Doğan Hızlan

Arka Sokaklar dizisi Moda’da

7 Şubat 2025
SEYRETTİĞİM dizilerden Arka Sokaklar’ın çekimi Moda’da yapılmış.

Moda’da birçok dostum oturdu, kimileri aramızdan ayrıldı, kimileri de hâlâ orada oturuyor. Çekim haberini okuyunca bugün İzel Rozental’in Moda Sevgilim ‘Yeniden’ kitabını yazdım.

Kısa tanıtımı şöyle:

Moda benim ilk aşkımdı, hâlâ öyle...

Ama bu aşk karşılıksız kalmadı, Moda da bana çok şey verdi. Bir semti kalıcı kılan o semtin yerleşik kültürüdür. Mahalle sakinlerinin, esnafın, seyyar satıcının, sanatçının, dilencinin ve sokaklarda koşturan çocukların sesleri, renkleri, kokularıdır semti yaşatan.

Moda’da kırk yılı aşkın bir süredir işte bu zenginlikten beslenen İzel Rozental İstanbul’un bu nadide semtine çeviriyor gönül gözünü. Tarihimizin kanayan yarası 6 – 7 Eylül olaylarında yaşananlardan, dünyaca ünlü Modalı sanatçıların hayatlarına kadar semtin fazla bilinmeyen yönlerine yer veriyor. Farklı etnik kökenleri ve farklı sınıflardan insanları ile ülkemizin kültürel çeşitliliğini yansıtan Moda’nın atmosferinin nabzını tutuyor.”

Sunuş, Behçet Çelik’in Bir Sevgili Olarak Moda yazısı: “İzel Rozental, Moda Sevgilim’de bize geniş bir zamana yayılan bir Moda hikâyesi anlatıyor. İlk bakışta Rozental’in kendi kişisel Moda’sının hikâyesini kaleme aldığı sanılabilir. Rozental’in Moda’yı uzaktan görüp hakkında hayaller kurduğu çocukluk yaşlarından bugüne dek hayatının önemli anlarında yolunun nasıl olup da Moda’yla kesiştiğine ilişkin anılar, anekdotlar ve fotoğraflar var kitapta.”

Alıntılar: Modalılar:

“Sonra sahte tevazu bir yana, iyi kürek çekerim, şiir gibi kürek çekerim. Dünyada tek güzel yaptığım şey budur. Bunun bilincindeyim. Bazı sabahın çok erken, bazen de gecenin en ıssız saatlerinde Moda koyunda tek başıma saatlerce kendimi bu ritmin hazzına kaptırmayı Bach’ın, Telemann’ın müziğine bile yeğlerim

Yazının Devamını Oku

Kadıköy’de Turhan Selçuk Kültür Evi

6 Şubat 2025
TÜRK karikatürünün büyük ustası Turhan Selçuk’un artık Kadıköy’de de bir evi var. Caferağa Mahallesi Cem Sokak’taki Turhan Selçuk Kültür Evi’nin açılışı geçen ay İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yapıldı.

Yapımcı-sunucu Osmantan Erkır, satın aldığı, daha önceden ‘Türk karikatürünün babası’ olarak anılan Cemil Cem’e ait olan Kadıköy’deki binayı, ‘Turhan Selçuk Kültür Evi’ yapılmak üzere İBB’ye tahsis etti.

Açılışta İmamoğlu’na, 2010 yılında vefat eden karikatürist Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk ve mülkünü Turhan Selçuk Kültür Evi’ne tahsis eden Osmantan Erkır eşlik etti.

