Marseille dizisinin gösterdiği gerçekler

DİZİ 2016’da yayınlandı galiba... Gerard Depardieu’nün başrolde olduğu “Marseille” dizisi, Netflix ekranlarına düştüğünde Fransa’nın en eski ve en büyük liman kentinin sokaklarına gözlerimizi çevirdi. Ancak bu diziyi sadece bir siyasi drama olarak görürsek yanılırız. “Marseille” aslında Fransa’daki derin sosyo-politik yaraların ve göçmen krizinin sinematik bir habercisiydi.

Haberin Devamı

 

Depardieu’nün canlandırdığı Robert Taro, yıllarca süren belediye başkanlığı döneminde kenti bir arada tutmaya çalışıyor. Ancak Marsilya sadece bir liderin değil, bir kentin karmaşık yapısının, göçmenlerle birlikte değişen sosyal dokusunun ve bu değişimin getirdiği zorlukların hikayesini anlatıyor. Bu dizide gördüğümüz; istikrarsızlığın ve sosyal çatışmaların, aslında tüm Avrupa’da yükselen bir tehlikenin aynası olduğuydu.

Film ve dizi dünyası bize sadece hayal ürünü hikayeler sunmaz; aynı zamanda toplumun nabzını tutar, geleceğe dair öngörülerde bulunur. “Marseille” de Fransa’daki göçmen politikalarının yetersizliğini ve toplumda yarattığı gerilimi önceden göstermişti. Gerçek hayatta da Fransa’nın banliyölerinde ve büyük şehirlerinde yaşanan olaylar, Marsilya’nın distopik anlatısını doğrular nitelikteydi.

Haberin Devamı

Göç insanlık tarihi kadar eski bir olgu. Ancak modern zamanlarda özellikle Avrupa’da; göçmen krizleri devletlerin yönetim kapasitelerini zorluyor. Fransa’nın ve Avrupa’nın birçok ülkesinin karşı karşıya kaldığı göçmen sorunları, yalnızca sınırları kapatmakla ya da mülteci kampları inşa etmekle çözülemez. Galiba göçmen politikalarının insan merkezli, sürdürülebilir ve entegre edici olması şart.

 

 

Türkiye Avrupa’ya lazım

 

FRANSA önemli bir ülke...

Ve seçim sonuçları, toplumsal olaylar her zaman bir başka Avrupa ülkesinden farklı olur.

Yeni Halk Cephesi'nin ardından Macron'un merkezci partisi 161 sandalye, aşırı sağcı Ulusal Birlik ise 142 sandalye elde etti.

Parçalanmış parlamento ve olası politik çıkmazlar, Fransa'nın ekonomik istikrarı ve büyümesi açısından önemli riskler oluşturuyor.

Finans uzmanları, özellikle kamu borcunun GSYİH'ye oranının yüzde 110'u aşması ve Avrupa Birliği'nin Paris'i aşırı açık prosedürüne tabi tutması nedeniyle, Fransa'nın gerekli reformları uygulama ve ülke notunu koruma yeteneği konusunda endişe duyuyor.

Haberin Devamı

Ekonomistler Fransa için esen ters ve sert rüzgarların değişmediğini söylüyor.

Ayrıca Fransa'nın orta vadeli ekonomik görünümünün zayıf kaldığını ve kredi notunun düşebileceğini vurguluyorlar.

Avrupa Birliği bu gelişmelerle yara alır.

O yüzden her zaman diyorum ki;

Türkiye Avrupa için bulunmaz bir partnerdir.

Ama bu gücü ancak tam üye olduğunda Avrupa hissedebilir.

 

 

Birlikte yaşamak mümkün

 

TÜRKİYE’de Kayseri’de yaşanan bir olay gündemi epey meşgul etti. Göçmen politikalarını etkin yönetmek, birkaç temel adımla mümkün aslında...

Topluma entegrasyon, sosyal uyum ve ekonomik katılım hayati öneme sahip. Eğitim, dil kursları ve iş gücü piyasasına erişim gibi programlar bu sürecin temel taşları olur.

Haberin Devamı

Bu politikalar yerel yönetimlerle işbirliği içerisinde planlanmalı.

Göçmenlerin haklarını ve sorumluluklarını net bir şekilde belirleyen, insan haklarına saygılı hukuki düzenlemeler, toplumsal huzurun korunmasında kilit rol oynar.

Göçmenlerin topluma uyum sağlamasında sivil toplum kuruluşlarının rolü büyüktür.

Yine “Marseille” dizisine dönüyorum. Dizi bize bir kent ve onun insanları üzerinden global bir ders verdi. Göçmen politikaları iyi yönetilmezse, sosyal çatışmalar kaçınılmazdır. Bu ders, yalnızca Fransa için değil, tüm dünya için geçerlidir. Toplumların huzur içinde yaşayabilmesi için göçmen politikalarının insan onuruna saygılı, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması gerekiyor.

Haberin Devamı

Fransa’nın liman kenti Marsilya’yı anlatan bu diziyi seyretmenizi tavsiye ederim.

 

 

Fiyat algımız değişti

 

GEÇENLERDE dünyaca ünlü bir markanın üst yöneticisiyle sohbet ediyorduk. Türkiye’yi iyi bilen, tanıyan insanlardan biridir. Çok sık geldiği için ülkedeki her gelişmeden de haberi vardır.

Dedi ki; “Bütün dünyada enflasyonist bir ortam var. Bu herkesin canını sıkıyor. Ama bir de yüksek enflasyon var. O da fiyat algılarını bozuyor. Sık ve düzenliği gittiğim yerlerde ödediğim rakamlar beni şaşırtıyor. Fiyat algım değişti.”

Benzer yorumları çok duyuyoruz son günlerde…

Ne yemek yediğimiz restoranı, ne kıyafet aldığımız markaları da eleştirebiliyoruz. Çünkü bu fiyat algısı onlar için de geçerli...

Haberin Devamı

Yüksek enflasyon dengeleri bozar; sadece ekonomide değil, birçok konuda kalıcı hasar bırakır.

O yüzden Türkiye’nin enflasyonu makul düzeye çekmekten başka bir şansı bulunmuyor.

Yazarın Tüm Yazıları