Mete Tamer Omur

Onun hayatı dans

12 Ocak 2025
Çocukluğundan beri hayatının önemli bir parçası olan dans tutkusunu bir girişme dönüştüren Nur Niyaz Bildik, kurduğu dans topluluğu ve akademiyle müzikal caz dans alanında farkındalık yaratıyor. Bildik’in hedefinde ise hem tüm organizasyonu tek bir çatı altında yönetmek hem de yeni müzikalleri seyirciyle buluşturmak var.


 

DOĞRU bildiğin yoldan şaşma… Girişimci adayları için kılavuz niteliğinde bir deyim… ‘En iyi iş bildiğin iş’ söylemi de yine günümüz girişimcilerin önemli bir mottosu… Yıllarca farklı alanlarda kariyerine yön veren Nur Niyaz Bildik de dansa olan ilgi ve tutkusunu iş modeline dönüştürenlerden. Pandemi dönemi İstanbul’dan İzmir’e gelen Nur Niyaz Bildik, farklı disiplinlerden gelen ancak ortak bir dans tutkusunun etrafında buluşan bağımsız dansçıları kurduğu Niyaz Bildik Dans Topluluğu’nun çatısı altında bir araya getirmiş. Broadway müzikallerinden tanıdığımız müzikal caz dansını seyirciyle buluşturan Bildik, çocuk dansçıları da unutmamış. Nur Niyaz Bildik’le hem parıltılı girişimcilik serüvenini hem de geleceğe dair planlarını konuştuk.

HAYALİNDE GENETİK OKUMAK VARDI

1984 İstanbul doğumlu Nur Niyaz Bildik dans dünyasına ilk adımlarını annesinin yönlendirmesiyle 3,5 yaşında ritmik jimnastik yaparak atmış. Bir süre sonra lisanslı sporcu olmuş. Tam milli sporcu olacakken lise eğitimine odaklanma kararı almış. Tabii süreçte dansla da tam anlamda bağını koparmamış. Genetik okuma hayalleri kursa da özellikle sayısal derslerde istediği sonuçları alamayınca sözel bölüme yönelmiş. Bu değişim aile içinde mini bir şok etkisi yaratsa da Nur Niyaz Bildik’ten Özel Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite konusunda beklenti hayli yüksekmiş. Çeşitli ebeveyn kaygılarıyla dans odaklı bir eğitim ve dolayısıyla kariyerden ziyade farklı disiplinlerde yol yürümesi istenmiş. Nur Niyaz Bildik de Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nü burslu kazanmış… Bildik, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:

MUHABİRLİKTEN BALE ÖĞRETMENLİĞİNE

Yazının Devamını Oku

Egeli üç genç yapay zekayla dünyaya açıldı

29 Aralık 2024
Üniversite yıllarından başlayan arkadaşlıklarını ve profesyonel deneyimlerini ortak bir vizyon etrafında bir araya getiren Egeli üç genç, kurdukları Novus’la işletmelerin birden fazla yapay zeka modelini aynı anda yönetmelerine olanak tanıyor. İstanbul ve Boston ofislerinin yanına 2025’te Paris’i de eklemeye hazırlanan Rıza Egehan Asad, Vorga Can ve Ekin Akyürek, yeni yapay zeka ürünleri DOT'u da piyasaya sürmeyi planlıyor.

 

ÖZELLİKLE pandemi döneminde sıkça duyduğumuz dijital dönüşüm söylemi artık yerini ‘yapay zeka’ya bırakmış durumda. Hem fırsatlar hem de endişeler çokça dillendiriliyor. Birçok kurum ya da sektörün odağında yapay zeka var… Hatta birçok girişimci bu alanda yeni hikayeler yazıyor ya da yazmak için yoğun bir mesai harcıyor. Rıza Egehan Asad, Vorga Can ve Ekin Akyürek de yapay zeka alanında çalışan Egeli üç isim… Kurdukları Novus’la yapay zeka ve içerik üretimi teknolojilerine odaklanan Asad, Can ve Akyürek, bugün bir ayakları Türkiye’de bir ayakları ise Amerika’da girişimcilik yolculuklarını büyüterek devam ediyor. Novus’un kurucuları Ekin Akyürek, Vorga Can ve Rıza Egehan Asad ile hem çalışmalarını hem de geleceğe dair planlarını konuştuk.

