Deniz Sipahi

Sisam’da o gece ben de vardım

21 Temmuz 2024
O gün, o tarihi buluşmada Sisam’da ben de vardım.

Atina Temsilcimiz Yorgo Kırbaki 2001’in sıcak bir haziran gününde şöyle yazmıştı.

“Türk ve Yunan dışişleri bakanları İsmail Cem ve Papandreu, Ege’nin iki yakasındaki yakınlaşmanın birinci yıldönümünü hayli gecikmeli de olsa kutluyorlar. Önce Sisam adası sonra Kuşadası’nda. Cem gelecek diye Sisam’da adeta seferberlik ilan edilmişti. Kaldırımlar bile boyanmıştı. Adalılar farklıdır. Türkiye’nin Ege sahillerinde yaşayanlar farklıdır. Onlar birbirlerini yakınlaşma sürecinden önce de tanıyorlardı. Atina-Ankara arasındaki mesafe yok ki aralarında. Sonra, turizm sezonu bittiğinde, karakış geldiğinde kaderlerinin ortak olduğunu da gayet iyi bilirler. Sisam’da resmi akşam yemeği yenirken Yorgos, ‘dostum’ dediği İsmail için piste çıktı. Rebetiko tarzı müziğin büyük ustalarından Vasilis Tsitsanis’in ‘Sinefiasmeni Kiriaki’ yani bulutlu pazarının nameleri yükselirken hoparlörlerden, dans etmeye başladı. İsmail alkış ile tempo tuttu dostuna. Ertesi sabah, tanrıca Hera’nın mezarını ziyaret ettiler iki dost ve oracıkta bir zeytin ağacı diktiler. Suladılar küçücük ağacı. Türk-Yunan dostluğunun sembolü olsun diye. Büyüyüp serpilsin, meyve versin temennisinde bulundular.”

Evet; o gezide gazeteci olarak ben de vardım.

Yorgo Kırbaki’nin dediği gibi halklar birbirlerini yakınlaşma sürecinden önce de tanıyorlardı.

Çünkü paylaştıkları çok şeyleri vardı.

Beyler, bayanlar aradan çıkın...

Siz bu dostluğun pekişmesi için yapılanlara bakın...

Yazının Devamını Oku

Aile anayasası olan kaç şirket var

18 Temmuz 2024
Türkiye’nin iş dünyası, köklü aile şirketleriyle dolu. Her biri, bir başarı hikayesi, bir emek öyküsü. Ama ne yazık ki bu öyküler çoğu zaman ikinci ya da üçüncü nesle geldiğinde tatsız sonlarla noktalanıyor. Özellikle de Ege Bölgesi’nde birçok şirketin böyle kötü sonlarına tanıklık ettik.

Peki neden? Neden bu kadar parlak başlayan hikayeler, nesil değişiminde bu kadar zorlanıyor?

Öncelikle şunu söylemek lazım, aile şirketleri Türkiye’nin ekonomik omurgasını oluşturuyor. Ancak bu şirketler ikinci ve üçüncü nesle geçerken ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar. Aile anayasası oluşturulamıyor, miras kavgaları çıkıyor, aile içi dengeler bozuluyor ve sonuçta şirketler bölünüyor veya dağılıyor.

İlk nesil, genellikle sıfırdan başlayarak büyük bir başarı hikayesi yazan kahramanlardan oluşuyor. Fabrikada, dükkanda, ofiste uzun saatler çalışarak, alın teri dökerek, kazandıkları her kuruşu şirketlerine yatırarak bir şirket kurmuşlar. Onlar için şirket, sadece bir iş yeri değil, bir yaşam biçimidir. Onların gözünde şirket, çocuğundan farksızdır. Bu nedenle, her detayı düşünülerek, her adım planlanarak büyütülmüştür.

İkinci nesil ise genellikle bu büyük mirası devralan, ancak aynı zamanda büyük bir sorumluluk yüklenen nesildir. İşte burada işler karışmaya başlar. Birinci nesil, şirketi kurarken gösterdiği özeni, şirketin devamı için gerekli olan yapısal dönüşümlerde gösteremeyebilir. Aile anayasası oluşturulmamış, kurallar belirlenmemiş, yetki ve sorumluluklar net bir şekilde tanımlanmamıştır.