İmamoğlu açılışta, “Bizim, sanatı ve sanatçılarımızın yaşatmakla ilgili sorumluluğumuz var. Bu konuda, açıkçası nerede bir fırsat bulsak, o fırsatı toplum lehine nasıl kullanabiliriz diye büyük bir çaba içerisinde olmaya gayret ediyoruz. Bu konuda bazen öyle gönüldaşlar çıkabiliyor ki, bazen işte Turhan Selçuk gibi çok özel bir ismin ailesi olabiliyor bu, bazen işte bir belki sanata ve yapıya düşkün haliyle burada eski bir yine karikatüristin evini alıp restore etmek isteyen Osmantan Erkır gibi bir beyefendi karşınıza çıkabiliyor. Sonra bu değerli çalışma, arkadaşlarımızın gayretleriyle, özenli bir projeye dönüşebiliyor. Her şey aslında bir emek birliğiyle ortaya çıkması ile mümkün. Bu konuda yeter ki iyi insanlar, iyi insanlarla buluşabilsin” dedi.

Kütüphanesi, etkinlik alanları, usta sanatçı Turhan Selçuk’un eserleri ve kişisel eşyaları ile birlikte ‘Türk karikatürünün babası’ olarak anılan Cemil Cem’in de nadide çalışmaları Kadıköy Moda’da bu özel mekânda bir araya gelmiş oldu.

SÖZ ÇİZGİNİN

Turhan Selçuk Kültür Evi’nde şimdi büyük çizerin hayatına ve çizgisine tarihsel ışık tutan kapsamlı sergisi devam ediyor. Onun zamansız temalarını ve eşsiz üslubunu bir bütün olarak görme şansı veren sergi, Selçuk’un doğumundan başlayarak bir karikatürist olarak kendini bulma yolcuğunu kapsıyor.

Türkiye’nin ve dünyanın değişen (aynı zamanda hiç de değişmeyen) bunalımlarını, insan prototiplerini az söz çok çizgiyle, eleştirel ve esprili bir dille anlattığı karikatürleri on yıllık dönemlere ayrılıyor. Bu dönemlerin içinde büyük bir hayran kitlesine sahip Abdülcanbaz’ın ve Hababam Sınıfı’nın da oluşumuna tanıklık ediliyor. Selçuk’un ulusal ve uluslararası başarıları, onun söyledikleri ve ona söylenenler eşliğinde çıkılan bu yolculukta Turhan Selçuk’un portresi, sanatı ve çok sevdiği insanlığa bıraktığı mirası izlenebiliyor.

Aslı Selçuk

Yazının Devamını Oku

Türk - Macar dostluğunun 100. yılına armağan iki kitap

4 Şubat 2025
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından yaklaşık iki ay sonra, 18 Aralık 1923 tarihinde imzalanan Türkiye Macaristan dostluk anlaşmasının yüzüncü yılı dolayısıyla 2024 yılı Türk-Macar Kültür Yılı olarak ilan edilmişti.

Yıl boyunca Türkiye’de ve Macaristan’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle bu anlaşmanın yüzüncü yılı kutlandı. Bu etkinliklerden biri de Hacettepe Üniversitesi’nde düzenlenen Türk-Macar ilişkileri konulu toplantıydı. Bu toplantıda sunulan bildirileri kitaba dönüştüren Erkmen Yayımcılık, Türk-Macar ilişkilerinin dil, edebiyat, tarih, müzik, mimarlık alanlarındaki çok katmanlı boyutlarını ortaya koyan bir kaynağı kültürümüze kazandırdı.

Türk-Macar İlişkileri adlı kitabın sunuşunu yazan Macaristan Büyükelçisi Viktor Mátis, Macaristan ile Türkiye arasındaki ilişkinin, tarihten gelen güçlü bağlar ve kültürel yakınlık ile köklü bir geçmişe sahip olduğunu; stratejik ortaklıkla ticari, kültürel ve birçok diğer alanda bugün de devam ettiğini belirtiyor. Büyükelçi Mátis, Macarların kendi köklerini arayışı içerisinde olduğunu, birçok araştırmacının da analiz ve belgelerle Türk soylu topluluklarla Macarların yakın bağlarını ortaya koyduğunu yazıyor.