YOLLARI ÜNİVERSİTEDE KESİŞTİ

Rıza Egehan Asad, 1995’te Denizli’de, Ekin Akyürek 1996’da Manisa’da doğmuş. 1996 doğumlu Vorga Can da aslen İzmirli, anne tarafı ise Denizliliymiş… Farklı kentlerde büyüyen bu üç gencin yolu lisans eğitimi aldıkları İstanbul’da kesişmiş… Rıza Egehan Asad, Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü’nde okumuş. Vorga Can da Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamış, sosyoloji dalında da çift anadal yapmış. Ayrıca, Maastricht Üniversitesi'nde European Studies/Civilization üzerine de eğitim görmüş. Ekin Akyürek de Koç Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Fizik alanlarında çift anadal yapmış. Akademik yaşamına Massachusetts Institute of Technology'nin Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı'nda (CSAIL) doktora öğrencisi olarak devam ediyormuş.

GÜÇLÜ BİR SİNERJİYE DÖNÜŞTÜ

Farklı disiplinlerden gelen üç gencin süreç içinde ortak projelerde işbirlikleri olmuş. Bu da Egehan, Ekin ve Vorga arasında güçlü bir sinerjiye dönüşmüş. Egehan'ın teknik uzmanlığı, Vorga'nın iş geliştirme becerileri ve Ekin’in yapay zeka alanındaki deneyimleri yeni bir girişimin fitilini ateşlemiş. Üniversite yıllarından başlayan arkadaşlıkları ve profesyonel deneyimleri, onları ortak bir vizyon etrafında bir araya getirmiş. Ve Novus'u kurmuşlar. Novus, yapay zeka ve içerik üretimi teknolojilerine odaklanan bir medya şirketi olarak kurulmuş. CEO Rıza Egehan Asad, Novus’un yapısını şöyle anlatıyor:

Yazının Devamını Oku

‘Vazgeçmeyeceğim bir isim olmalı’ dedi kızları Ceylin ve Beril’den CeyBer’i yarattı

22 Aralık 2024
Yıllarca kurumsal hayatta çalıştıktan sonra çağrı merkezi alanında bir marka yaratma hedefiyle CeyBer’i kuran Ergun Civelek, 10 kişiyle başlattığı operasyonu bugün 600’e çıkardı. 2025 sonuna kadar çalışan sayısını bin 250’ye yükseltmeyi planlayan Civelek’in gündeminde yurtdışına yatırım da var. Yapay zekâ ve teknoloji alanında da yatırımları bulunan Ergun Civelek hem yazılım hem de çağrı merkezleri çözümlerinde büyümeyi hedefliyor.

 

ÇAĞRI merkezi sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı büyüyor. Milyarlarca doların konuşulduğu bir alan… Türkiye’de ise yaklaşık 50 milyar TL’lik bir pazar olarak gösterilen çağrı merkezlerinde bugün 150 bine yakın kişi çalışıyor. Bu pazarın büyümesi için emek veren isimlerden biri de Ergun Civelek… Kurumsal hayata nokta koyup kendi hikayesini yazmak için 2016’da İzmir’den yola çıkan Civelek, CeyBer’le bugün 70'ten fazla proje deneyimiyle e-ticaret, teknoloji ve lojistik gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalara hizmet sunuyor. Sürece yapay zekâ ve teknolojiyi de ekleyerek farkındalık yaratan Ergun Civelek’le girişimcilik serüveninde yarınlara dair planlarına kadar birçok konu başlığını konuştuk.

HEM OKUYUP HEM ÇALIŞTI

Ev kadını bir anne ile karayollarında işçi bir babanın 3 erkek çocuğunun en küçüğü olarak 1980’de Trabzon’da doğmuş. Annesinin yönlendirmesiyle 8’li yaşlarda pazarda çanta satarak aslında çalışma hayatına ilk adımı atmış. Hem okuyup hem de çalışmış. Süreç içinde beyaz eşya da satmış, gazete de simit de… 17 yıl yaşadığı Trabzon’dan, üniversite eğitimi için İstanbul’a gittiğinde çıkmış. Marmara Üniversitesi Elektronik Haberleşme Bölümü’nde okurken de boş durmamış. Çalışmaya devam etmiş ve bir fast food zincirinde harçlığını çıkarmış. Bir süre sonra kendini geliştirecek alanlara odaklanmış ve telekomünikasyon sektöründe kariyerine yön vermeye başlamış, çağrı merkezinde çalışmış.

