ÇİN’in geleneksel ‘12 Hayvanlı Ay Takvimi'ne göre ‘Ejderha Yılı’ geride bırakılarak ‘Yılan Yılı’na girildi. UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne dahil ettiği ‘Çin Yeni Yılı’, hem Çin Halk Cumhuriyeti’nde hem de dünyanın dört bir yanında düzenlenen birçok organizasyonla kutlanıyor. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de BM’nin ‘uluslararası bir bayram’ ilan ettiği şu günlerde ‘Çin Yeni Yılı’ kapsamda çeşitli programlar yapılıyor. Hong Kong Ticaret Geliştirme Konseyi (HKTDC) ile Hong Kong Ekonomi ve Ticaret İşleri (HKETO) Avrupa Birliği de geçtiğimiz hafta ‘Çin Yeni Yılı’nı kutlamak amacıyla İzmir’de özel bir etkinlik düzenledi. Sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden iş insanlarına seçkin bir kitlenin davetli olduğu organizasyonda ben de yerimi aldım.
Resmi verilere göre; bu yıl 14 Ocak-22 Şubat tarihlerini kapsayan 40 günlük Bahar Bayramı tatili döneminde Çin Halk Cumhuriyeti içinde yaklaşık 9 milyar seyahat yapılması bekleniyor.
İZMİR’E AYRI BİR ÖNEM
Küresel ekonominin önemli aktörlerinden, Asya Kıtası’na açılan kapı olarak gösterilen Hong Kong’un İzmir başta olmak üzere Ege’ye olana ilgisini daha önce yazmıştım. Bu davetin de ev sahiplerinden olan Hong Kong Ticaret Geliştirme Konseyi Avrupa Bölge Direktörü Chris Lo da geçen yıl göreve atandıktan sonra Türkiye’de İstanbul’un ardından ikinci ziyaretini İzmir’e yapmıştı. Invest Hong Kong (InvestHK) da 2025’in başında İzmir'de danışmanlık ofisi açmıştı. ‘Çin Yeni Yılı’ etkinliğinde ise hem Hong Kong’un sunduğu fırsatlar hem de Ege’nin potansiyeli konuşuldu.
DAHA FAZLA AKIL İSTİYOR
TATİL planı yapandan Avrupa’da düzenlenen fuarlara katılmak isteyene, eğitim için yurtdışına gitmeyi düşünenden yaşamayı hedefleyene birçok Türk vatandaşının son yıllarda hep karşısına ‘vize sorunu’ çıkıyor. Tatilcisinden öğrencisine ya da ihracatçısına birçok kişi, Avrupa ülkelerinden vize alma noktasında ciddi problemler yaşıyor. 2024 rakamları henüz netleşmedi ama 2023’te Türk vatandaşları 1 milyonu aşkın Schengen Vizesi için başvurusu yapmış. Schengen ülkeleri, Türk vatandaşlarının vize başvurularının yaklaşık yüzde 22’sini reddetmiş. Hal böyle olunca Türk vatandaşları Avrupa’daki Schengen ülkelerine gitmek için farklı arayışlara girdi. Bu seçeneklerden biri de ‘Golden Visa’…
YUNAN TURİZMİNİN ELÇİSİ İKİZLER
Yunanistan merkezli Oikos Property Developments’ın kurucu ortakları Sofia Erotokritou ile Marianna Erotokritou da ‘Golden Visa’ alanında Türk vatandaşlara farklı bir seçenek sunmak için çalışıyor. Şu anda Yunan turizminin elçisi olarak görev yapan ikiz kardeşler Sofia ile Marianna, ülkelerinde uluslararası ilişkiler ve turizm alanında önde gelen bir figür olarak tanınıyor. Liseden sonra Çin'de uluslararası işletme, ekonomi ve uluslararası ticaret alanlarında eğitim görmüş. Marianna ve Sofia Erotokritou kardeşler, 2014‘ten bu yana ise Yunanistan’da gayrimenkul ve göçmenlik sektöründe çalışıyor. Sofia Erotokritou, ‘Golden Visa’ uygulamasının 2013’te başladığını hatırlatıyor ve ekliyor:
EŞİK DEĞİŞTİ AMA AÇIK KAPI BIRAKILDI
