alnız Türk edebiyatının değil, Türk tiyatrosunun da, gazete yazıları-
nın da büyük ustası Haldun Taner’in gerçekten önemli, rehber niteliğindeki bir kitabından söz edeceğim: ‘Zamanın Getirdiği Perspektifler - Dünya Edebiyatı ve Edebiyatçıları’. Hazırlayan: Tuncay Birkan.
Okuduğum kitaplar için güvendiğim yazarlar ne düşünüyorlardı? O kitapları niye seçtiler?
Bu kitabı okurken belki sizin de okuduğunuz, beğendiğiniz bir yazar için bir iyi yazar ne yazmış, onu göreceksiniz. Okumadığınız bir kitapsa onun yargısına bakıp okuyacaksınız.
Haldun Taner’in kitabında kimler var?
* Shakespeare ve Hamlet
* Çehov’un Oyun Yazarlığı
* Victor Hugo ve Bizimkiler
Yıllar önce Gülsün Bilgehan’ın yazdığı ‘Mevhibe-Çankaya’nın Hanımefendisi’ kitabının tanıtımı için beni Pembe Köşk’e çağırmışlardı.
Daveti Metin Toker arzu etmişti. Ağırlamayı, karşılamayı Özden Toker gerçekleştirmişti.
Köşkün bahçesinde Ankara ve İstanbul’dan seçkin bir topluluk karşısında konuştum. İnönü’ye, Mevhibe Hanım’a duyulan sevgi ve saygının bir gösterisiydi.
Pazar günü bu ilgi beni de mutlu etmişti, unutamadığım günlerden birini yaşamıştım.
Annem, doğum günüm olan 23 Aralık’ta benden ayrılmış, sonsuzluğa göç etmişti. O gün Özden Toker aramış, annesi Mevhibe Hanım’ın da kendi doğum gününde vefat ettiğini söylemişti.
Zeynep Bilgehan’dan tarihleri aldım, üzerinden 30 yıla yakın geçmiş.
DÜNYA KİTAP ÖDÜLLERİ VERİLDİ
Aramızdan kısa süre önce ayrılan ‘Rasim Özdenören Özel Sayısı’ndan bazı yazıları seçtim:
Özel sayının ilk yazısı ‘Eleştiri ile Vefa Arasında’, Üzeyir İlbak imzasını taşıyor:
“Rasim Özdenören’in merhamet ve vicdan muhasebesinde insani hasletlerinin oldukça fazla olduğunu biliyorum. Sahnede ikizi Alaeddin Özdenören’in ‘Kerem’in Çantası’nı okuduğumda dakikalarca konuşmasına başlayamadığına tanıklık ettim. Pek çok konuda malumat sahibidir ve yaşadığı yıllarda tanıklık ettiği pek çok olayı hatırlar. Özdenören, 75. yaşı münasebetiyle sanat hayatının konuşulacağı bir program için Eyüp’e gelmiş, çocukluğunun sokaklarını, yaşadığı evi ve çevreyi detayları ile anlatmıştı. Dergimizin bu sayısında o konuşmaya da yer verdik.”
Şaban Sağlık - ‘Kasaba Edebiyatı’ örneği olarak ‘Gül Yetiştiren Adam’
Zafer Acar – Bir Araf Durumu: Kuran ile Kuram Arasında Kalmak
Yunus Emre Özsaray – Rasim Özdenören Hikâyesinde Dönemler ve Yönelimler
Üzeyir İlbak
A Homage to Charlie Parker’
CD’nin kitapçığında Martin Doughtry’nin albüm hakkında bir yazısı yer alıyor:
“Şahin’in albümü hiç bitmeyecek zamansıl etkilenim sarmalında bir dönüm noktasını daha temsil ediyor.
Funk Poems for Bird, Parker’in sessel dünyasını, hiçbir şekilde karnından konuşmadan ya da Bird’ün kurguladığı bepop dönemine geri dönmeye teşebbüs etmeden keşfediyor.
Bu modern ve esnek müzik, geçmişi düşlerken müzikal geleceğin yakın kenarını keşfediyor. Bunu yaparken de Parker’ın müziğine kafa yormuş.
Belki bu albümü, birbirinin farkında olmadan yapılmış üç parçalı bir tablonun son parçası olarak da görebiliriz.
‘Funk Poems’
Necip Tosun’un ‘Dünya Romanının Serüveni’ dünya edebiyatındaki iyi romanlar konusunda bilgi sunuyor. Bu tür kitaplar günümüz okurunun kısa zamanda bilgi edinme isteğini karşılıyor. ‘Sunuş’tan alıntılar kitabın niteliği üzerine özet bilgi taşıyor: “Büyük yazarlar hayal gücünün prizmasından hakikati görünür kılar, sıradan gözüken ayrıntıları hayatın gerçek resmine dönüştürüp yepyeni bir anlama büründürürler. Hayat resmedilir, karakterler psikolojik tahlillerden geçirilir; olaylar, durumlar varoluş nedenleriyle ortaya konurken gerçeklik kusursuz bir biçim ve özenli bir üslupla sanata dönüştürülür.