DÜŞMEMEK İÇİN HEP KOŞTU

Üniversite yıllarında başlayan profesyonel iş hayatında süreç içinde farklı kurumlarda çalışarak devam etmiş. Sabancı, Borusan, Turkcell ve en sonunda da yolu Türk Telekom’la kesişmiş. Çalıştığı her kurumda da hedeflerini her zaman gerçekleştiren bir profesyonel olmuş. Çocukluk yıllarından itibaren yaptığı işlerin de payıyla, satıştan büyük bir keyif alarak yol yürümüş. Pratik zekasına olan güveniyle hep çalışmış. “Düşmemek adına hep koştum” diyen Civelek, günün sonunda da artık kendi hikayesini yazmanın geldiğini düşünmeye başlamış.

Yazının Devamını Oku

40 metrekareden 30 ülkeye renkli ihracatın hikayesi

15 Aralık 2024
Erkan Hüner, yaklaşık 10 yıl önce İzmir’de 40 metrekarelik dükkandan başlayan girişimcilik serüvenini bugün 30 ülkeye ihracat yapan bir yapıya dönüştürdü. Dünyanın önemli toz boya üreticileri için kartela üreten Hüner’in gündeminde ise stratejik işbirlikleri var. Ayrıca bir de akademi kurmayı planlıyor.

  

GİRİŞİMCİ ruhu harekete geçiren çeşitli kavramlar var… Fırsat ve ihtiyaç da işte bunların en başında geliyor. Bu iki kavram, birçok girişimin fitilini ateşliyor. Fırsatı ve ihtiyacı iyi analiz ederek eyleme geçenler, kendi girişimcilik hikayelerini yazıyor. Erkan Hüner de profesyonel hayata çalıştığı süreçte gördüğü fırsatı girişime dönüştürenlerden… Çalıştığı global şirketin ithal ettiği toz boya kartelasındaki uzun terminler karşısında, ‘Bu işi ben yaparım’ diyerek harekete geçen Erkan Hüner’in, süreç içinde ağabeyi Gürkan Hüner’i de ortak ettiği Mode Tanıtım, bugün Mode Colors markasıyla 30’a yakın ülkeye ihracat yapıyor. Niş bir alanda çalışan Mode Colors’un kurucusu Erkan Hüner ile hem kariyer yolculuğunu hem gelecek planlarını hem de girişimcilik ekosistemine yönelik tavsiyelerini konuştuk.

O İFLAS HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

Mimar bir babanın oğlu olarak 1981’de Adana’da dünyaya gelmiş. Adana’da müteahhitlik yapan baba, aralarında İncirlik Hava Üssü, Çukurova Üniversitesi’nin de bulunduğu birçok önemli projenin hayata geçmesinde görev almış. Ama süreç içinde Erkan Hüner’in babası iş yaşamında büyümek kadar iflasın da olabileceği gerçeğiyle yüzleşmiş. Oluşan büyük borç yükü ve ekonomik sıkıntı tüm aileyle birlikte Erkan Hüner’in yaşamını da büyük ölçüde değiştirmiş. “Adana’dan Fethiye’ye taşınmak zorunda kaldık. Babam borçları temizlemek için otel projelerinde görev almaya başladı” diyen Erkan Hüner, aile üzerindeki baskıyı azaltmak adına ortaokul eğitimini yatılı okumak üzere Ankara’nın yolunu tutmuş.

YATILI OKULDA SANDVİÇ SATTI

Aile bütçesine katkı için Fethiye’de başlayan para kazanma zorunluluğu, yatılı okulda da devam etmiş. Erkan Hüner, kimi zaman ekmeğin arasında koyduğu salamlarla yaptığı sandviçi kimi zaman annesinin gönderdiği gofret ya da Antep fıstığını satarak harçlığını çıkarmış. Otellerde de çalışmış, bakkalda da… Bu tempo Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nü okumak için geldiği İzmir’de de devam etmiş. Profesyonel iş hayatına ilk adımı da üniversitede okuduğu süreçte Turkcell’de müşteri hizmetlerinde atmış. Kariyer süreci 4’üncü sınıfta Microsoft’ta satış pazarlama, TÜYAP’ta fuar satışıyla devam etmiş. Babasının sağlık sorunları nedeniyle geldiği İzmir’de yolu Akzo Nobel’le kesişmiş. Erkan Hüner, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:

Yazının Devamını Oku

Bu girişimde çok şey var

8 Aralık 2024
Olten ailesi; girişimci ruhla ülke için katma değer yaratıyor, sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdikleri filarmoni orkestrasıyla hem gençlere iş imkânı sağlıyor hem de birçok kişiyi müzikle buluşturuyor. Fatma Olten, bugüne kadar Türkiye ve yurtdışında yüzlerce konser veren Olten Filarmoni Orkestrası’nın dünyaca ünlü salonlarda da yer almasını hedeflediklerini söylüyor.