"Eylül 2023’te uygulamada değişikliğe gidildi. Yatırım eşiği 250 bin eurodan 800 bin euroya yükseltildi. Kırsal kesimde ise 400 bin euro oldu. Bu eşik başlangıçta Avrupa'daki en düşük seviyelerden biri olarak belirlenmişti. Bu da Yunanistan'ı yabancı yatırımcılar için cazip bir yer haline getirmişti. Tabii son güncelleme sonrası bir açık kapı bırakıldı. Atina’da kullanılmayan çok ticari yapı var. Bunların inşaat firmaları tarafından konuta çevrilmesi suretiyle 250 bin euroyla ‘Golden Visa’ imkanı sunulmaya devam ediliyor. Bu hak ise sadece inşaat firmalarına verildi. Gayrimenkul üzerinden verilen ‘Golden Visa’, geçmişte birçok Avrupa ülkesinde vardı ama çoğu kapatıldı. Tek Golden Visa veren ülke Yunanistan… Yunanistan üzerinde de büyük bir baskı var. O nedenle şimdilik önemli bir fırsat sunuyoruz.”
SON dönemde Çinli yatırımcıların Türkiye’ye ve Ege’ye ilgisinde ciddi artış var. Hatta bu ilgi artık yatırımlara da dönmüş durumda. Bunlardan en somutu ise elektrikli otomotiv sektörünün önemli aktörlerinden BYD’nin Manisa’ya yaptığı 1 milyar dolarlık yatırım. İki ülke arasındaki ticaret de güç kazanıyor. Çin ile Türkiye arasındaki ticari iş birliğinin hızla gelişmesiyle ticaret hacmi 2024’te 48 milyar dolara ulaştı. Çin’den 44.9 milyar dolar ithalata karşılık bu ülkeye 3.1 milyar dolar ihracatımız söz konusu.
O DERNEĞİN PAYI BÜYÜK
Türkiye Çin’e madencilik ürünlerinden kimyevi maddeler ve mamullerine, demir ve demir dışı metallerden tekstil ve hammaddelerine, gemi yat ve hizmetlerinden zeytin ve zeytinyağına birçok ürün ihraç ediyor. Enerjiden sağlığa birçok başlıkta iş birlikleri var. Her iki tarafta da kamudan yerel yönetimlere, şirketlerden oda ve birliklere birçok kesim de iki ülke arasındaki hem ticari ilişkilerin artması hem de yatırımlar yapılması adına yoğun mesai harcıyor. Tabii iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için emek veren bir kurum daha var: İzmir Çinliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.
NEFES KESEN GÖSTERİ
Dernek, ticaretin yanı sıra kültürel etkinliklerle Çin ile Türkiye arasındaki bağın daha da güçlenmesi adına çalışıyor. 2015’te kurulan ve bugün 70 üyesi bulunan İzmir Çinliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, 18 Ocak Cumartesi akşamı ‘2025 Çin Yeni Yılı Kültürel Etkinlikleri’ ismiyle önemli bir organizasyon gerçekleştirdi.
HEM dünyada hem de Türkiye’de tarım makineleri sektörü büyümesini sürdürüyor. Milyarlarca dolarlık bir ekonominin döndüğü sektör, sürekli gelişen teknoloji ve yeniliklerle de bir dönüşüm içinde. İzmirli CEDAY Bilişim Teknolojileri de tarım makineleri sektörünün büyümesi için emek verenlerden... Üniversite döneminde başlayan arkadaşlıklarını zamanla girişime dönüştüren Murat Varlıklı ile Enver Özgeday’ın kurduğu CEDAY, bugün tarım makineleri için yüksek teknoloji elektronik, sensör ile hassas ekim bileşenlerinde kullanılan kontrol ve izleme cihazları üretiyor. CEDAY Bilişim Teknolojileri’nin kurucu ortağı Murat Varlıklı ile şirketin kuruluş hikayesinden yarınlara dair planlarına birçok konuyu konuştuk.
