Değerlendirme Kurulu’nun gerekçeli kararı şöyle:
“Ülkemizde ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere; yapıtlarıyla Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak için” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)’nın öncü girişimiyle kent adına verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü konusundaki çalışmalar, ilgili yönetmelik gereğince yürütülmüştür.
Ödül Değerlendirme Kurulu üyeleri:
Mungan, 2024 yılı için önerilen adaylar arasından şu gerekçelerle seçildi:
- Şiir başta olmak üzere, öykü, roman, oyun, ve deneme gibi edebiyat türlerinde verdiği eserlerde kendine özgü lirizmiyle bir kültür figürü olarak öne çıktığı;
- Yaşadığı coğrafyanın efsanelerini oyunlaştırırken, yereli Antik Yunan tragedyalarından başlatarak kişilerinin kuşaktan kuşağa aktarılan yazgılarını evrensel bir dile aktardığı;
- Kendi topraklarında kök salmış insanların hayatlarını kuşatan töreleri, şamanistik dönemden kalma inanışları, masal öğelerini, folklorik deyişleri vb. oyunlarının merkezine alıp bu kuşatılmışlığı aşmanın şiirsel dilini kurduğu;
- Poetik birikimden etkilenerek; modern şiirin gelenekle olan ilişkisini bir sorunsal olmaktan ziyade kazanım ve imkân olarak gördüğü;
İstanbul’da beni Diva ile Filiz Ali tanıştırdı. Nişantaşı’ndaki evine gitmiştik eşi İbrahim Gencer de evdeydi.
İtalya’ya Bologna Kitap Fuarı’na gittiğimde Bologna’da, Roma’da Leyla Gencer’in longplaylerini topladım, yıllar sonra Türkiye’ye gelince CD’lerini buldum ve aldım.
İtalya’da plak mağazalarında adını verdiğimde herkes onu över, CD’lerinin raflarına götürürdü.
Onun hemen hemen bütün kayıtlarını dinledim.
İtalya’daki tanışmamızı yazdığım için orada müzik öğrenimi yapan gençler benim randevu almamı isterlerdi, aracılığımı da incelikle karşılardı.
Sonradan vasiyeti üzerine İstanbul’a küllerini getirip müzik eşliğinde Boğaz’ın sularına döküldü.
Orkestralar ve şefler üzerine yorumlarını can kulağıyla dinlerdim.
Belli temalardaki atasözlerini içeren özgün çalışmalara bir örnek:
Türk Atasözleri Ve Ekonomik Yorumları
Prof. Dr. Halil Seyidoğlu
Çalışma neyi içeriyor?
“Toplumun sosyal ve kültürel yapısını gerçekçi biçimde değerlendirmenin bir yolu o toplumdaki atasözlerinin incelenmesidir. Atasözleri asırlar öncesinden nesilden nesile aktarılarak gelen, yol gösterici, öğüt veren, ibretlik, kısa ve özlü sözlerdir. Çok zengin bir kültür hazinesi durumunda olup adeta toplumların ruhunu ortaya koyarlar. Türk atasözlerinin önemli bölümünün ekonomiyle ilgili özellik taşıdığı bir gerçektir. Bu çalışmada ekonomik anlamı olduğu düşünülen atasözleri toplanmış, tasnif edilmiş, anlamları açıklanarak ekonomi teorisi açısından kısaca yorumlanmıştır. Günümüzde ekonomi bilimi alanındaki yerleşik Ana Akım Modeli’nde tüm hipotez teori ve kanunların ‘her toplumda ve her zaman’ geçerli olacağı varsayımı vardır. Atasözlerini ele alarak Türk toplumunun ekonomik özelliklerini incelemeyi amaçlayan bu çalışma aynı zamanda neoklasik ekonominin toplumumuz açısından ne ölçüde geçerli olduğunun sınanmasına da yardım eder.”
Kitabın düzenlenmesi:
Türk Atasözleri ve Ekonomik Yorumları:
- Varlığa darlık olmaz -Güvenme varlığa düşersin darlığa.
Güzin Dino’nun Paris’teki mezarının yok olmaz üzere olduğu haberlerini ve bununla ilgili gelişmeleri okumuşsunuzdur.
Konuyla ilgili Zeynep Oral ile İhsan Yılmaz’ın yazılarını okudum.
Dinoların da, Rasih Nuri İleri’nin de evlerine gittim.
Güzin Dino ile Abidin Dino’yu beni tanıştıran dostum Ferit Edgü’dür.
Frankfurt Kitap Fuarı’ndan sonra Paris’e de uğrardım. Ferit, Dinolara telefon etmemi söyledi, aradım, Güzin Dino beni evlerine yemeğe çağırdı.
Güzin Dino özellikle Türkiye’deki yazarları, kitapları yakından takip ediyordu. Uzun yıllar dışarıda olmalarına rağmen İstanbul Türkçesinin lezzetini konuşmalarında fark ederdiniz.
O gece Türk edebiyatı ve edebiyatçıları üzerine konuştuk.
Güzin Abidin Dino
Piyanist Eren Levendoğlu’nun sanat yönetmenliğinde ve piyanist Gülsin Onay’ın sanat danışmanlığında sürdürülen festivale bu yıl ülkemizin yanı sıra Macaristan, Portekiz, Fransa, ABD, İngiltere, Rusya, İtalya, Norveç, Bosna Hersek, İspanya ve Hollanda’dan gelecek müzisyenler konuk olacak. 8 hafta sürecek etkinlikler çerçevesinde 3’ü masterclass konseri olmak üzere 20 konser Bodrumlu müzikseverlerle buluşacak.