Büyük yazarların eserleri bir kez okunup bir kenara atılacak kitaplar değildir. İnsanlık krizini
ele aldıkları, hayatın değişimi karşısında alınan/alınacak tavırları yansıttıkları ve evrensel değerlere yaslandıkları için bu eserlerin her döneme söyleyecek sözleri vardır.
Hayat denen denizin içinde bir yaşam acemisi gibi boğulup gitmemek için bu can simitlerine hep ihtiyaç duyulur. Bu eserlerle iyilik ile kötülüğün, hayat ile ölümün, cennet ile cehennemin, gerçek ile yalanın dünyasına dalar; ikna olacağımız bir hayatın kapısını aralarız. Sisler içinde, kaos ortamında ve çokseslilikte yaşadığımız gündelik hayatın içinde sezemediğimiz, fark edemediğimiz hakikat bütün tezahürleriyle önümüze serilir. Yakın ve dikkatli bir okumada bu eserlerin zengin dokusunun renklerini görür, geniş bir kültürün hafızasıyla nasıl örüldüklerini fark ederiz. Çünkü büyük eserlerde gerçeklik özümsenerek karakterler ve olaylar üzerinde tatbik edilir.”
Derin, zengin bir anlamı barındırır
Kitaptaki ikinci yazı ‘Dünya Romanının Serüveni’ başlığını taşıyor. Son satırı şöyle:
Tiyatro dünyasına emek veren önemli isimlerden biridir Reşit Asım Baran.
Dr. Engin Keflioğlu’nun ‘Türk Tiyatrosunda Reşit Asım Baran – Hayatı Sanatı’ kitabı tanıtılması gereken bir çalışmadır.
Keflioğlu biyografisinde çalışmalarını kaleme almış:
“Reşit Asım Baran, 1910 yılında doğmuş, 1963 yılında vefat etmiştir. Elli üç yıl süren kısa yaşam serüveninde Baran, Türk tiyatro tarihine adını yazdırmayı başarmıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın komedi kısmının emektar aktörlerinden olan Baran, Türk tiyatrosuna oyuncu, uyarlama ve çeviri eser müellifi, rejisör ve suflör olarak; Türk tiyatro matbuatına da genel yayın yönetmeni ve yazar olarak hizmet etmiştir: Erken yaşta vefatı sonrası adı unutulmuştur. İstanbul Şehir Tiyatroları’na girdiği 1935 yılından vefat ettiği 1963 yılına kadar Baran 132 piyeste rol almış, İŞT’de (İstanbul Şehir Tiyatroları) altı eseri temsil olunmuş, sekiz eseri de değişik tiyatro topluluklarında temsil edilmiştir.
*
Ayrıca Baran, üç roman çevirisi yapmış, 12 sinema filminde rol almış, TRT İstanbul Radyosu’na skeç yazarlığı ve radyo oyunculuğu alanlarında da hizmet etmiştir. Türk tiyatrosuna kazandırdığı Madam Agavni ve Arap Bacı tiplemeleri ile ününü daha da pekiştirmiş, İstanbul Radyosu’nda dizi olarak başlayan ‘Uğurlugiller Ailesi’nin yıllar sonra 1990’da TRT’de dizi film olarak çekilmesinin unutulan değeri olmuştur. Çalışmamızın ana gayesini Türk temaşa sanatının unutulan bu değerinin hatırlatılması ve yaptıklarının gün ışığına çıkarılması oluşturmuştur.”
Kitabın
Kitaptaki yazı sıralaması şöyle:
1. Bölüm
Hayvan Haklarının Doğuşu
Hayvan Haklarının Tarihsel Gelişim Süreci, Prof. Dr. Aşkın Yaşar
Eski Türk Düşüncesinde ve Müslümanlığa Geçiş Sürecinde Hayvanlarla İlgili İnanışlar ve Uygulamalar, Prof. Dr. İbrahim Maras
İslam’da Hayvan Hakları, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi
2.Bölüm
Hacı Taşan’dan türküleri dinlerken, türkü dünyasının dünden bugüne tarihi belleğimden bir film şeridi gibi geçiyor.
Hacı Taşan’ın LP’sinin iç kapağında Bayram Bilge Tokel’in yazısını okudum önce:
“1930 yılında Keskin’e bağlı Kırtıllar köyünde doğdu. 12 yaşında saz çalmaya başladı. Aynı yıllarda bozlakların büyük ustası Muharrem Ertaş’ın çıraklığını yapmaya başladı
1950’lerde Muzaffer Sarısözen’le tanıştı. Radyoda mahalli sanatçı olarak program yaptı. Söylediği türküler ve bozlaklarla çok sevildi, radyoda en sık program yapan mahalli sanatçılardan biri oldu. Bir yandan plaklar, kasetler yayınlarken diğer yandan mahalli düğünlerde çaldı, söyledi. 1983’te öldüğünde, ardında onlarca repertuvara girmiş beste, Keskin türküsü, bozlak bıraktı.
‘Üslup sahibi mahalli sanatçıların’ başında anılsa yeridir.
Orta Anadolu müzik geleneğinde kendine has bir çizginin temsilcisi olan Hacı Taşan’ın sanatı ile ilgili elbette çok şey söylenebilir.
Hacı Taşan’