Aile anayasası, aslında aile şirketlerinin sağlıklı bir şekilde nesilden nesle aktarılabilmesi için bir yol haritasıdır. Ne yazık ki, Türkiye’de bu anlayış henüz tam olarak yerleşmemiş durumda. Aile anayasası olmayan şirketlerde miras kavgaları, yönetim krizleri ve aile içi çatışmalar kaçınılmaz hale gelir.

Aile şirketlerinin bir diğer büyük sorunu ise kriz yönetimi ve uzlaşma kültürünün eksikliğidir. Kriz dönemlerinde, duygusal tepkiler ve bireysel çıkarlar ön plana çıkabilir. Bu durum, şirketin uzun vadeli çıkarlarının göz ardı edilmesine yol açar. Aile üyeleri arasında yaşanan çatışmalar, şirketin itibarını zedeleyebilir ve çalışanların motivasyonunu düşürebilir.

Bu süreçlerin sonunda bir zamanlar başarıdan başarıya koşan aile şirketleri, iç çekişmeler ve yönetim krizleri nedeniyle zor günler geçirmeye başlar. Aslında sorun, şirketin kendisinde değil, yönetim anlayışında ve aile içi dengelerde yatmaktadır. Eğer aile anayasası oluşturulup, yetki ve sorumluluklar net bir şekilde tanımlanabilirse, kriz yönetimi ve uzlaşma kültürü geliştirilebilirse, aile şirketlerinin uzun ömürlü olması mümkün olabilir.

Türk iş dünyasının bu kanayan yarasını sarmak için, aile şirketlerinin eğitim ve profesyonel destek alması büyük önem taşıyor. Aile anayasası oluşturulması, yönetim kurullarının profesyonelleşmesi ve kriz yönetimi konularında eğitimler verilmesi, aile şirketlerinin geleceğini güvence altına alabilir.

Yazının Devamını Oku

Liman kenti İzmir’i sanatın da limanı haline getirdi

14 Temmuz 2024
Lucien Arkas’ın vizyonu sadece sanat eserlerini sergilemekle sınırlı değil. Onun amacı, sanatın toplumun her kesimine ulaşmasını sağlamak. İzmir’deki sanat merkezlerinde, çocuklardan yaşlılara, amatörlerden profesyonellere kadar herkes sanatla buluşuyor. Bu merkezler, aynı zamanda sanatçılar için de bir ilham kaynağı oluyor. Burada düzenlenen atölyeler, seminerler ve sanatçı konuşmaları, genç sanatçılara yeni ufuklar açıyor.

 

Geçen yıl Alsancak’taki Arkas Sanat Merkezi’nde düzenlenen bir sanatçı konuşmasında, genç bir ressamın nasıl ilham bulduğunu anlatırken gözlerindeki parıltıyı görmüştüm. Bu merkezler, sanatçıların sadece eserlerini sergilediği değil, aynı zamanda sanatın ruhunu paylaştığı yerler.

Lucien Arkas’ı uzun yıllardır tanıyorum.

Onun insan sevgisini çok iyi bilirim.

Sanatın paylaşılması gerektiğine inanır.

O yüzden bu sanat merkezleri onun hayallerinin sadece bir tanesidir.

Cuma akşamı Alaçatı yine Lucien Arkas’ın katkılarıyla bir sanat merkezine daha kavuştu.

Arkas’ın konuşmasını dinlerken, onun sanata olan tutkusunu ve bu merkezle ilgili hayallerini bir kez daha anladım. Bu merkez, sadece Alaçatı’nın değil, tüm Ege’nin sanat hayatına yeni bir soluk getirecek.

Yazının Devamını Oku

Altın ödülü çoktan hak ettiler

13 Temmuz 2024
BİR üniversite düşünün: Kampüsünde dolaşırken her köşede bir başarı hikayesinin izlerini görüyorsunuz.

 

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nü (İYTE) yakından takip edenlerdenim. Şahane işlere imza attılar.

Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran, ne kadar gurur duysa azdır.

Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA) 2023 Genel Memnuniyet Sıralaması’nda Türkiye 1’incisi olmak kolay bir iş değil.

Bu başarı İYTE’nin sadece öğrencilere sağladığı kaliteli eğitimi değil, aynı zamanda onların memnuniyetini de ön planda tuttuğunu gösteriyor.

Peki ya Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran’ın ‘Altın Ödül’ aldığı rektör performansı sıralaması?

Prof. Dr. Baran’ın vizyoner liderliğinin ve İYTE’yi bir dünya üniversitesi yapma hedefinin somut bir kanıtı.

İYTE kampüsünde barınma sorunu yaşayan tek bir öğrenci bile kalmadı.

Yazının Devamını Oku

Olimpiyat yolculuğu başlıyor markaların desteği artıyor

12 Temmuz 2024
Bu yazın iki önemli spor etkinliği vardı. Biri Avrupa Futbol Şampiyonası‘ydı, bir diğeri de Paris’te yapılacak Yaz Olimpiyatları… Türkiye sporda son yıllarda önemli başarılara imza atıyor. Bu da spor ekonomisini geliştiriyor, büyütüyor. Dikkat ederseniz; milli takımlarımız, kulüplerimiz daha fazla sponsor desteği buluyor. Bu destekler arttıkça altyapıya verilen önem artacak ve genç yeteneklerin bulunup çıkarılması artacak.

 

 

Geçenlerde IVECO BUS Asya ve Pasifik Bölgesi Ticari Operasyonlar Direktörü Marco Franza, IVECO BUS Global Projeler Ticari Direktörü Ahmet Örs ve Türkiye Pazarlama Müdürü Melis Orhan ile buluşup sohbet ettik. IVECO BUS da Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin resmi destekçileri arasında...

Marco Franza ile konuşurken; onun bu projeye duyduğu tutkuyu gözlerinde gördüm. “Türkiye Olimpiyat Komitesi'ni desteklemekten gurur duyuyoruz. Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir toplu taşıma markası olarak, Türk Takımı'na eşlik etmeyi dört gözle bekliyoruz” dedi.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener de bu anlaşmanın önemini vurgulamıştı. Ve “Bu anlaşma sadece milli takımlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için değil, aynı zamanda Türk sporunun geleceği için yapılan değerli bir yatırım” demişti.

Ahmet Örs global projeleri yönetiyor ve topluma fayda sağlayacak birçok adımın başlangıcı olarak bu desteği görüyor.

Melis Orhan; sporcularımızı taşıyacak aracın özel olarak tasarlandığını, teknolojik olarak her türlü ihtiyaca cevap verebilecek özelliklere sahip olduğunu söyledi.

Aracı birlikte gezdik.

Yazının Devamını Oku

Marseille dizisinin gösterdiği gerçekler

10 Temmuz 2024
DİZİ 2016’da yayınlandı galiba... Gerard Depardieu’nün başrolde olduğu “Marseille” dizisi, Netflix ekranlarına düştüğünde Fransa’nın en eski ve en büyük liman kentinin sokaklarına gözlerimizi çevirdi. Ancak bu diziyi sadece bir siyasi drama olarak görürsek yanılırız. “Marseille” aslında Fransa’daki derin sosyo-politik yaraların ve göçmen krizinin sinematik bir habercisiydi.

 

Depardieu’nün canlandırdığı Robert Taro, yıllarca süren belediye başkanlığı döneminde kenti bir arada tutmaya çalışıyor. Ancak Marsilya sadece bir liderin değil, bir kentin karmaşık yapısının, göçmenlerle birlikte değişen sosyal dokusunun ve bu değişimin getirdiği zorlukların hikayesini anlatıyor. Bu dizide gördüğümüz; istikrarsızlığın ve sosyal çatışmaların, aslında tüm Avrupa’da yükselen bir tehlikenin aynası olduğuydu.

