Hiç beklediğimiz gibi olmadı

FRANKFURT

ÖNCEKİ
gün, yani 3 Kasım günü damgalı işaret parmağımla İstanbul'dan yola çıktığımda saat 18.00'di.

Uçağa binmeden birkaç dakika önce yaptığım son telefon görüşmesinde CHP iyi durumdaydı.

3 saat 15 dakikalık bir yolculuktan sonra Frankfurt'a vardığımda cep telefonuma gelen mesajdan AKP'nin iktidara tek başına gelecek durumda olduğunu öğreniyorum.

4 Kasım günü, siyasi tabloya Almanya'dan ve daha geniş anlamda Avrupa'dan bakmak şans mı değil mi bilmiyorum ama neticede Goethe Enstitüsü'nün düzenlemiş olduğu ‘‘Avrupa Entegrasyonu’’ programı çerçevesinde buradayım.

Grupta Avrupa Birliği'ne aday gösterilen Çek Cumhuriyeti'nden, Litvanya'dan, Malta'dan gazeteciler var.

Bugün Frankfurt, yarın Brüksel ve daha sonra Berlin'de Avrupa Birliği'nin AKP'nin iktidarına hangi gözle baktığını tespit etme fırsatım olacak.

Geçenlerde İstanbul'a gelen Fransız politikasının önde gelen simalarından Chevennement reformlardan sapma yapmayacağına ilişkin vaatleri nedeniyle Avrupalı hükümetlerin olası bir AKP iktidarından rahatsız olmayacaklarını ancak Avrupalı kamuoyunun bazı kaygılar taşıyacağını söylemişti.

Chevennement'ın söylediklerinin ne derece doğru olduğu önümüzdeki günlerdeki temaslarda ortaya çıkacak.

Dün Frankfurt'ta ilk randevu Avrupa Merkez Bankası'ndaydı.

Resepsiyonda kimlik soran genç kadın, Türkiye'den geldiğimi görünce ‘‘Günaydın’’ diyor.

Kaderin garip cilvesi, Avrupa Bankası'nda karşıma ilk çıkan kişi bir Almanyalı Türk.

Sema Akıncı seçim sonuçlarından mutsuz.

‘‘Hiç beklediğimiz gibi olmadı’’ diyor.

Ardından bakmam için Hürriyet gazetesini uzatıyor.

Tüm geceyi ekran başında geçiren Sema Akıncı'nın gönlünde yatan aslan elbet AKP değil.

Frankfurt'taki genç nesil Almanyalı Türklerin aynı görüşü paylaştığını söylüyor.

Jet Fadıl'ın bağımsız olarak Meclis'e girdiğini ve yeni Meclis'te sadece ve sadece 26 kadın olduğunu söyleyince Sema Akıncı daha da üzülüyor.

Avrupa Merkez Bankası yetkilileriyle brifing sonrası ayak üstü sohbetteyiz.

İlk izlenimleri, AKP'ye giden oyların büyük oranda tepki oyları olduğu ve ekonomik koşullar altında ezilen halkın koalisyon partilerini cezalandırdığı şeklinde.

‘‘Ama unutmamak gerekir ki, AKP neticede halkın üçte ikisinin desteğinden yoksun’’ diye ilave etmeyi de ihmal etmiyorlar.

Wim Duisenberg'in başkanı olduğu Avrupa Merkez Bankası, Euro alanında fiyat istikrarının bekçisi. Üye 15 ülkenin merkez bankalarıyla sürekli temas halinde olan bankanın memurları, daha çok teknik düzeyde çalışıyor.

Bu yüzden AKP iktidarının Avrupa finans çevrelerinde nasıl karşılandığı sorum biraz da havada kalıyor.

Bu soruya esas cevap verebilecek olan Deutsche Bank yetkilileriyle randevu öğleden sonra. Yani, cevap bu yazıya yetişemeyecek ne yazık ki.
Yazarın Tüm Yazıları