Sancar Consulting Genel Müdürü Tolga Sancar İtalyan şirketleriyle Türkler arasında bir köprü kurmuş.
Fuarda bir ilkti. Sürdürülebilirlik çok önemli bir konu haline gelmiş. Otomotiv ve satış sonrası hizmetler sektörünün ana oyuncularının buluştuğu bu fuarda Türk şirketler de vardı. Emisyon azaltımı, çevreci hizmetler ve sürdürülebilir lojistik gibi konuların işlendiği oturumlara girdim ve bu yeni eko sistemle ilgili notlarımı tuttum. Yakında yazacağım...
Ama şu bir gerçek...
Dünya önemli bir değişimin, dönüşümün eşiğinde...
Dünyanın büyük otomotiv üreticilerinin bile aklı karışık, çünkü teknolojik gelişmeler o kadar hızlı ilerliyor ki...
Bunları ürünlere adapte etmek, tüketiciyle buluşturmak ve bir pazar yaratmak artık eskisinden çok daha zor.
Modena denince akla Ferrari geliyor ve tabii ki Pavarotti...
Arabaya çok merakım yok ama başarılı insan öykülerine hep ilgim oldu. Yaptığım meslek de başarılı bulduğum bu insanları çok yakından tanıma fırsatı verdi bana...
Geçen hafta birçok kez gidip de uğrayamadığım iki ayrı yere gittim. Ferrari müzesi ve Pavarotti’nin evine...
Enzo Ferrari ezber bozan, otomotiv sektörüne farklı bir boyut kazandıran, marka iletişimi en iyi yapan isimlerden biri olarak hep ilgimi çekmiştir.
Ferrari’nin hayatını okurken aldığım çok ders oldu.
Modena’daki Ferrari müzesi aslında; Ferrari ailesinin eviydi. Enzo Ferrari bu evde doğmuş, büyümüştü. Ferrari, 1927 yılında bir yarış arabası alabilmek için bu evi satmış; daha sonra tekrar satın almış ve burayı bir müze haline getirmişti.
Selim Gökdemir ile arada buluşuyoruz. Elbette sektörüyle ilgili gelişmeleri de masaya yatırıyoruz ama daha çok tarih konuştuğumuzu söylemeliyim. Ben de; Gökdemir de tarihe meraklıyız.
Tarihini iyi bilmeyen ulusların geleceğe de sağlıklı bakamadığını düşünüyoruz.
Gökdemir; 1925-2007 yılları arasında Almanya Başkonsolosluğu olarak hizmet veren İzmir Birinci Kordon’daki 132 yıllık tarihi binayı 2016 yılında Almanya Devleti’nden satın almıştı.
Restorasyon bitmek üzere ve yakında beni çok heyecanlandıran bir müze projesini burada hayata geçirecekler.
Burası bir “Dijital Tarih Müzesi” olacak.
Gökdemir; “Müzede yakın tarihimizin, tarihi değerlerimizin, olaylarımızın ve kimliklerimizin dijital ortamlarda anlatımı ile belgesel filmler eşliğinde görsel sunumunu planlıyoruz. Tarihi objelerin ve kitapların da onlara refakat etmesini istiyoruz. Tarih hakkında tüm gerçeklerin çarpıtılmadan bilinmesi gerekir. Geçmişini doğru anlayamayan toplumların geleceklerini de doğru şekillendiremeyeceğine inanıyoruz” diyor.
1 Aralık önemli bir tarih...
Kamuda görev yapanların o tarihe kadar görevlerinden ayrılmaları gerekiyor.
O yüzden kasımın ikinci yarısı bir hayli hareketli geçiyor.
Kulislerde her parti için birçok isim konuşuluyor.
Türk siyasetinde kırılmalar geçmişte yerel seçimlerle birlikte oldu. Bunu en iyi bilen isim Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
94’teki belediye seçimleri hem Erdoğan’ın siyasi yolculuğunu değiştirdi, hem de Türkiye için...
Geçen seçimlerde İstanbul ve Ankara gibi önemli şehirleri kaybeden AK Parti, bu sefer işi sıkı tutuyor.
O yüzden yerel seçimler Türkiye’de her zaman bir genel seçim havasında geçer.
Mart 2024 seçimleri de göreceksiniz aynı siyasi iklimde geçecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan belediye seçimlerine ayrı bir önem veriyor.
CHP ve İYİ Parti bir önceki seçimde ittifak yapıp diğer partilerin de desteğini alarak İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin başta olmak üzere birçok büyük şehirde başarıyı yakalamıştı.
O günden bugüne siyasette çok şeyler değişti.
Ukrayna-Rusya gerginliğini unutturan bir süreç yaşıyoruz.
İsrail’in Gazze’ye orantısız bir güçle saldırısı hem üzüyor, hem de Ortadoğu’daki dengeleri de bozuyor.
Pandemi sonrasında hızlı büyüyen ekonomiler, son çeyreklerde duraklıyor ya da küçülme eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Türkiye gibi ülkeler için bu dönemi yönetmek inanın çok daha zor.
Geçen hafta ihracat ağırlıklı çalışan işletmelerle vakit geçirdim.
Türkiye dinamik bir ülke; 85 milyon nüfusuyla birçok ülkenin dikkatini çekiyor.
Ama bizi büyütecek, geliştirecek, değiştirecek asıl lokomotif ihracattan geçiyor.
.
Okuyorum, dinliyorum; listeye bazı eleştiriler var.
Girenlere kimsenin itirazı yok da; girmeyenlere haksızlık yapıldığı söyleniyor.
Bazılarına ben de hak veriyorum.
Listeye girmeyi çoktan hak eden mekanlar da, şefler de var.
Ama bardağın boş değil dolu tarafına bakalım.
Michelin Rehberi’nin turizmde önemli bir karşılığı var.
İstanbul seçkisine yeni eklenen 25 restorandan 2’si birer Michelin Yıldızı alırken, 8 restoran Bib Gourmand ödülüne layık görüldü.
Bu yıl 2 yıldız alan olmadı ancak geçtiğimiz yıl yıldız alan restoranlar ve geçen yılın 2 yıldız sahibi Turk Fatih Tutak da yıldızını korudu.
Michelin Rehberi dünyanın en prestijli ödüllerinden biri...
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bu süreçte önemli katkısı oldu.
Türkiye’nin artık turizmde bir üst lige atlaması gerekiyor.
Gastronomi de o stratejilerden biri...