Liszt Enstitüsü Macar Kültür Merkezi Müdürü Áron Sipos da kitaptaki yazısında 2024 yılının Macar-Türk Ortak Kültür Yılı ilan edilmesinin bütün paydaşlar için büyük bir sevinç ve gurur kaynağı olduğunu, bu uzun soluklu antlaşmanın pekiştiğini ifade ediyor.

Kitapta Emre Saral, Türk-Macar yakınlaşmasının tarihsel kökenleri üzerinde ayrıntılı bir biçimde duruyor. Emine Yılmaz, Türkçe-Macarca dil ilişkilerini tarihsel boyutuyla ele alıyor. Aysun Çelik, divan şiirinde Macarlar ve ülkeleri için kullanılan adları inceliyor. Barış Yılmaz, István Fekete’nin A Koppányi Aga Testamentuma romanında Türk imgesi üzerinde duruyor. Ferenc László Fejes, Bálint Balassi’nin şiirlerinde Türk edebiyatının izlerini araştırıyor. S. Dilek Yalçın Çelik ve Barış Uzun, Solmaz Kamuran’ın Macar romanında çok kültürlülük algısına yeni tarihselci bakış açısından yaklaşıyor. Sibel Çoban, Macar müzisyenlerin Türkiye’nin müzik hayatına etkilerini ele alıyor. Gergõ Máté Kovács, Macar mimarların Ankara’daki çalışmalarını gözler önüne seriyor.

TÜRK HEYETİNİN 1877 MACARİSTAN SEYAHATİ VE ÇAYLAK MEHMET TEVFİK EFENDİ’NİN HATIRALARI

Türk-Macar Ortak Kültür Yılı dolayısıyla raflarda yerini alan ikinci kitap ise Çaylak Mehmet Tevfik Efendi’nin Yâdigâr-ı Macaristan Asr-ı Abdülhamid Han eserinin Dr. Erõdi Béla’nın 1877 yılında basılan Csok Jasa! A Török Küldöttség Látogatásának Emlékkönyve -Çok Yaşa! Türk Heyetinin Ziyareti’nden Hatıra Kitabı’ndaki bilgilerle karşılaştırmalı olarak sunulduğu yeni bir yayımıdır. II. Abdülhamid döneminde 1877 yılının nisan-mayıs aylarında Budapeşte’ye resmî görevle giden Türk heyetinde yer alan Çaylak Mehmet Tevfik Bey’in İstanbul’a döndükten sonra yolculukla ilgili anılarını yazdığı Yâdigâr-ı Macaristan Asr-ı Abdülhamid Han adlı eser İsmail Tosun Saral ve Doç. Dr. Emre Saral tarafından yayıma hazırlanmış. Çaylak Mehmet Tevfik Efendi’nin kitabının transkripsiyonunu Fahri Sezer yapmış. Çaylak Mehmet Tevfik Efendi, on beş kişiden oluşan heyetin Macar başkentinde bir hafta kaldığını, bu sürenin neredeyse uyku dışındaki her anının bir ziyaretle geçtiğini, uyku zamanından da feragat ederek günlük tuttuğunu kaydetmektedir. Peşte’de son derece görkemli ve tantanalı biçimde karşılanan Türk heyeti meclisi, sanayi, eğitim ve sanat kurumlarının da bulunduğu pek çok yeri ziyaret etmiştir. Tiyatrodan ve şehir gezilerinden çok etkilendiklerini belirten Çaylak Mehmet Tevfik, Macarların eğitim sisteminin kalitesini de vurgulamaktadır. Eserin hazırlayıcıları bu anlatıları, Macar heyetinde yer alan Dr. Erõdi Béla’nın yazdıklarıyla karşılaştırarak ayrı bir bölümde değerlendirmişlerdir. Böylece Türk heyetinin 1877 yılındaki Macaristan seyahati bütün yönleriyle ve ayrıntılı olarak ilgililerin dikkatine sunulmuş olmaktadır.