YOLLARI ÜNİVERSİTEDE KESİŞTİ
İşçi bir anne ve babanın evladı olarak 1975’te Almanya’da dünyaya gelmiş Murat Varlık… 1984’te ailesiyle birlikte Mersin’e kesin dönüş yapmış. Babasının, ‘hayatı öğrenin’ sözüyle küçük yaşta sokakta insanların kilosunu tartmış. Kuyumcu yanında başlayan çıraklık ise kalfalığa kadar yükselmiş. Bilgisayar üzerine okuma hedefiyle 1994’te üniversite eğitimi için İzmir’e gelmiş. Ege Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı’nı kazanmış. Bu süreçte yolu kendisi gibi mücadele dolu bir yaşamdan gelen Enver Özgeday’la kesişmiş. İkisi de bir yandan okumuş öte yandan çalışmış. Üniversitenin ardından Enver Özgeday özel bir şirkette, Murat Varlıklı ise Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda profesyonel iş hayatına ilk adımı atmış. Murat Varlıklı, hikâyenin devamını şöyle anlatıyor:
ARTAN TALEP GİRİŞİME DÖNÜŞTÜ
HEMEN hemen hepimizin yarınlara dair birçok ‘hayali’ var. Girişimci ruha sahip olanlar ise bu düşünceleri gerçeğe dönüştürerek farkındalığını ortaya koyuyor. Aydınlı Ahmet Geçgel de hayalini girişimle taçlandıranlardan... Üniversite yıllarında, arkadaşlarının öğretmen olmayı planladığı ortamda, ‘Kendi işimin patronu olacağım’ demiş ve bu hedefini de 25’inde gerçeğe dönüştürmüş. Mutfak, banyo, kapı, vestiyer, dolap, ray dolap, dekorasyon ürünlerini bir çatı altında toplayan Ahmet Geçgel, Themore Concept ve Orge Yapı Tasarım şirketleriyle sektörünün önemli bir aktörü olmayı başarmış. Orge Grup A.Ş. CEO’su Ahmet Geçgel ile girişimcilik yolculuğundan gelecek planlarına birçok konuyu konuştuk.
HEM ALAYLI HEM MEKTEPLİ
Marangoz bir baba ile ev kadını bir annenin evladı olarak 1983 Aydın doğmuş. Esnaflık kültüründen gelen bir ailede büyüyen Ahmet Geçgel, küçük yaşta çalışma hayatına atılmış. Babasından hem marangozluğu hem de iş ahlakını öğrenmiş. Baba mesleği, Ahmet Geçgel’in eğitim hayatında da yönlendirici olmuş. Meslek lisesinde mobilya dekorasyon okumuş. Daha sonra ise Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mobilya Dekorasyon Öğretmenliği ve İç Mimarlık Bölümü’nü kazanmış. Üniversite döneminde de basketbol hakemliğinden atölyelerde mimarlık hizmeti vermeye kadar oldukça parlak ve hareketli bir süreci yaşamış.
