Doğan Hızlan

Bir keşif mekânı: Mısır Çarşısı

7 Mayıs 2022
Ö. Sıla Durhan ve Yekta Özgüven’in Mısır Çarşısı’yla ilgili kitabı, şehrin simge mekânını her yönüyle ele alıyor. Durhan “İşitme, dokunma, tatma ve koku alma yoluyla deneyimlediğimiz bir mekân Mısır Çarşısı” diyor.

İstanbul’da yaşayan herkes bir kez olsun Mısır Çarşısı’ndan geçmiştir. Zaman içinde her semt gibi orası da değişti.

Mısır Çarşısı’nın yanındaki Tahmis Sokağı’na mutlaka uğrardım. Daha caddenin başında sizi kahve kokusu karşılar. Kurukahveci Mehmet Efendi’ye uğrar, zevkime göre kavrulmuş taze kahveyle Hollanda kakaosu alırdım. Baharatçılar, kuruyemişçiler oranın süsüydü.

Ö. Sıla Durhan ve Yekta Özgüven’in ‘Mısır Çarşısı’nı Düşünmek: Mekânsal Pratikler, Özneler, Gündelik Yaşam’ kitabını anılarım eşliğinde okudum.

‘İçindekiler’ bölümü bu konuda iyi hazırlanmış bir kitap olduğunu yeterince kanıtlamakta. İşlenen konulardan bazıları şöyle:

* Osmanlı Döneminde Çarşı Yapıları ve Düzeni

* Mısır Çarşısı’nın Yapım Tarihi ve Mimarları ile İlgili Tespitler

* Mısır Çarşısı ile İlgili Venedik Yerleşiminden Osmanlı’ya Uzanan İzler

* 17. ile 20. Yüzyıllar Arasında Mısır Çarşısı ve Yakın Çevresinin Değişim ve Dönüşümü

Yazının Devamını Oku

Tatile gidenlerin dönüş hikâyeleri

5 Mayıs 2022
Yolculuk yapanların gerekçelerini hayal etmeye çalışıyorum. Beni gidişlerden çok dönüşler ilgilendirir. Değişik yerleri görürsünüz, hasret giderirsiniz. Kaygısız, nedensiz, gerekçesiz bir dinlenme süresidir.

Beni ilgilendiren insanların doğduğu yerleri ziyaretleri. Anılarına yaptıkları bu yolculukları keşke yazsalar...

Oturduğumuz semtlerin değişikliği bile değişik ruh hallerini doğurur.

Değişimi gözlemlemek, bireysel bir tarihin kaynaklarını oluşturur.

Bazı yazarlar var ki doğdukları yeri edebiyata geçirmişler ve oradan ayrılmamışlar.

Edebiyat alanında kent değişiklikleri iyi yazarların kitaplarına yansır.

Orhan Kemal, Yaşar Kemal Adana’yı ölümsüz kıldılar.

Son zamanlarda okuduğum Ankara kitapları dünden bugüne bir şehrin anatomisini bize ilettiler. İnsanlarıyla, lokantalarıyla.

Yazının Devamını Oku

Sessiz bir köşe bulmak

3 Mayıs 2022
Büyük kentlerde bir metrekarelik sessiz bir yer bile artık bulunamıyor. Birçok dostum Ege’nin çeşitli bölgelerine göç etti. Orada yazıyorlar, çalışıyorlar. Ben böyle bir yeri özlemiyorum. Ancak bayramlarda, tatil yörelerine gidenler sayesinde boşalan şehirlerde yaşamak da ayrı bir güzellik.

Nerde eski bayramlar şeklindeki nostaljik hayıflanmalar bana gerçekçi bir özlem gibi gelmiyor. Bayramlarda yaşadığım kenti gezmek, onun hakkında kitap okumak daha çok hoşuma gidiyor. Belki de İstanbul dışında bir akrabam, yakınım olmadığı için bu alışkanlığı kazanmışım.

Soluk soluğa yaşanan bir çağda, hele evlerde çalışmanın egemen olduğu günlerde, sınır dışına çıkmak bir kurtuluş gibi geliyor.

Ben sevgili dostum Deniz Kavukçuoğlu’nun davetiyle Gökçeada’ya gitmiştim, akşam belirli kişilerin bir kahvede oturması bana hüzün verdi.

Şehirlerin dağdağasından yakınırım ama pek de hayatın ritminden uzak duramam.