Yazının Devamını Oku

İlhan Usmanbaş’ın ardından

2 Şubat 2025
BÜYÜK müzisyen İlhan Usmanbaş da ebediyete uğurlandı.

Bir kitapla onu anıyorum: ‘Perpetuum Mobile’- İlhan Usmanbaş’ın Yapıtı.

Editörler:

Aykut Köksal

Mehmet Nemutlu

Kıvılcım Yıldız Şenürkmez

Kitabın genel tanıtımı:

“Çağdaş müziğin önde gelen bestecilerinden İlhan Usmanbaş’ın üretimini tüm boyutlarıyla ele alan Perpetuum Mobile üç ana bölümden oluşuyor:

Birinci bölümde dört kesime ayrılmış makaleler yer alıyor.

Yazının Devamını Oku

Sinema üzerine

28 Ocak 2025
Sinema seyircisi kendi ülkesinin sineması kadar dünya sineması ile de ilgilidir. Sinematek bu konuda bizim kuşak için önemli bir kaynaktır.

Bugün aramızda olmayan, yurtdışında yaşamak zorunda kalan Yalçın Yusufoğlu’nun yazılarından oluşan ‘Sinemanın Dünü’ kitabı sinema tarihi üzerine bilgimizi pekiştiriyor.

Kitabın başında onun hakkında yazılanlar yer alıyor:

- Yalçın ve Sinema - Haluk Şahin

Bir kuşak gençlik notları

- Yalçın Yusufoğlu, Sinemada Politik Göz - Orhan H. Aydın

Edebiyat ve Yalçın Yusufoğlu

Sinema ve Yalçın Yusufoğlu

Müzik ve Yalçın Yusufoğlu

Yazının Devamını Oku

Müzik kitapları ve ansiklopedileri

26 Ocak 2025
Kitapçıları gezen iyi bir müzik dinleyicisi iseniz  bir eksikliğin farkına varırsınız.

Müzik kitaplarını, müzik ansiklopedilerini boşuna aramayın.

Müzik kitabı yayımlayan birçok yayıncı arkadaşım uzun sürede tükenen hacimli kitapları yeniden basamıyorlar.

Kitap dergilerinde de müzik kitaplarına rastlamıyorsunuz. İyi bir dinleyicinin kitaplığında mutlaka bazı temel müzik kitapları bulunmalıdır.

Tutarlı kelimesi sanırım birçoğumuzdan uzak; şimdi kitap mağazalarında LP’ler satılıyor, pikaplar alınıyor. Merak ediyorum hangi bilgiyle bunları dinlerken zevk alıyorlar.

Kitapçılarda eleştirilecek yan çok; magazin dergilerinin hepsini vitrinlerde görüyorsunuz ama edebiyat dergileri yok, önce vitrinlerin dibinde bulunan dergiler şimdi daha da içeriye gidiyor.

Yıllar önce opera tarihine, müzik tarihine dair iyi kitaplar yayımlandı, hiçbirinin baskısı yok. Kültür ve Turizm Bakanlığı artık yayın yapmıyor, yayıncılar bu işin yayıncılara ait olduğunu savunuyorlar ama gerçek bu görüşü desteklemiyor. Evin İlyasoğlu’nun çalışmaları var ama tek kitapla yetinmemeliyiz.

Kültür ve Turizm Bakanlığı eskiden yazarlar için anma kitapları yayımlıyordu. Bir yazar hakkında değişik kişiler düşüncelerini bu kitapta bize iletiyorlardı.

Türkiye Yayıncılar Birliği bu konuları gündeme getirmeli, müzik tarihi yok da edebiyat tarihi var mı?

Yazının Devamını Oku

Bir düşünce çınarı: Hilmi Ziya Ülken

24 Ocak 2025
Hilmi Ziya Ülken (3.10.1901 – 5.6.1970) Cumhuriyet döneminde felsefenin kurumsallaşıp gelişme sürecinde, çok yönlü sistematik bir yapı taşıyan eserleriyle önemli bir düşünsel birikim ortaya koymuştur.