AKADEMİSYENLİK DE YAPTI
Erasmus Programı’yla Fransa’ya gitmiş. Burada da boş durmayan Ahmet Geçgel, bir yandan hem dil öğrenmiş hem de okuldan arta kalan zamanında inşaatlarda çalışarak sektörüyle ilgili tecrübe kazanmış. Üniversitenin ardından yüksek lisans yapan Ahmet Geçgel, Adnan Menderes Üniversitesi Mobilya Dekorasyon Bölümü’nde de öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. Bu süreçte de boş zamanlarında ’AutoCAD’ gibi tasarım programları üzerine öğrencilerine dersler vermiş. Ahmet Geçgel, hikayesinin devamını şöyle anlatıyor:
DOĞRU bildiğin yoldan şaşma… Girişimci adayları için kılavuz niteliğinde bir deyim… ‘En iyi iş bildiğin iş’ söylemi de yine günümüz girişimcilerin önemli bir mottosu… Yıllarca farklı alanlarda kariyerine yön veren Nur Niyaz Bildik de dansa olan ilgi ve tutkusunu iş modeline dönüştürenlerden. Pandemi dönemi İstanbul’dan İzmir’e gelen Nur Niyaz Bildik, farklı disiplinlerden gelen ancak ortak bir dans tutkusunun etrafında buluşan bağımsız dansçıları kurduğu Niyaz Bildik Dans Topluluğu’nun çatısı altında bir araya getirmiş. Broadway müzikallerinden tanıdığımız müzikal caz dansını seyirciyle buluşturan Bildik, çocuk dansçıları da unutmamış. Nur Niyaz Bildik’le hem parıltılı girişimcilik serüvenini hem de geleceğe dair planlarını konuştuk.
HAYALİNDE GENETİK OKUMAK VARDI
1984 İstanbul doğumlu Nur Niyaz Bildik dans dünyasına ilk adımlarını annesinin yönlendirmesiyle 3,5 yaşında ritmik jimnastik yaparak atmış. Bir süre sonra lisanslı sporcu olmuş. Tam milli sporcu olacakken lise eğitimine odaklanma kararı almış. Tabii süreçte dansla da tam anlamda bağını koparmamış. Genetik okuma hayalleri kursa da özellikle sayısal derslerde istediği sonuçları alamayınca sözel bölüme yönelmiş. Bu değişim aile içinde mini bir şok etkisi yaratsa da Nur Niyaz Bildik’ten Özel Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite konusunda beklenti hayli yüksekmiş. Çeşitli ebeveyn kaygılarıyla dans odaklı bir eğitim ve dolayısıyla kariyerden ziyade farklı disiplinlerde yol yürümesi istenmiş. Nur Niyaz Bildik de Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nü burslu kazanmış… Bildik, hikayenin devamını şöyle anlatıyor:
MUHABİRLİKTEN BALE ÖĞRETMENLİĞİNE
ÖZELLİKLE pandemi döneminde sıkça duyduğumuz dijital dönüşüm söylemi artık yerini ‘yapay zeka’ya bırakmış durumda. Hem fırsatlar hem de endişeler çokça dillendiriliyor. Birçok kurum ya da sektörün odağında yapay zeka var… Hatta birçok girişimci bu alanda yeni hikayeler yazıyor ya da yazmak için yoğun bir mesai harcıyor. Rıza Egehan Asad, Vorga Can ve Ekin Akyürek de yapay zeka alanında çalışan Egeli üç isim… Kurdukları Novus’la yapay zeka ve içerik üretimi teknolojilerine odaklanan Asad, Can ve Akyürek, bugün bir ayakları Türkiye’de bir ayakları ise Amerika’da girişimcilik yolculuklarını büyüterek devam ediyor. Novus’un kurucuları Ekin Akyürek, Vorga Can ve Rıza Egehan Asad ile hem çalışmalarını hem de geleceğe dair planlarını konuştuk.
YOLLARI ÜNİVERSİTEDE KESİŞTİ
Rıza Egehan Asad, 1995’te Denizli’de, Ekin Akyürek 1996’da Manisa’da doğmuş. 1996 doğumlu Vorga Can da aslen İzmirli, anne tarafı ise Denizliliymiş… Farklı kentlerde büyüyen bu üç gencin yolu lisans eğitimi aldıkları İstanbul’da kesişmiş… Rıza Egehan Asad, Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü’nde okumuş. Vorga Can da Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamış, sosyoloji dalında da çift anadal yapmış. Ayrıca, Maastricht Üniversitesi'nde European Studies/Civilization üzerine de eğitim görmüş. Ekin Akyürek de Koç Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Fizik alanlarında çift anadal yapmış. Akademik yaşamına Massachusetts Institute of Technology'nin Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı'nda (CSAIL) doktora öğrencisi olarak devam ediyormuş.