Film ve dizi dünyası bize sadece hayal ürünü hikayeler sunmaz; aynı zamanda toplumun nabzını tutar, geleceğe dair öngörülerde bulunur. “Marseille” de Fransa’daki göçmen politikalarının yetersizliğini ve toplumda yarattığı gerilimi önceden göstermişti. Gerçek hayatta da Fransa’nın banliyölerinde ve büyük şehirlerinde yaşanan olaylar, Marsilya’nın distopik anlatısını doğrular nitelikteydi.

Göç insanlık tarihi kadar eski bir olgu. Ancak modern zamanlarda özellikle Avrupa’da; göçmen krizleri devletlerin yönetim kapasitelerini zorluyor. Fransa’nın ve Avrupa’nın birçok ülkesinin karşı karşıya kaldığı göçmen sorunları, yalnızca sınırları kapatmakla ya da mülteci kampları inşa etmekle çözülemez. Galiba göçmen politikalarının insan merkezli, sürdürülebilir ve entegre edici olması şart.

 

 

Türkiye Avrupa’ya lazım

 

Yazının Devamını Oku

Mourinho’nun metodu sahadan hayata dersler

9 Temmuz 2024
SPORU seviyorum; hem seyretmeyi, hem de yapmayı... Çünkü hayatın bütün detaylarını sporda buluyorum.

 

 

Sporda özellikle de futbolda, oyun ile hayat arasındaki çizgi sık sık bulanıklaşır. Fenerbahçe'nin teknik direktörü José Mourinho'yu izliyor musunuz?

Benim yıllardır yakından takip ettiğim spor insanlarından biridir. Türkiye’de başarılı olur, olmaz bilemem. Ben spora fanatik gözlüğüyle değil, taraftar gözüyle baktığım için benim kriterlerim çok farklı.

Mourinho’yu modern ve detaycı bulanlardanım.

Portekiz, İngiltere, İspanya ve İtalya'da toplam 26 ulusal ve uluslararası kupa kazanmış biri ve ilkeleriyle adından hep söz ettiriyor.

Mourinho'nun tanımlayıcı alışkanlıklarından biri güne herkesten önce başlaması. Takımından bir saat önce antrenman sahasına geliyor, antrenman düzenini kendisi kuruyor. Bu hazırlığın ve başarıya zemin hazırlamanın önemini vurgular. Hayatta da proaktif olmak ve günün zorluklarına hazırlıklı olmak genellikle hedeflere ulaşmanın anahtarıdır.

Mourinho

Yazının Devamını Oku

Bodrum’dan küresel dersler

4 Temmuz 2024
FIRSAT bulup Bodrum’a gidemedim. Ama Bodrum’u seven arkadaşlarım anlattılar ve dediler ki; “Bu yaz Bodrum’un ışıltılı sokaklarında bir tuhaflık var.”

 

Ne demek istediklerini anlatayım.

İkinci konutları olanlar yazın başlamasıyla, okulların tatil olmasıyla birlikte soluğu Bodrum’da aldılar ama asıl beklenen turist henüz gelmedi.

Bodrum yine güneşin, denizin ve eğlencenin merkezi ama bu sezon, otellerin ve restoranların tam dolmadığı da bir gerçek…

Özge Esen'in Hürriyet’teki haberi de aslında bu gerçeği ortaya koyuyor.

TÜRSAB Başkan Başdanışmanı Hamit Kuk, otel fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 50 arttığını ve bu durumun Avrupa pazarını zorladığını belirtiyor. Kuk’a göre Bodrum’da fiyat algısı tamamen kaybolmuş durumda...

Marka olmuş turizm ülkeleri, fiyat istikrarını nasıl koruyor, birkaç örnek vereyim.

İspanya, Akdeniz’in parlayan yıldızı olarak fiyat, kalite dengesini korumada oldukça başarılı. Oteller, restoranlar ve diğer turizm hizmetleri arasında uyumlu bir fiyat politikası izleniyor. Bu turistlerin tatillerinde ne kadar harcayacaklarını öngörmelerini sağlıyor ve güven oluşturuyor.

Yazının Devamını Oku