Mehmet Barlas

‘Nasıl olsa Ankaralılar düşünür’ diye durumu sadece onaylamak mı gerekir?

17 Ekim 2007
Hepimiz gazete köşelerinde harıl harıl “Irak’a neden girilmeli” ya da “Irak’a neden girilmemeli” konulu tavsiye yazıları yazıyoruz.

Oysa hepimiz biliyoruz ki sınır ötesi askeri harekat konusunda TBMM’den izin almak için karar sürecine katkıda bulunan siyasetçiler de, askerler de, danışmanlar da, diplomatlar da, girmenin ya da girmemenin sonuçlarını, biz gazete yorumcularından daha ağır sorumluluklar taşıdıklarını bilerek enine boyuna tartışmışlardır.

Amerika ile ipleri kopartmak, PKK ile mücadele ederken tüm Kuzey Irak Kürtlerini sıcak çatışmanın içine çekmek, Irak’ın normalleşmesine katkıda bulunmak gerekirken Irak’ı yeni bir bunalıma sürüklemek,  gerek Birleşmiş Milletler’de gerekse Avrupa Birliği’nde köşeye sıkıştırılmak…

Irak’a girmek olgusunun bütün bu riskleri taşıdığını herhalde Ankaralılar da biliyor.

 

Cemil Çiçek’in açıklamaları

 

Nitekim Bakanlar Kurulu’ndan TBMM’ye gönderilen “İzin Tezkeresi” konusunda konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, meselenin özünü açıklarken, konunun Türkiye tarafından  nasıl değerlendirildiğini de vurguladı.

- Tezkere inşallah kullanılmaz. Irak’ta yönetimden sorumlu olanlar artık harekete geçmeli.

Yazının Devamını Oku

İnançlar insanı rahatlatır, teknoloji de bunu kolaylaştırır…

16 Ekim 2007
Geçtiğimiz yaz Bodrum’da tatil yapan İstanbullu hanımlardan oluşan küçük bir grubun üyeleri, harıl harıl “Kevser Suresi” okumaktaydılar.

- İnnâa e'taynâakel kevser - Fesalli li rabbike ven har - İnne şâanieke hüvel ebter…

Bunlar ellerindeki elektronik sayaçların düğmesine basarak, sureyi kaç kez okuduklarını görebiliyorlardı.

Sorunca anlaşıldı ki, bu hanımların bir arkadaşları İstanbul’da hastalanıp, komaya girmişti. Ona 4444 tane Kevser Suresi okuyup gönderdikleri takdirde, iyileşebileceği söylenmişti bu hanımlar grubuna.

Aralarında iş bölümü yaparak bu sayıyı paylaşmışlardı. Okudukları surelerin sayısını tam olarak bilmek için de, elektronik sayaçları kullanmaktaydılar. Onlar için önemli olan surenin anlamını bilmek değil, 4444 sayısına ulaştıklarını bilmekti.

- Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik-Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes-  Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir…

 

İnançlar ve teknoloji

 

Yazının Devamını Oku

Karara herkes katkıda bulunur ama sorumluluk karar verene aittir...

15 Ekim 2007
Bazı bayramlar bayram oldukları hissedilmeden geçer. <br><br>Bu bayram da onlardan biriydi.

Çünkü Türkiye’nin önünde alınması gerekli zor kararlar ve atılması gerekli adımlar var.

Kissinger, devlet sorumluluğu taşıyanlarla diğer vatandaşlar arasındaki en önemli farkın, “gündemi seçmek” konusunda ortaya çıktığını söyler.

Ona göre devlet sorumluluğu taşıyanların gündemi seçmek gibi bir lüksleri yoktur. Gündem onların üzerine gelir.

Sokaktaki insan ise kendi gündemini kendisi belirler.

Ama bazen kaçılması ve görmezden gelinmesi mümkün olmayan gündem öylesine derin olur ki, sade devlet sorumluluğu taşıyanlar değil, tüm toplum 7’den 70’e bu gündemi yaşamaya mahkum edilir. Savaşlar, işgaller, iç savaşlar bu tür gündemleri oluşturur.

 

IRAK’IN TRAJİK GÜNDEMİ

 

Yazının Devamını Oku

Osmanlı geçmişimizin nelerini alsak nelerini almasak acaba?

14 Ekim 2007
Ermenilerin 1915’te Osmanlı yönetimi tarafından soykırımına hedef kılındığı iddiasına dayalı tasarı her yıl olduğu gibi bu yıl da Amerikan Kongresi’nin gündemine geldi ve Temsilciler Meclisi’nin Dışişleri Komitesi’nde kabul de edildi.

Biz her seferinde olduğu gibi yine büyük

ve öfkeli tepkilerle karşıladık bu gelişmeyi.

Aslında alıştığımız ve her seferinde

unuttuğumuz bir sürecin parçası oldu bu.

İlter Türkmen, Hürriyet’teki yazısında

bu gerçeği şöyle hatırlatmıştı:

-…Unutmamak gerekir ki bugüne kadar 20 kadar ülkenin parlamentosu “soykırım” kararını kabul etmiştir.… Geçen yıllarda ABD’de 35 Eyalet Meclisi “soykırım” kararını kabul etti. Temsilciler Meclisi de ilk defa “soykırım” demiş olmayacak. 1975’te kabul ettiği bir kararda, 24 Nisan’ı bütün soykırım kurbanlarını ve özellikle “soykırım”da

ölen Ermenileri anma günü olarak ilan etmesini

Yazının Devamını Oku

İbrahim Bodur’un kızını gelin verip, karşılığında torun almasının hikayesi…

13 Ekim 2007
Melihat Gülses benim için Türk müziğinin son dönem yıldız yorumcularının önde gelen bir ismi.

Örneğin her zaman en sevdiğim şarkılar listesinde ön sırada yer alan Arif Sami Toker’in “Erişti nevbahar eyyamı”nı, Sabite Tur da, Emel Sayın da çok iyi yorumlar ama ben Melihat Gülses’i dinlerim hep.

