruz. Bakanlıktan beklentimiz atıl bölgelerdeki sağlık yatırımlarının ihtiyaç olan noktalara taşınmasına olanak sağlanması. Yönetmeliklerde kolaylaştırıcı maddeler yapılırsa, yatırımlarımızın önü açılırsa, İzmir’le birlikte Ege’nin farklı lokasyonlarında da yatırım yapmak istiyoruz.”
YATIRIM SADECE HASTANEYE DEĞİL
DÜNYA nüfusunun önemli bir kesimi bugün sosyal medya kullanıcısı... Milyarlarca dolarlık da bir ekonomi… Burada büyüyen bir alan ise influencer pazarı… Bu pazarın dünya genelinde 25 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’de ise 30 milyon doları aşan bir ekonomiden söz ediliyor. Sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte bu sektör için emek veren isimlerden biri de Simay Özyiğit… Yıllarca kurumsal hayatta çalıştıktan sonra, yaptığı mesleğin kendine göre olmadığını düşünerek odağını sosyal medyaya çeviren Özyiğit, satıştan gelen kabiliyetiyle burada yeni bir başarı hikayesi yazmış. Simay Özyiğit’le kurumsaldan influncerlığa geçiş sürecinden yarınlara dair hedeflerine kadar birçok şeyi konuştuk.
İZMİR’DEN KOPAMADI
1986 İzmir doğumlu Simay Özyiğit’in yaşamı da hep bu kentte gelişmiş. Kendini ‘İzmir aşığı’ olarak nitelendiren Özyiğit’in bu sevgisi üniversiteyi okuyacağı şehir tercihinde de yönlendirici olmuş. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü’nü kazanmış. Eğitim süreci boyunca staj kapsamında çeşitli kurumsal yapılarda iş tecrübesi olmuş. Üniversitenin ardından büyük ilgi duyduğu sunuculuk mesleği Simay Özyiğit’i İzmir’de bir TV kanalına yönlendirmiş. Tabii burada da ilk etapta sunuculuk olmamış, reklam departmanında işbaşı yapmış.
O HAYALİ GERÇEK OLDU
Süreç içinde Özyiğit’in en büyük hayali olan televizyonda program sunmak da gerçekleşmiş. Ama kurumun bir şartı varmış. Simay Özyiğit, o süreci şöyle anlatıyor:
"Bir çocuk programı sunacaktım. Ama programın sponsorlarını da benim bulmamı istediler. İşte bu noktada reklam departmanında edindiğim satış tecrübesi devreye girdi. Bir süre bunu başarılı bir şeklide yönettim. 4.5 yıllık televizyon macerasının ardından farklı bir kulvarda kariyerime yön vermeye karar verdim. Spor ve sağlıklı yaşam konularında faaliyet gösteren bir markanın İzmir’deki merkezinde satış personeli olarak çalışmaya başladım. İzmir’e olan sevdam nedeniyle başka bir kente gitmeyi asla düşünmedim. Satış müdür yardımcılığına kadar yükseldim. 5 yılın ardından turizm sektöründe bir iş teklifi geldi. Bir otelin satış müdürü oldum. Kariyerimde yeni bir serüven başladı.”
RESMİ verilere göre geçtiğimiz yıl 2 milyon turist sağlık kapsamında Türkiye’ye geldi. Buradan da yaklaşık 3 milyar dolarlık gelir elde edildi. Sağlık turizminde İstanbul ve Antalya ana pazar konumunda ama Ege kentleri de sahip oldukları potansiyelle, “Ben de varım” diyor. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Bodrum Temsilcisi ve Bodrium Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin de Bodrum'da wellness & spa, medikal turizm, estetik cerrahi, ileri yaş turizmi, sağlıklı beslenme, ayurveda gibi farklı alanlarda hizmetler sunulabileceğini düşünüyor. Hafta sonu Bodrum’da hem Berna Kızılhan tarafından düzenlenen ‘Wiyanawanda Fest Yaza Merhaba’ etkinliğine katılmak hem de yeni sezonu değerlendirmek adına konuğu olduğumuz Yiğit Girgin’le sektördeki gelişmelerden sağlık turizmine birçok konuyu konuştuk.
YENİ HEDEF SAĞLIK TURİZMİ
Yiğit Girgin, turizmde sürdürülebilirlik için turist sayısının yanı sıra; turistlerin ekonomiye katkılarının da göz önünde bulundurulmasının önemine dikkat çekiyor, sezonun farklı turizm alternatifleriyle 12 aya yayılmasının sektör için gerekli olduğunun vurguluyor. Bodrum'un güçlü konaklama ve hizmet altyapısıyla birlikte sağlık turizmine yönelmesi gerektiğini söylüyor Girgin ve ekliyor:
DİREKT UÇUŞLAR ARTMALI
“Bodrum, turizmde 4 mevsim birden yaşamalı; farklı turizm alternatiflerine yönelmeli. Son dönemde başta İstanbul ve Antalya olmak üzere ülkemiz, sağlık turizmi alanında önemli bir atılım gerçekleştirdi. Bakanlık verilerine göre Türkiye 2024 yılında 2 milyon sağlık turisti ağırladı ve 3 milyar dolar gelir elde etti. Buradan sağlık turizminin katma değerinin ne kadar yüksek olduğunu görüyoruz. Bodrum'da artık 'daha çok turist' değil, 'daha doğru turist' kavramına yönelmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir lüks anlayışı, doğayla barışık ama hizmetten ödün vermeyen bir deneyim sunmamızı sağlıyor. İklimi, doğası, otel ve hizmet kalitesi, havaalanına yakınlığıyla Bodrum'un da bu pastadan pay alması gerekiyor. Milas - Bodrum Havalimanında direkt uçuşların artırılması da bu açıdan bir gereklilik."
