<B>ALMANYA</B> yolculuğunun bir durağı da, Alman sanayisinin şemsiye örgütü BDI yani <B>'Alman Sanayicileri Federasyonu''.</B> BDI, 7.7 milyon kişi çalıştıran 107 bin şirketi temsil ediyor.
Üyeler arasında koordinasyonu sağlıyor.
Globalleşmenin getirdiği rekabete uyum sağlamaları için destekliyor, Avrupa Birliği nezdinde lobilicik yapıyor, ekonomik politikayla ilgili her türlü enformasyonu iletiyor.
Enron'un başını çektiği, dünyayı sarsan yolsuzluk skandallerinden sonra
‘‘Yolsuzluğu Önleme’’ adı altında, kendi önerilerini özetlediği bir kitapcık çıkarmış.
Bize de dağıtılan kitapcıkta yolsuzlukla mücadelede en önemli rolün CEO'ya düştüğü özellikle vurgulanıyor.
Anlayacağınız, sanayileşmiş ülkeler arasında en geniş sanayi sektörüne sahip olan Almanya'da
‘‘Alman Sanayileri Federasyonu’’ nun sözü altın değerinde.
Berlin'de BDI'nin yeni binasında bizi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nün iki müdürü Dr.
Alexander Böhmer ile Dr.
Guido Glania karşılıyor.
Hem
Böhmer, hem
Glania Türkiye'yi yakından izliyor ve tanıyor.
Alman iş dünyasının 3 Kasım seçimleri hakkında ne düşündüğü yolundaki soruma Dr.
Guido Glania'nin verdiği cevap şöyle:
‘‘AKP'nin önünde tarihi bir fırsat var. Çünkü, Avrupa'da İslam ile ilgili korku ve ön yargıları bertaraf edebilir. İslam ile demokrasinin bağdaşabileceğini gösterebilirse, hem Avrupa'nın, hem Türkiye'nin ufku açılır.’’ Derviş'in Siyaseti Siyasetin Derviş'i
HÜRRİYET'in
editörlerinden
Sefa Kaplan, hiç uyku uyuyor mu diye merak ediyorum doğrusu.
Gazetedeki yoğun iş temposuna ilaveten, yazı, röportaj derken, araya bir kitap daha sıkıştırdı:
‘‘Derviş'in Siyaseti, Siyasetin Derviş'i.’’
Metis'ten yayınlanan kitap,
Sefa Kaplan'ın 2001 yılında yayınlamış olduğu
‘‘Kemal Derviş, Bir Kurtarıcı Öyküsü’’nün devamı niteleğinde.
Kitap
, Derviş'i, siyasete girmeye karar verdiği andan itibaren mercek altına alıyor.
Kaplan, kitabında
Derviş'i yakından tanıyan
Asaf Savaş Akat,
Bülent Eczacıbaşı, Şerif Mardin, Nilüfer Göle ve
Enis Berberoğlu ile söyleşilere de yer vermiş.
‘‘Derviş'in Siyaseti, Siyasetin Derviş'i’’, sonuçlarını tartışmaya devam ettiğimiz 3 Kasım öncesine de ışık tutuyor.
Orhan Pamuk'u Alman sanayiciler çevirtmiş
ALMAN Sanayicileri Federasyonu'nun (BDI) bünyesinde bir Kültür Komitesi var.
Komite, 1951 yılında, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da kültür hayatının canlandırılması amacıyla kurulmuş.
400 üyeli Kültür Komitesi, mimarlık, edebiyat, müzik ve resim dallarında genç sanatçılara sponsorluk yapıyor.
Şimdiye kadar bini aşkın sanatçı Kültür Komitesi'nin olanaklarından yararlanmış.
Bunlar arasında sonradan ünlü olanlar da var: Yazar
Günter Grass, klárnetci
Sabine Meyer gibi.
Kültür Komitesi'nden Dr.
Susanne Litzel'e Almanya'daki Türk sanatçılara şimdiye kadar sponsorluk yapıp yapmadıklarını soruyorum.
Yapmamışlar.
Doğru mu, değil mi bilmiyorum, Dr.
Litzel, resim ve müzikle uğraşan Almanyalı Türk olmadığını söylüyor.
Konuşurken birden yerinden fırlıyor ve kütüphaneden bir kitapla geri dönüyor.
Orhan Pamuk'un
‘‘Beyaz Kalesi’’.
Kültür Komitesi uzmanlarının tavsiyesi üzerine birkaç yıl önce BDI tarafından almancaya çevriltilmiş.
Yani
Orhan Pamuk'un bu kitabını Almanlara kazandıran sanayiciler olmuş sonuçta.
Bu arada Kültür Komitesi'nin ilginç bir işlevi daha var.
Hükümet nezdinde üyelerinin lobiciliğini yapmak.
Çünkü sanatçıları destekleyen sanayiciler vergi indirimden yararlanıyorlar.
Söz konusu olan, ciro üzerinden yüzde 2'lik bir indirim. Maliye Bakanı
Eichel geçenlerde, bu indirimi kaldırtmak için harekete geçmiş ancak Kültür Komitesi'nin devreye girmesi üzerine geri adım atmak zorunda kalmış.