  

BİRÇOK girişimci yola çıkarken çoğu zaman tek bir hedefe kitleniyor. İşini büyütmek, yüksek cirolara ulaşmak... Bazıları ise süreç içinde ayrışıyor. Hem işini büyütüyor hem birçok sosyal sorumluluğu hayata geçiriyor hem de sektörü için de emek veriyor. İşte Fatma Olten tam da böyle bir isim. Fatma Hanım, eşi Ceyhan Olten’le birlikte bir yandan şirketleri için emek veriyor. Öte taraftan ise Olten Sanat Vakfı’yla genç sanatçılara iş imkânı yaratıyor, klasik müziği daha geniş kitlelerle buluşturuyorlar. Bir şapkası da Türkiye Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Başkanlığı olan Fatma Olten’le sanattan girişime ve sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok konuyu konuştuk.

PROFESYONEL HAYATTAN YENİ HİKÂYEYE

Orta Doğu Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde okuduğu dönemde Aselsan’da staj yaparak çalışma hayatına ilk adımı atmış. Daha sonra sistem geliştirmek üzere Türk Eximbank’la yolu kesişmiş. Eş durumundan İzmir’e gelerek Yaşar Topluluğu’nda kariyer yolculuğuna devam etmiş... Elektrik mühendisi eşi Ceyhan Olten’in profesyonel olarak çalıştığı şirkete önce ortak ardından da çoğunluk hissesini devralmasıyla işin seyri değişmiş. Ceyhan Olten’in, ‘Benim yardıma ihtiyacım var’ söylemiyle Fatma Olten de bilgi birikimini ELSİS Enerji Sistemleri’nin büyümesi için kullanmaya başlamış. Çift, süreç içinde birçok projede imzası olan ELSİS’in yanına 2000’li yılların başlarında ikinci bir elektrik şirketi eklemiş: PROMEDA Endüstri A.Ş... Fatma Olten, hikâyenin devamını şöyle anlatıyor:

TOPLUM İÇİN NE YAPTINIZ SORUSUNA YANIT

“İki şirketimiz de bugün alanında önemli işlere imza atar hale geldi. Biz de süreçte bir yandan elektrik sistemleri içinde mühendislik yapıp sanayiciliği öğrenirken öte tarafta ise buralardan edindiğimiz kazancı topluma geri vermek için de kafa yorduk. Endüstri ile elektrik mühendisi bir çift olarak hayatımızda klasik müziğin ayrı yeri var. Eşim, klasik müzik zarafetinin Türkiye’de daha geniş kitlelerle buluşmasını arzuluyordu. Girişimcilik serüveniyle ülke için katma değer yaratırken, kültür-sanat alanında da bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirme düşüncesine odaklandık. Gelecek kuşağın, ‘Bu toplum için ne yaptınız?’ sorusuna yanıt için harekete geçtik. ‘Filarmoni orkestrası kuralım’ dediğimizde çevremiz bize güldü. Çünkü başarısız olacağımızı düşündüler.”

Yazının Devamını Oku

Tarımda kadının parmak izi kooperatifle belirginleşecek

7 Kasım 2024
Girişimci 13 kadın, toprakta hep eli olan ama adı pek de anılmayan hemcinsleri için kooperatifleşti. Tarımda kadının parmak izini belirginleştirmek isteyen Tarımda Kadın Kooperatifi, sürdürülebilir tarım için kadın üreticilerin daha çok söz sahibi olmasını istiyor. Ayrıca; kültürel, gastronomik ve tarımsal değerlere sahip çıkan ‘agroekoturizm’ destinasyonu yaratmak da hedefler arasında...