Güftesi Fevzi Halıcı’nın olan Cinucen Tanrıkorur’un “Şavkıması sana doğru yolların” şarkısını, rahmetli besteciden de defalarca dinlemiştim. Ama bu şarkıyı Melihat Gülses bana sevdirdi.

İbrahim Bodur’un sanayideki 55’inci, seramikçilikteki 50’nci yılını anılaştırmak için hazırlanan ve Melihat Gülses’in yorumlarından oluşan beş CD’lik “Miras” albümünü masamda bulunca, gerçekten çok sevindim. Hemen bunları disk çalara koyup, dinlemeye başladım.

 

Beyaz köpükler

 

Bu beş diskten üçü, özgün çalışmalardı. İlk diskte Dede Efendi, Nikoğos Ağa, Tanburi Ali Efendi, Tatyos Efendi, Hacı Arif Bey gibi klasik Türk müziğinin büyük isimlerinin bestelerini dinleyerek zaman içinde bir yolculuk yapabiliyorsunuz.

Sonraki iki disk, Melihat Gülses’in daha önceki çalışmalarını içeriyordu. Dördüncü diski ise, Akustik Plak “

Yazının Devamını Oku

Nerede o eski bayramlar veya nerede o çocukluk günleri…

12 Ekim 2007
Her bayramda yeniden çocuk olmak isterim.

Her şeyin “yeni” ve “ilk” olacağı bir dünyada yaşamaktır çocukluk.

O kitapları okumamış olmak, o filmleri görmemiş, o besteleri hiç duymamış olmak.

Çocuk Panait İstirati ilk kez Köstence’de Karadeniz’i gördüğünde suyun büyüklüğüne şaşırır ve doya doya içmek için Karadeniz’i avuçlar. Suyun tuzu gırtlağını yakınca denizin ne olduğunu ilk kez anlar.

Orhan Veli çocukluğun dünyasını “Masal”da ne güzel anlatır:

“Çocuk gönlüm kaygılardan azade;

Yüzlerde nur, ekinlerde bereket;

At üstünde mor kaküllü şehzade;

Unutmaya başladığım memleket.

Yazının Devamını Oku

Sınır ötesi müdahalelerde ABD ve İsrail modelleri bilinmelidir…

11 Ekim 2007
Ülkenizin güvenliğine yönelmiş tehditler başka ülkelerin topraklarında da üslenip beslenirlerse, buna karşı neler yapılabileceğini dünyadaki geçmiş ve bugünkü örneklere bakıp irdeleyebilirsiniz.

Süper Devlet Modeli- Bu modeli bugün Amerika Birleşik Devletleri uyguluyor.

Geçmişte Sovyetler Birliği de, “Brejnev Doktrini” ile, tüm blok ülkelerindeki rejim aleyhtarı gelişmeleri Sovyetlerin güvenliğine dönük tehdit kabul eder ve müdahale hakkını kullanırdı.

Bugünkü Amerikan modeli güvenlik anlayışında, tüm dünya “müdahale edilebilir coğrafyalar” kapsamında. Buna havadan ve denizden bombalamak ve işgal etmek de giriyor.

Son örnekler Afganistan ve Irak… CIA Başkanı Tenet anılarında, Pakistan Devlet Başkanı Müşerref’in El Kaide’ye karşı işbirliğini kabul etmemesi halinde bu ülkeye karşı müdahale edilebileceğini Müşerref’e nasıl anlattığını yazıyor. Yani gerekirse “müttefik” ülkelere de müdahale edilebilir.

 

Her açıdan süper olmak

 

Süper Devlet Modeli’nde, tüm dünya sathına müdahale edebilir çapta askeri ve ekonomik güce sahip olmak şarttır.

Yazının Devamını Oku

Dış politika ve güvenlik de birilerinin sorumluluk alanındadır…

10 Ekim 2007
Saddam Hüseyin’in İran’a karşı başlattığı savaşta, milyona yakın Iraklı genç öldü ya da yaralandı. Bu savaşın hesabını vermesini hiçbir Iraklı Saddam’dan isteyemedi.

Hitler’in Polonya’ya saldırarak başlattığı 2’nci Dünya Savaşı’nı Almanya çok ağır bedelle ödedi. Ama hiçbir Alman Hitler’den hesap soramadı.

İki diktatörün hesapsızlıkları sonucu ülkeleri işgal edildi. Saddam asıldı, Hitler intihar etti.

Amerika’nın Vietnam’da giriştiği haksız savaş ise sonunda yenilgiyle biterken, Amerikan demokrasisi “Watergate Olayı” ile sadece o dönemin kadrolarını temizlemedi, Başkan Nixon da yüz kızartıcı bir konumda istifa ettirildi.

İngiltere’de Başbakan Eden, Süveyş Harekatı’nın sonunda siyaseten bitti. Fransa’da Çin Hindi ve Cezayir fiyaskoları sonunda 4’üncü Cumhuriyet demokrasisi De Gaulle’ü başa getirdi ve 5’inci Cumhuriyet’e geçildi.

 

Hesap sorulabilir olmak

 

Yazının Devamını Oku