Issızlığın ortasında insan acaba ses arıyor mu?

Adalet Ağaoğlu’nun ‘Sessizliğin İlk Sesi’ benim ikilemim için yazılmıştır sanki.

Kitap ilk yayımlandığında çıkan iki yazıyı yeniden okudum.

Yazının Devamını Oku

Ali Rıfat Çağatay

1 Mayıs 2022
Müzik çevrelerinde çoğunlukla İstiklal Marşı’nın ilk bestecisi olarak bilinen, özellikle ‘Tereddüt’ adlı eser ile tanınmış, yenilikçi bir müzik adamı olduğu hafızalarda yer etmiş olan besteci, udi, çellist, şef, notist Ali Rıfat Çağatay’ın yayın hayatı, üzerinde durulmamış bir konudur.

Çağatay’ın yazıları, hem çoğunlukla çeşitli gazete ve dergi sayfaları arasında kaldığından hem de yazıların önemli bir kısmı eski harflerle basılmış olduğundan, ardından gelen nesillerce bilinmemektedir. Oysa yaşadığı çağın dönüşüm ruhunu benimseyen, Doğu ile Batı’ya bütünleştirici bir biçimde yaklaşan ve yaklaşımını deneysel çalışmalarıyla Türk müziği sahasına yansıtarak mevcut müzik hayatını geliştirmeye uğraşan Çağatay, bu uğraşısını yalnızca müzik besteciliği ve icracılığıyla değil, yazılarıyla da çağdaşlarına ve gelecek nesillere iletmiştir.



Bu kitapta ise, Ali Rıfat Çağatay’ın elde mevcut tüm yayınları bir araya getirilerek ilgililerine sunulmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli resmi görevlerde bulunan ve orta kademede bir bürokrat olan Ali Rıfat Çağatay’ın tespit edilen ilk yayını 1895, son yayını ise 1934 tarihlidir. Aldığı eğitimin ve mesleğinin sonucu olarak, Çağatay’ın özellikle müziğin teknik konularını işleyen ilk yazıları, bugünün okuyucusuna karmaşık gelebilecek bir üslup ile yazılmıştır. 40 yıla yayılan yazı hayatı esnasında, Türk alfabesinde, imlasında, kelime dağarcığında, yazı üslubunda köklü değişikliklerin gerçekleştiğine tanık olan Çağatay elbette zaman geçtikçe, dönemin ruhuna uygun olarak dilde ve üslupta sadeliğe yönelmiş olsa da son yazılarının kelime dağarcığının bile bugünün okuyucusuna yabancı kalması mümkündür.

İçindekiler:

Sunuş

Ali Rıfat Çağatay

Yazının Devamını Oku

Sevdiğiniz ve seveceğiniz romanlar üzerine…

30 Nisan 2022
Nice romanı okurken, kahramanlarının, olayların peşinde sürükleniriz. Ama o romanı ne kadar anladık, edebiyat tadı alabildik mi? Yazarını ne kadar tanıyoruz, diğer eserleri arasında bu romanın yeri nedir? Eleştirmenlerin, araştırmacıların çabası işte bu alanda önemli bir işlevi yerine getirir.

Jale Özata Dirlikyapan’ın hazırladığı ‘Mesafeyi Aramak- 2010’lu Yılların Romanları Üzerine Yazılar’ kitabı okura eleştirmenlerin bakış açısını veriyor. Sunuş’ta çalışmasının ana hatlarını açıklıyor Dirlikyapan: “Romanları incelemenin, anlamlı, bütünlüklü bir bakışla roman ile okur arasındaki ilişkiye derinlik katmanın pek çok yolu var. Kimi durumlarda yazarın
niyetinin karşısına metnin niyetini çıkarmak, kimi zamanlarda da
bu iki yaklaşımın kesişim noktalarını okur niyetiyle analiz ederek metni ‘çok niyetli’ bir
anlamlandırma pratiğinin nesnesi kılmak mümkün. Farklı kuramsal yaklaşımların, farklı öznel durumların; kimi zaman
bu ikisinin sessiz bir işbirliğiyle iç içe geçmesinin ulaşmak istediği ortak hedef, romanı kat kat açmak, romanın ‘varsayılan’ örtülerini kaldırmaktır.
Farklı yazarların, Türkiye’de son 10 yıl içinde yayımlanmış romanlardan biri üzerine derinlemesine düşünmelerini ve bu kitap hakkında yorumlarını yazmalarını hayal ettim. Onların metinlerden oluşan bir derleme hazırlama fikri, yaklaşık üç yıldır aklımdaydı. Yazıların ‘romancı’ya değil de tek bir romana odaklanmasını özellikle istiyordum. Yazılar o tek yapıtın performansına dönüşmeliydi. Bu kitapta 15 roman üzerine farklı kuramsal yaklaşımlar ve farklı bakış açılarıyla hazırlanmış 15 yazı bulunuyor.”
Dirlikyapan’ın kitabının içerik düzeni şöyle: Önce romanın adı, daha sonra yazarın ve üzerine yazanın adı yer alıyor.