GÜÇLÜ BİR SİNERJİYE DÖNÜŞTÜ
Farklı disiplinlerden gelen üç gencin süreç içinde ortak projelerde işbirlikleri olmuş. Bu da Egehan, Ekin ve Vorga arasında güçlü bir sinerjiye dönüşmüş. Egehan'ın teknik uzmanlığı, Vorga'nın iş geliştirme becerileri ve Ekin’in yapay zeka alanındaki deneyimleri yeni bir girişimin fitilini ateşlemiş. Üniversite yıllarından başlayan arkadaşlıkları ve profesyonel deneyimleri, onları ortak bir vizyon etrafında bir araya getirmiş. Ve Novus'u kurmuşlar. Novus, yapay zeka ve içerik üretimi teknolojilerine odaklanan bir medya şirketi olarak kurulmuş. CEO Rıza Egehan Asad, Novus’un yapısını şöyle anlatıyor:
ÇAĞRI merkezi sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı büyüyor. Milyarlarca doların konuşulduğu bir alan… Türkiye’de ise yaklaşık 50 milyar TL’lik bir pazar olarak gösterilen çağrı merkezlerinde bugün 150 bine yakın kişi çalışıyor. Bu pazarın büyümesi için emek veren isimlerden biri de Ergun Civelek… Kurumsal hayata nokta koyup kendi hikayesini yazmak için 2016’da İzmir’den yola çıkan Civelek, CeyBer’le bugün 70'ten fazla proje deneyimiyle e-ticaret, teknoloji ve lojistik gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalara hizmet sunuyor. Sürece yapay zekâ ve teknolojiyi de ekleyerek farkındalık yaratan Ergun Civelek’le girişimcilik serüveninde yarınlara dair planlarına kadar birçok konu başlığını konuştuk.
HEM OKUYUP HEM ÇALIŞTI
Ev kadını bir anne ile karayollarında işçi bir babanın 3 erkek çocuğunun en küçüğü olarak 1980’de Trabzon’da doğmuş. Annesinin yönlendirmesiyle 8’li yaşlarda pazarda çanta satarak aslında çalışma hayatına ilk adımı atmış. Hem okuyup hem de çalışmış. Süreç içinde beyaz eşya da satmış, gazete de simit de… 17 yıl yaşadığı Trabzon’dan, üniversite eğitimi için İstanbul’a gittiğinde çıkmış. Marmara Üniversitesi Elektronik Haberleşme Bölümü’nde okurken de boş durmamış. Çalışmaya devam etmiş ve bir fast food zincirinde harçlığını çıkarmış. Bir süre sonra kendini geliştirecek alanlara odaklanmış ve telekomünikasyon sektöründe kariyerine yön vermeye başlamış, çağrı merkezinde çalışmış.
DÜŞMEMEK İÇİN HEP KOŞTU
Üniversite yıllarında başlayan profesyonel iş hayatında süreç içinde farklı kurumlarda çalışarak devam etmiş. Sabancı, Borusan, Turkcell ve en sonunda da yolu Türk Telekom’la kesişmiş. Çalıştığı her kurumda da hedeflerini her zaman gerçekleştiren bir profesyonel olmuş. Çocukluk yıllarından itibaren yaptığı işlerin de payıyla, satıştan büyük bir keyif alarak yol yürümüş. Pratik zekasına olan güveniyle hep çalışmış. “Düşmemek adına hep koştum” diyen Civelek, günün sonunda da artık kendi hikayesini yazmanın geldiğini düşünmeye başlamış.