KONU SADECE MEDİKAL DEĞİL
TÜRKİYE’de geçtiğimiz yıl 413 milyon kitap üretildi. Peki okuma oranı? Burada ‘olumlu-olumsuz’ çok söylem olsa da her dört kişiden birinin sadık kitap okuru olduğu düşünülüyor. İç sesinizi dinleme, kendinizi keşfetme ya da bir dönüşüm yolculuğunun anahtarı konumundaki kitabın daha da görünür ve okunur olması için çalışan iki isim var. Arzu Berk ve Çakır Dilek Yunar… Bu ikili; kitapları sadece okumak değil, onları yaşamak ve kendi hayatlarına taşımak için tasarladıkları ‘Atölye OkuYorum’la interaktif yolculuğa çıkarıyor. Kitaptan Öte söylemiyle hayat bulan Atölye OkuYorum’un kurucuları Arzu Berk ve Çakır Dilek Yunar’la programın doğuşundan geleceğe dair planlara birçok konuyu konuştuk.
YAŞAM BOYU ÜRETME İLKESİYLE HAREKET
Dokuz Eylül Üniversitesi Maliye Bölümü mezunu Çakır Dilek Yunar, profesyonel iş hayatına ilk adımı ‘Maliye Bakanlığı İzmir Defterdarlığı’nda atmış… Ama bu alanın çok da kendine göre olmadığını düşünerek kariyerine bankacılık sektöründe devam etme kararı almış. Uzmanlıktan şube müdürlüğüne kadar çeşitli pozisyonlarda görev yapmış. Öğrenme ve gelişim aşkıyla da çalıştığı bankada eğitimler vermiş. 2008’de emekli olup yaşam boyu üretme ilkesiyle harekete geçen Çakır Dilek Yunar, profesyonel koçlukla tanışmış. Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) Türkiye – Bölge Temsilcisi ve Projeler Kurulu Üyesi olarak sektörün gelişimine önderlik etmiş. Tarihler 2019’u gösterdiğinde ise Wish And Future Gelişim Merkezi’ni kurmuş…
YÖNETİCİ ASİSTANLIĞINDAN MÜDÜRLÜĞE
Anadolu Üniversitesi’nde işletme yönetimi okuduğu dönemde Arzu Berk ise profesyonel iş yaşamına ilk adımı atmış. 1988’de yaz dönemi geçici yönetici asistanı olarak girdiği uluslararası enerji şirketinde kurumsal iletişim müdürlüğü, Avrupa Basın Ofisi gibi görevlere kadar yükselmiş. 2006’da ise başka bir uluslararası firmaya geçmiş. Kurumsal iletişim ve kurumsal ilişkiler müdürü olarak şirketin itibarına yönelik çalışmalar yürütmüş. İzmir Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi’nde direktör olarak görev yapmış. Kariyer yolculuğuna daha sonra İzmir merkezli makine ve ekipman üreticilerinin sızdırmazlık çözümleri tedarikçisi olan firmada devam etmiş. Bir süre sonra da profesyonel iş hayatını noktalamış. Tüm bu süreçlerde, oda ve çeşitli STK’larda da önemli görevler üstlenmiş.
DOGALTAŞ sektörünün temsilcileri 2024’te Türkiye’ye 1 milyar 940 milyon dolarlık döviz kazandırdı. Sektör, 2025’in ilk çeyreğinde ise bir önceki döneme kıyasla yüzde 4’lük artışla 420 milyon dolarlık doğaltaş ihracatına imza attı. Bu veriler içinde katma değerli ihracat yapanların yarattığı etki ise çok önemli. Afyonkarahisar merkezli olan ve bugün 5 kıtada 50'den fazla ülkeye özel tasarım doğaltaş-mermer ihraç eden Marble Systems Tureks de bu değeri yaratanlar şirketlerden biri… Kendilerini ‘doğaltaşın süpermarketi’ olarak tanımlayan Marble Systems Tureks’in Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Osman Turunç’la bu yıl 30’uncusu düzenlenen Marble İzmir Fuar’ında buluşup, faaliyetlerinden hedeflere birçok konuyu konuştuk.