Yazının Devamını Oku

Dünden bugüne Kudüs

29 Nisan 2022
Murat Kargılı’nın önemli bir kitabını tanıtacağım:

‘Souvenir of Jerusalem - Kudüs Hatırası’

Türkçe ve İngilizce dillerinde yayımlandı.

‘Sunuş’ yazısını IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Halit Eren yazmış:

“Yeryüzünün başlıca kutsal şehirlerinden biri olarak bilinen Kudüs’ün tarihte en uzun süre emanet edildiği yönetim olan Müslümanların döneminde, devlet tarafından olduğu kadar bireylerin de kurdukları vakıflar ve diğer teşekküller marifetiyle hem çağlar ötesinden gelen medeniyet mirası korunmuş hem de yeni mimari eserler inşa edilerek şehir ve kültür sürekli geliştirilmiştir.

Tarihin en uzun barış dönemlerinin yaşandığı, inançların bütün renkleriyle bir arada müşterek bir hikâye yazdığı devirlerin hatırasını bugüne taşıyan belgelerdeki şahitliklerin önemi büyüktür.

Bu koleksiyonlar Kudüs’ün geçmişini ve bugüne kalan medeniyet mirasını anlamamıza yardımcı olmakta, araştırmacılar tarafından bilgi kaynağı olarak kullanılmaktadır.

Elinizdeki kitap

Yazının Devamını Oku

Lezzet çeşitlendirmeleri

28 Nisan 2022
Burak Aziz Sürük – Cengiz Çakıt’ın yazdıkları ‘Telezzüz’ün başında Çiğdem Simavi’nin girişi yer alıyor:

“Sofra kültürü ve yemek tarifleri çok küçük yaşlarımdan itibaren en sevdiğim konular arasındadır. Bu nedenle mutfakla ilgili her şeyi yakından ve büyük bir hazla takip ederim. Seyahatlerimde mutlaka yerel tatların servis edildiği lokantalara gider, beğendiğim tarifleri not alırım.”

Kitap kahvaltı ile başlıyor, sonra da diğer tarifler sıralanıyor. Bilinen yemekleri yapmanın dışında yeni yemekler arayanlar için bu kitap yararlı bir kaynak.

Tarifler:

Kahvaltı

Çorbalar

Salatalar

Başlangıçlar

Yazının Devamını Oku

Tufan Türenç’i kitaplarıyla anmak

26 Nisan 2022
Basın dünyasının ustalarının anılarına çok önem veririm. Portreler, tespitler, yorumlar yalnız kuşakdaşları için değil genç kuşaklar için de yararlıdır. Kaybettiğimiz arkadaşımız Tufan Türenç’in biyografisini gazetelerde okudunuz. Uzun yıllar birlikte, aynı gazetede çalıştık. Günlük gazetenin çerçevesini aşan biriydi. Müzikten tiyatroya kadar sanat etkinliklerini bilerek izlerdi.

Günlük gazeteye yalnız siyasetin değil sanatın, yaşamın da sızmasını sağlardı.

Onun ardından en güzel vefa örneği, unutmadığımızın göstergesi kitaplarını okumak olacaktır. Onları hatırlatmak istiyorum.

BÂBIÂLİNİN ÖTEKİ YÜZÜ

Her gün gazetenizi alıp okumaya başladığınızda, ardındaki yoğun çalışmaları, gerilim içindeki günlük yaşamı düşünmezsiniz. Tufan Türenç işin mutfağına sokuyor okurunu.

Ünlü adların serüvenleri, davranışları, yaşamın temposunda dostluklar, eleştiriler...

Saint Benoit’nın Çanları

Yazının Devamını Oku