 

KAMUDAN yerel yönetime ya da sivil toplum kuruluşlarına birçok kurum son yıllarda ‘kadının iş yaşamında daha fazla yer alması’ adına yoğun mesai harcıyor. Çünkü Türkiye’deki kadın nüfusunun yaklaşık yüzde 68’i iş hayatının dışında. Yani kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 32. Dünya sıralamasında 100’lü basamaklarda olduğumuz bu veri ülkemizin ekonomik büyümesi adına negatif bir sonuç doğruyor. Milyarlarca liralık bir kayıptan söz ediliyor. Hal böyleyken ekonomik büyümede itici güç olma potansiyeli hayli yüksek olan kadınların güç birliği yaptığı bir alan da kooperatifler…

 

KADIN KOOPERATİFLERİNDE EGE FARKI

 

Kadınların ekonomik ve sosyal hayata daha etkin katılımını teşvik eden kadın kooperatiflerin sayısı her geçen gün artıyor. Şu anda Türkiye’de bin 200’e yakın kadın kooperatifi var. Bunların yaklaşık 170 ise Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteriyor. Önemli işlere imza atan bu kooperatiflerden biri de Tarımda Kadın Kooperatifi… Geçtiğimiz günlerde coğrafi işaretli Aydın memecik zeytini için Kuşadası Yaylaköy’de düzenlenen hasat töreninde Tarımda Kadın Kooperatifi’nin üyeleriyle bir araya geldik. Hem çalışmalarını hem de yarına dair planlarını konuştuk.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin ‘Konfor’lu mobilya üretim kampüsü

4 Kasım 2024
Yaklaşık 117 milyon dolarlık yatırımla Bağyurdu OSB’de yeni bir tesis kuran Konfor Grup hem iç piyasada hem de yurtdışında büyümeyi planlıyor. İcra Kurulu Üyesi Akın Can, 2025’te Konfor Mobilya ve Konfor Yatak özelinde 100 mağaza açmayı planladıklarını söylüyor.



DÜNYA mobilya pazarının her yıl yaklaşık yüzde 6.3 büyüdüğü tahmin ediliyor. Öyle ki 2030’a kadar bu pazarın 1.4 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Böyle dinamik bir sektörde Türkiye de önemli bir aktör. İç piyasadaki hareketliliğin yanı sıra ihracat kanalında da sektörün karnesi hayli iyi. Bu yılın ilk yarısında Türkiye mobilya sektörü 3 milyar 320 milyon 659 bin dolarlık ihracata imza attı. Egeli ihracatçılar ise 157 milyon 636 bin dolarlık dövizi ülkeye kazandırmayı başardı. Sektörün güçlü aktörlerinden Konfor Grup da son dönemde hem yaptığı yatırımlar hem de yenilenen vizyonuyla dikkat çekiyor. İcra Kurulu Üyesi Akın Can’la yatırımdan geleceğe dair planlara kadar birçok konuyu konuştuk.

YENİ BİR KİMLİK
Grubun çatısı altında 3 marka yer alıyor: Konfor Mobilya, Çetmen Mobilya ve Konfor Yatak… İzmirli Konfor Mobilya, 1978’den bu yana faaliyet gösteren bir marka. 2018’de yeni bir kimlikle tüketicinin karşısına çıkan Konfor Mobilya, ilk konsept mağazasını açmış. Akın Can, sektörde hem iç hem de dış pazarda güçlü olmanın anahtarının üretimden geçtiğini söylüyor. Can, bu mantıkla 2021’de Türkiye geneli tek kampüste en büyük fabrika inşaatı olacak bir üretim yatırımını başlattıklarını paylaşıyor.

2025’TE 100 MAĞAZA

Yazının Devamını Oku

Ege kruvaziyerde yeni bir hikâye yazıyor

28 Ekim 2024
Kruvaziyer turizminde önemli bir durak olan Ege limanları, bu yılın ilk dokuz ayında 676 gemi ağırladı. Yüzen saraylarla 1 milyon 45 bin turist geldi.

 

KRUVAZİYER günümüzde dünyada hızla gelişen bir turizm...

Bulunduğu ülkeye oldukça yüklü gelir bırakan, orta ve üst gelir grubuna hitap eden bu sektörün hikayesi oldukça eskilere dayanıyor.

Kruvaziyer turizminin ilk kez 1831’de İtalya’dan yola çıkıp İzmir’i de kapsayan bir Akdeniz turuyla başladığı tahmin ediliyor.

Milyarlarca dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan kruvaziyer turizmi, 2023’ün sonunda dünya genelinde 30 milyon yolcuya yaklaşmış durumda.

Kuzey Amerika, Güney Amerika ve tropik adalar düne kadar en popüler destinasyonlardı.

Son dönemde ise Uzak Doğu, Kutuplar, Baltık Denizi, Arap Yarımadası, Kızıldeniz ve Akdeniz, kruvaziyer turizminde popülerleşmeye başlayan duraklar olarak dikkat çekiyor.

Yazının Devamını Oku