Ülken başta felsefe, psikoloji ve sosyoloji olmak üzere farklı alanlarda birçok eser kaleme almış ayrıca çeşitli çevirilere imza atmış önemli bir isimdir.

Onunu eserleri birçok yönüyle kurucu metinler olma özelliğini taşıdığı gibi ayrıca döneminin sosyal, siyasal, kültürel sorunlarını da açıkça yansıtmaktadır.

Ülken, pek çok disiplinde süregelen sorunların yanı sıra kendi tarih, kültür ve toplum sorunlarımızı anlama ve aşma yönünde kendine özgü bir doğrultuda sentezlere ulaşmayı da amaçlayan çabalarıyla dikkat çeker. Bu bağlamda onu anlamak, Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişme dönemlerini anlamak açısından da son derece önemlidir.

Ülken, ortaya koyduğu felsefe anlayışı, tarih ve kültüre bakışıyla da ülkemizde felsefi düşüncenin yalnızca Batı eksenli bir şekilde yerleşik kılınması durumunu tartışan düşünce tarihine çok yönlü ve geniş bir perspektiften bakan bir düşünür olarak etkili olmuştur. Bu bağlamda elinizdeki kitap Cumhuriyetin ilk kuşak düşünürlerinden biri olan Ülken’in çalışmalarını çeşitli yönleriyle irdeleyen yazılardan oluşmaktadır.

“İnsanın hürlüğü kişi olmaktır: Kişi olmak  duygululuk bakımından pasion (tutuku, tutku, ihtiras) haline gelmek, sonsuz, sürekli arzulara sahip olmaktır.”

Hilmi Ziya Ülken

İçindekiler:

Yazının Devamını Oku

Nazar Büyüm’ün ardından

21 Ocak 2025
Yayıncı ve yazar Nazar Büyüm’ü geçen kasım ayında ebediyete uğurladık.

Onunla dostluğumuzu güçlendiren ansiklopedi çalışmaları oldu. Gazeteler tiraj almak için ansiklopedi veriyorlardı. Hürriyet de AnaBritannicca’yı seçmişti. Yayın hakkı onundu. Görüşmeleri ben yürütmüştüm, o dönem reklam bürosuna sıkça gidip geldim.

Turgay Fişekçi’nin çıkardığı Sözcükler dergisi yeni sayısında onun için özel bir bölüm yaptı.

Kısaca yaşamı:

İlk öğretmeni Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nde edebiyat öğretmeni Sabri Altınel’di. İlk edebiyat eğitimini ondan aldı. Sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’na girince kendini Mina Urgan, Berna Moran, Cevat Çapan, Akşit Göktürk gibi efsane isimlerin arasında buldu.

Yeni Dergi’ye çeviriler yaptı, Memet Fuat’la tanıştı. Sinematek’in film gösterilerinin yapıldığı Şişli Ümit Sineması’nın fuayesinde ilk kitabevi deneyimini yaşadı. Hemşerisi Elia Kazan’ın 600 sayfalık romanı Uzlaşma’yı çevirdi. Reklam dünyasında parladığı birkaç yıldan ve bu işkolundan biriktirdiği sermaye ile 1980’de İnci Asena ile birlikte Adam Yayınları’nı kurdu. Yayınevinin yerli yazarlar dalını Memet Fuat’a, çeviri yayınlarını Cevat Çapan’a emanet etti.

Adam Yayınevi’nin sloganı, “Değerli kitaplar yayımlar”dı. Satış şansı düşük şiir, deneme, inceleme gibi türlerdeki kitapları, her yazarın her kitabına peşin yüzde on beş telif ücreti ödeyerek yayımlama cesaretiyle işkoluna benzersiz uygulamalar getirdi.

Nazar Büyüm

Yazının Devamını Oku