TAŞTA KLASİK MÜZİK TINILARI
Gümüşlük Müzik Festivali’nin etkileyici mekânı tarihi Taş Ocağı’nda bu yıl “Taşta” başlığı ile 9 konser gerçekleşecek. Festivalin açılış konserinde Macar kemancı Kristóf Baráti, genç Türk piyanist Tuna Bilgin’le 25 asırlık tarihi mekânda bir araya gelecek. İlerleyen günlerde Fransız piyanist Caroline Sageman sahnede yerini alacak. Ardından viyolonsel ustası Poyraz Baltacıgil ve Piyanist Cem Esen, Antik Taş Ocağı’nda izleyici karşısına çıkacak. Tarihi mekândaki konserler, Rus viyolonselci Pavel Gomziakov ve Portekizli piyanist Adriano Jordão; Fransız piyanist Olivier Moulin, festivalin önceki konuklarından Rus piyano virtüözü Ilya Itin, İtalyan piyanist Lorenzo Di Bella ve genç Türk piyanist İlyun Bürkev ile Kemancı Elvin Hoxha’nın verecekleri konserlerle devam edecek. Taş Ocağı’ndaki son konserde Devlet Sanatçısı, piyanist Gülsin Onay, keman sanatçısı oğlu Erkin Onay’la izleyici karşısında olacak ve festivalin kapanış konserini birlikte gerçekleştirecekler.
KUMDA MASTERCLASS KONSERLERİ
Gümüşlük Festival Akademisi’nde (GFA) bu yıl iki ayrı dalda üç ustalık sınıfı düzenlenecek. 10-16 Temmuz tarihleri arasında ‘Keman’, 21 - 30 Temmuz tarihleri arasında 1. Dönem Piyano ve 5 - 14 Ağustos tarihleri arasında 2. Dönem Piyano Masterclassları genç müzisyenleri bir araya getirecek. Ustalık sınıflarının ardından sertifika almaya hak kazanan genç müzisyenler verecekleri konserlerle becerilerini sergileyecekler.
DENİZ KENARINDA
Gümüşlük’te deniz kenarında yıldızların altında izleyiciyle buluşacak ilk konuk Norveç’ten
Şekeriniz var mı?
“Evet” diye yanıtladınız mı yasaklar listesi sayfaları bulur.
Bugün yazacağım kitabın adı:
Şekerin Tarihi
Kapakta ne yazıyor?
“Bu Tatlı Madde 2000 Yıl Boyunca Politikalarımızı, Sağlığımızı ve Çevremizi Nasıl Değiştirdi?”
Kitabı okuduktan sonra rejime başlamak zorunda kalabilirsiniz. Benim tavsiyem bir fincan sade Türk kahvesi için ardından da bitter çikolatayla ağzınızı tatlandırın. Kendinizi aldatmak istiyorsanız esmer şeker de kullanabilirsiniz. Espressoya yakışır.
Latif Demirci, 1961 yılında İstanbul’da doğdu, 5 Haziran 2022’de İstanbul’da hayata veda etti.
Sergi kataloğunun başında İhsan Yılmaz’ın Sunuş’u var:
“Çok erken ve ani oldu Latif’in vedası.
Yarattığı mizah evreni kadar, kendisi de çok özeldi Lâtif’in. Çizgi dünyasının kahramanlarından biri gibiydi. Daha önceden iyi bir takipçisi olsam da 1997’de Hürriyet’te çizmeye başladığı zamanlarda onunla bizzat tanışmış ve ilerleyen yıllarda dostluğumuz Latife’nin deyimiyle ikiz gibi olmuştuk.
Çizgileriyle yarattığı karakterlerle mizah tarihindeki yerini çoktan almış olsa da yaşamını yitirdiğinde olgunluk döneminin en üretken yıllarındaydı.
Çizmeye mizah dergilerinde başlamış ve kariyerini dergilerde inşa etmişti ama zamanla kendisine farklı bir kulvar açmayı bilmişti. Çok küçük yaşlarda başladığı çizgi macerası profesyonel olarak aralıksız 47 yıl sürdü.”
Katalogdaki yazılar:
* Latife Tekin
Yıllar önce yayınevlerimiz müzik kitaplarını, sözlüklerini yayımlardı. Gerek Türk müziği gerek Batı müziği bestecileri üzerine kısa, özlü bilgiler meraklısının masası üzerinde bulunurdu. İnternetin bu yayınları gereksiz kıldığını söylemek kitabın işlevini küçümsemektir.
Eskiden televizyonlarda konserden önce besteci ve orkestra hakkında bilgi verilirdi. O program da kalktı.
Her tür müzik sözünü biraz açayım.
Bir türkü dinlerken onun yöresini, derleyenini, anonim olup olmadığını öğrenmek isterim.
Türk müziği dinlerken şarkının bestecinin yanı sıra güfte yazarını da öğrenmek gerekir. Üstelik bazı bestelerin güftesini birçok kimse, özellikle genç kuşak anlayamıyor. Bu konuda birkaç kitap bulabilirsiniz.
Rahmetli Nevzat Atlığ’ın koro konserler için dağıtılan broşürlerde bir sözlük vardı.
Elbet caz müziğini de ihmal ettiğimi sanmayın.
Yıllar önce basılan opera üzerine kitapların baskısı bulunamıyor. Böyle kitapları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın basmasını öneriyorum. Aynı dizide edebiyata, sanata dair kitapların da basılması düşünülmeli.