SINIRLI ALANDA KULLANIM
Hikayenin 1982’de Afyonkarahisar’da başladığını söylüyor Osman Turunç, “O dönemlerde Türkiye’de mermer denince akla sadece anıt yapılar ve sınırlı alanda kullanım gelirdi. Ama babam bunun çok daha ötesine geçebileceğini görmüştü. Ağabeyim Münir Turunç o tarihlerde Amerika’dan mezun olup döndüğünde ilk etapta pazarlama odaklı bir yapıyla yurtdışına açılma kararı alındı. Bahsettiğimiz tarihlerde Türkiye’de doğaltaş sektörü daha çok emekleme aşamasındaydı. 1983-1984 yıllarında fason olarak İtalya’ya girişlerimiz oldu. Ardından Amerika ile ilk pazarlıklar yapıldı. Bu vizyonla bugünlere geldik” diyor.
ANA PAZARIMIZ AMERİKA
Bugün 9 ocakla sektöre değer katmak adına çalıştıklarını anlatan Osman Turunç, üretimin yüzde 95’ini ihraç ettiklerini paylaşıyor. Burada da ana pazarın Amerika olduğunu söylüyor. Turunç, ABD’de bine yakın bayi, 7 depo ve 12 showroomla kendi satış pazarlama ağını kurduklarını ifade ediyor ve ekliyor:
MERKEZ Bankası ve TÜİK, konut fiyat endeksi ve konut satış istatistiklerine yönelik şubat ayı verilerini yayımladı. Verilerde, Türkiye genelinde konuta olan talebin artış gösterdiği görülüyor. Stratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel mirası ve Akdeniz ikliminin sunduğu avantajlarla her geçen gün daha fazla ilgi gören Ege Bölgesi’nde de ülke ortalamasına paralel bir seyir söz konusu.
Ege’deki konut fiyat eğilimlerini değerlendiren Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Latif Aksoy’la kent kent bölgedeki gayrimenkul hareketliliğini konuştuk. Son bir yılda İzmir’de konut fiyat endeksinin yüzde 32.7 ile ülke ortalamasının kısmen üzerinde bir artış kaydettiğini söyleyerek söze başlıyor Aksoy ve İzmir’e ilişkin değerlendirmelerini şöyle paylaşıyor:
GÖZDE İLÇE ÇEŞME VE URLA
“Ancak yıllık enflasyon karşısında yüzde 6.35’lik bir erime yaşadı. Öte yandan, yeni yılın verilerinde İzmir’de endeks sıçrama yaparak enflasyon üzerinde artış sergilerken, konut satış sayısı geçen yılın şubat ayına göre yüzde 33.5 arttı. Yeni yıl itibariyle gelen verilerle İzmir’de konut yatırımları enflasyon karşısında değerini korumaya başladı. İzmir’in ilçeleri incelendiğinde konut fiyatlarının son bir yılda yaklaşık yüzde 25-30 arasında değişim sergilediği, belirgin anlamda öne çıkan bir ilçenin olmadığı görülüyor. Konu satış sayılarında Buca, Menemen, Karşıyaka ve Torbalı ilk sıralarda yer alıyor. Konutlarda en yüksek birim fiyat ise Çeşme ve Urla çevrelerinde görülüyor.”
4 KONUTTAN 1’İ BODRUM’DAN
KARİYER yolculuğunda birçoğumuz iyi bir kurumda, iyi bir konuma gelmek adına yoğun bir koşuşturmaca ve mücadele veriyoruz. Tabii bazen kurumsalın tüm artılarına rağmen kendi hikayesini yazmak isteyenler de çıkabiliyor. Çevrenin, ‘Böyle bir iş bırakılır mı?’ söylemlerine kulak asmayarak hayallerinin peşinden gidenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Can Okyay da işte bunlardan biri. Yıllarca uluslararası bir şirkette orta ve üst düzey yönetici olarak sürdürdüğü profesyonel kariyerini bir kenara bırakarak tutkusunun peşinden gitmiş. Pandemi döneminde İstanbul’dan ayrılarak geldiği İzmir Urla’da takı tasarımını işi yapmış. Geleneksel tekniklerle tasarımdan son noktasına kadar farklı madenlere iç dünyasını, hislerini, özel bulduğu hikayeleri işleyen Can Okyay Design’in kurucusu Can Okyay’la hobisini işe dönüştürme serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.
GARANTİ İŞ BEKLENTİSİ
Muğla 1985 doğumlu Can Okyay, ilkokul 2’den itibaren hem okuldan arta kalan zamanında hem de yaz tatillerinde zanaatkarların yanında çalışmış. Terzi çıraklığıyla başlayan sürece zamanla kuyumcu, sandaletçi, demirci ve marangoz atölyelerinde çıraklık eklenmiş. Muğla Kavaklıdere’de bulunan bakırcı ustalarını da izlemiş. El becerisiyle birlikte ağaçtan küçük kayıklar, telden arabalar yapmış. Çevresinde kariyerine sanat ya da zanaat alanında devam eden kimsenin bulunmaması nedeniyle Can Okyay’ın bu merak ve yeteneği hep hobi olarak kalmış. Toplumun, ‘garanti iş’ beklentisi üniversite tercihinde etkili olmuş.
KIRILMA KAPALIÇARŞI’DA